Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!


‘MİLLİ DEVLET’TEN ‘RANTİYE DEVLET’E (17)


SONUÇ OLARAK DENİLEBİLİR Kİ

Bu ülkede son yirmi yılda, “Neden Hep Üreten Fabrikalar Yerine Altyapı Yatırımları Yapıldı?” sorusuna tatmin edici bir cevap bulabilmek için Amerikalı yazar, iktisatçı, ekonomik tetikçi John Perkins’i okumak ve düşünmek gerekir.

O, Küresel Güç Odaklarının tetikçisidir. Vatansız paranın sahibi küresel çetelere çalışır. Hedefe oturttukları ülkeleri, anlattığı yol ve yöntemle, yerle yeksan; hedef ülkelerin tüm devlet mekanizmasını, yerli işbirlikçilerle birlikte, felç edenlerdendir… Tetikçiye kulak verelim:

"Hedef ülkeye bir milyarlık kredi ayarlanır. Bununla havaalanları, yollar, köprüler, limanlar yapılır. Halkın hiçbir ihtiyacını görmeyecek bir yığın inşaat dikilir. Gidip yönetimlere rüşvet veririz. Onları büyük miktarda kredi almaya ikna ederiz. Nasılsa bu paranın %90’ı Amerika'ya geri gelecektir. Ülkeyi büyük bir borca sokarız. Bu borç durmadan büyür, hedef ülkenin milli bütçesinin yarısını bulur. Sağlık ve eğitime kuruş kalmaz. Tarım toprakları yok olur. Ülkede küçük bir azınlık rüşvetlerle olağanüstü zenginleşir. Halk yokluk içinde debelenir. ..." (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, April Yayıncılık, 32. Baskı, John Perkins)

Sanki bizim son kırk yılımızı anlatmış, değil mi?

Ülkemizin toplam borcu, durup dururken, beş yüz milyar dolarlara çıkmamıştır. Bizi silahla yenemeyenler borç vererek bu hale getirdiler. Gel de Atatürk'ü arama! 

Milli devleti yaşatmak ve halkımızın refahı için, gayrı milli “özelleştirmeci neoliberal” ekonomik politikalar yerine, “milli, planlı karma ekonomi” politikamızın, değişen şartlara göre geliştirilerek uygulanması, artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

Siyasi partilerimize gelirsek; kendi içerisinde demokratik esaslara uymayan kadrolar, ülkeyi benim anladığım ölçülerde yetkin bir liyakatle yönetemez! İktidara gelirlerse ilkesiz, kuralsız, ahlaksız yeni bir, “türedi zengin takımı” yaratırlar. Devlet imkânlarını kullanarak yeni bir rantiye sınıfı olarak çıkarlar karşımıza…

İktidar ve muhalefetteki mevcut siyasi parti elitlerinin halen, yarı sömürge vaziyetinde yürüyen ülke ekonomisinin bu bağlarından kurtuluşuna yönelik bir niyet ve çaba içerisinde olacaklarına da inanmıyorum. Mevcut düzende, halkın üzerinde bir parazit gibi onu sömüren ve elde ettiği gelirlerini Batılı sömürgecilerle bölüşen işbirlikçi sermayedarlar aynı pozisyonlarını koruyacaklardır. Mevcut muhalif siyasi parti yöneticilerinin, aralarındaki ruhunu satmış küreselci liboşların yönlendirmesiyle, Amerikan çıkarlarına hizmet eder bir yapı haline dönüşecekleri apaçık ortadadır.

Siyaset yapmak için, “Parayı şart gören, parasız siyaset yapılamayacağına inanan,” mevcut kadrolar elinde, “Yegâne güvencemiz olan Türk Milli Devleti’nin”, Federal İslam Devleti’ne dönüştürülerek, iflah olmaz bir Amerikan sömürgesi haline getirilmesi tehlikesi vardır.

Millet sevgisi, vatan sevgisi, tarihe saygı, milletine-dinine-kendi kültürüne bağlılık, idealizm, onlar için anlamsız; sadece halkın aldatılması yolunda kullanılan, “dervişin hırkası” benzeri değerlerdir.

Özetlersek, Rantiye Devlet’te bu, insanlık tarihinin şahit olduğu en menfur yozlaşmadır. Günümüz Türkiye’sinde devlet,  başkasının hakkını gasp ederek kendisini işgal edenlerin zenginleşmesini teşvik eden bir düzeni yaratmış ve onu, genelleştirerek sistem haline getirmiştir.

Rantiye devlette hukuk dediğimiz kurallar tüm yargı, polis, jandarma ve hapishane aygıtını kendi hizmetine tahsis eder/etmiştir, yasallaşır/yasallaşmıştır. “Yasallaşmış bir düzenden kazançlı çıkan insanlar bu  fiilinden sorumlu tutulamazlar. Bunun sorumlusu kanun yapıcı ve oylarıyla buna onay veren toplumun kendisidir!” 

Bir siyasi partimizin (İyi Parti) ekonomi bilmeyen genel başkanı geçenlerde eline tutuşturulan “Artagan” adlı bir projeyi, çok matah bir şeymiş gibi, övünerek okudu. Bir defa, Artagan yani “Dijital Para Sistemine Geçiş Projesi” 1980’lerde Özal ile başlayan, 1995’te Gümrük Birliği ile güçlendirilip 2002’den bu yana, mevcut iktidar eliyle hızlandırılmış bir şekilde emperyalizmin kucağına oturmamıza sebep olan neo liberalizmin son hedefidir.

AKP tarafından yürütülen, “Vatandaşın elinde avucunda ne varsa uluslararası şirketlere aktarma,” eyleminin, vatandaşlarımız aleyhine devam ettirilecek, bir sonraki aşamasıdır.

Artagan, kredi kartları ile ekonomimizi tam kontrole alamayan Küresel Finans Sistemi’nin tam kontrolüne girmemizdir. “Her şeyin kontrol altında olduğu, halkın teşebbüs gücünü yok ederek istenilmeyen insanları ve şirketleri iflas ettiren, demokrasiyi yok eden, totaliter bir devlet yapılanması olup Milli devletin tam tasfiyesidir, Artagan.”

İliğine kadar sömürülmüş insanımızın daha neresini küresel şirketlerin av sahasına veya arenasına atacaksınız?

Türk milletinin kalkınması için çare, Türkiye’yi tamamıyla KGO kontrolüne sokmak değil, tam tersine, milletimizi bu kontrolden kurtararak milli kalkınma sistemlerine geçmektir. Çare milli devletin güçlendirilmesi, emperyalizmin tasfiyesidir. İnsanımızı mesut ve müreffeh kılmanın tek yolu milli bir siyasetle Tam Bağımsız Türk Devleti’ni yeniden tesis etmektir.

Aslında dış mihrakların hedeflerine ulaşma konusunda aldıkları ürkütücü mesafe dikkate alındığında bazı gerçekleri, “Tedirgin, Silikleşmiş ve Kaçış Arayışındaki” insanımızın önüne sabırla, inatla bir kere daha anlatmak, bir daha anlatmak, bıkmadan, yeniden yeniden bir daha anlatmak gerekmektedir.

1243 Kösedağ Savaşı’ndan bu yana bereketli Anadolu topraklarında üretilen “katma değer” halkın yararlanmasından ziyade, bir şekilde, dışarıya aktarılmaktadır. O gün, Moğol İlhanlı Devleti tarafından yağmalanan Anadolu kaynakları bugün de AB, ABD ve diğer ülkelere peşkeş çekilmekte; benim insanıma ise yoksulluk, kader gibi dikte edilmektedir.

-DEVAM EDECEK-

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22