PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


AŞKIN MATEMATİĞİ

Prof. Dr. Fikri Akdeniz


atematik, evrensel bir dildir; analitik düşünmemize ve daha iyi yargılama yeteneklerine sahip olmamıza yardımcı olur. Akıl yürütme, bir durum hakkında mantıklı düşünme yeteneğimizdir. Akıl yürütme becerisi önemlidir çünkü sorunları çözmemize ve çözümler aramamıza yardımcı olur. Birçok yönden hepimiz aynıyız. Özellikle duygularımız konusunda çok azımız gerçek, romantik aşkı deneyimleme şansını geri çevirebiliriz. Öyle ya da böyle, hepimiz kalıcı mutluluk için özel bir arayış içindeyiz. Peki aradığımız gerçek aşkı bulabilecek miyiz? Hayatımızın geri kalanını geçirmek isteyeceğimiz doğru insanı bulmak kolay değil. Peki, sizce bu matematiksel olarak olanaklı mı? Matematik nasıl oluyor da bize aşkla ilgili şeyler sunabiliyor? dediğinizi duyar gibiyim. Hazırsanız açıklamaya başlayalı

Bu sorunun yanıtı için matematikçi Dr. Hannah Fry’ın “AŞKIN MATEMATİĞİ” isimli kitabını okumanızı öneririm. Matematiğin karmaşık, bazen çileden çıkaran, her zaman ilginç olan şeyleri aşmak için şaşırtıcı derecede yararlı bir araç olduğunu büyük bir içgörü, zekâ ve eğlenceyle kanıtlıyor. Dr. Fry, aşkla ilgili en yaygın ancak karmaşık sorulara matematiksel formüller uygulayarak okuyucuyu, aşk hayatımızı tanımlayan kalıplar arasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor: Aşkı bulma şansı nedir? Sürme olasılığı nedir? Kitap, matematiği esas alarak, insanlık tarihinin en çok konuşulan konusuyla ilgili farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyor. Matematiğin aşkla ilgili birçok bilinmeyenini anlamamızı sağlıyor. Pek çok kişinin nefret ettiği matematiğin ne kadar güzel ve gündelik hayatta işe yarar bir bilim dalı olduğunu gösteriyor. Romantizmin hız trenini ölçmek zordur; aşıkların nasıl hissedebileceklerini bir dizi basit denklemden tanımlamak olanaksızdır. Ancak bu, matematiğin aşkı anlamak için çok önemli bir araç olmadığı anlamına gelmez. Aşktan daha çok dikkat çeken, daha fazla enerji, zaman ve özveri gerektiren bir konu yoktur.. Dr. Fry kitabında sağlam ilişkilerin en iyi belirleyicisinin çiftlerin birbirlerine ne kadar pozitif ya da negatif yaklaştıkları olduğunu anlatıyor. Aşkın matematiksel örüntülerinden çıkan ilginç sonuçlar: Yaptığı araştırmalarda ayrılma riski düşük olan çiftlerin genelde birbirleri ile pozitif etkileşim içinde kalırken, ayrılma olasılığı yüksek çiftlerin kolayca negatif etkileşim sarmalına girdiklerini saptamıştır. Birbirlerine pozitif yaklaşan çiftlerden biri kötü bir davranışta bulunduğunda diğeri bu davranışı olağan dışı görüp kafaya takmıyor. Eşlerin tepkileri matematiksel hangi parametrelere bağlıydı? Bu parametreler: 1) Kişinin yalnızken modu (ruh hali) 2) Esiyle birlikteyken modu 3) Eşin kişinin üzerinde yaptığı etkidir. Buradan çıkan sonuç çok ilgi çekiciydi. Başarılı evlilikler, olumsuzluk eşiği yüksek olanlar değil; aksine olumsuzluk eşiği düşük olanlardır. Çünkü bir ilişkide olumsuzluk ne kadar azsa ilişkinin olumsuzluk sarmalına girmesi de o kadar azalır. İlişkilerinde sorun olanların ilişkilerini olumlu yapmaya çalışması evliliklerini olumlu yapıyord

Nasıl oluyor da, daha az çekici insanlar çekici insanlara göre daha popüler olabiliyo

Teorik olarak, daha çekici olanın tüm dikkati çekmesi gerekir. Ancak www.okcupid.com'daki araştırmacılar durumun böyle olmadığını gösteriyor. Dr. Fry, bunun basit bir nedeni olduğunu söylüyor. Herkes senin çekici olduğunu düşündüğünde, kendilerini çekici bulmayanlar reddedileceklerinden korktukları için senden uzak durmayı seçeceklerdir. Kimse reddedilmekten hoşlanmaz. Fikir bölünürse, hem çekici hem de çekici olmayanlar dikkat çekmeye çalışacaklardır. Bu ölçüde, sizin için çekici olmadığını düşündüğünüz her şeyi yansıtmak matematiksel olarak daha mantıklıdı

Matematiği kullanarak ideal eşinizi nasıl bulacaksınız

Aşkın Matematiği kitabının yazarı Hannah'ın öğüdüne bakalım. “Bazı insanların çekici bulmayacağını düşünseniz bile sizi farklı kılan şeylerin üzerinde durmalısınız,. Çünkü sizi beğenen insanlar kesinlikle beğenecek ve beğenmeyen önemsiz insanlar, yani onlar sadece sizin yararınıza olacak”. 18 yaşında flört etmeye başladığınızı ve ideal olarak 35 yaşına geldiğinizde evlenmek istediğinizi düşünün. Hayatınız boyunca potansiyel olarak flört edebileceğiniz birtakım insanlar var. Bu insanlar farklı düzeylerde iyiler. “Kural ise şöyle; bir defa evlendikten sonra, neye sahip olabileceğinizi görebilmek için geriye bakamazsınız ve aynı şekilde geriye giderek fikrinizi değiştiremezsiniz.” İşte bu noktada matematik; flört pencerenizdeki ilk yüzde 37'ye ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Ciddi bir evlenme potansiyeli olan herkesi geri çevirmelisiniz. Sonra daha önceki gördüğünüz herkesten daha iyi olan sıradaki insanı seçmelisiniz. Eğer bu teoriyi uygularsanız; mükemmel eşi bulma şansınızı maksimuma çıkarmış olacaksınız. En azından bu matematiksel olarak kanıtlanmış en iyi yöntem. Doğal olarak bu yöntemin bazı riskleri de yok değil.

Mükemmel eşiniz, reddettiğiniz ilk yüzde 37'nin içinde olabilir ve ne yazık ki onu geri çevirmeniz gerekiyor. Eğer bu teoriyi uyguluyorsanız, üzülerek söylüyorum ki daha öncekilerden daha iyisi ile de karşılaşamayacaksınız. Herkesi reddetmeye devam edip yalnız ölmek zorunda kalacaksınız. Bir diğer risk ise; bu yüzde 37'deki insanların tamamının sıkıcı, donuk ve kötü insanlar olma olasılığıdır. “Sorun değil nasılsa ilk yüzde 37'yi reddediyorduk.” diye düşünenler fazla sevinmesin. Çünkü sıradaki insan, diğerlerinden daha sıkıcı, donuk ve çirkin olabilir ve siz teoriyi uyguladığınız için bu 'kötünün iyisini' seçmek zorunda kalıyorsunuz. Bu noktadan sonra size önerilerim olacak: 1.Çok seçici olmayın 2.Elinizdekinin değerini bilin. 3.Yaşam kısa ve kendinize zehir etmeyin. 4. Yaşadığınız her anın değerini bilin. 5.İlişkinizde sonuç yerine süreci iyi değerlendiri

Ekonomistler ve matematikçiler, her türden soruya yanıt arama konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. İngiliz Ekonomist ve matematikçi Dr. Peter Backus milyonlarca insan arasında yalnız kalmanın olasılığının ne olabileceği konusuna bilimsel açıdan bakmaya karar vermiş. Dr. Backus bu olasılığı gerçekten hesaplamıştır. Belirli bir alandaki uygun eşlerin sayısını denemek ve bulmak için değiştirilmiş "Drake" denklemini kullanarak Britanya başkentinde aşkı bulma şansının yüzde 0.00034 olduğunu hesapladı. Drake Denklemi geleneksel olarak uzaylı yaşamının var olma olasılığını hesaplamak için kullanılır. Not: Astronom ve astrofizikçi Dr. Frank Drake (1930--) 1961 yılında anılan denklemi önermiştir.(Daha fazla bilgi için İnternetten yararlanmanız gereki

Yazımızın sonunda şunu söyleyebilirim: UMUT ÇOK ÖNEMLİDİR. Matematik de, ölüm de asla yanılmaz. Aşkı "A" ile, ölümü de "ö" ile gösterirsek A=f(ö), yani aşk, ölümün bir fonksiyonudur. Şair Özdemir Asaf (1923-1981)‘ın sözleriyle yazımızı tamamlayacağım: Aşkın Matematiği farklıdır Lavinia, 2’den 1 çıkınca 0 kalı

İşte gördüğünüz gibi, şair ve matematikçiler böyle söylüyor.

KAYNAKL

Hannah Fry (2016) Aşkın Matematiği (The mathematics of love ) Optimist Yayınev

Finding Love with a Modified Drake's Equation (2010) İnternet bilgisi

Dostça kalın

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22