Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DEĞİŞEN DENGELERDE TÜRKİYE


Küresel güç dengelerinde mücadele amansızca devam ediyor. Gelişmeler, galat-ı meşhur konumunda, akıllara soru işaretleri getirmeye de devam ediyor. Özellikle Rusya, Ukrayna işgal girişiminde yaptığı hatalar ile mevcut imkân ve kabiliyetlerindeki sıkıntılı süreçlerle şaşırtıyor. Bir dönem, soğuk savaşın kutuplarından, Doğu Blokunun lideri Rusya, otuz yıllık bağımsızlık geçmişine sahip bir devlet ile mücadelesindeki sıkıntılarla akılları karıştırıyor.

Bu arada ABD, muhteşem bir fırsat yakalamış durumda, hamle üstüne hamle yaparak, öncelikle Rusya’yı ve akabinde Çin’i, küresel mücadelede saf dışı bırakmayı hedefliyor. ABD’nin bu hamlelerinden biri, Rusya’yı Ukrayna üzerine yönlendirip, Dünya önünde haksızlık suçlamalarıyla yoğun diplomatik girişimlerle yalnızlığa itip, mevcut imkân ve kabiliyetlerini görmekti ki bu hamlede başarılı olduğu görülüyor. Rusya, kısmi seferberlik ilanı ve ardından vatandaşlarının bu karara verdiği tepkiyle, zor durumda olduğunu gösterdi. Üstelik bu gelişmeyle birlikte, bir tehdit de geldi. Rusya, en yetkili ağızdan, gerektiğinde her türlü silahı kullanabileceğini belirtti. Bu durum, akıllara, soğuk savaş söylemleriyle, o günlerin buz gibi havasını getirdi. Ne yani, şimdi Rusya, nükleer silahlarını kullanabileceğini mi söylüyordu? Bu gelişme üzerine, tüm otoriteler eleştirel yaklaşım sergileyerek, durdukları konumu belirledi. Rusya yeni bir hamleyle Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya'da referandum yaparak, ilhaka hazırlanıyor.

ABD, Rusya-Ukrayna savaşıyla yakaladığı fırsatı kaçırmayarak, Asya Pasifikte de neler yapabileceğini görmek istercesine, Çin’e yönlendi. Bir anda ortaya çıkan ABD Temsilciler Meclisi Başkanının Tayvan ziyareti, Çin’in denenmesi için, ABD’nin eline güçlü bir koz verdi ve Çin’in yoğun tepkisiyle, savaş çığlıklarına rağmen, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Tayvan’a gitti. Muhteşem söz düellolarına rağmen, Çin bu duruma aktif olarak müdahale edemezken, bu gelişme ABD’yi bir sıfır öne geçirdi. Gerçi sürecin devamlılığında, Çin kapsamlı bir tatbikat başlattı ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş oldu.

Aynı Temsilciler Meclisi Başkanı, bir ziyaret de Ermenistan’a gerçekleştirerek, Ermenistan’a destek görünümü verdi. Bu gelişmenin, Azerbaycan-Ermenistan sınır çatışmaları ardından gelmesi dikkatleri çekti. Azerbaycan-Ermenistan Dağlık Karabağ mücadelesinde, Yahudi Lobisi Azerbaycan tarafında yer alırken, Fransa destekli Ermeni Lobisi istediği etkiyi sağlayamamıştı. Ancak bu gelişmeyle, görülüyor ki ABD, İsrail’e rağmen bölgede Ermenistan’ı desteklemeye niyetli. İsrail, Azerbaycan-Ermenistan mücadelesinde Azerbaycan tarafında yer alırken, bu durumdan en önemli maksadı, kuvvetle muhtemel, İran’da bulunan Azerbaycan kökenlilerin yoğunluğundan istifadeydi.

Ayrıca, ABD, Yunanistan konuşlanmasıyla, yeni bölgesel hedefini de açığa çıkarmaya başladı. ABD, halen Yunanistan topraklarında yoğun konuşlanmayla, hedefinin Rusya olduğunu açıklarken, gerçek hedefin, onlara göre artık söz dinlemeyen Türkiye’nin, mevcut konumundan ekarte edilmesi olduğu oldukça açık. ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimine uyguladığı silah ambargosunu da kaldırdı. Bu gelişme Doğu Akdeniz’de dengeleri etkileyebilir.

Türkiye ise güç dengelerinde bölgesellik vasfının dışında da varlığını hissettirmek istercesine, Afganistan’dan Afrika’ya, Orta Asya ve özellikle Kafkaslardan Balkanlara etkin siyasi hamlelerle kendine çıkış arıyor. Bu maksatla, etkin NATO üyesi konumunu korurken, bir yandan da Şanghay İşbirliği Teşkilatıyla ilişkilerinde gelişmelerle öne çıkarak, kendini yeniliyor.

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşındaki tarafsız konumuyla da öne çıkarken, tahıl koridorunun açılması ve işletilmesindeki etkinliğiyle bir diplomatik başarıya imza attı ve esir değişiminde de tarafsızlığı ile ön plana çıktı. Bu arada Türkiye- Yunanistan gerginliği Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz üzerinden devamlılığını sürdürürken, Yunanistan’ın, ABD’nin ülkesindeki mevcut konuşlanmasından destekle hareket ettiği gözleniyor. Yani, Yunanistan’ın bölgesel söylem ve eylemleri, ABD’nin oradaki varlığına da ışık tutuyor.

Türkiye S-400 suni kriziyle F-35 Projesi kapsamı dışına çıkarılırken, F-16 talebine verilen ya da verilemeyen karşılıkla da Adalar Denizi üzerinde, hava gücü dengesinin Yunanistan’ın lehine bozulmak istendiği anlaşılıyor.ABD Yunanistan’a askeri araç, gereç ve silah yardımına da devam ederken, Yunanistan, bu silah ve araçları ısrarla, silahsızlandırılmış olması gereken adalarda konuşlandırıyor. Böylelikle de Türkiye’ye karşı bir ileri mevzi hattı kurmuş oluyor.

Türkiye terörle kararlı mücadelesinde de emin adımlarla ilerlerken, terör örgütü kabul ettiği YPG ile ABD’nin ortak tatbikat yapması da dikkat çekici ve Türkiye, Rusya ile ikili ilişkilerinde iyi bir ilerleme kaydediyor görünümündeyken, Rusya’nın, PKK temsilciliğini kapatmaması ve gerektiğinde, Suriye bölgesinde YPG ile irtibatından sakınmaması da farklı bir gösterge.

Türkiye Azerbaycan ilişkileri ve Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ile Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşme adımları İran’ı da rahatsız ederken, Türkiye’nin Balkanlardaki varlığı da küresel güçlerin Türkiye üzerine dikkatini tetikliyor.

Türkiye yakın zamanda yaptığı savunma sanayi atılımlarıyla da öne çıkmaya başlarken, bölgesel güç olduğunu ispatlama doğrultusunda önemli adımlar atıyor ve yaptığı hamlelerle küresel dengelerde de kendine bir yer bulmaya çalıştığı gözleniyor. Türkiye küresel bir güç olur mu? Bu sorunun cevabı: Henüz çok erken ama …

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00