Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR

Tarih: 27.08.2021 15:27

ANTİK YUNAN DÖNEMİNİN BİLİMİN DOĞUŞUNDAKİ ÖNEMİ (6)

Facebook Twitter Linked-in

Platon’un ölümü üzerine Aristoteles Atina’dan ayrılır, Anadolu’ya geçer, Ege kıyılarında deniz biyolojisi ile ilgilenir. Daha sonra MÖ 343’te Büyük İskender’in öğretmeni olur, bir süre hizmetinde bulunduktan sonra Atina’ya geri döner ve insanlığın kültür tarihinde önemli bir yer tutan Lyceum’u (Aristo’nun ders verdiğ yer) açar. Onun lisesi üniversiteden çok, bir araştırma enstitüsüne yakındır. Aristoteles bu okulda,  doğa üzerine ve evrenle ilgili gözlemlerini ve düşüncelerini öğrencilerine öğretiyordu. Bir yandan da verdiği derslerin notlarını hazırlıyordu. Bugün, Aristoteles’in ders notlarının bir kısmının kayıp olduğu söyleniyorsa da  eserlerinin çoğuna  sahibiz.

Aristoteles iyi bir bilim insanı olmasının ötesinde, tam anlamıyla, bir filozoftu. Bilgelik aşığıydı. Tüm hayatını, etrafındaki dünyayı anlamlandırmaya, bugün bilimsel dediğimiz şekilde tanımlamaya çalışarak geçirmiştir. Onun dünya’ya, dünya’daki yaratıklara ve etrafındaki semalara bakışı ve düşünceleri 2000 yılı aşkın bir süre boyunca insanlığın kavrayışını etkiledi. Aristoteles kuşkusuz kendisinden önceki filozofların düşüncelerini biliyordu, ama O, tüm bu düşüncelerin bir sentezini yaparak kendine has düşüncelerini de ortaya koymayı bilmiştir. Böylece çağının gelmiş geçmiş en büyük filozofu ünvanını kazanmıştır.

Aristoteles’ten sonraki en büyük ve etkili Yunan bilginlerinden biri olan astronom İskenderiyeli Batlamyus  (yaklaşık olarak 100-178) Almagest adlı eserinde Aristoteles’in evren modelini kuramlaştırdı. Aristoteles’in ve Batlamyus’un evreni sabit bir uzayı dolduruyordu, ama sabit bir zamanı değil. Güneş, Ay ve yıldızlar ezelden beridir, her şeyin merkezinde yüzen dünya’nın etrafında hareket ediyordu. Burada sevimli bir paradoks da vardı, çünkü dünya, yani merkez, evrende değişim ve çürümenin gerçekleşebildiği tek yerdi. En başta dünyanın etrafındaki bu hareketliliğe neden olan şey neydi? Aristoteles nedenleri, dört türe ayırarak açıklamaya yönelik bir şema geliştirmişti. Bu türlerin: maddi, biçimsel, etkin ve nihai nedenler olduğunu ve insan faaliyetlerinin ve aynı zamanda dünya’da olup biten şeylerin de bu biçimde sınıflandırılıp anlaşılabileceğini düşünüyordu. Bilim insanları çoğunlukla Aristotele’in etkin neden dediği şeylerle uğraşır, ama maddi ve biçimsel nedenler de önemlidir. Nihai nedenler, farklı bir dizi konuyu gündeme getirir. Bilim insanları bugün bilimsel deneylerde, daha çok din ya da bir nihai neden aramak yerine, süreçleri açıklamakla yetinmektedirler.

Bilimin gelişmesine önemli katkıda bulunan diğer bir kişi de, İskenderiye Müzesi’nde görevli öğretim üyelerinden biri olan Öklit’tir. Öklit (MÖ. yaklaşık 300 )  geometri üzerine Babillilerden beri geliştirilen bilgilerin bir sentezini yaparak, kendi adıyla anılan düzlem geometrinin temel varsayımlarını, aksiyomlarını, kurallarını ve uygulamalarını bir tür ders kitabında bir araya getiren ilk kişidir. Büyük eseri “Elements of Geometri” (Geometri’nin Elementleri) Avrupa’da hayranlıkla karşılanıp okullarda temel bir ders olarak okutuldu. Matematiğin ve bilimin daha sonraları gelişmesinde katkısı çok büyük oldu. Oklit geometrisinden yararlanarak Dünya’nın çevresini, basit ama akıllıca, bir yöntemle ölçen Eratosthenes(M.Ö.284-192) de önemli bir Yunanlı matematikçidir. Dünya’nın çevresini yaklaşık 250.000 stat olduğunu buldu.25.000 mil’e karşılık gelen bu değer, bugün bildiğimiz ekvator çevresinin 24.901,55 mil değerine çok yakındır. Eratoshenes’in Dünya’nın yuvarlak olduğunu ilk ileri sürenlerden biri olduğunu da görüyoruz. Aristoteles’in düşüncelerine aykırı olduğu için pek bir yankı uyandırmıyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —