PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


ATATÜRK’ÜN RASYONALİST (AKILCI)  FELSEFESİ

Atatürk'ü sizlere bilimsel düşüncesi ve araştırmacı kafa yapısı ile tanıtmak istiyorum. İnsanın, akıl ile gerçekleri anlama yeteneğine inanması olarak tanımlayabileceğimiz akılcılık, Atatürk’ün ve onun düşünce sistematiğinin en önemli özelliği ve belirlenen çağdaşlaşma gibi hedeflere ulaşabilmek için izlenenyol göstericisidir. Bunun anlamı ise ulusal ve uluslararası sorunlara bilimsel bir yaklaşımla eğilmektir. Burada egemen ögeler akıl ve mantıktır. Atatürk’ün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde sağlam düşünce ve akılcı yaklaşım vardır.


Atatürk'ü sizlere bilimsel düşüncesi ve araştırmacı kafa yapısı ile tanıtmak istiyorum. İnsanın, akıl ile gerçekleri anlama yeteneğine inanması olarak tanımlayabileceğimiz akılcılık, Atatürk’ün ve onun düşünce sistematiğinin en önemli özelliği ve belirlenen çağdaşlaşma gibi hedeflere ulaşabilmek için izlenenyol göstericisidir. Bunun anlamı ise ulusal ve uluslararası sorunlara bilimsel bir yaklaşımla eğilmektir. Burada egemen ögeler akıl ve mantıktır. Atatürk’ün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde sağlam düşünce ve akılcı yaklaşım vardır.

Başka bir yaklaşımla, akılcılık, bilginin kaynağının akıl olduğunu; doğru bilginin ancak akıl ve düşünce ile elde edilebileceği tezini savunan felsefi yaklaşıma verilen isimdir. Buna göre, kesin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığıyla ve tümdengelimli bir yöntemsel yaklaşımla ulaşılabilir. Bu görüşe göre, kesin bilgi örneği matematiktir. Gerçeğe ve eşyanın bilgisine sadece akıl ile erişilebileceğini savunur. Akılcılık akımının en önemli temsilcileri, Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Descartes ve Hegel’dir.

Atatürk'ün en büyük özelliklerinden biri de bilimsel, akılcı ve gerçekçi bir düşünceyi Türk toplumunun bütün alanlarına egemen kılmak çabasıdır. Atatürk insan aklına çok değer verirdi. Atatürk'ün kendi ifadesine göre " Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur". Bu ifade Atatürk'ün tüm yaşamı boyunca temel yaşam felsefesi olmuştur. Akılcılığı sonucu batı felsefesini araştırıp incelemiştir.  Akılcılığın zorunlu sonucu bilimselliktir. Bilimler, akıl yolu ile yapılan zihinsel çalışmalardan çıkar. Akıl ve bilim her türlü gelişmenin kaynağıdır.

Avrupa’ da gerçekleştirilen Rönesans sadece bir sanat dirilişideğildi. Rönesans, bilim alanında diriliş, hızlı atılım getirmişti. Dogmatizmden sıyrılan Avrupa da akla ve deneye dayanan çağdaş bilim yolunda kısa zamanda büyük ilerlemeler oldu. Türk toplumu 18. yüzyıldan itibaren batı uygarlığını alma ve ona katılma çabaları içindedir. Yüzyılların getirdiği alışkanlıklar, tutku ve saplantılar, çeşitli maddi ve manevi güçler öyle kolayca değiştirilemezdi. Osmanlı devlet adamları arasında çok iyi yetişmiş, üstün nitelikte kimseler görülmüştür. Fakat hiç biri teokratik bir monarşinin (din erkine dayanan yönetim) zorunlu olarak ortaya çıkardığı engelleri aşamamıştır.

 Medreseye laboratuvar, batı dilleri, kız öğrenci, bayan öğretmen girememiştir. Türkiye'nin çağdaş bir devlet haline gelmesini önleyen engelleri tam bir cesaretle yıkıp atabilen akıl ve bilim çağına geçmenin tek kurtuluş yolu olduğunu tam bir berraklıkla görüp bu gerçeği tam bir açıklıkla gözler önüne seren lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu kimi zaman sanıldığı gibi rastlantılar veya günün koşulları içinde yalnızca Anadolu'daki direniş ve mücadelenin başına geçmiş yüksek rütbeli bir komutanın yapabileceği işler, düşüneceği hedef ve devrimler olamaz. Atatürk sadece askeri başarılarının sonuçlarını gözlemekle ve onları değerlendirmekle yetinmemiştir. O'nu, zaferden sonra askerlik yönünden yetenekli ve yurtsever arkadaşlarından ayıran özellik düşünce adamı olarak üzerinde durduğu ve kendisini yıllardan beri hazırladığı politik, sosyal ve bilimsel ideallerdir. İşte burada Atatürk karşımıza bir düşünür olarak çıkar. Düşünürlük ise incelemeci, gözlemci, araştırmacı ve akılcı bir kafa yapısına sahip olmayı gerekli kılar. Sosyal yapıyı kavrayabilme; inceleme, gözlem ve çözümleme gücü çok gelişmiş bir düşünce adamının işidir. Bütün bunlar Atatürk'te akılcı (rasyonalist, usçu), pozitivist (olgucu) ve aydınlanma felsefesi ile şekillenmiş, bilimsel düşünceye inanmış bir kafa yapısının ve düşünme sisteminin kaçınılmaz dayanaklar olarak bulunmasını gerektirir.

Atatürk hakkında 12 adet kitap yazmış olan Arjantinli Jorge Blanco Villalta (1909-2003) ya göre Atatürk, yalnızca tüm zamanların en iyi komutanlarından biri değil, aynı zamanda siyaset kuramının büyük filozoflarından biridir. Kuşkusuz Atatürk ne belirli bir sistem kurmuş bir filozof, ne de alışılmış anlamda bir bilim insanıdır ama bilime tutkuludur.

SONUÇ OLARAK: Atatürk yalnız yakın geçmişte büyük hizmetler yapmış bir lider değildir. Eserleriyle ve düşünceleriyle, Türk ulusunun ve başka ulusların geleceğine de ışık tutmaya devam eden bir liderdir. O’nun ilke ve devrimleri, evrenselleşen düşünceleri, ülkü ve öngörüleri her zaman yol gösterici olacak ve yolumuzu aydınlatacaktır. Atatürk'ü anlamak, sevmek, değerlendirmek ve tanımak bir bilgi aktarım işi değildir.Akıl yoluyla algılama, inceleme, özümseme, düşünme, bilinçlenme ve yaptıklarının derinlerine inme sorunudur.

KAYNAK

Akdeniz, Fikri (2012)  Atatürk’te Bilimsel Anlayış Tutkusu, Olasılıkla Birlikte Geçen Yaşam Sayfa:12-22, Akademisyen Kitabevi, Halk Sk 5/A Yenişehir/ANKARA

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92