Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DEVLETLERİN İDEALLERİ

Can UĞURATEŞ


Devlet idealleri ile milliyetçilik ve ülkücülük kavramları, düşünsel olarak bireyselden başlayıp toplumsallığa uzanan süreçlerde, devletler seviyesine ulaşmış yapıların motivasyonunda önemli bir itici etken olarak yerini alıyor. Bu kavramların, tarihsel süreçte manipüle edilerek eylemsel kullanımlarından hareketle, zaman zaman insanlık boyutunda sert eleştiriler getirilse de ülküsü olmayan birey, milliyetçi olmayan toplumlar ve idealleri olmayan devletler, genel görünümde bu niteliklere sahip olanların hegemonyası altında kalıyor.  

Milli bir ideali olmayan devlet, milli gücünü odaklayamayıp, tüm dinamiklerini etkin olarak kullanamadığından, değişken tarihsel süreçlerde parçalanmaya, yıkılmaya, yok olmaya mahkûm oluyor. Belirlenmiş, hedeflenmiş bir büyük ideal, devletin tüm dinamiklerinin, belirlenen istikamette, her an aktif, bilinçli, planlı davranış sergilemesiyle ve her an bilimsel temelli düşünen bir milli akılla birlikte, devlet yapısının her boyutta devamlılığını sağlıyor.   

Küresel perspektifte bir gezinimle, devletlerin, tarihselliklerinde belirledikleri ve taviz verilmeksizin bu hedef doğrultusunda mücadelelerine devam ettiği ideallere örnek olarak: Rusya’nın Panslavizm; Yunanistan’ın, Megali İdea; İsrail’in ya da daha genel kabulle Musevilerin, Arz-ı Mev’ud; Arapların, Büyük Arap Krallığı; Almanların, Reich’ı gösterilebilir ve listeyi artırmak da mümkün. O halde küresel boyutta, ulusal karakterde yapılanmış tüm devletlerin bir ideali olduğunu söylemek mümkün ve varlıklarının devamlılığı için bu gerekli. Bu bağlamda, Türkiye’nin, Millî Mücadelesinin bir siyasi manifestosu olan Misak-ı Milli de gönüllerde, yerli yerinde durmakta.

Devlet idealinin gerçekleştirilebilmesi için, milli bir zihniyet belirlenmesinin ve sahiplenilmesinin gerekliliği de önemli bir realite. Burada dikkat edilmesi gereken bir nüans var ki milli zihniyetin bilinçsiz, farkındalıktan uzak ve aşırı muhafazakâr bir kavram olarak algılarda yer etmesini ve bu doğrultuda eylemselleşmesini engelleyecek tedbirler de alınması gerekiyor. Çünkü milli ideale ulaşmak için ortaya konulan kavramların manipülasyona çok açık olmasıyla, devreye giren güç odaklarının etkisinde, bir anda, milliyetçilik=faşizm konumuna gelinebilir ve ırkçılık körüklenebilir ki küresel boyutta oldukça çarpıcı örnekleri mevcut.

Milliyetçilik kavramı kesinlikle faşizm olarak tanımlanıp, algılara bu yönde sokulamaz, sokulmamalıdır. Milliyetçilik, evrensel değerlerde ırkçılıkla da bağdaştırılamaz ama yapılan manipülasyonlarla birlikte yürütülen ajitasyonun etkisinde, ırkçı yaklaşımların ortaya çıkma olasılığı göz ardı edilmemelidir. Bu ayrıma, kavramların tanımlarından yola çıkıp yapılan değerlendirmeyle, kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Milliyetçilik: Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk, ulusalcılık tanımıyla anlamını bulurken; Faşizm: Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti ya da otoriter devlet üzerine kurulu, radikal milliyetçi, siyasi ideoloji tanımlarıyla; Irkçılık: İnsanların toplumsal özelliklerini, biyolojik, ırksal özelliklere indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti, rasizm tanımıyla anlamını bulur. Tarihsel boyutta Mussolini İtalya’sı, Nazi Almanya’sı, Franco İspanya’sı gibi çarpıcı kötü örnekler mevcuttur. Fransız düşün insanları, tarihsel derinlikte, “Fransız usulü ulusçuluk” kavramıyla, milliyetçilik, ulus, ulusçuluk, ırkçılık, yurttaşlık kavramları üzerinde çalışmış ve ideal seviyede uygulamasa da yurttaşlığı esas almayı başarmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurguladığı milliyetçilik kavramı da yurttaşlık üzerinedir ve ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin, kendini Türk olarak tanımlayan her bireyi kapsar. Bunu da “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışıyla ortaya koyar.

Nasıl ki her sosyalizm ideolojisini benimseyen birey aynı zamanda komünist değilse, her milliyetçi ideolojiyi benimsemiş birey de faşist değildir. Ayrıca, sosyalist düşünceye sahip bir birey de milliyetçi olabilir ki tersi de mümkündür. Ancak tarihsel süreçte, farklı siyasi kazanımlar adına, tanımların gerçek anlamları dışında bireyleri, grupları, toplumları eylemselliğe götüren manipüle davranış şekilleriyle oluşturulan bir kavram karmaşasında, ideolojik boyutta bir düşünsel kaosun ortaya çıktığı görülür.

Her devletin bir ideali olması gerekirken, milliyetçi bir ideolojinin de sahiplenilmesi gerekir ki ideal milliyetçilik ne sosyal devlet anlayışına ne hakkın ve hukukun üstünlüğüne ne de eşitliğe, adalete, bireysel özgürlüklere ve özgür düşünceye engel değildir. Bunun en güzel örneği Kemalizm’de ve altı okun açılımında net olarak görülür. Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak hedeflenir ve yükselmek, ileri gitmek ülkü olarak benimsenirken, her durumda, egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.  

Ülkü: Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal; insanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleşemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkure, ideal, vizyon; gerçekte olmayıp yalnızca düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal tanımlarında anlamını bulurken; Ülkücülük: Bir ülküyle belirlenmiş olan, bu ülküye çıkar gütmeden bağlı kalan yaşama biçimi ve dünya görüşü, idealizm tanımıyla anlamına ulaşır. O halde belirlenmiş düşünsel bir ideale ulaşmak için bireysel kazanımda çıkar gütmeksizin bağlı kalınan her ideolojik ve doktrinsel hareket ülkücülük olarak anlamlandırılabilir. Demek ki söylemlerde yalın olarak ülkücü tabiri yeterli değildir. Hangi idealin ülkü edinildiğinin ifadesi önemlidir.

Bu durumda bireyselde ideal ülkücü bir karakterde başlayarak, toplumsal boyutta milliyetçi ideolojik yapılanmayla belirlenmiş bir devlet idealini sahiplenmek, bir toplumsal yapılanma için oldukça önemli ve gereklidir. Milli ideale ulaşmak için izlenmesi düşünülen, değerlendirilen yol ve yöntemlerin fazlalığı sorun değil, fikirsel zenginliktir. Önemli olan, yönetim erkinin, en doğru yol ve yöntemi teşhis edebilmesi, gerektiğinde, yanlış, eksik ve hata tespit edildiğinde, vakit kaybetmeksizin yapılan bir geri besleme ile doğru yol ve yönteme yönelebilmesidir. Temel esas millet tanımı kapsamında sahiplenilen halkın huzura, refaha ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmasını sağlamak, devletin devamlılığını güven altına almaktır.  

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00