Sabri Galip Nakipler


ARAPÇA ZENGİN BİR DİL MİDİR GERÇEKTEN ?


Aşüfte :

Sevgiden dolayı kendinden geçen, çıldırırcasına seven, iffetsiz kadın.

Alüfte :

Muhabbet ve sevgiden dolayı deli gibi olan, alışık, namus perdesi yırtık, iffetsiz kadın, fahişe.

Dil :

Lisan, zeban, ağızdaki tad alma duygusu, konuşma uzvu, lehçelerin herbiri, lügat, aletlerin oynak kısımları, denizin içine uzanmış uzunca kara parçası. (Arap harfleriyle yazılışı: d i l)

Dil :

Gönül, kalb, niyet, cesaret, yürek, mandıra, ağıl.  (Arap harfleriyle yazılışı: d l)

Mevla :

Sahib, Rab; efendi, köleyi azad eden, azat edilen erkek köle.

Mevlat :

Azat edilen kadın köle.

Zer :

Sarı, altın akçe, nöbet, oruç, çile.

Zer’ :

Ekilmiş, ekme, tohum ekme, yetişmiş ekin.

Zer’ :

Çoğaltma, halketme, yaratma, ağzından dişlerin dökülmesi,saç ağarması, perde, hail, tohum ekme.

Ze’r :

İğrenmek, nefret etmek.

Zer’ :

Yaratmak, yere tohum saçmak.

Zer’:

Ölçmek, kederli ve tasalı olmak, kalb, el yaymak, kudret, kuvvet, takat

Ze’r :

Aslan kükremesi, kükremek ve çaüırmak manasına mastar.

 Bir de ayet sözcüğü var. Bu da çok ilginç.

Ayet :

Eser, kimsenin inkar edemeyeceği açık delil, nişan, alamet, işaret, menzil, mekan,  manen uyanmağa intibaha sebeb olan hadise, Kur’an-ı Kerim’de her bir cümle (Kur’an’da 6666 ayet vardır.) Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat böyle yazıyor ama hem sayı yanlış, hem tarif yanlış.

Muhammet döneminde Arap alfabesi, tamamen sessiz harflerden oluşurdu, hala da öyle, ama harfleri okumamıza yardım eden işaretler var şimdi, bunlara “hareke” deniyor; bu işaretler sesli harflere karşılıktır:

Fetha (üstün) :

Harfleriin üzerine sağdan sola eğik olarak yazılır, e ve a sesi verir.

Kesre (esre) :

Harflerin altına sağdan sola eğik olarak yazılır, ı ve i sesi verir.

Damme (ötre) :

Harflerin üzerine küçücük bir vav şeklinde yazılır, u ve ü sesi verir.

Cezm :

Üzerinde bulunduğu harfi, kendinden önceki harf ile bağlayan küçük daire şeklinde bir işarettir.

Şedde :

Üzerinde bulunduğu harfi iki kere okutan ve önceki harfe bağlayan işarettir.

Tenvin (iki üstün iki esre) :

İsimlerin sonunda bulunan ve “n” sesiyle kelimeyi bitiren çift harekelerdir. Bunlar üç tanedir:

-fethaten : İki üstün demektir.  Kelimeyi -an -en sesiyle bitirir
-kesretan : İki esre demektir. Kelimeyi -ın -in sesiyle bitirir.
-dammetan : İki ötre demektir. Kelimeyi -un -ün sesiyle bitirir.
Med :

Uzatma harfidir, üç tanedir. Elif, vav, ye. Bu harflere aynı zamanda “illet” harfleri de denir.

Orijinal Arapça harekesizdir.

Kur’an’ın okunuşunu daha kolay kılmak için kullanılan değişik işaretlerden oluşan bir alfabedir Arapça.

Sistem, sadece Arap harflerini okumayı bilenlerin Arapça metinleri ve Kur’an’ı okuyabilmelerini kolaylaştırır. Bu işaretler sayesinde, tamamı sessiz olan harflere ses verilir, sessizleştirilebilir ve seslerin uzun ve kısa okunması sağlanır. Hadi yazarken sözcükleri, üstten virgülle, ayın’la gösterebiliyorsun, okurken bu sözcüklerin hangi anlama geldiğini nasıl biliyorsun?

Görüldüğü gibi son derece her yöne çekilebilen, anlam kaymalarına müsait olan, karmaşık bir dildir Arapça.

O dönemde harekesiz olarak yazılan Kur’an’ın, (üstelik kağıda da değil, kemiklere, yapraklara işlendiği söyleniyor din alimleri tarafından zamanın şartlar gereği) ne derece sağlıklı bir okumayla gün yüzüne çıkarıldığı da ister istemez kuşku uyandırmıştır. Şimdi bile bu okuyuşlar, Kur’an tefsircileri tarafından tenkit edilmektedir.

Edip Yüksel, Türkçe Kur’an Çevirilerindeki Hatalar adlı kitabının giriş bölümünde şunları yazıyor  :

“Seneler önce İlahiyat fakültesinin bazı öğretim görevlilerinin katıldığı bir açık oturuma dinleyici olarak katılmıştım. Oturumun konusu “Kur’an’ın Anlaşılması” üzerine idi.

Oturuma katılan fıkıh hocası “fıkıh ve fıkıh usulü bilinmedikçe Kur’an anlaşılamaz” dedi. İslam tarihi hocası ise “İslam tarihi bilinmeden Kur’an anlaşılamaz” dedi. Tasavvufçuya göre “Tasavvuf kavranmadıkça Kur’an anlaşılamaz”dı. Hadis hocasına göre de     Hadis ve hadis usulü bilinmeden Kur’an anlaşılamaz”dı.

Açık oturuma katılan dört öğretim görevlisi Kur’an’ın anlaşılmazlığında ittifak ve hatta “icma” etmişlerdi. Fıkhı, hadisleri, tasavvufu ve İslam tarihini anlamak ve doğruları yanlışlardan ayırmak için Kur’an’ın her şeyden önce Kur’an’ın bilinmesi gerektiğini söyleyeceklerine, tam tersi bir yolla Kur’an’ın önüne yüzlerce ciltlik külliyatları ve çelişki dolu uydurmaları koyuyorlardı.”

İşte her kafadan ayrı bir sesin çıkması Arapçanın zenginliğinden değil, karmaşıklığından kaynaklanıyor. En başta  örneksediğim aşüfte, alüfte, dil ve mevla sözcüklerinin anlamlarındaki terslikler, bunun en açık belgeleridir.

Aşüfte; hem seven, hem iffetsiz kadın;

Alüfte; hem aşık, hem hem fahişe,

Dil; hem gönül, hem mandıra anlamlarına geliyor,

Mevla; hem Allah, hem azat edilen köle…

İlahiyatçı İhsan Eliaçık’a göre, “kadınları dövmeyin” diye gelen ayet, bazı ilahiyatçılar tarafından “kadınları dövün” biçiminde anlaşılmış.

Arapların rakkaseleri (dansözleri) meşhurdur. Arapça da oynaklık yönünden rakkaseleri hiç aratmıyor.

Sözcükler arasında espas yok, sözcük sonrasında imla işaretlerinden hiçbirisi yok. Sesli harf yok. Türk diline yerleşmiş bir deyim vardır ya hani : “Arapça değil mi uydur uydur söyle”  Gerçeğe ne kadar yakın değil mi?

Târik : Terkeden, vaz geçen, bırakan

Tarik : Karanlık

Tarîk : Yol, tarz, usül; vasıta, meslek; bir maksada nail olmak için icrası lazım olan husus

Ta’rik : Şaraba biraz su katmak; kovayı doldurmak, terletmek, hastalık veya perhiz sonrası zayıflamak

Ta’rik : Ovmak

Sesli harfi olmayan bir alfabenin, sesli harflerle olan dansını görüyor musunuz?

İşte bizim aklıevveller, sırf Kur’an Arapça yazıldığı için Arapçayı göklere çıkarmakta, kendi dillerini ise küçümsemekte, yermektedirler.

Zenginlik; bir sözcüğün çeşitli anlamlara gelmesi değil, bir sözcüğün başka sözcüklerle karşılanmasıdır.

Alkım : Gökkuşağı

Alyeşil kuşak : Gökkuşağı

Eleğimsağma : Gökkuşağı (Alaim-i sema’dan)

Tiraje : Gökkuşağı (Farsça)

Ebemkuşağı : Gökkuşağı

Adyende : Gökkuşağı (Farsça)

Kavs-ı kuzeh : Gökkuşağı (Arapça)

Afendak (ke ile) : Gökkuşağı (Farsça)

Atatürk, harf devrimini yapmasaydı şimdi zengin diye dayatılan bu dille sarmaş dolaş olacaktık, bir de bu açıdan bakmak lazım. Atatürk bunun için büyük.

Mehmet yılmaz
22.09.2022 19:11:02
Kardeşim tabi ki o arapça kelimelerini Türkçede yazarsan zor olur dünyanın en zengin dili arapçadır bu seni karar vereceğin birşey değil 12 milyon kelimesi var ve çok güzel bir dildir mesela bizde bir cümle onlarda birkelime örnek 'ben ona vurdum' cümlesi Arapça'da 'ضربته' İngilizce'de 'i hit him' sadece basit bir örnekte gözüküyor sen daha dilin derinliğine girmedin ve üstelik cennetin dili de arapçadır. Zengin bir dil olmadığını ve Türkçenin daha zengin olduğunu iddia ediyorsun ama bizim dilimizin yarısı arapça."bir şeyi bilmeden konuşmak cahilliktir.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00