Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


??NOW GIVE ME THE WORD AYAS, AYAS, AYAS.?


/resimler/2017-3/27/0938286159809.jpgHer şey bundan yıllar evvel Adanalı bir gencin eğitim için gittiği İngiltere´deki üniversitede bir İngiliz kızla tanışıp, evlenerek Adana´ya yerleşmesiyle başlar. Gencecik İngiliz hanım bir taraftan Adana´nın sarı sıcağına ve yeni yaşamına alışmaya çalışırken bir taraftan da kendi çocuklarını büyütmeye ve İngilizce eğitmenliği yapmaya başlar. Aynı anda da kafalarında kendi okullarını açma düşüncesi gelişir. Rüyalarına kavuşacakları o gün Sümerbank´ın bitişiğindeki tarihi yapı dikkatlerini çeker. Savaş yıllarında hastane olarak kullanılan bu bina o zamanlar Amerikan Board adlı bir yardım vakfına aittir. Uzun yıllar kıtlık ve yoksullukla mücadele etmek amacıyla kullanılan, sonrasında Dr. Cyril Haas´a verem hastanesi olarak değerlendirmesi için verilen, Dr. Cyril Haas´ın Verem Savaş Dispanseri´ni açıp da oraya geçmesiyle boş kalan tarihi yapı çok uzun uğraşlar sonucunda yatılı kız okulu açma beyanlarıyla vakfı ikna eden bu genç çiftin ellerine teslim edilir. Her ikisi de büyük bir hevesle işe koyulur. Binanın tamamı boşaltılır, her türlü ayrıntı düşünülerek aslına uygun restore edilir ve sonunda Adana´ya damgasını vuran bir irfan yuvası haline getirilir. 1962-1963 eğitim ve öğretim yılında dönemin valisi Mukadder Öztekin tarafından açılır.

Onlar bizim Mrs. Ayas´ımız ve Mr. Ayas´ımızdırlar ve o okul her birimizin ikinci yuvası Ayas Koleji´dir.

Gururla taşıdığımız bordo kepimiz, beyaz gömleğimiz, bordo kravatımız, gri eteğimiz ve üzerinde Toros Dağları´nı, Akdeniz´in mavisini, okulumuzdaki palmiyeleri ve Adana pamuğunu sembolize eden bir armanın bulunduğu bordo ceketimizle girdiğimiz o kapıdan,

Sadece bize özgü, geleneksel mezuniyet müziği ?Auld Lang Syne? eşliğinde, özel adımların öğretildiği bir yürüyüşle, bembeyaz kıyafetlerimizin üzerine giydiğimiz cüppelerimiz ve keplerimizle yuvarlak merdivenden inerek diploma ve okul başkanının gelecekteki başkana meşaleyi devretme töreninden sonra ilk dansı babalarımızla yaptığımız mezuniyet geceleriyle ayrıldık.

Bizler orada Çukurova´nın pek çok yerinden gelen kızlar olarak yatılı ve gündüzlü olmak üzere, daha sonra aramıza katılan erkeklerle birlikte sevgi, saygı gibi temel değerleri esas alarak, belli bir disiplin içinde farklılıklarımızı ortaya koyarak, özgüvenli bireyler olarak yetiştik. Her dersi en kıymetli eğitmenlerle işlerken İngilizceyi Türkiye´de bir ilk olan Lisan Laboratuarı´nda yabancı öğretmenlerden öğrendik. İki ayrı kültürün değer yargılarıyla kültürel çeşitliliğin önemine vararak vizyon sahibi olarak büyüdük. Dört bini aşkın kitabın olduğu kütüphanesinden, her türlü donanıma sahip fen bilimleri laboratuarlarından yararlandık. Öğretimin yanında spor, müzik, tiyatro, folklor gibi kültürel etkinliklerde bulunduk. Okul bahçesindeki müzik kutusundan yayınlanan çok özel şarkılar dinledik. Övgüye layık bando takımımızla bayramlarda okulumuzu temsil ettik. Belediye binasında sergilenen, tüm Adana´nın zevkle izlediği Ayas Geceleri hazırladık. Eğitim, kültür ve sosyal hayatın içinde son derece donanımlı yetişkinler olarak bir ekoldük, hep örnek alındık. 1993´de kapansa da okulumuz birbirimizden hiç ayrılmadık. Her yaştan binlerce mezunuyla Ayas Ruhu´nu canlı tuttuk. Tenimize yapışsın on yedi yaşımız istedik.

Çünkü; Bilgi Yayınevi´ndeki kokulu silgiyi, saman kağıdından defterleri, kırmızı ve lacivert kapları, Ali Göde´deki şalgamı, Foto Gül´de çektirdiğimiz vesikalıkları, o çıkmaz sokağı, bahçeye açılan Yeşil Kapı´yı, upuzun palmiyelerin hışırtısını, etütlerin yapıldığı Büyük Salon´umuzu, Sümerbank´ın boş bahçesine bakan sınıflarımızı, her birimizin sesinin yankılandığı koridorlarımızı, rahmetle andığımız Necdet Ayas´ın piposunun kokusunu, öğretmenler odasından başını uzatan Mustafa ve Akif öğretmenlerimizi, ?çocuklarım? diyen Elizabeth Ayas´ı, gözünü ovalayarak yatakhaneden inen neşeli kızların kahkahasını, arka kapıdan kaçmak için verdiğimiz mücadeleyi, yemekhane önündeki kuyrukta ettiğimiz kavgaları, kantinin önündeki taş masayı, Aysel teyzenin çiğ böreğini, derslerden kaçmak için kolumuza taktığımız nöbetçi öğrenci bandını, bordo okul servisine doluşarak çıktığımız gezileri, Give Me An A diye başlayan tezahüratımızı, Those Were The Days´i birlikte söyleyişimizi, yaz tatilinin neşesini, geleceğin getireceklerinden habersiz umudumuzu, coşkuyla girdiğimiz o kapıdan ayrılırkenki el sallayışımızı, hayatın savuracağı yöne doğru umursamazca kucak açışımızı, geriye dönmenin mümkün olmadığı geçmişimizi, bir daha yaşayamayacağımızın aklımıza bile gelmediği gençliğimizi çok özledik. Ve her sene buluştuk. Bu sene de yine zamanı geldi bir şarkıda burnumuzun direğinin sızlamasının, yıllardır görmediğimiz bir dostla gülmenin, kendimizden geçercesine dans etmenin ve şu dizeleri söylemenin:

Tam tepemizdeyken gençliğimizin rengiyle doğan güneş,

Artık sararan fotoğraflarda gülümseyen bir yüze eş.

Bir serçe ürkekliğinde geçen o yıllarımız,

Hepimizin anılarında saklı bir yıldız gibi on yedimiz.

 

Ümit Gizir
27.03.2017 16:47:39
Bir Ayas mezunu olarak, çok mutlandım. Duygulandım. Kalemin hiç tükenmesin, sevgili arkadaşım Zeynep Kural. Yazılarını keyifle okuyor ve de bekliyoruz! Sevgilerimle??

Hatice Bengi
27.03.2017 20:04:47
Okurken çok duygulandım, gerçekten 47 yıl öncesine götürdünüz . Çok güzel yazmışsınız kaleminize, yüreğinize sağlık. Tabiî bizim dönemde farklı kişiler aynı rollerdeydi onları da anımsadım.

Esin Kansu
29.05.2019 14:08:29
Ayas mezunu bir yatılı öğrenci olarak okurken gözlerimin nemlenmesine engel olamadım. Her bir kelimesi yüreğime dokundu, gururlandırdı. Herkes dün gibi aklımda. Yüreğine sağlık, kalemine güç Zeynepçim. Sevgilerimle

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04