Bundan yaklaşık dokuz yıl önce, bir Türk toplumbilimcisi olarak, AKP iktidarının BOP eşbaşkanlığı ile yurt ve ulus bütünlüğümüzü seçim çıkarları uğruna pazarlık konusu yapabileceği kaygısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ün partisi yönetimine çağrı yapmıştım.
Bugün yine bir seçim öncesi dönemde, devletimizin, ulusal birlik ve yurt bütünlüğümüzün tek güvencesi olan demokratik niteliklerinin AKP iktidarı tarafından çok daha yıpratılmış olduğu bir dönemde bu çağrıyı bir kez daha yapmayı gerekli görüyorum.
BOP güdümlü AKP’sinden HDP’sine, kimi CHP’lisine, .. marksistinden kapitalistine, …; gazete köşe yazarından TV yorumcusuna .. temelsiz olduğu ortaya çıkacağını bildikleri için BİR TEK KEZ OLSUN TANIMINI BİLE YAPMAKSIZIN “Kürt sorunu da Kürt sorunu” deyip duranların, “Akıllıya kırk kez deli deyip delirtmek” gibi, ancak her türden sömürgecilere yarayan bir sorumsuzlukla davranmayı yeniden yoğunlaştırdığı şu ortamda, bir toplumbilimci olarak
Özetle:
CHP yönetimine 9 yıl önceki çağrımı yenilemek ve bu konuda “KAFALARI VE GÖNÜLLERİ KAZANMAK: GÜNEYDOĞU ANADOLU SORUNU” başlığı altındaki toplumbilimsel incelememi TOPLUMBİLİM kitabımın (CEM Yay., 11. Bsm.) “NÜFUS” bölümünden okumalarını önermek gereğini duyuyorum.
A) Açık tanımını yapmadan “Kürt sorunu” diyenlerin, Anadolu’nun Türkleşmesinin 11. Yüzyılda tamamlandığını, o tarihten buyana Anadolu’ya –hem de Batılıların- “Türkiye” adını verdiklerini, bu Türkleşme sürecinin öncelikle benim de doğup büyümüş olduğum Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan başladığını, örneğin ünlü İngiliz Orta-Doğu tarihçisi Bernard Lewis’in “The Emergence of Modern Turkey” adlı yapıtının daha ilk sayfasında belirttiğini göz ardı ettiklerini;
B ) Diyarbakır’ın, Muş’un, Bitlis’in, Kars’ın, Van’ın, Urfa’nın, Mardin’in, Hakkâri’nin … tıpkı Edirne, İzmir, Kayseri, Trabzon, Rize, Adana, Maraş … gibi Türkü, Kürdü, Zazası, Arabı, Lazı, Gürcüsü, Çerkezi ile tüm Türk ulusu bileşenlerinin EŞİT ÖLÇÜDE ANASININ AK SÜTÜ GİBİ YURDU OLDUĞU gerçeğine gözlerini yumduklarını;
C) Nasıl örneğin Fransa’da Basklı “Ben Basklıyım, ama Fransız kültürüme çok şey borçluyum; Fransız kültürümle övünüyorum” diyor ve demesi bekleniyorsa ve ABD’de, Rusya’da, İngiltere ve Almanya’da … durum böyleyse, Türkiye’de de herkesin onuru, özgürlüğü, bağımsızlığı ve gönencinin aynı tutuma bağlı olduğunu görmezden geldiklerini;
Ç) Bağımsız ve özgür bir ulus olmanın bilim, yasa, yönetim, sanat, düşün, … dilini gerektirdiğini, dilin dilbilimsel (gramer) yapısının buna yeterli olması gerektiğini gözardı ettiklerini …
anlatan bu incelememi, facebook arkadaşlarımın da eleştirel bir bakışla inceleyip eksik ve/yada yanlışlarını belriten eleştirilerini benimle paylaşmalarını diliyorum.
"CHP YÖNETİMİNİN İVEDİ ÖDEVİ: DÜŞMANIN ADINI KOYMAK, ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİNİN ATATÜRK BAYRAĞI ALTINDAKİ ÇATISI OLMAK!
Prof. Dr. Özer Ozankaya
Toplumbilimci
Bir toplumbilimci olarak, CHP Yönetiminin, BOP’un Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalayıp yıkma, Türk uluunu bölüp yok etme amacını, bu amaç için kullandığı araçlardam birisi olmak üzere PKK eşkıya örgütünü kurup kullandığını Türk ulusuna artık an yitirmeden, milyonluk toplantılarda bildirerek gerçek düşmanın adını koyması, adresini göstermesi ve Türk ulusunun örgütsüz, yönsüz, dağınık duruma düşürülmesine artık son vermesi gerektiği kanısındayım.
Yine kanımca CHP yönetimi, bu ulus, yurt ve insanlık ödevini yapmak üzere öncelikle, PKK'ya hiçbir ödün verilmeyeceğini, bin yıllık Türk - Kürt kardeşlik ve birliğini hiçbir dış ve iç gücün bozmasına izin verilmeyeceğini ulusa ve dünyaya açıklamalı, bu yolda inandırıcı ve güven verici olabilmek için de kendi içinde PKK'ya destek veren kişileri an yitirmeden partiden atmalıdır.
CHP yöneticileri, binlerce yıllık ata yurdu olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu yitirilecek olursa, Türk ulusu olarak artık Batı Anadolu'da da bağımsız varlığımızı koruyamayacağımızı zihinlerinin en özenli yerine yerleştirmelidir.
Atatürk'ün uyardığı üzere etnik bölücülüğün "tümüyle Türkiye'yi mahvetmek kastı" demek olduğunu bir an için olsun gözden kaçırmamalı; tüm yurttaşlara ve özellikle Kürt ulustaşlarımıza Güneydoğu Anadolu’yu Türkiye’den koparma hainliğinin, en başta kendilerini Atatürk Türkiyesi’nin aydınlığı ve onurlu yurttaşlığı yerine, Kuzey Irak’taki özgürlükten yoksun, baskıcı, ilkel toplumsal koşullara gömeceğini; BOP hainliğinin 75 milyon Türk ulusunun tümünü sömürgelerdeki gibi özgürlükten yoksunluk, İncirlik üssündeki cami ve Kur’ana saldırı örneğinde daha şimdiden belli edildiği üzere dinsel özgürlüğün bile çiğnenmesi onursuzluğuna, etnik ve mezhepsel savaşlara sürükleyeceğini anlatmalıdır.
CHP Yönetimi bu ödev duygusu ile ve ulusa hizmet demek olan “siyaset”in rahat koltuklarda değil, gerektiğinde her türlü maddi-fiziksel sıkıntılara girmeğe hazır olunarak yürütülecek bir kutsal görev olduğu bilinciyle davranıp, BOP eşbaşkanı AKP yönetiminin ulus ve yurdun parçalanması yolundaki katkıları ve “Çark öyle hızlı dönüyor ki artık bilye dağıtıyor” tehdidi (!) karşısında kaçınılmaz duruma geldiğini düşündüğüm bir İkinci Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin önderliğini yap(a)mazsa, Türk ulusu, Atatürk'ü bağrından çıkardığı gibi ve O'nun verdiği derslerin ışığında daha da bilinçlenmiş ve her bakımdan daha da donanmış olarak, kurtuluş önderliğini bağrından yine çıkarır; ama o önderlik içinde artık bugünkü CHP yöneticilerinin ve üst düzey siyasetçilerinin yeri kalmaz, kanısındayım.
Sayın Kemal Kılıçtaroğlu'nun yüksek değerlendirmesine saygıyla sunarım.”
