SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


"NEDEN YAZILIR BİR ŞİİR/NEDEN OKUNUR BUNCA YAZI/ÇÜNKÜ NASIL AŞILIR BAŞKACA/ İNSANIN KARMAŞIKLIĞI?"/EDİP CANSEVER


Sevgili arkadaşım, şair-yazar SEVSEN ASLANTEPE'nin bugünkü yazısında okuduklarım bu yazıyı yazmama sebep oldu. 
Sevgili Sevsen, "Bir aya kadar çıkacak olan son kitabımın başına KİTABIN YOLCULUĞUNU da yazdım. Bunun nedeni 250 sayfalık bir kitap en az iki yıllık bir yoldan geliyor." diyor.
Sonra da, "Feyza Hepçilingirler  hocam der ki, 'Biz önce kendimize yazarız'. Ben 16 senedir önce kendime, sonra yine kendime yazıyorum."
Ardından sitemlerini sıralar; "İmza günümde  gelip kitabımı satın alanların bile okumadıklarını biliyorum. Bu giderek beni çok üzüyor; ama kendimi acıtmaktan hoşlanır gibi, yazmaya devam ediyorum.
Bu duyurudaki amacım  yazmayı yaşamaya tercih ettiğimizi bilmemizdir.
Ya da yaşamak için yazarız ama, her kitap yazanın zamanından iki yılı alıp götürür. Bunu bilmenizi istedim." Sevgiyle Sevsen
Sevgili Sevsen, yazdıklarının hepsine katılıyorum; ancak, bu sana bana özgü bir durum değil!
Bak sevgili arkadaşım, BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU usta ne diyor:
     YAZMAK
Yazmak neyi?
 Yazmak kime?
 Yazmak niçin?
Yaşamak, nefes almak kadar bedava
Yazmak.
Parsayı toplamayı düşünmeden
Yazabilmek."
"Parsayı toplamayı düşünmeden yazabilmek" diyor Bedri Rahmi hoca...
Harcanan emeğin karşılığını almak emek verenin hakkı değil mi?
Parasal karşılıktan söz etmiyorum;  onca emek verilerek yazılan bir kitap, okunmayı hak etmiyor mu? Kitap, kitaplık süsü mü?
Süs deyince hemen usuma CAN YÜCEL'in o güzel şiiri geldi; hani hırsızın türküsü var ya... Öyle sıradan hırsız değil türküyü söyleyen, kibar hırsız!
Yoksa, hırsız uğursuzla ne işimiz olacak! Her gün gazetelerde sayfa sayfa televizyonlarda dizi dizi görüyoruz onları... Onların türküsü, "Devlet malı deniz/ Yemeyen domuz" diye başlıyor.
Biz, KİBAR HIRSIZIN TÜRKÜSÜ'nden söz ediyoruz. Anımsayacaksınız, hani kibar hırsızın biri, anasının ipiyle bir gökdelenin damından inmiş, kelebek camından kelebek gibi girmiş birinin evine ve taksisine... 
El ve ayak uçlarının üzerinde heceleyerek, ev sahibinin kelimelerini belleyerek ne var ne yok karıştırmış; mukaddes ciltler, büfeler vesaire...
Bir de elindeki şiir feneriyle bakmış, son çığlık! Beş paralık aşk yokmuş!
O ciltler, o kitaplar neye yaramış ki! Kibar hırsız, küfrün sunturlusunu sallamış.
"Gidiyorum ben boşçakallar
Sıç... ortalık yerinize
Kı... fosforuyla aydınlanın siz artık."
Kitabın hak ettiği değeri bulmasını umalım; hayal edelim. Şairin dediğini unutmayalım.
"Çıktığın yolda bugün, yelken açıp yapyalnız 
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!
İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar."
YAHYA KEMAL BEYATLI
 Aldığımız eğitim-öğretimin bize kazandırdığı ne varsa, yaşanmışlıktan aldığımız dersi de katarak, karınca kararınca birikimimizi aktarmak bence görevimiz... Okuyanların bir nebze de olsa yararlanacağını hayal edelim.
Ömrümüz boyunca, çoğu zaman yaptığımız gibi, çevremizi, olayları, insanları, gözlemleyerek, irdeleyerek, anlamaya çalışarak yazmaya çalışalım.
"Her şeyin saati ayrıdır. Denizin lacilere büründüğü saat ayrı, boncuk mavilere dalıp çıktığı saat ayrıdır. Yaz ortasında, boğu börtü bir sıcakta uykuya gidip gelmek için de dingolapişto bir saat ayarlanmalıdır. Ta ki şiiri bol düşlerin eşiğine ayak basılsın." der usta deneme yazarımız ve şair Salâh Birsel... 
Biz de, şiiri bol düşlerin eşiğine ayak bastığımız saatlere ayarlayalım saatimizi.
 Şu an, denizi boncuk mavi göremiyorsam şu an, demek ki saati değil; ozanların yüreklerine düşen o içimi aydınlatan, beni tazeleyen, okudukça gözlerimin parladığı şiirleri duyamıyorsam kalbimin derinliklerinde, saati değil demek ki!..
Bunca yaş yaşayıp, gün gördükten sonra, paşa gönlüme göre bir saat ayarlamayı öğrenmem gerekirdi diye düşünüyorum. Bu saatten sonra, hiçbir saate yüz vermemem gerek... Şimdi, şu an özel saatimi ayarlıyorum!..
Bâki, "Dil kayd-ı aklı selb edeli şâd olup gider
           San tıfldır ki hâceden azâd olup gider."
Bugünkü Türkçeyle: Gönül, akıl bağını koparalı sevinçli olup gider. Sanki çocuktur ki hocadan kurtulan olup gider.
İşte saat ayarım tuttu... Nâbî de, biz yaş almışlara sesleniyor, bu güzel gazelinde:
  "Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
    Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz"
Bugünkü Türkçeyle: Dünya bahçesinin hem güz hem bahar mevsimini görmüşüz. Biz sevincin de kaygının da çağ yelini (zamanını) görmüşüz.
Sevgili Sevsen, sıra sende! Ayarla saatini ve hayal et!
İNSAN GİBİ
"Sevgiden sırılsıklam
Yangınlanacak aşklar
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
İNSANLAR, İNSAN GİBİ YAŞAYACAKLAR."   
CAHİT IRGAT
         HOŞÇA KALIN.


 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00