SOMA AĞITI (*)
Yıkık kaşlı bakışlarını kuşanıp
Yine bir kükredi ölüm
Grizu saldırılarının kaygılı gölgesinde
Köşe kapmaca oynadığı ekmek mahkûmlarına? ***
Koştu
Can havliyle
Ahmet, Niyazi, Satılmış?
Taa Adanalardan buraya gelmişti.
Niğde´den, Urfa´dan, Bergama´dan? ***
Kanlı paranın düşünde
Büyütmüştü yeniyetme umutlarını
Maden ağalarının buyruğuna tutsak
Bir harlı ekmeği eve götürmek uğruna. ***
Sabır; şükür ha şükür deyip
Yürümüştü ölümün gölgesinde?
Göynük Ayşe´nin dilinden o sabah
Kerpetenle söktüğü kelimeler
Birbirine tabut olup eklendiğinde
Hayra yor, hayır çıksın deyip
-her zaman ki alışkanlığıyla
Yürümüştü ölümün üzerine.
***
Günde bin defa öldüğü
Bu kara çukura her girip çıkarken.
Yüreğinde de kepen kömür dağında
Sabrın umuduyla direniyordu.
***
Düşerken,
Gün görmeyen o kara bahtlı çocukları
Yutuyordu ölümcül alevler.
Zehir zemberek grizu saldırısı
Yer yer baskınlarda patlıyordu. ***
Son sözüne susan ölümün
Prangalarını gevşeten para?
Hangi barbar yüreklerde besleniyorsun söyle
Adına o insan diyemediğim.
Cumali Karataş
(17 Mayıs 2014)
MADEN OCAKLARINDA
- Zonguldak´lı kömür işçilerine.
Paydos vakti...
Umutla, bakışlar yola çevrilir.
Bir sevinç muştusu iletir gözler.
Yorgun, tasalı yüreklere;
İşçi kafilesi arasında
Babalar göründüğü zaman.
***
Ekmek kavgası bu gülüm,
Gönül sevdası değil...
Kazmalar oynaşır,
Yüzlerce metre altında yerin.
Ufak bir seste,
Uğultuda.
Ecel teriyle ıslanır tenimiz.
Yüreklerimiz korkuyla sevişir.
***
Kurmuşsun tuzağını yine
Üstümüze kalleş ölüm.
Kimin yaşamını noktalaacaksın
Sabah kırağı sessizliğinde?
***
Dün de...
Çifte kurban verdik sana kahpe göçük;
Çifte mezar kazdık yanyana;
Çifte tabut omuzladık.
***
Dün de...
Hasan´la Nurettin´i kaybettik.
Çifte kilit astık kapılarına...
***
Gel de hepimizi birden al ölüm.
Bırakma gözlerimizi ani baskınlarda.
Cumali Karataş
*(Adanalı Şairler Antolojisi/Adana Büyükşehir Belediyesi Yayınları/1992)
*(İnsancıl Dergisi/Sayı:196/aralık 2006)
halk şiiri
ADANALI CEMALİ´DEN
SOMA ŞİİRLERİ
KADER DER MİSİN?
Felaket geliyom derken Soma´ma;
Söyle be vicdansız, söyle kör müsün?
Paraya kıyıp da önlem almazsan;
Sen buna gardaşım kader der misin?
***
Çığlıklar yükselip, figan koparken.
Ocamıza kara ateş düşerken.
Göz göre göre hep zehir içerken
Sen buna gardaşım kader der misin?
***
Âşık Cemâlim gel, gel insan ara.
Olmuş günümüzde din, iman para.
Sana sesleniyom ey insan sana!
Sen buna gardaşım kader der misin?
KÜSKÜNSÜN SOMA´M
Daha dün eğleşip, oynar gülerken
Yıkık çağlar gibi suskunsun Soma´m.
Ölüme verdiğin canlar yüzünden
Bilirim, bizlere küskünsün Soma´m.
***
Yanıp da yıkılmış her taraf viran.
Kalmış mı bizler de haya, din, iman.
Cepte kanlı para, her yer toz, duman.
Haklısın, diyorsan yüzsüzsün Soma´m.
***
Haram paraların kanlı oyunu.
Kömür dağı gibi sarmış koynunu.
Yakıp da kurutmuş ölüm soyunu.
Bir bitmez yastasın, üzgünsün Soma´m.
***
Cemâli´m der ki bu doymayan iştah
Ne bir insan tanır, ne de feriştah.
Ölmüş canlarımız, ölmüş ki eyvah!..
Bilirim bizlere kızgınsın Soma´m.
DUYUN ÇIĞLIĞI
Duyun bu çığlığı Soma´dan duyun.
Başına oturan akan suların.
Demem yatanızda rahat uyuyun.
Vebali boynuna sorumluların.
***
Demeyin dost, düşman, akraba, hısım.
Bozulsun yurdumda bu lânet tılsım.
Arayıp, bulun bak, hep kısım kısım.
Yakasına yapış o suçluların.
***
Hatır, tanış, ahbap sözü olmasın.
Kimse kimseleri hiç korumasın.
İşlesin adalet, zaman durmasın.
Hesabını sorun, sorun bunların.
***
Cemâli´m der yapan mıraz almasın.
Sebep olanlara dünya kalmasın.
Masumların kanı boşa akmasın.
Geçip de önüne durun bunların.
Adanalı Cemâli