Sabri Galip Nakipler

Tarih: 21.02.2022 08:11

DEĞERLİ DOSTUM HÜSEYİN ERKAN’A AÇIK MEKTUP

Facebook Twitter Linked-in

“Evlerinin önü incir ağacı” ana başlığı altında yazdığınız yazının son bölümünde dostunuz Prof. Yümni Sezen’den bahsediyorsunuz. (Yeni Adana 19.2.2022)

“Din dersi öğretmeniydi, fakat asla yobaz değildi” deyip iki kitap yayınladığını söylüyor,  “Her iki eserde de doğal olarak dinsel konuları işlemiş ve dinsel açıdan bakmış sorunlara genel olarak” diyorsunuz.

Benim itirazım var.

Önce şu isimden başlayayım: Yümnü adını, ilk kez Menderes kabinesinde bakan olan Yümnü Üresin’de duymuştum. Yümni, bereketle ilgili, uğurlu demekmiş. Bakan bey mi adını yanlış yazıyormuş, yoksa dostunuz Yümni bey mi orası meçhul. Zaten konumuz da bu değil. Neyse!
Konumuz şu :

Din dersi öğretmenliği.

Ben bütün din dersi öğretmenlerinin derece derece yobaz olduğu düşüncesindeyim.

Yobaz, dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkasına baskı yapmaya yönelen kimse demektir, sözlüklere göre.

Böyle olunca Yümni bey, derslerinde  hıristiyanlıktan, musevilikten, budizmden, hinduizmden bahsetmiyor herhalde. Neden bahsediyor öğrencilerine?

İslamiyetten…

Ne diye bahsediyor?

İslamiyetin bir barış dini olduğundan, Kur’aqn’ın en son kitap, Muhammet’in en son peygamber olduğundan, dinimize sahip çıkmamız gerektiğinden, hilafetin yüzyıllarca devlete hükmettiğinden, çok da kötü bir şey olmadığından, kötü bir şey olsaydı Osmanlının bunu kabul etmeyeceğinden …

Yani başkasına (öğrencilerine) hükmederek kendi düşüncesini yedirmeye çalışmıştır yıllarca bana göre.

Çocukluğumda hiçbir arkadaşımın hangi dinden olduğunu, hangi mezhebi benimsediğini hiç mi hiç araştırmazdık. Dostluk bambaşka bir anlayıştı.

Ben böyle düşünüyorum, bilmem yanılıyor muyum?

(vş)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —