Hüseyin ÖZBEK


Hilafetin kaldırılmasının 96. yılında... Türkiye'nin çağdaşlaşmasındaki 3 devrim yasasının hikayesi


​​​​​​​Cumhuriyetin ilanını önleyemeyenler, Hilafeti elde tutmak için atağa geçmişlerdi. Cumhuriyet karşıtlığı paydasında birleşen lobi, Hilafet lehine kampanyaya hız verecektir.

Halifeliğin, Cumhuriyetin her türlü çağdaşlaşma atağının prangası olarak kalmasını isteyenler, Halifenin istifa edeceği söylentisini çıkarırlar. 

İşaret fişeğini dönemin İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri ateşleyecektir. Düyunu Umumiye memuru Hüseyin Cahit Yalçın, Tanin Gazetesinin sahibi ve başyazarıdır.

Akşam Gazetesinin çıkardığı bu söylenti anında etkisini gösterecek, 10 Kasım 1923'te, Tanin'de Istanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri'nin, Halife Abdülmecit Efendiye "Açık Mektubu" yayınlanacaktır. Zamanlama gerçekten manidardır!

Mektuptan yapacağımız kısa bir alıntı, Hilafet üzerinden Cumhuriyet karşıtlığının altı dokuzluk vesikalık fotoğrafı gibidir:

"...Bu makam size atalarınızdan kalmadır. Onu kişisel bir üzüntüye, tamamen yıkılıp yok olmasına sebebiyet vermeye hakkınız yoktur. Halifelik, atalarınızın yardım ve kararı ile Türklüğe kazandırılmış bir güç, bir manevi zenginliktir... Acaba dünyanın neresinde, tarihin hangi çağında görülmüştür ki bir millet atalarından miras olan bu kadar önemli bir gücü, manevi zenginliği hiçbir zor olmadan, kendi isteği ile elinden çıkarsın? Hayır, bu bir intihardır!" 

MEYDAN OKUMA...

Lütfi Fikri'nin kaleminden çıksa da Açık Mektup aslında Cumhuriyet karşıtı konsorsiyumun düşüncesini ve direncini yansıtmaktadır. Mektup, Ankara'ya karşı Desaadet'in (İstanbul) meydan okumasıdır! 

1. Dünya Savaşı başlarken, İslam dünyasına, Halife'nin ilan ettiği Cihat çağrısına uymamalarını telkin eden İngiltere de bu dönemde her nedense birdenbire Halifesever oluvermiştir!

Halbuki Halifenin Cihat çağrısı, 1. Paylaşım Savaşı'nda Müslüman Arapların, İngiliz kışkırtmasıyla Halifelerine isyan ederek Osmanlı'ya karşı Britanya safında savaşmalarına engel olmamıştı.

İngiliz sömürgesi Hindistan Müslümanlarının bir kısmı İsmailiye mezhebindendir. Ağa Han ve Emir Ali, o dönemde bu mezhebin manevi önderleridirler. Her nedense Hindistan da değil de Londra'da yaşamaktadırlar! Ağa Han, dönemin jet sosyetesinin renkli bir siması, kumar ve sefahat alemlerinin müdavimi bir sefih, İsmailiye mezhebinin de kutsal lideridir!

İngililiz piyonu Ağa Han ve Emir Ali'nin, Hilafetin kaldırılmaması talebiyle Başvekil İsmet Paşa'ya gönderdikleri mektup, her nasılsa Ankara'ya ulaşmadan önce 5-6 Aralık 1923'te İstanbul gazeteleri tarafından yayınlanacaktır!

Lütfi Fikri'nin işaret fişeği anlamındaki açık mektubuyla başlatılan, İngiliz yönlendirmeli iç ve dış lobilerin Cumhuriyet'i hedefleyen kumpasına karşı Ankara'nın cevabı 3 Mart 1924'te verilecektir.

3 Mart 1924'te TBMM'nin peşpeşe kabul ettiği 429-430-431 sayılı, Hilafet kurumunu kaldırıp, öğretim birliğini sağayan, lâik, demokratik yaşamın önünü açan, Erkanı Harbiye reisini hükümet dışına çıkarıp asli mesleğine döndürerek askerin siyasetle ilişkisini kesen, Türkiye'nin çağdaşlaşmasının hukuki temelini oluşturan 3 devrim yasasının kısa hikayesi budur.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22