İki samimi arkadaş meyhaneden zil zurna sallanarak çıkarlar. Adana’nın ünlü tarihi Taş köprüsünden Karşıyaka’ya geçerlerken biri diğer arkadaşına dönerek ,gökyüzündeki Ay’ı gösterip “ Ay’ın on dördü ne güzel değil mi? der.
Fakat arkadaşı “ Bu Ay değil oğlum bu Güneş’tir!” diyerek karşı çıkar.
Ay’dı Güneş’ti tartışmasına girdiklerinde,karşıdan gelen bir adamı durdurup sorarlar: Bu gökyüzündeki Ay mı, Güneş mi? Bize doğrusunu söyler misiniz?
Adam bakar her ikisi de zil zurna sarhoş! Ay dese kavga, Güneş dese yine kavga çıkacak!
Sarhoşlara dönerek “ Beyler buraların yabancısıyım gök yüzündekini tanımıyorum?” der ve yoluna devam eder.
Arkadaşlar sarhoşa asla mektup yazılmaz! Sarhoştur ya okur ya da okumaz! Sarhoşun mektubu da okunmaz ! Çünkü sarhoştur ne yazdığını bilmez.
***
Arkadaşlarla her zaman buluştuğumuz çay ocağına gittim. Çay ikram ettiler. konuları Türkiye’nin birçok yerinde çıkan ve yüreğimizi yakan yangınlardı.
Arkadaşımın biri bana dönerek “ Zekai, sence bu yangınları kim çıkarıyor?” diye sorunca ben de şu cevabı verdim: Ben Suriyeliler gibi, Türkiye ekonomisine katma değer kazandırmak için Afganistan’dan geldim!
Ben buraların yabancısıyım. Yangınları kim çıkardı bilmiyorum!
Evde kalın,
Sağlıcakla kalın.