Ata Alp And


EVLER-16


*DAĞLIOĞLU GÜNLERİ-2
BİR SU HİKÂYESİ
Avluda dört nüfustuk, ben ve kız kardeşim Meryem. Burda sekiz nüfusa kadar çıktık: Kız kardeşlerim Besime ve Emine ile erkek kardeşlerim olan Haluk, Fatih ve son olarak Fuat… Sosyal güvencesiz bir babanın işi kolay olmasa gerek…
Bu bir ironi ya da utanılacak bir şey değil ama evimizin burda da bir kış müziği vardı. Akan yerleri macunlanan çinkoda yağmur damlaları hayatın keyfekeder notalarına bastıkça çinkonun doğal bestesi etrafa yayılıyordu ki fena da değildi hani. Sokak yolu üzerine yapılan üstü çamur topraklı eve geçince bu ilk göz ağrımız atların barındığı bir ahır olarak uzun yıllar hizmet verdi.
Fitilli cam lamba, kandil ve gaz ocağı, teneke soba etrafında dönen bir yaşam…
O yıllarda biliniyor ki su, elektrik, doğal gaz, cep telefon gibi şimdi artık olmazsa olmaz rutin giderler yoktu. “Ekmek elden su gölden” yaşayıp gidiyorduk!.. Bileceksiniz, kolay değildi yine de…
Kışın bodi bodi ıslanan, yazın nemli sıcaktan terleyen Arabacı ya da Paytoncu Cabbar bazen işten geldiğinde arabadan iner inmez: ”Nazmiye hiç piyasa olmadı?” dediğinde tek bir müşteri bile alamamış anlamındaydı ki, o zaman atların yemi de keseden gidecek demekti.
Bu gibi durumlarda bana gün doğardı… Ata yem alınacaksa o iş benimdi… Hemen ata atlar, caddeye çıkana kadar sabırsızlıkla atı sürer, sokaktan caddeye çıktığımda da Obalar Caddesi’nin dörtnala giden kovboyu olurdum.
Bu eve gelince üç km. kadar olan okul mesafesi kısalmış ama suyla da aramız açılmıştı. Sokağımızda oturan herkes de aynı durumdaydı. Çeşme olmadığı gibi tulumba da yoktu. Ya da bazı evlerde tulumba vardı. Samimi arkadaşım olan Mustafaların evi de bunlardan biriydi ki yaz aylarında bize gün doğardı… Tulumbayı çeke çeke curunu doldurur sonra da cumburlop dalardık içinde.
Kilisli bir ailenin çocuğu olan arkadaşım Mustafa’nın babasının adı da Mustafa’ydı. Babası ve abisi Uğur, Devlet Hastanesi’nde çalışırlardı. Mustafa Amca, okumayı sürdürmem için vaat bağlamında sözel destek çıktığı olmuştu.
Bu yeni taşındığımız mahallede içilecek su ihtiyacımızı okulumuz olan Toros İlkokulu’nun hemen yanındaki Gül Fırın’ının önünde bulunan, bize tahminen bir km. uzaktaki çeşmeden karşılardık. Bu da çok garipti… Babamın öğle gelme saatlerine yakın benle kız kardeşim Meryem su testilerine doldurduğumuz suyla çeşme yakınında beklerdik. Babamın paytonu ne zaman gelecekse… Yarım saat mi olur, bir saat mi? Daha mı fazla. Böyleydi işte o günlerin hikâyesi.

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19