"BEN Kİ HER NİSAN BİR YAŞ DAHA GENÇ
HER BAHAR BİRAZ DAHA ÂŞIĞIM "
ORHAN VELİ
"İmkansız şey
Şiir yazmak.
Âşıksan eğer
Ve yazmamak,
Aylardan Nisansa."
ORHAN VELİ
"Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor.
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim.
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm.
Sende tattım yemişlerin cümlesini."
CAHİT SITKI TARANCI
Bahar tüm güzelliği ile sardı çevremi; ancak beni eskisi gibi coşturamıyor.
Bireyin, okuduğu şiirlerdeki duyguları yaşaması, o duyguların etkisiyle ânı coşkulu yaşaması ne güzel! Bir bakıyorsun ki, gençsin...
Gerçeğe dönmek istemiyorsun; ama ne yazık ki:
"Günler gelip geçmektedir
Kuşlar gibi uçmaktadır."
Şairler coşarken ve ben onların bu dizelerini anımsarken, "Çürüyor ihtiyar ömrüm; nereye gitmek istesem sokaklar çıkmaz, dağlar çıplak, gökyüzü dilsiz, alanların rengi solmuş, sen birlikte baktığımız Samanyolu'nda değilsin yıldızlar firarda." diyorum REFİK DURBAŞ gibi...
Bir ozan:
"Baharı, yazı gördüm; önüm kış oldu.
Ne hayaller kurdum, hepsi boş oldu!
Güzellikler diledim yüce Allah'tan,
Karardı ufuklar, sade düş oldu." diyor.
Charles Bukowski de, "Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin, ya da olanları kabullenmeyi... İyikilerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin. Karar senin..." diyor.
Diyor da, düş ve hayallerin gerçekleşmesini bekleyecek zamanınız yoksa, vakit azaldıysa n'olacak?
Biz bu dünyayı kirlenmiş görüyoruz artık; kirletenlere de, TURGUT UYAR'ın dediği gibi:
"Keşke bir şiir okumuş,
bir kedi sevmiş olsaydınız.
Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı." diyoruz.
Karamsarım; öyle kalmak istemiyorum. SOHRAP SEPEHRİ gibi diyeceğim:
"...geleceğim
ve her duvarın başına bir
karanfil dikeceğim
her pencerenin altında bir
şiir okuyacağım....
barıştıracağım
tanıştıracağım
yol alacağım
ışık içeceğim
seveceğim."
Sevgili arkadaşım AKIN GÜRE gibi düşüneceğim:
DENİZ SEVDANDIR
arkana bakmadan yüzmüşsün
ışıklı geceler karışmış rüyalarına
buluşmuş kırlangıç sabahlarında
dalgaların kıvılcımlı sarhoşluğu
açıklarda kucaklamış seni
ne kadar uzaktasın ayrıldığın kıyıdan
hafızanda yaşar rüyalar
hayaline tutunmuş yaprak gibi
taparcasına ömrüne hiç uyanmadan
farkında mısın ne zamandır böyle bu hikâye
aşkların, umutların çiçek dolu sepetler
günlerce merhaba, günlerce kucaklaşma
el vermiş sana yanında uyuduğun sevdan
nereye varırsa varsın sonunda
ne kadar kısaysa hayatın, ne kadar uzunsa..."
Ekliyorum sevgili AKIN BEY, "ve ne kadar kalmışsa..."
Ben tüm karamsarlığıma karşın yine de kalbime ZİYA OSMAN SABA'nın dizeleriyle sesleneceğim:
"Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini.
Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.
Ümitlerin en güzelini!.."
HOŞÇA KALIN.