Sabri Galip Nakipler


ATATÜRK ÇİZGİSİNE GEÇMEDİKÇE CHP’YE OY VERMEM KESİNLİKLE


CHP, Atatürk çizgisinde midir, değil midir?

Değil !

Bunu sormak bile abes.

Eğer bu kadarını göremiyorsan “Pes” demekten başka elden bir şey gelmiyor.

Chp, büyükşehir belediye seçimlerinin üçünü, kendi politikası gereği kazandığını sanıyor. Yanılıyor.

Baştaki akp’nin bir değil, on değil, yüz değil, bin değil çok büyük yanlışlıkların içinde olduğunu gören bir kitle, Akp’nin bir çıkmazda olduğunun nihayet farkına vardığı için chp’ye oy vermiştir, yoksa chp’nin başarılı bir parti olduğuna inandığından  değil.

Kılıçdaroğlu, geçen gün : “Biz iktidara gelince 6 ayda göreceksiniz ülkenin birçok sorunu çözülmüş olacak” diyor. Doğruları söylemiyor. Çünkü yapamayacağını kendisi de biliyor.

Akp’ye en yakın parti Chp’dir. Chp, dini istismar konusunda Akp ile atbaşı koşuyor. Hatta ondan daha fazla İslamcı. Başka türlü oy alamayacağına inanıyor halktan. Halkın hala , gazetelere ölüm ilanı verenlerin “Hacı Abdullah falan Hakkın rahmetine kavuştu.” Ya da  “Hacı Hanife filan vefat etti” gibi duyuruların kolay kolay sonunun gelmeyeceğini bildiği için İslama Akp’den fazla sahip çıkıyor ve sarılıyor.  Hem neden insanlar illa hacı sıfatını kullanmak ihtiyacını duyuyorlar?  Amma da soru sordum değil mi?

Kabinesinde ve kitlesinde çoğunluğunun hacı olduğu bilinen Akp’nin  zihniyeti, amacı, düşüncesi, ideali ortada. Böyle bir tablo duvarda yıllardır asılıyken halkımın hala hacı sıfatına dört elle sarılması normal karşılanıyor. Buna rağmen Chp’lilerin, başta genel başkanları olmak üzere  İslama nasıl yatırım yaptıklarını gazetelerde, özellikle Sözcü’de okuyor, resimlerini görüyoruz. İşte birkaç başlık :

“İmamoğlu, İstanbul’un fethinin 568. yıldönümünde  Fatih’in türbesine gitti, dua etti. Yanında oğlu Semih de vardı.”

“İmamoğlu, İstanbul’un fethi dolayısıyla bir kutlama programı hazırladı.”

Taksim camisinin açılışına Chp’den kimler gitti, bilmiyorum. Ama mutlaka birileri gitmiştir. Böyle fırsat ele geçmez çünkü. İmamoğlu, seçimlerde de camilerden mescitlerden çıkmıyordu. Oğluyla da dua etmesi, ailece ne kadar dindar olduklarının bir işaretidir.

“Kılıçdaroğlu, duayen siyasetçi Cindoruk’u İstanbul’daki evinde ziyaret etti.”

Neden?

Chp’nin Adalet partisiyle nasıl bir yakınlığı var ki veya olabilir ki bu ziyaret uygun görüldü?

Hem Cindoruk’un duayen siyasetçi olduğuna kim karar veriyor Sözcü gazetesinde? Emin Çölaşan’ın halasının oğlu olması mı ona duayenlik sıfatı kazandırıyor? Adalet Partisinde ve kurduğu hükümette hiçbir üye bakan, bürokrat ve milletvekili, Demirel de dahil duayenlik sıfatını kazanamaz ve hak edemez. Türkiye, çalkantılı dönemlerinin en büyük bir bölümünü bu iktidar döneminde yaşamıştır.  Nasıl duayen oluyor bunlar, anlamış değilim.

“Kılıçdaroğlu, Isparta’da gül bahçelerini gezdi.”

İşçilerin dertlerini dinlemek için gitmiş tabi. Yoksa turistik bir gezi değil. Gitmese işçilerin derdini bilemeyecekti. Hele ki gitti. Dertlerini anladı mı, anlamadı mı onu da pek kestiremiyorum. Yahu memleket yanıyor, sen nelerin peşinde koşuyorsun?

Aynı tarihli Sözcü’de bir başka haber :

“Kılıçdaroğlu, Demirel’in anıt mezarına karanfil bıraktı, dua etti.”

Ne diye dua etti acaba? Doğrusu çok merak ediyorum. Gazete, o dua metnini de açıklasaydı bari. İlginç olduğuna kalıbımı basarım.

Bu Chp mi başa geçerse Akp’den hesap soracak?  Bekleyin.

İmamoğlu, Topbaş yönetiminden hesap sorabildi mi ki -makam arabası şovu dahil- Kılıçdaroğlu da sorabilsin?

“Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrısı yaptı.”

Sen daha çok beklersin.

26. Mayıs.2021 tarihli Sözcü’de çıkan şu haber de Chp’nin nasıl bir  muhalefet partisi olduğunu gösteriyor :

“Chp lideri İç İşleri Bakanı Soylu’ya böyle seslendi : Hangi siyasetçi 10 bin dolar rüşvet alıyor açıkla.”

Soylu açıklamaz, açıklayamaz. Soylu’nun yerinde sen olsaydın açıklar mıydın?Eğer böyle bir rüşvet alma söz konusu ise, onu sen bulup kamuoyuna açıklayacaksın. Senin görevin bu.

Arkasından da Devlet Bahçeli konuştu : Kimse İç İşleri Bakanının boynuna tasma geçiremeyecek, dedi.

Bahçeli,” tasma” sözcüğünün anlamını biliyor mu diye merak ediyorum, doğrusu.

İlerde Bahçeli’ye de duayen siyasetçi derler, gibime geliyor. Kavramlar, çocukların oynadığı bilyeler gibi zıp zıp zıplıyor çünkü. Demirel duayen siyasetçi, Erbakan duayen siyasetçi, Ecevit duayen siyasetçi, İnönü duayen siyasetçi… Peki anladık da bunların yönettiği Türkiye, dünya sırlamasında niye daima sondan birinci oluyor? Bir terslik yok mu bu işte?

Sözcü gazetesinin hergün yağlayıp 1. sayfada yer verdiği isimlerden biri de Meral Akşener.

“İyi Parti Lideri Meral Akşener Erdoğan’ın “Gelin Hanıma ders verildi. Bunlar daha iyi günler” sözüne yanıt verdi : “Tehdide pabuç bırakmam. “

Ne yaparsın pabuç bırakmazsın da? Tehdit etti işte. Ne yaptın?

Hiç!

Erdoğan’ın tehdidi asla, üstü kapanacak, unutulacak, önemsenmeyecek bir söz değil. Bu sözü hiçbir ülkenin cumhurbaşkanı hatta diktatörü bile söyleyemez. Çok düşündürücü!

“Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a mektup : Düzce müftüsünün kendisini hedef alan sözlerinin ardından, üzüldüğünü yazdığı mektubunda ‘Dünyadaki diğer bir salgın nefrettir. Maalesef aşısı da yok’ dedi.”

Sevgili Koç, O aşı vardı ve 1923’te  yapıldı. Fakat yurdum insanının bünyesi o kadar sağlam ve mazbut ki hiçbir etki gösteremedi. Hatta göstermemesi için de İkinci Adam İnönü her türlü tıbbi yardımı yaparak ülkem insanının eski sağlığına kavuşmasına yardımcı oldu.

Müftünün senin hakkında söyledikleri doğru. Yılmaz Özdil için bir başka dincinin söylediği de doğru. Bunlar İslamın öğretilerini dillendiriyorlar. İslam “Barış dini” ya!

Bu tehditler karşısında muhalif parti ve gazetelerden ses çıkmasını bekliyorsanız avucunuzu yalarsınız. Kılıçdaroğlu linç ediliyordu nerdeyse. Çıt çıktı mı?

Genel merkezine mescit açan chp mi sahip çıkacak size yoksa Yılmaz Özdil’in yazdığı gazete Sözcü mü sahip çıkacak?

Bugün, yani 31. Mayıs.2021’de Sözcü’de Ayşe Sucu bakın ne yazıyor :

-Ayşe Sucu Sözcü’de niye yazıyor, sorusu ayrı bir konu.-

“ (…) Erkeklerin dört eş almasına din onay verse de çağın hukuku, çağın sosyolojisi bunu yanlışlamaktadır.”

Hani Kur’an evrensel bir kitaptı?

“Kaldı ki bugün hangi müslüman anne ya da baba, ikinci kızının/üçüncü/dördüncü eş olmasını ister?”

Anneler ve babalar, bu olguya sıcak bakmıyorsa Kur’an’ın hükümlerini çiğnemiş olmuyor mu?

“İnsan hakları, kadın hakları, azınlığın hakkı, ceza hukuku, laiklik, demokrasi gibi konularda da klasik öğretilerin yaklaşımıyla bu çağın gerçekleri örtüşmez.”

Sen ne yazdığının farkında mısın? Kur’an’ın bu hakların hiç birini kabul etmediğini söylüyorsun. Olur mu? Kaş yapayım derken göz çıkarıyorsun.

“(…) Müslümanlar, günümüz sorunlarını çözme yerine, yüzyıllar öncesinin din sosuna bulanmış siyasi, kültürel, örfi kavgalarını tartışmakla meşgul.”

Yani müslümanlar sorun çözemez mi demek istiyorsun?

“Dinde demokrasi var mı, hilafet olmalı mı, laiklik dinsizlik mi, kadın erkek eşit mi gibi soruların cevabını asırlardır bulamamış.”

Aslında bulmuş da senin haberin yok. Dinle demokrasi yanyana gelmez, hilafet, dinin bir parçasıdır, onsuz olmaz, laiklik müslümanlara göre tabi ki dinsizliktir, kadınla erkeğin eşit olmadığını Erdoğan’dan tut söylemeyen yazar çizer kalmadı havuz medyasında. Yani sağır sultan bile duydu.

Sana göre bu soruların cevabı bulunmamış, öyle mi?

“Ayasofya camiinde yapılan (camiinde değil, doğrusu camisinde) beddua da bunun tipik örneği. Hiç değilse kendi tarihini, kendi dinini doğru okusa, o da yok.”

Ayşe Hanım! Müslüman, kendi tarihini ve dinini doğru okuyor, sen doğru okuyamıyorsun. Çünkü yıllar boyu dinin ileri gelenleri, özellikle Türk halkına, diğer müslüman ülkeleri saymıyorum, tarihi ve dini böyle öğrettiler. Hala da böyle öğretiyorlar.

“Ey Müslüman! Din kavga değildir, kavgayı bırak. ‘Hep birlikte uygarca nasıl yaşarız ve bu noktada inancın rolü ne olmalıdır’ sorusuna yoğunlaş ve bu zeminde dini düşünceni yeniden oluştur. Zira İslam, barış ortamını kurmak için vardır.”

Bir defa din, kavgadır. Bunu kafanıza iyice sokun. Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi (Akp- Fetö) okuyamıyor musunuz hala? Bu nasıl bir körlüktür, bu nasıl papağanca tespittir? “İslam barış ortamını kurmak için vardır” derken yüzünüz hiç kızarmıyor mu? Müslüman Erdoğan, bir iki gün önce “Gelin hanıma ders verildi. Bunlar daha iyi günler” derken “Barış” tan mı bahsetmiş oldu? İslam halifeliğine oynayan Müslüman Erdoğan’ın Fethullah Gülenle ilişkisi, “Barış” duygusunu mu çağrıştırıyor?

Ne diyeyim, bir şey diyemiyorum. Siz her hafta yazmaya halkı aydınlatmaya(!) devam edin. Halk, bu iyiliğinizi hiçbir zaman unutmayacaktır, Tarih de tabi. Size ve gazetenize başarılar diliyorum. Gerçekten başarılar diliyorum. Çünkü hak ediyoruz bütün bunları.

Chp’den girdik, nerden çıktık, görüyorsunuz. Öyle bir yumak ki yumağın ucunu bulmak asla mümkün değil.

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22