Ahmet DUMAN


Çıta Çok Yüksek!

bazen metafor kullanmak iyi oluyor


Kemal Bey çıtayı çok yükseltti…

Tıpkı sırıkla yüksek atlama yapan atletler gibi.

 Eski bir Sovyet Atlet vardı; Sergei Bubka. Sırıkla yüksek atlardı. SSCB adına yarışırdı. Girdiği her uluslar arası organizasyonda Dünya veya olimpiyat rekorları kırardı.  Bazen kendisine karşı da yarıştığı olurdu. Dünya atletizminin en büyük sporcularından biriydi. Atlayabileceği yüksekliklerin listesini hakemlere verir sonra o yüksekliklere sıçrardı… Çıtayı düşürdüğü de olurdu ancak ikinci hakkında o yüksekliği de aşardı…

Sırıkla yüksek atlamada öncelikle sırık sağlam olmalı, ikinci olarak pistte iyi hızlanılmalı, üçüncü olarak hızla gelirken, ucunu o küçük kutuya sokup sırığı kullanarak kendinizi yükseğe yani çıtanın üstüne fırlatmalısınız… Şimdiii… Çıta atlayabileceğiniz yükseklikte olmalı. İstediğiniz yüksekliği seçme hakkınız var, var olmasına da siz atlayabilecek misiniz? Soru ve sorun bu!

Çok uzak olmayan bir geçmişte 1974 ve 77 seçimlerinde Bülent Bey de çıtayı yükseltmişti.  “Engelleri halkla aşacağız.” “Toprak işleyenin su kullananın olacak.”  “enflasyon zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul hale getiren bir ekonomik yöntemdir. Enflasyonu önleyeceğiz.” “Özgürce ve halkça kalkınma” “Kalkınma köylüden başlayacak.” “Kalkınma kooperatifler aracılığıyla halkın örgütlenmesiyle olacaktır.”  “Ne yoksulluk ne baskı… Ne ezilen ne ezen… İnsanca hakça bir düzen…”

CHP, Bülent Bey’in liderliğinde topluma “Bu düzen değişmelidir!” dedi.(*)

Buğulu sesiyle, güzel tertemiz Türkçesiyle kitleleri hem coşturdu hem de inandırdı.

O zaman hiç aklıma gelmemişti ama şimdi belgelere ve bilgilere yeniden baktıkça anlıyorum ki, çıtayı epey yükseğe koymuş Bülent Bey.

Atlayabildi mi? Hayır. Neden? Neden çook, çok da, ben kısaca söyleyeyim: İyice hızlanamamıştı, en önemlisi: Sırık kırıldı!  

Yüzde 42 oyla seçimi kazandı kazanmasına da iktidarının daha ilk günlerinde karşısında bir muhalif sermaye bloğu oluşturulmuştu! Gazete ilanlarıyla muhalefet yapıyorlardı. Bülent Bey, kendi bileşenlerinin desteğini de çabuk kaybetmişti. Çünkü bileşenlerinin birçok istemini karşılayamamıştı. Sadece 2 yıl sonra 1979 da yapılan ara ve senato 1/3 yenileme seçimlerinde hiç milletvekili çıkaramayarak yüzde 30 a yakın oy almasına rağmen başbakanlıktan istifa etmişti! İstifa etmeyebilir miydi? Belki!

Kemal Bey o yılları anımsıyordur. Maliye bakanlığında çalıştığı günlerdir. Durumu çok yakından izlemiş olmalıdır. Filtreli sigara, margarin, akaryakıt bulunmuyordu! Cumhuriyet tarihinin en büyük demagoglarından biri olan muhalefet lideri basbas bağırıyordu “CHP demek yokluk demek karne demek kuyruk demektir”

Ben, bir anımsatayım dedim ve bir çift sözüm var: Kemal Bey çıtayı fazla yükseltti… Söz verdiği şeyler gittikçe daha uzun bir liste oluşturuyor!

Oysa yapabileceği en hayırlı iş, dostlarıyla birlikte bu diktatörlük düzenini değiştirmektir.

Yeniden Parlamenter demokrasiye dönmektir.

Bunları yaptıktan sonra parlamentoya çoğunlukla girip şimdi verdiği sözleri o zaman yapmaktır.

Şimdi dost var düşman var “Bu adam verdiği bu kadar sözü gerçekleştirmeye çalışırsa Cumhurbaşkanlığı sistemini ne zaman  değiştireceğiz” demezler mi?

 İşte o zaman “sırıksız” kalıverirsiniz!

(*) Alıntılar CHP nin 1973 tarihli “Ak Günlere” başlıklı seçim bildirgesinden.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22