Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


ÇÖZÜMSÜZLÜKLE HEDEFLENEN ÇÖZÜM

Geçmiş zamanda, adamın biri bir diğerinden borç para alır ve belirli bir süre sonra parayı iade edeceğini söyler, öyle de yapar. Ancak borcu veren kişi, zamanında getirilerek iade edilen parayı kabul etmez.


Mesele mahkemeye intikal ettiğinde, hâkim, borç veren kişiye verdiği paranın tutarını sorar. Aldığı cevap üzerine borçluya dönüp, neden parayı geri vermediğini sorunca, borçlu, parayı vermek istediğini, borcu veren kişinin verilen parayı kabul etmediğini ama borcu da ısrarla geri istediğini söyler. Sonunda olay anlaşılır. Borç veren kişi, verdiği paraları aynı tutarda geri kabul etmiyor, cismen aynı olanını, yani bizzat verdiği paraları geri istiyordur. Önce kısa süreli düşünen hâkim, borçludan adama dokunmasını ister. Borçlu, adama usulca dokunur ve o anda borç veren adam hayatını kaybeder. Hâkim, borçluya dönüp, “Bu adamın ölümü senin elinden olacaktı. O nedenle çözümsüzlük yaratıyordu, dokundun ve öldü” deyip mahkemeyi kapar. Kıssadan hisse:

ABD, S-400 krizinde ortaya konulan tüm çözüm önerilerini bir şekilde boşa çıkararak, S-400’ler Türkiye toprakları dışına çıkmadığı sürece, herhangi bir çözüme ulaşılamayacağı konusunda diretiyor. Türkiye farklı çözüm önerileri üretse de ABD’nin, bunların hiçbirini kabul etmeyeceği ve çözümsüzlükte ısrarla gerginliği tırmandıracağı açık ve net olarak anlaşılıyor. Bu arada, NATO bünyesinde skandal olarak nitelendirilebilecek bir konu ortaya çıkıyor: NATO, aktif olarak Rus radar sistemi kullanır durumda. Alman Bild am Sonntag Gazetesi, Alman Donanmasının, Rus yapımı radar kullandığını ortaya çıkarmış görünüyor. Bu arada halen, Yunanistan’ın elinde Rus yapımı S-300 Hava Savunma Sistemi mevcut ve Girit’te konuşlandırılmış durumda. Ayrıca, NATO ülkesi olan Bulgaristan ve Slovakya’da da halen aktif kullanımda olan, S-300 Hava Savunma Sistemi mevcut. ABD’nin Ortadoğu’da en büyük destekçilerinden olan Suudi Arabistan, S-400 alımı için gerekli sözleşmeyi yaptı ve teslimat bekliyor. Üstelik bölge ülkelerinden Katar, Cezayir, Mısır ve Irak da Rusya ile bu konuda irtibatta.

Türkiye, ısrarla, bu sistemi eksik olarak gördüğü kendi hava savunma sisteminde kullanacağı iddiasındayken, bu sistem, adından da anlaşıldığı gibi bir hava savunma sistemi ve taarruz maksatlı kullanmak kısıtlı mümkün olsa bile, bunun muhteşem bir israf olacağı da çok açık. Bu maksatla, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması, ABD’nin CAATSA yaptırımlarını uyulamaya koyması, NATO genelinde S-400 tartışması başlatılması, Yunanistan üzerinden başlatılan gerginlik, AB üzerinden yaptırımların tartışmaya açılması; güneyde Girit’ten başlayıp, Yunanistan toprakları üzerinden, kuzeyde Dedeağaç bölgesine ulaşan bir ABD askeri konuşlanması, Dedeağaç bölgesine İngiliz konuşlanmasının da sağlanması, Yunanistan’a verilen Fransız Rafale uçaklarının, Ege’de yapılan tatbikatlarda aktif kullanımı, F-35 dağıtım planına Yunanistan’ın eklenmesi; ABD’nin, Cizre güneyine ve hakim araziye bir üs kurma çalışmaları, Papanın Kuzey Irak ziyaretinde verdiği mesajlar ve sonrasında Kuzey Suriye’de, TSK tarafından güvenli bölge olarak kontrol altında bulundurulan yerlere, ısrarla yapılmaya başlanan roket atışları; Ege’de yapılan ve kapsamı giderek genişletilen ortak tatbikatlar gösteriyor ki mesele S-400’lerin kullanımı değilken, çok daha kapsamlı. Kuvvetle muhtemel, BOP ile birlikte yürürlüğe giren bir planın, son aşamasına geliniyor. Bu durumda anlaşılıyor ki Türkiye’den beklenen, bir anlık gaflet ile güç odaklarının beklediği doğrultuda bir eylemsellik sergilemesi. Maksat, her durumda Türkiye’ye müdahale ederek, mümkün olduğunca Sevr benzeri koşulları yaratmak.

Türkiye bu durumun farkında ve bölgesel yalnızlığını bir an önce ortadan kaldırarak, daha güçlü ve emin adımlarla yoluna devam edebilmek için, Libya üzerinden başlattığı kontrollü hamlelerine, Mısır ve İsrail açılımıyla destek arayışında. Türkiye, Mavi Marmara krizi sonrası İsrail’le, General Sisi’nin askeri darbesi sonrası da Mısır’la bozulan ilişkilerini düzeltmek için bu ülkelerle karşılıklı yeni ve olumlu adımlar atıldığını, üst düzeyde söylemlerle açıkladı.

Rusya ile ilişkilerde seviyeli bir duruşla devamlılık, ardından bölgesel dengelerde en etkin yapı olan İsrail ile kontrollü bir normalleşme ve Arap Dünyasında her dönem liderliğini korumayı başarmış, Suudi Arabistan ile de her dönem rekabet halinde olan Mısır’la normalleşme, Türkiye’nin duruşunu daha da güçlendirirken, caydırıcılığını da artıracak. Ayrıca Mısır ve İsrail’le yapılacak deniz yetki alanları anlaşmaları da Libya ile yapılan anlaşmayı güçlendirirken, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz’de yapabilecekleri hamlelerde manevra alanlarını kısıtlayıp, Türkiye’yi yetkili söz sahibi yapacak.

Türkiye ile ABD, AB ve NATO çerçevesinde yaşanan, Arap Ligince güç odakları lehinde desteklenen gerginliğin, gerçekte S-400’lerin kullanımıyla bir ilgisi yokken, açıkça beklenen, Türkiye’nin, yapılan kışkırtmalarla oluşturulan ve giderek dozu artırılan süreçte, bir anlık gafletle yapabileceği değerlendirilen herhangi bir yanlış hamlesi üzerinden, BOP gereğince hedeflenen sonuca ulaşmak.

Bu durumda Türkiye’nin, milli güç unsurlarının tamamını en etkin durumda motive edip, tüm dinamiklerini hedefleri doğrultusunda yönlendirip, hatasız bir diplomasi yürüterek, silahlı kuvvetlerinin etkisi öncelikli ve ağırlıklı, caydırıcı gücünü artırarak, tavizsiz ama azami dikkatle, hata yapmaksızın yoluna devam etmesi gerekiyor.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00