Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!


‘MİLLİ DEVLET’TEN ‘RANTİYE DEVLET’E (11)


ERDOĞAN DÖNEMİ (Kasım 2002 - …… ): RANTİYE DEVLET (1)

Milli Devletmeşruiyetini bir milletin belli bir coğrafya sınırı içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Tarihteki diğer devletlerden farklı olarak, milli devlet modelinde devleti oluşturan tüm vatandaşların ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak değerleri paylaşması esastır. Milli devlette, siyasi kararlar milletin yararını hedefler. Devleti yönetenler, vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak; mutluluğunu ve refahını artırmakla görevlidirler. Varlık sebepleri bu amaca erişebilmek yolunda Devleti güçlü kılmaktır!

 

Rantiye Devlet (Rentier State) ise Devletin, devlet iktidarını kontrol eden küçük bir seçkinler grubunun kontrolü altına girmesi, devlet gelirlerinin onlar eliyle dağıtılmasıdır. Rantiye devlet,  siyaset alanı içerisinde kapladığı özel yere binaen içerik kazanan ve bu suretle Batı tipi liberal demokratik devlet karşısında gayrimeşru olan bir örgütlenmenin tespiti ve ifşasıdır. Alınan kararlar, millet bireylerinin refahı yerine “iktidar sahipleri ve yakın çevresinin çıkarlarını korumayı, çoğaltmayı,” hedefler.

 

Bu devlet teorisi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler literatüründe ilk defa, 1970’li yıllarda Hossein Mahdavy tarafından kavramsallaştırılmış, zaman içerisinde Mahdavy’den Michael Herb’e, Giacomo Luciani’den Gwenn Okruhlik’e, Kiren Aziz Chaudry’den Jill Crystal ve Benjamin Smith’e kadar pek çok siyaset bilimci ve yazar konu üzerinde çalışmıştır.

 

Soğuk Savaş yıllarında “endüstrileşme” olgusu kalkınmanın belirleyicisi olarak kabul edilmekteydi. 1990’lara gelindiğinde bu anlayışın yerini, “demokratikleşme” anlayışına bıraktığını görürüz. Rantiye devlette “kalkınma çabası” da “demokratikleşme ve toplum yararı” da öncelikler arasında değildir. Öncelik, “İktidar sahiplerinin devlet üzerinden zenginleşmesi,” olarak ele alınır. Tüm devlet faaliyetlerini sonuçta, bu gelirleri koruma, sürdürme ve artırma güdüsü belirler ve yönlendirir.

 

1970’li yıllarda petrol üreticisi Arap devletleri için ortaya atılan bu siyasi kuramın, 1990-2020 arası yıllarda bazı Afrika, Güney Amerika ve Sovyet artığı ülkelerdeki uygulamaları da kapsadığı, siyaset bilimcilerce belirlenmiştir. Türkiye’nin 2009 yılından itibaren bu kategori içinde tanımlanır olması ülkenin tarihi, halkının eğitim seviyesi, milli seciye ve milli birikimi ile izah edilemez bir geçici durumdur.

 

2002 Kasım ayında başlayıp halen devam etmekte olan Ak Parti iktidarının biri birini tamamlayan iki siyasi gelişme ile başlaması önemlidir:

 

Birincisi: İktidara gelen kadroda yer alanların çoğunluğu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş esaslarına ve ilkelerine saygı duymayan, devleti “yönetmek değil de talan etmek için” iktidarı hedefleyen kişilerden oluşmaktaydı. Bunlar, “Varlıklarını egemenlik alanındaki doğal kaynaklar üzerinden edindikleri rant gelirleriyle bağlı gören” ve parti içinde bu amaçla örgütlenmiş kişiler olup devleti rant amacıyla ele geçirmek niyetindeydiler.

 

İkincisi: Küresel Güç Odakları Türkiye’de ilk defa, “Programı dahi kendileri tarafından yazılan” bir siyasal partinin iktidara gelişi ile rahatladılar. Artık her şey onların eline geçmişti. Bu kadro ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çökertebilir ve 1919’da yapamadıklarını yapıp Türkiye’yi tam sömürge haline getirebilirlerdi.

 

2008 sonuna kadar 57’nci Hükümetin ekonomi programına uyan, 13,5 milyar $ IMF kredisi kullanan Ak Parti iktidarı ekonomide başarılı sonuçlara ulaşmıştı. Cumhurbaşkanlığı makamında kendilerinden olmayan birinin (A. Necdet SEZER) oturuyor olması, temkinli davranmalarını gerekli kılmaktaydı. 2007 yılından itibaren zincirlerinden kurtuldular.

 

2009 yılından itibaren Cumhuriyet’ten rövanş almayı hedef edinmiş kadroların yaptıkları, ülke ekonomisinin bugün içinde olduğu enkazı yarattı. Gelinen noktada işsizlik, üretimde dışa bağımlılık, mevduat dolarizasyonu ve dış borç, Cumhuriyet tarihinin en üst seviyelerine ulaşmış durumdadır. Uzun vadeli kalkınma yerine, yoksullaştıran büyüme modeli ile açgözlü ve insafsız bir yandaş sınıf yaratan iktidar, Cumhuriyet değerlerimizi hedef alarak, ülkenin tam bağımsızlığını da büyük tehlikeye atmış durumdadır.

 

İktisat Bilimi’nde yeri bulunmayan, “Faiz sebep, enflasyon sonuç!” sloganını toplumun çoğunluğu, “Saçma bir yaklaşım,” diye görüyor. Çünkü sonuçta bu ilkenin uygulamaya konulması ile geniş toplum kesimleri zarar görmekte… Oysa çoğunluğun bakışı, dayanağını “milli devlet” kavramından almakta… Bizler devletimizin “milli” niteliğinin devam etmekte olduğunu düşünüyoruz. Ne var ki bu kararı verenler, milletin yararını değil de yönetimdeki azınlığın yararını öne alarak bir karar oluşturduklarından, kararları kendi mantığı içerisinde tutarlıdır. Biz, toplumun çoğunluğu, aradaki farkı göremiyoruz.

 

Patates, soğan kuyruğunu “varlık kuyruğu”, akaryakıt kuyruğunu “bereket yoğunluğu ve araba çokluğu”, ekonomik küçülmeyi “eksi büyüme”, gençlerin Türkiye’den kaçmasını “dünyayı tanımak istiyorlar” diye tanımlamakla dertlerimizden kurtulmuyoruz ki!

 

  • Tütün ekimi kotasının artırılıp, alkollü içki sanayisinden sonra tütün sanayisinin de tamamı ile yabancılara teslim edilmesi,
  • Şeker ekimine kotalar getirilip, kâğıt sanayisi gibi şeker sanayisinin de yabancı sermayeye devri,
  • Tarım arazilerinin üretim dışı bırakılması, tarımla uğraşanlara zarar ettirilmesi,
  • Kamu yönetiminde ve özellikle saray çevresinde yaşanan şatafat ve israflar,
  • Kamu işletmelerinin gerçek değerinin kat be kat altında bedellerle özelleştirilmesi, özelleştirilen bu işletmelerden bir kısmının üretim dışı kalması,
  • Gerçek maliyetinin kat be kat üzerinde bedellerle “geçiş garantili yollar, köprüler; hasta garantili şehir hastaneleri; yolcu garantili hava alanları” yapılması,
  • Tüm bu usulsüzlükleri yapabilmek için, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda 2002–2020 arası dönemde 62 (altmış iki) kez değişiklik yapılmış olması, (Kanun uygulaması ile ilgili Yönetmelik ve Genelge değişikliklerini sayamadım!)

 

Rantiye Devlet’i oluşturma ve çalıştırmanın dışa vuran yansımalarıdır.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22