Serdar Erkan


CHP’NİN KURULTAY SÜREÇLERİ NEDEN ÇOK ÖNEMLİ?

Kongrelerin iptal edilmesi ile Cumhuriyetimizin yaşatılması için ‘hayati önemde olan önümüzdeki seçimler’ öncesi TBMM kadrolarını ve seçim sonrasındaki hükümet gelişmeleri ile  2024 yerel yöneticilerini  belirleme gücü ve yetkisi ile sorumluluğu, yalnızca  mevcut CHP yönetim ve   PM’nin  omuzlarında kalan vebali çok ağır olabilecek  bir yüktür


CHP’nin kökeni Dünya’nın en büyük sivil toplum örgütlenmesi olan Kuva-i  Milliye’ye dayanmaktadır. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı sırasında eğer, işbirlikçi hainlerden değilse, vatandaşımızın büyük çoğunluğunun dedeleri ve akrabalarından veya yakınlarından biri büyük olasılıkla ‘Halk Fırkalı’dır (HF), (Sonradan Cumhuriyet Halk Fırkası-CHF).

Cumhuriyet tarihinde kurulan bütün partilerin Atası (AKP hariç) CHF/P’dir.

CHP’nin en üst karar organı olan Parti Meclisi (PM) kararıyla, bu yıl içinde yapılması  gereken il ve ilçe kongreleri ile Büyük Kurultayı, basına yansıdığı şekliyle, “muhtemel seçimler ve salgın (pandemi)’ nedeniyle ertelendi.

Bu karar parti tabanında büyük bir tartışmayı da başlatacağa benziyor.

CHP İLK KONGRESİ  SİVAS’TA YAPILMIŞTIR

CHP (HF) her ne kadar, bizzat Atatürk tarafından, Kurtuluş’tan sonra 9 Eylül 1923 tarihinde kuruluş dilekçesi verilerek kurulmuş ise de, Mustafa Kemal ATATÜRK, CHP’nin ilk kongresinin olarak, (tam bağımsızlık yolunda), ‘Manda ve Himayenin Reddedildiği’ 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi olduğunu bizzat söylemiştir.

12 EYLÜL’E KADAR CHP KONGRELERİ ÇOĞULCUYDU

NATO’cu 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yapılan Anayasa ile düzenlenen Siyasal Partiler yasası ile parti yönetimlerini ve politikalarını belirleyici olan üye ve delegelerinden oluşan Parti tabanı idi. 12 Eylül darbesinden sonra Anayasa’da yapılan değişiklikler sonrası partiler ‘Lider ve Tüzük’ partisi oldu. Parti il ve ilçe kongreleri bir günlük kongreler ile Başkan seçimi ve Tüzük değişikliğine’ indirgendi. Uzun süren Program ve tüzük tartışmaları unutuldu.

Bu değişikliklerin büyük bir kısmı, HF’den beri geleneksel olan ‘tabandaki her bir üyenin talep ve itirazlarını önceleyen “çoğulculuk’ ilkesiyle gerçekleştirilirdi.

Bunun yerine sadece Tüzük değişiklikleri ile gücü elinde tutacak ‘salt çoğunlukçuluk’ öne çıkarıldı.

Bu nedenle, 12 Eylül’den sonra, tüm partiler tabandan giderek kopma sürecine  ve  lider  hegemonyasına girdi.

12 Eylül Anayasası’nda, 2010’da ve 2017’de yapılan FETÖ’cü değişiklik ve referandumlarla ‘AKP parti devleti’ oluşturuldu. CHP’nin toplumsal desteği almadan cılız kalan karşı söylem /girişimlerine rağmen, ‘siyasi partiler yasası’  bir türlü değişmedi. Ancak bütün partilerin üst yönetimleri parti içi konumlarını korumak için, daha fazla güç devşirebilmek için mevcut siyasi partiler yasasını sonuna kadar kullandılar.

HER BİR CHP KONGRESİNDE ÇAĞDAŞ DEVLETİN TEMELLERİ ATILMIŞTIR

1919 -1938 arası, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ‘Devrimci Cumhuriyet’ sürecidir. Bu süreçte yapılan her devrim önce  ‘ocak- bucak örgütlerine’ kadar tartışılarak tabanın katıldığı ‘Parti kongrelerinde’ ve Büyük Kurultay’da karara bağlanmış, daha sonra TBMM ye getirilerek yasalaşmıştır. Bu süreçte her zaman ‘çoğulculuk ve meşruluk’ ilkesi ile hayata geçirilmiştir. 1938’den 12 Eylül’e kadar ‘çoğulculuk ilkesi’ büyük ölçüde korunmuş ise de, 12 Eylül sonrası adım adım tüzük değişiklikleri ile bu ilkeden uzaklaşılarak ‘Çoğunlukçuluk ve sandıktan çıkma’ yoluyla parti içi rakiplere karşı güç tahkimatı anlayışı hakim olmuştur.

KONGRELER  SOL PARTİLERDE NEDEN ÖNEMLİ?

Bu konuda Dünya’dan iki örnek verecek olursak, ilki 1917 devriminden önce, Çarlık Döneminde yer altında faaliyet göstermek zorunda kalan, ‘Komünist Parti’ lideri Lenin, çok önemli konuları tartışmak için Rusya’da yeraltında ‘gizli kongre’yi toplamak isteyince partinin  bazı yöneticileri itiraz ederek, kongrenin toplanmasının Çarlık dönemde ‘çok riskli ‘ olduğunu öne sürerek ertelemek istemişlerdir.

Lenin buna rağmen, ‘Hayır mutlaka toplanması gerekli, tartışmamız gereken çok önemli meseleler var’ diyerek çoğulculuk ilkesini hayata geçirerek kongreyi toplamış ve ‘1917 devrimine giden süreçte’ çok önemli kararların alınmasını sağlamıştır.

Nitekim, Lenin’in ölmesinden  sonra, Rus komünist partisinde çoğulculuk/katılımcılık  ilkesinin giderek askıya alınmasıyla Rus Komünist Partisi, Stalin’in başını çektiği SSCB Komünist Partisi ‘Oligarşik diktatörlüğüne’ evrilmiştir.

İkinci olarak, Alman Sosyal Demokrat  partilerinin ‘Tüm program ve tüzük tartışmalarını’ tabandan başlayarak 6-36 ay arasında çoğulcu/katılımcı süreçte tartışıp, büyük kongrede karara bağlayarak hayata geçirme geleneğidir. Bu gelenek Merkel döneminde Almanya’daki koalisyon hükümetleriyle yapılan ittifak süreçlerine de taşınmış, bu sayede koalisyonlar, son 20 yıldır Almanya’nın menfaatine pürüzsüz sürdürülmektedir.

Bizden bir örnek verirsek, Mustafa Kemal tarafından ‘Kurtuluş ve Kuruluş sürecinde’ tüm hayati kararların TBMM’de (sonradan önce Fırka/ Parti içinde de) ‘ çoğulcu /katılımcı demokrasi anlayışıyla  tartışılarak ‘meşruluk ilkesi’ hayata geçirilmiştir. Bunun  en tipik örneği Büyük Taarruz öncesi TBMM yetkilerini ‘Üç aylık süre için’ kendisine verilmesini isteyen önergeyi, bizzat Mustafa Kemal tarafından, TBMM’ye vermesinden sonra  sabahlara kadar süren tartıştırmalarla, TBMM kararı ile ‘Yetki almasıdır’. Mustafa Kemal isteseydi, TBMM’ye getirmez bir genelgeyle bu gücü sonuna kadar kullanabilirdi. Ancak ‘Çoğulculuk ve meşruluk’ ilkesi Mustafa Kemal’in hayatı boyunca çok önemsediğini ilkeydi.

CHP ÖRGÜTLERİ SEÇİM SONRASI UYGULANACAK PROGRAMI TARTIŞMALIDIR

Çünkü, Türkiye Cumhuriyetin 100. yılında çok önemli bir kavşaktadır. Ülkemiz son 20 yıllık süre içinde ‘Planlı kalkınma ve sanayileşme’ ile üretimden tamamen vazgeçirilmiştir. Dışa bağımlı Neoliberal politikalarla Cumhuriyetin tüm sanayi kalelerini (KİT)’leri babalar gibi satılarak, mirasyedi durumuna düşülmüş, sonunda, ülkenin ‘Karagün parası olan’ Merkez Bankası yedek akçeleri de (128 Milyar Dolar) tüketilmiştir.

‘Siyaset, Tarikat, Mafya ekonomisi’ ile Ülkemizin sömürgeleştirilmesi ve kentlerimizin kolonileştirilmesi hızla devam etmekte, ülkemiz giderek daha fazla oranda batının ‘ucuz emek ve hammadde deposu’  durumuna düşürülmektedir.

20 yıllık AKP’nin yapısallaşan yıkım ekonomisinin yarattığı ‘siyasal ve ekonomik bu ‘tarihi buhrandan çıkış programı’  ülkemiz için çok hayatidir.

Ancak bu konuda TBMM’de toplanan 6 partinin henüz sadece ‘İlkeler anlaşması’ kamuoyuna duyurulmuştur.

AKP  sonrası, uygulanacak ilk 10, 100 ve 1000 günlük atılacak adımları içeren siyasi ve ekonomik program henüz açıklanmamıştır.

Bu programın kamuoyuna açıklanmadan önce CHP ilkesel olarak il, ilçe örgüt ve kongrelerinde tartışılması, kanaatimce ülkemizin geleceği  için hayati önem taşımaktadır.

Ancak kongreler sürecinde yapılacak çoğulcu tartışmalar da PM kararıyla kongrelerinin ertelenmesiyle , bu olanak ortadan kalkmış olmaktadır.

Bu durumda, CHP Parti Tüzüğünün amir hükmü uygulanarak sistematik planlama ile ‘il ve ilçe danışma kurullarında’ seçim sonrası programın tartışılması hayati önem kazanmaktadır.

Çünkü, kongrelerin iptal edilmesi ile Cumhuriyetimizin yaşatılması için ‘hayati önemde olan önümüzdeki seçimler’ öncesi TBMM kadrolarını ve seçim sonrasındaki hükümet gelişmeleri ile  2024 yerel yöneticilerini  belirleme gücü ve yetkisi ile sorumluluğu, yalnızca  mevcut CHP yönetim ve   PM’nin  omuzlarında kalan vebali çok ağır olabilecek  bir yüktür. Bu sorumluluk,CHP örgütleriyle, tüzüğümüze ve Mustafa Kemal Atatürk’ün uyguladığı ‘çoğulculuk’ ilkesine uygun şekilde paylaşılmalıdır.

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05