Bugün, doğanın şiirimize yansımaları üzerine yazmak ve bu arada AYTEN MUTLU'yu da kısaca tanıtmak istiyorum; çünkü doğa, zaman, aşk ve toplum Ayten Mutlu'nun şiirlerinin temel izlekleridir.
"taş da sustu sevgilim
gittiğimiz hiçbir yerde değiliz şimdi
fırtınada göğe çarpan gözyaşı yaprakları
örtmüyor artık bu ebedi kış evindeki
çocuk mezarlarını
taş da sustu sevgilim
akşamın kuleleri otlara indi
yoruldu ayakta durmaya çalışan ağaç
kimseye hiçbir şey anlatamıyar
içimi acıtan ağrı
çürüdü gök
kaldırıma düşmüş bir çiçek gibi
denizi ıslatmıyor artık yağmurlar
.........................
taş da sustu sevgilim
ay ışığı ölü yengeç vadisi
işaretli kentlere gömüldü dağlar
bugün ne zaman dün oldu söyle
ne zaman unuttuk yağmura şarkılar söylemeyi
sessiz bir ölüm dansı zamanın gözlerinde
bizi bize anımsatan kimse kalmadı
yanıyor şimdi bir yeraltı nehrinde
tutuşan bir çağın çığlıkları
böyle mi yürürdü önceden de
çimenlerde sürünen böcek
biz mi göremezdik, her bulut yağmaz
her hatıra saklanmaz çeyiz sandıklannda
uyusam, ah uyusam
kuşları susmayan bir karanlıkta"
AYTEN MUTLU
"erguvanlardan koru anılarını
gecikmiş bir yağmur gibi çözülüyorsa akşam
"içindeki şarkıyı" mırıldanan masada
geçmiş bir zamanı yanıtlıyorsa kalbin
ve ışıklar
ayın saklı yüzünde kırılıyorsa
"bir belirip bir görünmez" olduysa hayat
düşlerinden koru yalnızlığını
balkonuna ansızın konuveren bir kuşun
balkonundan ansızın uçuveren bir kuşun
kostak kanatlarından
koru içindeki yorgun rüzgârı
ama "ağır bir su gibi" biriktirdiğin
baharlardan kalmış yabani bir erguvan
açıverdiyse ansızın
soğuk bir gecenin ortasına kurulmuş bir masada
'göğün altından geçmeyi' sakın unutma"
AYTEN MUTLU
AYTEN MUTLU, Balıkesir / Bandırma (1952) doğumlu olan, şiir, edebî eleştiri yazıları ve denemeler yazan, çevirileriyle dünya edebiyatını edebiyat gündemimize taşıyan bir sanatçıdır.
Kadın Hakları Hareketi'nde de yer alan yazar, kadın şairler üzerine araştırmalar yaparak bunları birçok dergide yayımlatmıştır.
Dergilerde ve değişik gazetelerde yapıtları yayımlanan şair, birçok ödüle layık görülmüştür.
ATAOL BEHRAMOĞLU, Ayten Mutlu için şunları söyler: "Tutkulu ses tonu, yüksek dozda ama gerçeklikten de kopuk olmayan duygusallığı, akıcı anlatımı, başanlı betimleri ve şiirinin güçlü ses öğeleriyle AYTEN MUTLU, kadın şairlerimiz arasında ve günümüz Türk şiirinde özgün bir yere sahiptir."
Doğanın şiirimize yansımalarına dönelim:
Şairlerimiz, ozanlarımız aşk, sevda şiirleri yazarken; doğayı da bu şiirlerin içinde, çok çeşitli yönleriyle, güzellikleriyle, motif olarak kullanmışlardır. Sözcükleri, bir ressamın fırçasını kullanır gibi kullanmışlar; ağaç, orman, gök, dağ, taş, su gibi doğa unsurlarını, tablo olarak şiirlerine aktarmışlardır.
İLHAN BERK de şiirinde yaşlanmış, "akşama doğru" olarak nitelenen bir insanın, yaşam sevgisini anlatmakta; su, nehirler, rüzgârlar aracılığıyla yaşama olan bağlılığını sezdirmektedir.
Nehirlerin eğitilmesi, nehirlerin yürüyüşü şiiri okuyanın algılama yetisinde dolaylı olarak anlatılan tasarımları canlandırmaktadır.
AKŞAMA DOĞRU
"ey güzel harf güzel kağıt güzel kalem.
sana nehirlerden rüzgârlardan söz ediyorum
benim için nehirleri eğit,su yolları aç.
ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
yürürken gördüm bir gün nehirleri
nehirlerin rüzgârların sözü yaşar
ben ağzının yaprağıyım,bir yere yaz bunu."
ADSIZ OZAN da; bize ağaç, dağ, deniz, yayla, bulut, yağmur, turna ile insan tarafından kirletilmemiş bir coğrafyanın masalını anlatıyor. Bir yandan güzel bir Çukurova tablosu çiziyor; diğer yandan bu doğa unsurlarını, bize hüznünü geçmişe özlemini, hayal kırıklığını, umutsuzluğunu, coşkusunu yitirdiğini anlatmak için kişileştiriyor. .
"Bir bulut yekindi Akdeniz üstünden,
Çukurova'da gölge oldu ırgatlara.
Yürüdü daha, yoruldu; yaslandı Aladağlara...
Şöyle bir iç çekti, ne günlerdi dedi;
bakıp yaylalara!
Daha vakti değil, herhal dedi.
Ak gerdanlı, bahar bakışlı kızlar,
türkü söyler kahkahalar atardı.
Şurada ardıç, çam, kayın kokan
çardaklarda yatardı.
Hayaller, hasretler derken,
doldu gözleri bulutların!
Sonra yağmur olup sicim sicim akmaya
başladı.
Adsız Ozan der ki; ey bulut hayal kurma,
umut etme, sevme, coşma!
Geçmişi unut, turnalara eşlik et,
uzakların yolunu tut!"
AFŞAR TİMUÇİN, sevgili geldiğinde yaşadığı mutluluğu, sevinci çiçekler aracılığı ile anlatırken; biz akasyaların, güllerin, sardunyaların, ayva çiçeklerinin güzelleştirdiği doğayı tablo gibi canlandırabiliriz zihnimizde...
"Geldiğinde akasyalar
Karlar gibi vuracak camlara
Güller çıldıracak sevinçten
Seni görebilmek için
Pencereden sarkacak sardunyalar
Ayva çiçekleri selam duracak
Sapsarı bakışına..."
Doğa güzellikleriyle şiirlerle kalın. HOŞÇA KALIN.