ÜLKEMDEN ETKİN SİYASETÇİ PORTRELERİ -3-
- Recep Tayyip ERDOĞAN (26 Şubat 1954 – Hayattadır.)
İstanbul doğumludur. Tekne kaptanlığı yapan bir emekçinin oğludur.
Baba tarafından dedesi Rize, Güneysu (eski Potamya) ilçesi Dumankaya (Rumca Pilihoz) köyünden Bakatalı Eşkıya Teyüp’tür. Soy bağı konusunda farklı iddialar arasında baba tarafından Malatyalı Kürt diyen de, Potamyalı Rum diyen de vardır. Ana tarafından Batum göçmeni Gürcü Yahudisi olduğu söylenmektedir. (Bakınız: Kayıp Sicil, Erdoğan’ın Çalınan Dosyası, Kırmızı Kedi Yayınları, 2016)
Tevrat’a göre Yahudilerde soy bağı ana üzerinden sürer. 29 Ocak 2004 tarihinde, sadece Yahudi soyundan olanlara verilen, “Amerikan Yahudi Cemiyeti’nin Yahudi Cesaret Madalyası” ile ödüllendirilmesi Yahudi soy bağına; Mart 2013’te Türkçe bilmeyen Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras ile baş başa görüşmesi Rum soy bağına kanıt olarak gösterilir. (*)
1973 İstanbul İmam-Hatip Lisesi mezunudur. Aynı yıl Eyüp Lisesi’nden fark derslerini vererek lise diploması alır ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’na kayıt yaptırır. Kayıtlı olduğu okul, 1977-78 ders yılında Ticari Bilimler Fakültesi’ne dönüştürülür. 1981 yılında bu fakülteden mezun olur. Ancak üniversite diplomasının sıhhati konusunda tartışmalar, “sağlıklı bir diploma ibraz edilememesi” sebebiyle, devam etmektedir.
Öğrencilik yıllarında bir yandan da (1974-81 arası) İstanbul Belediyesi İETT idaresinde çalışır.
Lise yıllarında Milli Türk Talebe Birliği’ne girmiştir. Halidi Nakşi Tarikatı’nın Gümüşhanevi Dergahı (İskenderpaşa Cemaatı) mürididir.
1975 yılında Milli Selamet Partisi Beyoğlu ilçe gençlik kolu başkanı, 1976 yılında İstanbul il gençlik kolu başkanı, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu ilçe başkanı, aynı yılın sonunda İstanbul il başkanı olmuştur.
1994 yılında %25,19 oy oranıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir. Başkanlık dönemine ait 18 ayrı yolsuzluk dosyası, Şubat 2003 Siirt ara seçimlerinde milletvekili seçildiğinden, dokunulmazlık sebebiyle sonuçlanamamış, takipsiz kalmıştır.
1997 yılında Siirt’te yaptığı bir seçim konuşmasında , “Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek," suçlamasıyla yargılanır ve mahkûm olur.
2001’de Ak Parti kurucuları arasında yer alır ve genel başkan olur. Kuruluş öncesi defalarca Amerika’ya gidip oradaki Yahudi kuruluşları ile görüşmeler yaptığına, onlarla “birlikte çalışma” konusunda anlaştığına, parti tüzüğünün dahi bu kuruluşlar eliyle yazıldığına dair iddialar bulunmaktadır.
2002 seçimlerinde %34 oy alan partisi iktidar olur. Yasaklı olduğundan başbakan olamaz. TBMM’nde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın desteğiyle çıkartılan, Cumhurbaşkanınca veto edilince meclisten yeniden geçirilen Anayasa’ya aykırı, “öznel, somut ve kişisel” bir yasa ile siyasi yasakları kaldırılarak Siirt’ten milletvekili olması sağlanır. Genel seçimlerden üç ay sonra Başbakan olur.
11 yıl 6 ay başbakanlık yapar. Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı olur. 24 Haziran 2018’de yapılan erken seçimde yeniden seçilir, halen bu görevdedir.
………………………………..
Ülkemizin kaderini 1950’den günümüze yetmiş yıllık bir süre etkileyen bu biyografileri aklımızın bir köşesine kaydedelim. Bu kişilerden bir kısmının ortak özelliği, “Türkiye’deki yabancı liselerden mezun olmaları,” bazılarının ortak özelliği “Yahudi tarikatı masonlukla,” bazılarınınsa “İslami Halidi Nakşî tarikatı ile” bağlantılı olmalarıdır.
Son biyografi hariç tamamı, Amerika’da veya İngiltere’de tahsil veya özel eğitim almışlardır. Üstelik çoğunluğu Amerikan bursu ile bu eğitimlere katılabilmiştir. Hemen hepsi, “Komünizmi insanlığın en önemli sorunu,” olarak görürler. Ülkelerin kalkınmaları ve zenginleşmeleri için Amerika’da ve Avrupa’da uygulanan liberal kapitalist ekonomik reçetelerden başka yol bilmezler.
Kasım Gülek Papalıkla, Masonik Opis Dei ve Moon Tarikatları ile bağlantılıdır ve “dinler arası diyalog” çalışmalarını destekler. Kasım Gülek, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller masondur. Demirel tarikat ve cemaatleri koruyup gözetirken, Özal ve Erdoğan bizzat Halidi Nakşi Tarikatı Gümüşhanevi Dergahı’nın mürididirler. Abdullah Gül’ün siyasi rehberi de aynı tarikatın bir başka şeyhinin müridi sıfatını taşıyan birisidir.
Özal, Çiller ve Ecevit (57’nci Hükümet) dönemlerinde, Halidi Nakşî Tarikatı’nın bir kolu olan Nurculuk Hareketine mensup Fetullah Gülen Cemaati devlet eliyle desteklenmiş; Gül ve Erdoğan dönemlerinde ise başta Gülenciler olmak üzere benzeri tüm dini tarikatlar iktidar eliyle devlete yerleştirilmiştir.
(*)Benim anlayışımda insanların etnik kimliği bir eksiklik değil aksine zenginliktir. Yanlış ve tehlikeli olan kişinin soy bağını gizlemesi, inkâr etmesi veya başkalarını kandırarak olmadığı biri olarak göstermesidir.
