?Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina, uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş, aksine olarak birçok yabancı unsur tefsirler (yorumlar), hurafeler (boş inançlar) binayı daha fazla hırpalamış, bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üzerinde yeni bir bina kurmak lüzumu hâsıl olacaktır.?
Mustafa Kemal ATATÜRK
Meclis Başkanı İsmail Kahraman´ın zaman zaman Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı ve Osmanlı hanedanlarına duyduğu sempatiden dolayı padişah 2. Abdülhamid ve Padişah Vahdetine övgüler dolu açıklamalarına şahit oluyoruz.
Bundan bir müddet evvel "Laiklik kalksın, dindar anayasa yapılsın" diyen İsmail Kahraman´ın bu açıklamasına gerekli cevabı 3 Mayıs 2016 tarihli Yeni Adana Gazetesinde vermiştim.
5 Mayıs 2016 tarihli gazetelerde Meclis Başkanı İsmail Kahraman´dan Atatürk ve silah arkadaşlarına ağır bir hakaret olarak "Cumhuriyeti dinsizler kurdu." Açıklamasına şahit oluyoruz. Bu açıklamasında şunlara yer veriyor: "Dünyanın hiçbir yerinde bir büyük adam (Atatürk) öldü diye ağlanmaz."
"Cumhuriyeti kuran kadro pozitivistti. Pozitivist nedir? Bunlar ayeti reddederler." "Atatürk devletçi değildi. Fabrika, banka hisseleri vardı, iyi serveti vardı."
Tarihi gerçeklerle ve kutsal dinimizle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan bu talihsiz açıklamalarına oladukça kısa ve öz olarak belgelerle cevap vereceğim.
Cumhuriyeti kuran kadrodan bahsediyor. Bu kadronun başında Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü bulunmaktadır.
Bu üç yurtsever komutan padişaha asi olduğu için Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi tarafından verilen "Fetvayı Şerife" adıyla 11 Nisan 1920 tarihinde devletin resmi organı olan Takvim-i Vakayı ile o tarihlerde Peyam-ı Sabah gazetelerinde yayınlandı.
Bu fetva kararı ile Atatürk ve silah arkadaşlarına idam kararı verilmişti.
İşte bu vatansever komutanlar böyle ölüm tehdidi altında Ulusal Kurtuluş Savaşını zaferle taçlandırdılar ve çağdaş Cumhuriyeti böyle şerefli bir sorumlulukla başardılar.
Bu uydurma İstanbul fetvasına karşılık olarak, Ankara Müftüsü ve aynı zamanda Müdafa-i Hukuk Cemiyeti başkanı Mehmet Rifat Efendi´nin imzasını taşıyan Ankara Fetvası 16 Nisan 1920 tarihinde hazırlanmıştır.
Anadolu´nun çeşitli vilayet ve kaza müftüleri ile din âlimlerinden ulusal davaya inanan 153´e aşkın kişinin " Şeri şerife uygundur." Sözleriyle Ankara fetvasını tasvip etmişlerdir.
Bu üç yurtsever kadro, Ulusal Kurtuluş Savaşı´nın her hamlesinde kutsal dinimizin esasları dâhilinde hareket etmişler ve bu kutsal Ulusal Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyetin ilanını yurtsever gerçek din adamlarıyla birlikte gerçekleştirmişlerdir.
Mareşal Fevzi Çakmak, Ulusal Kurtuluş Savaşı´nda Genelkurmay Başkanı olarak, çok başarılı çalışmalara katılmıştır. Bu başarılarından dolayı 30 Ağustos zaferinden sonra kendisine Mareşallık rütbesi verilmiştir. Bu yüce insan beş vakit namazını kılan dindar bir kişiydi. Katıldığı Ulusal Kurtuluş Savaşı´nda bu güzel alışkanlığını devam ettirmiştir. Ayrıca muharebelerin en bunalımlı zamanlarında dahi Cephedeki Mehmetçiklere Kuran okuyarak onların morallerini yükselmiştir.
Cumhuriyet döneminde de Genelkurmay Başkanlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet tarihinde Silahlı Kuvvetlerde bu makamda 22 yıl görev yapan başka bir komutan yoktur.
İsmet İnönü, 1. İnönü 10 Ocak 1921 ve 2. İnönü 1 Nisan 1921 zaferlerini kazanan değerli bir komutandı. Daha sonra, 13 Eylül 1921´de Sakarya Meydan Muharebesi Zaferi ve 30 Ağustos 1922´de Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferlerinde Batı Cephesi Komutanı olarak bu zaferlerde büyük katkısı olan değerli bir komutandı. Atatürk´ün Cumhurbaşkanlığı döneminde 1923 ? 1938 yıllarında atamıza 12 sene 7 ay süre ile Başbakanlık yapmıştır. Atatürk´ün ölümünden sonra, 1938 ? 1950 yıllarında Cumhurbaşkanı olarak başarılı bir şekilde ülkeyi yönetmiştir. Beş vakit namaz kılan İsmet İnönü´nün evinin yatak odasında "Allah´ın dediği olur " levhası ölümüne kadar hep asılı kaldı.
Atatürk´e gelince, bu konuda yakın bir zamanda "Atatürk´ün manevi dünyası ve din anlayışı" hakkındaki görüşümü belgelere dayalı olarak teferruatlı açıklamamı, Meclis başkanı İsmail Kahraman´ın asılsız iddiasını çürütmek için ayrıca yazacağım. Atatürk 19 Mayıs 1919´da Samsuna Çıkıp Ulusal Kurtuluş Savaşı´na başladığından 30 Ağustos Büyük Taarruz Zaferine ve 29 Ekim 1923´te Cumhuriyetin ilanına kadar yaptığı her icraatını kutsal dinimize uygun bir şekilde silah arkadaşları ve yurtsever din adamları ile birlikte yürütmüştür.
Atatürk Ulusal Kurtuluş ve cumhuriyetin ilanı ve devrimlerin her sefhasını kendisinin sahip olduğu üstün komutanlık ve liderlik vasıflarını kullanarak, dindar bir anlayış ve uygulama ile safha safha yürütmüş, zaferlerle süsleyerek çağdaş Cumhuriyeti ilan etmiş bilahare devrimleri gerçekleştirmişti.
Atatürk 19 Mayıs 1919´da Samsun´a çıkıp Ulusal Kurtuluş Savaşına başladığından, 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz zaferine ve 29 Ekim 1923´te Cumhuriyetin ilanına kadar yaptığı her icraatını kutsal dinimize uygun bir şekilde silah arkadaşları ve gerçek yurtsever din adamları ile birlikte yürütmüştür.
Atatürk ulusal kurtuluşu, Cumhuriyetin ilanını ve devrimlerin her safhasını kendisinin sahip olduğu üstün komutanlık ve liderlik vasıflarını kullanarak, dindar bir anlayış ve uygulama ile safha safha yürütmüş, zaferlerle süsleyerek çağdaş Cumhuriyeti ilan etmiş bilahare devrimleri gerçekleştirmiştir.
Şimdi gerçekleşen bu tarihi olayları sırası ile açıklamak istiyorum.
Abdurrahman Kamil Efendi biriktirdiği altınları kırmızı bir mendil içinde Mustafa Kemal´e uzatarak Milli Mücadelenin ilk maddi yardımını yapmıştır.
Anadolu halkını ilk defa ulusal bir dava peşinde toplayan Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi vatan aşkının ateşiyle üstün çalışmaları neticesinde sağlığını kaybetmiş ve zatürreye yakalanarak 1921 yılında vefat etmiştir.
Atatürk, öğle namazını büyük bir cemaatle Zağanos Paşa Camii´nde kılmış namazda şehitlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunan mevlidden sonra minbere çıkarak şu hutbeyi okumuştur:
?Ey millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah´ın selameti, atıfeti ve hayrı üstümüze olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Cenab-ı Hak tarafından insanlara, dini hakikatleri bildirmeye memur ve resul ?gönderilen? olmuştur. Kanunu esasisi ?anayasası? Kur´an-ı azimüşşandaki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa, hakikate tamamen uyar. Eğer uymamış olsaydı, bununla, diğer tabii ve ilahi kanunlar arasında çatışma olması icap ederdi. Çünkü kainatın bütün kanunlarını yapan Cenabı Haktır. Arkadaşlar, Cenab-ı Peygamber çalışmasında iki yere, iki eve sahip bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah´ın evi idi. Millet işlerini Allah´ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber´in mübarek yolunda bulunduğumuz bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğe ait hususları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah´ın huzurunda bulunuyoruz. Bu vesileyle büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum?.
?Camiler, birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadetle beraber, din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani karşılıklı danışmak için yapılmıştır. İşte biz de burada din ve dünya için, gelecek ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşündüklerimi söylemek istiyorum. Milli emeller, milli irade, yalnız bir şahsın düşüncesi değil, milletin bütün fertlerinin emel ve iradelerinin bütünüdür. Benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ediyorum? dedi.
SONUÇ OLARAK
Atatürk ilk dini bilgileri aile ocağında annesi saygıdeğer Zübeyde Hanım´dan aldı. Daha sonra Zübeyde Hanım´ın isteği dikkate alınarak dinsel eğitim veren Fatma Kadın Okulu´na gönderilmiştir.
20. yüzyılın en büyük komutanı ve devlet adamı Atatürk´tür. Atatürk aynı zamanda liderdi. Atatürk´ün liderlik vasfı ve özelliği şöyledir.
1. Önsezi, 2. Mantık, 3. Meşruluktur, Atatürk´ü Atatürk yapan bu vasıf ve özelliklerdir. Bu özellik ve vasfını sahip olduğu kültürle desteklemiştir. Bu kültürü de devamlı okumak ve araştırmakla elde etmiştir.
Bu düşünce ile Atatürk 57 yıllık kısa olan yaşamında 4289 kitap okumuştur. Bunlardan 161´i doğrudan dinle ilgilidir. Bunlardan 121´i doğrudan İslam diniyle, 21´i diğer dinlerle, 19´u da din, toplum ve siyasetle ilgilidir.
Bu bilgilerle donanan Atatürk, yaşamı boyunca resmi ve özel yaşamında dinine bağlı ve onun esaslarını yaşayan ve yaşatan bir lider olarak Türk Milletine de örnek bir rehber olmuştur.
Ülkemizin ve dünyadaki diğer Müslüman milletlerin kalkınması, gelişmesi ve çağdaşlaşması için, Atatürk takip etmemiz gereken rotayı bakın nasıl tespit etmiş bulunuyor: ?Bütün dünya Müslümanları Allah´ın son Peygamberi Hazreti Muhammed´in gösterdiği yolu ve verdiği talimatları tam olarak takip etmeli, bütün Müslümanlar Hazreti Muhammed´i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslamiyet´in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler?.
Artık benim şimdilik kısaca Meclis Başkanı İsmail kahraman´a ait söyleyeceklerim bundan ibarettir. İsmail Kahraman´ın bu anlamsız, hakaret dolu talihsiz ve gerçek dışı açıklamasını reddediyorum ve kınıyorum. Kendilerinden o yüce makamın başkanı olarak, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahraman komutanları ve Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları için yüce Türk Milletinden özür dilemesini istiyor ve bekliyorum!
SONSÖZ
SAYGIDEĞER VATANDAŞLARIM VE SEVGİLİ ADANA´LI HEMŞERİLERİM!
Yazımı Ulu Önderimiz Atatürk´ün konumuzla ilgili bir vecizesiyle tamamlamak istiyorum: ?Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.? ATATÜRK
Bizlere özgürlük ve egemenliğimizi sağlayan, Çağdaş Cumhuriyet yönetimini ve devrimlerini gerçekleştirerek, bu güzel, mutlu ve gurur dolu günleri yaşatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile atamıza bu uğurda yardımlarını esirgemeyen yurtsever gerçek din adamlarına saygı ve hürmetlerimi sunarım.
Ruhları şad olsun!
KAYNAKÇA: