Bingöl’ün ardından Diyarbakır’a giden Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gazetecilerle bir araya geldi. Davutoğlu, ziyaret günü için bilinçli olarak 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümünü seçtiğini söyleyerek sözlerine başladı.
Askeri darbe döneminde hazırlanan Anayasa’nın çerçevesine isyan ederek siyasete girdiklerini belirten Davutoğlu, 12 Eylül’ün sadece askeri yönüne değil, siyasi ruhuna da muhalefet etmek gerektiğini söyledi. Darbe anayasasının oluşturduğu siyasi çerçevenin meşru hale geldiğini savunan Davutoğlu, “Siyasete girdiğimizde 12 Eylül Anayasası'nın oluşturduğu çerçeveye isyan edere girdik. Ama açık ve net ifade edeyim bugün geldiğimiz konjonktürde öylesine şartlar oluştu ki, 12 Eylül Anayasası’nın oluşturduğu siyasi çerçeve meşru hale geldi neredeyse. Basın üzerindeki baskılar, uzun tutukluluk, denetimden uzak tek taraflı yargıya müdahaleler, hesap verilememesi. Bunlar 12 Eylül çerçevesinin oturduğu zemin. Herkes 12 Eylül’e karşı bir şeyler söylüyor ama 12 Eylül'ün sadece askeri yönüne değil ruhuna, özüne muhalefet etmek lazım” dedi.
“Siyasi tsunami geliyor”
Davutoğlu, sık sık dile getirdiği “Türkiye 90’lara döndü” görüşünü Diyarbakır’da da tekrarladı. 1990’lı yılların bütün aktörlerinin geri geldiğini ifade eden Davutoğlu, “Benim AK Parti'den ayrılmama ve yeni bir siyasi hareket başlatmama zemin hazırlayacak gelişmelerle Türkiye gittikçe otoriterleşti. 90'lı yılların bütün aktörleri geri geldi. 90'lı yılların korkuları geri geldi. 90'lı yılların hamasi dili geri geldi. Yolsuzluklar her yere sirayet etti, akraba, yakın kayırmacılığı, kaynakların israf edilmesi, lüks, şatafat ve 2023 yılına cumhuriyetin 100. yılındaki bütün hatalar, eksiklikler, yanlış algılar, halktan kopuk elitist tavırlar tekrar hortladı” diye konuştu.
İki günlük gezisindeki izlenimleri de paylaşan Davutoğlu, siyasi bir tsunaminin geldiğini savundu. Davutoğlu, “Gittikçe çözülen iktidar tablosu var. Siyaset Ankara'da değil Diyarbakır'ın, Bingöl'ün ilçelerinde, sokaklarında şekilleniyor. Büyük bir siyasi dalganın gelmekte olduğunu görüyorum. Dinamik bir dalga, bu dalganın etkileri ortaya çıkmadan söylenecek her şey lafı güzaftır. Siyaseti statik okuyanların büyük şaşkınlık yaşayacağı büyük bir tsunami geliyor” şeklinde konuştu.
"Kürt sorununun çözümü için üç adım"
Davutoğlu, Kürt sorununun çözümüne ilişkin programlarının sorulması üzerine, üç adımdan oluşan bir programları olduğunu açıkladı. Programlarının ilk adımının tüm Türkiye’de korkuların ortadan kaldırılması olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, “Kürt vatandaşlarının sorunları var ve bunu çözmemiz icap eder. Son yüzyılın korkularını dürtülerini, ortadan kaldırmanın 3 temel ayağı var. Birincisi Türkiye'nin bütününde demokrasiyi inşa etmek. Türkiye'nin bütününde kapsamlı bir demokratikleştirme gerçekleştireceğiz, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, akademik özgürlük” dedi.
Kürtçe eğitimin önünün açılacağını vurgulayan Davutoğlu, “Kayyum ve KCK denklemine son vereceğiz” dedi. Davutoğlu, Kürtçe ile ilgili planlarını şu cümlelerle açıkladı: “Kürt vatandaşlarımızın sorunları ile ilgili olarak yapılacak şeyler; Kürtçe üzerindeki bütün kısıtlamaların kaldırılması lazım. Kürtçenin eğitimde öğretimde kullanılmasının önü açılmalı. Kürtçe anadil olarak bu toprakların dilidir, yabancı bir dil muamelesi yapılamaz. Kayyum ve KCK denklemine son vereceğiz. Ne demokratik bir seçim görüntüsü altında biri seçilip sonra Kandil'den biri gönderilip KCK yönetimi adı altında bir yönetim oluşturulacak, ne de kayyum ile vatandaşların kendi iradesiyle seçtikleri yönetim dışında atamaları olacak. Türkiye'nin sınırı olan sınır bölgesindeki ülkelerde yaşayan Kürt kardeşlerimizin, dostlarımızın, komşularımızın hakkını hukukunu temin edecek ilişkiye tekrar hayata geçireceğiz.”
Davutoğlu, kendisine Kürtçe soru soran bir muhabire “Keşke tercüman kullanmadan yanıt verebilseydim. Öğrenmek istedim ama zaman olmadı” yanıtını verdi.
