Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe

Tarih: 23.06.2015 13:29

KRİTİK GÜNLER (1)

Facebook Twitter Linked-in

 

 Türkiye oldukça kritik günlerden geçiyor. Bir yandan iç siyasetteki belirsizlik devam ederken, diğer yanda sınırımızın hemen yanı başında devam eden kaos ortamı ve ülkenin dış siyasette gücünü kaybederek gerilemeye başlaması.

Genel seçimlerin üzerinden iki hafta geçti. Seçimlerin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler devam ederken, halk merakla, seçim öncesi verilen sözlerin yerine getirilip getirilemeyeceği yönündeki gelişmeleri bekliyor. Siyasi partiler de çözüm bulunamayarak, yeniden seçim sürecine girilirse, nasıl en az zararla çıkarız senaryoları üzerinde çalışıyor. Rakamlar çok kritik. Cumhurbaşkanı da meclis başkanı seçilmeden, hükümeti kurma görevini vermeyeceğini açıkladı. Bu durumda, hükümet kurma çalışmaları 02 Temmuz´dan önce başlayamayacak gibi görülüyor. Bunun üzerine kırk beş gün ekleyin 07 Ağustos ve hükümet bu sürede kurulursa ne ala. Aksi halde, yeniden seçim süreci ve etkin bir dış siyaset yapılamadan geçen günler, haftalar, aylar. Bu arada devletin, bölgedeki kırmızı çizgilerinin, belirginliğini tamamen yitirmesi.

İç siyasette halen devam eden belirsizlik nedeniyle, tüm medyanın bilerek veya farkında olmadan dikkatini sadece iç siyasette yoğunlaştırmasıyla, halkın gözünden kaçırılan sınır ötesi gelişmelerin, Türkiye´yi nasıl etkilediği veya önümüzdeki günlerde nasıl etkileyeceği bir şekilde gündemden uzaklaştırılmakta. Oysa sınırımıza paralel bir oluşum, giderek netlik kazanarak, İngilizlerin, Birinci Dünya Savaşını takip eden süreçte, bölgedeki yandaşlarına verdikleri sözler, geç de olsa, yine kendi menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirilmekte.

Biz AKP, CHP, MHP ve HDP tarafından, mecliste şekillenen grafikle kurulabilecek hükümet seçeneklerini tartışmakla vakit geçirirken, sınırımızın hemen ötesinde bir bölgeyi boşaltma ve asimile operasyonu başarıyla tamamlanmak üzere. Bu gelişmelerin olacağı bilindiğinden olsa gerek, zaten çoktan, bölgede bulunan Saygı Karakolu´nu, bir gecede, uluslararası anlaşmalarla belirlenen yerinden alıp, çok başarılı olduğu iddia edilen ancak, birkaç tankımızı orada bırakıp, bir de idari can kaybı vererek gerçekleştirilen bir operasyonla, sınırımızın hemen ötesine getirdik. Böylelikle, burada oluşacak olan yapıya müdahale etmek istemediğimizi de belirtmiş olduk. Bölgedeki Türkmenlere yaptığımız iddia edilen yardımlara rağmen, her ne hikmetse Türkmenler, savaşmaktansa ?bu kadar silah ve mühimmat yardımına rağmen- kaçmayı tercih ediyor. Sürekli algı operasyonları yapılarak, büyük bir asimilasyon, sanki başka etnik kökenlerin yıllardır süren sıkıntılarının önüne geçiliyormuş gibi gösterilerek, aksine gözden kaçırılan bir etnik grup üzerinde yoğunlaştırılıyor,tıpkı Musul ve Kerkük bölgesinde olduğu gibi.  Ancak, biz milliyetçiliği çoktan ayaklar altına aldığımızdan, bölgeye etkin bir yardım yapamıyoruz ya da bizler sıradan insanlar olarak bu çok gizli yapılan yardımları bir türlü göremiyoruz. Belki de yardım yaptığımız kesim, bu yardımları bir türlü fark edip de mücadelesine etkin olarak başlayamıyor. Yoksa yanlış kulvarlarda mı at koşturuyoruz? Çünkü ABD dahi yaptığı açıklamalarla, Türkiye´yi yavaş yavaş teröre destekle suçlama söylemlerine yaklaşmaya başladı. Şimdilik kibarca, mücadele ettiğimizi ancak yeterli olmadığını, daha etkin bir mücadele gerektiğini söylüyorlar. Özellikle sınırdan geçişlerin etkin kontrolünden söz ediliyor.Ancak sınırınızda yapılan ve kaçakçılık ile terör arasında bir netlik kazanamayan ?Uludere (Roboski)- olaya müdahalenizle -her ikisi de suç olduğu halde- ortaya çıkan sonuçları da daha iç siyasette dahi çözemiyorsunuz.

Şimdi gelelim hükümet kurma çalışmalarına. Hükümet, her durumda kurulsa da ortaya çıkacak sonuç, küresel güç odaklarının istediği yönde gelişecek gibi görülüyor. MHP ve HDP, milletvekili sayılarıyla aynı seviyede değer görürken, AKP ve CHP koalisyonunun kurulması isteniyor. Çünkü CHP, söylemleriyle çözüm süreci denilen, güç odaklarının istemleriyle uyuşan politikalara destek verecek gibi duruyor. MHP, her ne kadar yıllardır zor anlarında AKP´yi desteklese de bu şartlarda, kısa süreli bir hükümette, vereceği / vermek zorunda kalacağı desteklerle, ilk seçimlerde siyasetten silinmeye başlayacağının farkında. Bu nedenle de verdiği tepkiler bir türlü dengeye gelemedi. Ancak önemli olan, bir an önce, mümkün olabilecek en etkin hükümetin kurularak, Türkiye´nin, bu zorlu jeopolitikte etkinliğiniartırmak. Aksi halde, Türkiye´nin kayıplarını tahmin etmek bile istemiyoruz.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —