ALİ TAŞ ADN.


DÖRTLÜK USTASI  FİKRET SEZGİN VE “BULUTLAR YAĞMUR OLUR”(*)


                  İş yaşamı nedeniyle uzun yıllar şiire ara veren Fikret Sezgin; yaklaşık yarım yüzyıllık bir aradan sonra çıkardığı “Bir Avuç Toprak”ın ardından, “Bulutlar Yağmur Olur” isimli şiir kitabı yayınlandı. İlk kitabının olduğu gibi, ikinci kitabı da dörtlüklerden oluşuyor Fikret Sezgin’in. O bir ‘dörtlük ustası’... Dörtlükle yatıp, dörtlükle kalkıyor.

                   Yaşam, sevgi, doğa üçgeninde şairin dörtlükleri... Ağaç, orman, toprak, bulut, yıldız gibi olgular önemli izlek ayrıntıları. Dahası... İlk kitaptaki dörtlüklerin içerik uzantısı, süregelen güzelliği. Anımsanırsa; bu kitapta da yer alan o güçlü dörtlük. Doğa simgeselliğinde, sözcük ekonomisi tavrıyla cimrice gizlenen , şiir tadındaki, insanın buruk öyküsü:

                                   “Ben bir dağ yeliyim kuşkulu, korkak.

                                     Sen ölümsüz ikili, tohum-toprak

                                     Bulut bulut kaçmak isterken senden

                                     Yağmur yağmur geri döndüm ağlayarak”(s.13)

                   “Cehennemden gelse sevgiye evet”(s.15), “Sevgiyi toprak örtmez , bitmez ölümle yaşam”(s.14) gibi dizeler Fikret Sezgin’in Mevlana’dan Hayyam’a uzanın bir insancıl ve poetik duyarlılığı çağrıştırırken; “Sevgi gökten inmiş” anımsatmasıyla başladığı dörtlüğü “düğün-dernek” havasında noktalayıp; şiirindeki doğa izleğine de köken olarak bir açıklık getirir:

                                   “Her gece yukarda düğün-dernek var.

                                     Ay buluta girmiş telli-duvaklı.”(s.73)

                   Sevginin karşısındaki olumsuzlukta, farklı ve özgün anlatımındaki yerini bulur şairin. “Ben senin yanında sonsuz şimdiyim” dizesiyle noktaladığı dörtlükte; “Sensiz karabulut, kırkikindiyim. / Hep yanık havayım, gurbet gibiyim.” Girişiyle doğa eğilimini kendince öznelleştirirken; “Düşen bir yaprak deme acısını dal bilir”(s.90), “Unutmak kolay mı yıllardan sonra ? / Sokakta şemsiye unutmuş gibi”(s.23) dizelerle doğa ve benzetmeden, yalın-günlük dil ölçülerinde, kendine özgü ironiyle şiirselleştirerek yararlanır.  

                   “Selamın sabahın ellerin olsun / Razıyım tanıma, bir dönüp bak da”(s.31); ya da, “Bir mendil vermesin bana yeter ki, / Ağlarken yanımda birisi olsun”(s.41) gibi dizeler ironi ve güçlü sevgi ifadeleri taşır.

                                   “Ağaç seviyorsa, kavuşmak için,

                                     Toprağın altında köküyle yürür”(s.98)

                        “Her sazın kendince bir türküsü var”(s.58) ve Fikret Sezgin’in şiirdeki kendince türküsünde,  yalın dile oturan ironi yanında “Gözler konuşunca yüreğim kulak” (s.53), Bu çiçek bu dalda bahar şaşkını”(s.28), gibi kısa, öz ve dörtlükte özümsenen dizeler yanında; eğretileme gibi şiir sanatı örnekleri sergileyen dizeler de var:

                                    “Razıyım bin defa akrep olmaya,

                                     Saatte bir kere buluşmak varsa” (s. 64)

                   “Takvim yaprakları her gün bir eksi”(s.51), “Bulutlar Yağmur Olur”daki önemli izleklerden biri. “Her sabah yüz yüzeyiz, ölüm yabancı değil” (s.82) dizesiyle genel geçer bir kaygıyı ortaya koyan şair; ölümcül kaygıyı dizelerle sahneye koyarken de , çoğulcu duyarlılığı görselleştirir:

                                   “Sahnede ışık yok, seyirci suskun.

                                     Ölüm tek kişilik bir oyun gibi”(s.64)

                   Sevginin yanına dostluğu da ekleyen şair, bu konudaki sitemini “Dostluk minderine çıkan olmadı / Kendimle güreştim bir ömür boyu”(s.63) dizeleriyle sergilerken de, gerçek dostun kolay bulunamayacağı yanında, ‘etiksel nitelikler ve erdemiyle’ zor günlerde ortaya çıktığına sanki sanki vurgulama yapıp; şiirsel, görsel ve gerçekçilik imbiğinden süzülen bir özdeyiş çağrışımına  gönderme yaparken pastoral tutkudan da geri kalmaz:

                                   “Dostlar yıldızlar gibi karanlıklarda doğar”(s.18) 

                   Dörtlük ustası ozan Adanalı olr da Adana’yı yazmaz mı?..

                   Fikret Sezgin de yazmış...Sevgisinin birazını da Taşköprü’ye ayırmış.Üzerinden gelip geçtiğimiz ; Seyhan’la kucaklaşan Taşköprü’ye.

                                   “Sır akıyor düğüm düğüm

                                     Suyunda yüzünü gördüğüm

                                     Dert olsa yıkamaz beni

                                     Adana’nın Taşköprüsü’yüm”

              *(Bulutlar Yağmur Olur / Bilge Karınca Yayınları / Kasım 2*003 /104 sayfa)

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51