Ahmet DUMAN


Devr-i Sabık Nedir?

hesap sormayacaksan, niye iktidar olmaya çalışıyorsun arkadaş?


Çook acılı bir takım deneyimlerle tarihteki yerini çoktan almış olan bu deyim, CHP Genel Başkanı’nın bir konuşmasıyla bir ara gündeme geliverdi.

Osmanlı padişahları tahta geçtiklerini izleyen ilk günlerde ilk iş olarak kendilerinden önceki padişah yakınlarının özellikle erkeklerini yaşına başına bakmadan yok ederlerdi. Hanedan mensupları boğularak hanedan mensubu olmayanlar da kafaları kopartılarak yok edilirlerdi.

Halkın bu kanlı dövüşmeden çok da haberi olmazdı. Sonradan meşrutiyete doğru gelirken bu huylarını bıraktılar. Meşrutiyetle birlikte hükümet etme anlayışı ayrı bir biçim alınca bu iş de biçim değiştirdi; karşıtlar çoğunlukla sürgüne gönderilir oldular. Bu biçim değişikliği biraz da “konu komşuya rezil olmayalım Avrupalılara ayıp oluyor” anlayışından kaynaklanmıştır. İkinci Meşrutiyetten sonra kurulan siyasi partiler, hem iktidara geliş biçimleriyle hem de iktidarları sırasındaki işlerinden dolayı yaptıkları yanlışlardan, bazen de, doğrulardan dolayı oluşturulan devr-i sabık uygulamalarından nasiplenmişlerdir…

Cumhuriyet döneminde 1946 ‘dan sonra Demokrat Parti’nin kurulmasıyla dillendirilen bu talihsiz deyim bu partinin 1950 seçimlerine girerken yayınladığı seçim bildirgesinde resmen yerini almıştır. Rivayet olunur ki, İsmet Paşa, o günlerde henüz muhalefette olan DP’nin genel başkanı Celal Bayar’la yaptığı görüşmede “Devr-ı Sabık yaratılmaması konusunda söz almıştır.” İsmet Paşa olasılıkla seçimi kaybedeceklerini bilmektedir. O sıralarda DP yi destekleyen Vatan Gazetesi 31 Mart 1950 tarihinde bir anket sonucu açıklar: anket sonuçlarına göre Demokrat Parti %56.44, CHP ise %11.24 oy alacaklardır. Etrafındakilerin tersine İsmet Paşa bu sonuçları önemsemiş ve seçimi kaybedeceklerini anlamış olmalı.

İsmet Paşa başlarına gelecekleri anlamış ve önlem olarak yakından tanıdığı Celal Bayar’dan söz almak istemiştir. Belki bu görüşmenin etkisiyle DP, seçimlerden bir hafta önce, 8 Mayıs 1950 tarihinde yayınladığı seçim bildirgesinde “Hiçbir vatandaş hiçbir sınıf veya zümre iktidar değişmesinden zerre kadar yıkıntıya maruz kalmayacak aksine olarak, memleket, iradesine ve fikirlere dayanan bir iradenin nimetlerinden yararlanacaktır” denilmekteydi.  Fakat hiçbir şey beklendiği olmamış ve DP misli görülmemiş ölçüde Devr-i Sabık yaratmıştır… İktidara gelmelerinin senesi dolmadan CHP nin ve Halkevlerinin tüm mallarına el koyulmuştur.  Halkevlerinin kitaplıkları ve tüm arşivi yakılarak yok edilmiştir. Dahası, 1954 seçimlerinde DP ye oy vermediği nedeniyle Kırşehir ilçe yapılmıştır… 1960 darbesine kadar çeşitli kademelerde partizanlık sürüp gitmiştir.

1960 darbesinden sonra gelişen göreceli özgürlük ortamında serpilip gelişeceğe benzeyen Demokrasimiz hemen sonra gelen Adalet Partisi(AP) iktidarlarında kendilerine oy vermediğini bildikleri memurları işçileri sürgünlere göndererek işsiz bırakarak devr-i sabık yaratmaya devam etmişlerdir.  Bir dönemin bilumum okuryazar muhalifleri olarak bir yığın acı anılarımız var. Var olmasına da uzun hikâye deyip geçiyoruz.  Çoğumuz unuttuk bile…

Bana kalırsa CHP Genel Başkanı’nın sözünü ettiği devr-i sabık bunlar olmalı.  Evet geçmişin bu kötü anıları tekrarlanmamalı fakat herkes yaptığı yanlışların hesabını da vermeli. Değil mi?

Yapılan yanlışların bu ülkeye bir maliyeti yok mu? Var. Hukuk çerçevesinde bu yanlışların bedeli ödetilmez, ihanetler cezalandırılmaz tarihe gömülürse daha beterini hak etmiş oluyoruz demektir.

Sonraa… Ekşi sözlükte birinin yazdığı gibi, adama derler ki; “Devr-i Sabık yaratmayacaksanız bu ihanetlerin bedeli olmayacaksa niye iktidara talipsiniz arkadaş?” Niye?

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05