SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


HAZIR YERİ GELMİŞKEN...


Bugün okurum kadar kendim için de yazmak istiyorum. Zaten hep kendimiz için yazmıyor muyuz? Okundukça da mutlu oluyoruz tabii!..
İNAN DURAK TAŞ şiirinde, "vakit Eylül vaktidir" diyor; ben de, "anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı" diyorum...

Vakit Eylül vaktidir.
Çaylar dem tutar,
Kahveler bir başka kokar bu mevsimde.
Yavaşlar herşey,
Yavaşlar zaman yazın coşkusuna inat.
Durup dinlenme,
Doğanın  renklerini izleme vaktidir.
Vakit Eylül vaktidir...

UNUTULMUŞ BİR YAZ İÇİN
anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı
kıyısından çocukların dokunarak geçtiği
yaz kirli denizlerin körfezine çekildi
biten o yaz mıydı düşün istersen
bir taşra melankolisine kaptır kendini
-şimdi anımsanması gereken birşeyler vardır
bir çığlık kadar sessizlik de anımsanır
hoyrat sevinçlerle sularında yüzülen
olağan duygularla yüreği örten
bir aşktan geriye suskunluk kalır-

yazdan ne kaldı sana yazdan ne kaldı
birkaç dize ölü ozanların gezindiği
kimsesiz romanlara sığınan yürek ağrısı
denizle aranızda ortak dil gibi
usulca çoğalan yaz kederleri  -HAYDAR ERGÜLEN 

Bu sabah başımda çın çınlayan aşk, düş, ayrılık, özlem dolu dizelerle uyandım. En çok da Haydar Ergülen'in şiirlerindeki dizelerle...
Bazen oluyor böyle; gece şiirle yatıp şiirle kalktığım, Salâh Birsel'in dediği gibi "günün yirmi dört saati şiir müşterisi" olduğum ve "şiir karşısında merakımı bir türlü yere indiremediğim" için dizeler cirit atıyor içimde...
Bu dizeleri punduna getirip yazmam gerek! Ne yapmalıyım? 
Punduna getirmek de bir sorun!.. Zor iş...
En iyisi Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun  "Pembe Vinç" adlı kitabında okuduğum bir öyküyü anlatayım...
Biçimine getirip çok güzel öyküler anlatan adamın birine çok hoş bir av öyküsü anlatmışlar. Ziyafette bu öyküyü bir yere sıkıştırmak için can atan adamcağız bir türlü fırsat bulamamış. Ziyafet bitmiş, kahveler içilmiş, millet neredeyse dağılacak. Adamın içi gider, bakmış sözün dolaşıp bir türlü av öyküsü anlatacak bir duruma geleceği yok, durup dururken ayağa kalkmış. Tüfek atar gibi davranarak birbiri arkasından üç defa:
-Bum!.. Bum!.. Bum!.. diye gürlemiş.
Davetliler, adamcağız oynattı diye etrafını sarınca, bizimki gayet pişkin:
-Şimdi sırası gelmişken size çok hoş bir av öyküsü anlatacağım, diye girişmiş.
-Hey!.. Hey!.. Hey!.. Yine de hey!..
Şimdi sırası gelmişken size çok hoş bir düş şiiri yazacağım:

DÜŞÇE
badem pencereli
kavun kapılı
nar kiremitli
balık bacalı
küçücük bir evde
yaz sıcağında
sıcacık bir yerde
kış soğuğunda
çiçecik bir evde
kırlar güzeli
esincek bir evde
eylül geceli
ufacık bir evde
gümüş gülüşlü
tefecik bir evde
erik bir evde
yaşamak yaşamak
yaşamak senle
isterdim ben de  -YAŞAR MİRAÇ 

Çoğumuzun düşlediği bir mutluluk yuvasında, sevgiliyle birlikte yaşama özlemini dile getirmiyor mu? Doğadaki meyveleri, çiçekleri, bize yaşamda ferahlık veren koşulları sayarak; renkli, etkileyici bir doğa tablosu çizmiyor mu?
Özgün bir şiir sunduğumu düşünüyorum. Evi betimledikten sonra şair, birçok insanın düşlediği, sevgiliyle birlikte, o evde, yaşama isteğini beklenmedik bir biçimde vurgulamıyor mu? 
"Nar kiremitli ev", nar geçti dizede ve ev... Gel de Haydar Ergülen'in dizelerini  anma!..

"Nar Nar
İdil verdi bir tane
sende oldu bin tane
öyleyse hay oğlum Haydar
Nar'la kapat mesafeleri, uçaklara el salla" 

Nar, Ergülen'in biricik kızının adı; İdil de eşinin adı...
"40 şiir ve bir..." 1997’de yayımlanmış; Necatigil Şiir Ödülü (1997), Cahit Külebi Şiir Ödülü (1997) ve Altın Portakal Şiir Ödülü (1998) almış.
Kitabın ilk sayfasında kendi adının yanına “Nar’ın Babası” yazmış, öyle tanımlamış kendini şair...Haydar Ergülen çok geç baba olmuş; bu nedenle olmalı, şiir kitaplarının ilk sayfasında adının yanında Nar da var.
Haydar Ergülen: Nar'ın babası
Şairin "aşk şiirleri antolojisi"nin ilk sayfasında da öyle...
"Nar için 1000 tane" şiiri de bu kitapta; "Aşk küçük..." şiiri de...

"Evet, evi kuran da aşktır
benim bir odam var orada
kapısı da sana açık yeter ki
evi aramıza kurma
ben de sana ev biziz diyeyim
yok diyeyim benim senden başka evim." 

"40 şiir ve bir" kitabındaki  Eylül şiirini sunuyorum size, en sevdiğim dizeler sondaki "bir" dize ve parantez içindeki dize...

EYLÜL
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir"se 
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Kitapta 40 şiir var ve bu kırk şiire eklenmiş birer dize. Bu nedenle kitabın adı “40 şiir ve bir…” 
Kitaptaki her şiir, 20 dize ve şiire eklenmiş bir dizeden oluşuyor.

BENİ AŞKA TERKETTİĞİN İÇİN SEVİYORUM SENİ
"bu karanlıkta daha iyi görüyorum seni
aynı tünelden geçiyorsun gelişte ve gidişte
kavuşmaya, ayrılığa aynı yolu kullanıyorsun
beni büyüten aşktan söz ediyorum, yolculuğa övgü
zaman yok ki aşktan başka, uykusuzluğa övgü
bir sır – çocuksun, baştan çıkarır gibi açığa çıkardın beni
ayrılık mı; beni aşka terkettiğin için seviyorum seni!"
Sabah sabah başımda çınlayan dizelerden biri de işte bu şiirin başlığı...
Şimdilik bu kadar; bakalım yarın hangi dizeler çınlayacak içimde...
HOŞÇA KALIN.


 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00