Cumali KARATAŞ


***NEYZENLERİN TOROS BULUŞMASI***


*TOROSLAR SEVDASI

Çukurova’nın şah damarlarından biri de Toroslar… Özellikle coğrafyanın yaz dönemi sıkıntısı, Toroslar’a olan özlemi gereksinimle birlikte körükler. Öykülere, romanlara, filmlere konudur Toroslar; görkemlidir, keyfçildir, güzelleştirir… Birçok insanımız dağlara, yaylalara, doğaya kaçmak için can atar. Özellikle kalabalık, gürültülü ve havası kirli kentlerden köylere, yaylalara, dağlara kaçış son yılların evrensel bir zevk ve gereksinimi hâline geldiğini de görüyoruz. Kaldı ki Çukurova’nın kendine özgü bir coğrafi gereksinimidir de yaylalar ve Toroslar. Tabii ki herkesin de kendine göre bir Toroslar’ı vardır. Özellikle sanatçılarımız da bu aşka hiç de uzak değildirler… Anımsıyorum da 2002 yılında, 1990’lardan beri sürdürdüğümüz Adana ve Çukurova’nın sanat emeğine 2002 yılında televizyon araştırmasını da ekleyerek bir çıta dahilinde sanatçıları evinde ziyaret ettiğimiz bir düzüne televizyon programı da yapmıştık Yeni Adana’daki sanat sayfamıza koşut. Ve şimdi de o güzel insanların yarısı hayatta yok… Tek belge, elimizdeki televizyon belgeseli. 2002’de sağ olsun gazeteci/yazar A.Kadir Kaçar, Kanal -A’daki “Yaşamın İçinden” adlı televizyon programında düşündüğümüz ve hazırladığımız formatı yaşama geçirmemize olanak sağlamıştı. Sanat danışmanı olarak da çekimlerde yer almıştık. O televizyon programında sevgili Hacı (Ahmet Tekbilek) ile birlikte görüştüğümüzde; kitabı hakkında da naçizane yazdığımız türküleriyle ünlü Çukurova’nın kıymetli âşığı/ozanı rahmetli Devrani (Devran Baba-Mustafa Yılmaztürk)’ü de Toroslar’daki Gözne Yaylası’nda sözde ziyaret edecektik.  Devran Baba, Toroslar’a sığınmıştı, Toroslar ona kucak açmıştı.

*TEKBİLEK KARDEŞLER

“…İki elin sesi var” özdeyişine uyarcasına tek bilek olarak sevgi, saygı ve samimiyetle birlikteliklerini zaman zaman müzikte de sürdüren dünyaca ünlü bestekâr ve müzisyen  “Hacı” (Ahmet) ve Ömer Faruk Tekbilek Kardeşler de, 50 yıllık müzik koşularının molalarını zaman zaman Adana’da vermekteler. Amerika’da yaşamını sürdüren Ömer Faruk Tekbilek ile İsveç’ten dönen Hacı’nın (Ahmet Tekbilek) yoğun müzik tempolarında memleketleri olan Adana’da buluşmaları onların dinlenceleri gibiydi. Doğma büyüme yetiştikleri, çocuk yaşta müziğe sarıldıkları bereketli topraklar birkaç yılda bir de olsa onların olmazsa olmazları gibiydi .

Müzik pedagogu olarak İsveç’te yaşam sürdürmenin yanında başta Avrupa ülkeleri olmak üzere konserler veren, kardeşi Ömer Faruk Tekbilek’le birlikte zaman zaman Amerika’da konser ve albüm çalışmalarına katılan Ahmet Tekbilek’in (Hacı) emekli olup Adana’ya dönmesiyle ve hayali olan Toroslar’da yaşamını sürdürmesiyle birlikte Toroslar her iki sanatçı kardeşin de mekânı hâline gelmeye başladı.

Ömer Faruk Tekbilek’in son yapıtı olan ve ağabey Hacı’nın müzisyen desteği verdiği “Nokta” adlı albümünden artan zamanları Toroslar’daki Sinap yaylasında geçiren iki kardeş birkaç yılda bir Adana’da buluşsalar da, bu kez daha farklı bir atmosferde olup, Toroslar’da yaşamanın güzelliğini dile getirmekteler.

 “Yıllardır hayalimde, emekli olup Toroslar’da yaşamak vardı” diyen Hacı; çocukken yetiştirme yurdu ile birlikte bir yaz mevsiminde Toroslar’da, Bürücek’de kamp yaptıklarından beri bir Toros Dağları sevdalısı… “Toroslar’ın o çam kokusunu aldıktan sonra, Allah benim canımı Toroslar’da alsın dedim. İsveç’te kırk yıl kaldıktan sonra emekli olunca Toroslar’da kalmak nasip oldu” diyen Hacı Bey, Toroslar’ın Erdemli yöresindeki Sinap yaylasında  yaşamını sürdürmek ve müziğe daha olgunca bir heyecanla sarılmanın keyfini sürdürmektedir. Bu buluşmalarının, doğduğu topraklardan müzikle ayrılmalarının 50. Yılına denk geldiğinin altını çizen Hacı Bey’in kardeşi, dünyaca ünlü sanatçı Ömer Faruk Tekbilek; Toroslar’ın, Çukurova’nın bir doğal sanatoryumu olduğunu vurgulayıp: ”İçimiz, dışımız temizlendi, tertemiz olduk. Uzun yılların acısını çıkarırcasına hep çaldık doğada, güzel günler geçirdik abimle” dedi.

*MÜZİK VE TEKBİLEK’LER

 “Müziğin ruhun gıdası” olduğu, ruhun müzikle beslendiği öteden beri toplumca inandığımız, savunduğumuz sanatsal değerlerden biridir. Çok önceden elin kulağa atıldığı güzel seslerden türküler, gazeller, mayalar dinlenirken tüm dertlerimizi unutup efkârlandığımız anlar içimize dolan güzelliklerle daha dingin ve coşkulu yaşam yoluna koyulmadığımızı kim söyleyebilir ki…

Sanatsal geleneğimizin en eskilerinden biri olarak, ruhla/düşünsellik arasında ritmsel iletişim ve denge sağlayan ata/baba yadigarı müzik tinselliğimizin de yolunu ışıtan görünmez bir doğal ışık olsa gerek.

Can Bartu’yu, “Sinyorluğa”, Lefter’i “Ordinaryusluğa” götüren futbol yolunun, nasıl onursal bir evrensel öncülüğü varsa bu günde Türkiye’nin “bereketli topraklar”ında yetişen Adana markalı müzisyen ve bestekârlarının da Amerika’dan, İsveç’e, Avrupa’ya onurla sunduğu, kendilerini tüm dünyaya kabul ettiren müzik ordinaryusları vardır. Nefesten yola çıkan bu ordinaryuslardan biri “Hacı” diye andığımız ağabey Ahmet Tekbilek ise diğeri de kardeş Ömer Faruk Tekbilek’tir ki, artık bu nefes ustalarının dünya müziği içinde çok özel yerlerinin olduğu bilinmektedir…

Anadolu folklorunun bağrında yetişip, İstanbul odaklı müzik dünyasının hamurunda yoğrulan nota sihirbazı Tekbilek kardeşler, Ortadoğu/Kafkaslar etkili Doğu müziğini kıtalar arası stratejik ve jeopolitik bir coğrafya özünde, Batı kaynaklı klasik müzik rüzgârıyla biçimlendirmenin emeklerini vermişler.

Avrupa ülkelerinde müzikteki biçemlerinin de özgünlüğüne erişen dünyaca ünlü Neyzen Tekbilek Kardeşler, sanatlarının olgunluk döneminde önemli çalışmalara imza atmaktalar… Anadolu folkloruyla Mevlâna, Doğu/Batı müziğini harmanladığını belirten Ömer Faruk Tekbilek, notaların gizemiyle gönüllere seslenirken, müziğin evrensel diliyle lisan tanımıyor.

Makamlara aşina olan, devamlı Kahire Radyosu’nu dinleyerek ezgilerin makamlarını deşifre eden bir babanın sağladığı müzik ortamında büyüyen Tekbilek kardeşlerin anneleri de darbukayla bu meşke katılıyor.

Her iki kardeş de kavaldan yola çıkıyorlar.. Mürüvvet Kekilli’nin terzi dükkânında bulduğu kavalla müzikle tanışan ağabey Hacı Bey; Gazipaşa İlkokulu’ndaki Halk Eğitim Merkezi’nde çalışmalara katılıyor. 13-14 yaşlarında, Adana Erkek Lisesi folklor grubunu çalıştıran Yaşar Akgüneş’in korosunda da kaval çalıyor. Yaşar Akgüneş, Adana İl Radyosu’na geçtiğinde, Hacı da radyoda ve “Çukurova’dan Sesler”deki yerini alıyor. Adana Radyosu kapatıldığında da gündüzleri terzilik mesleğini yapan Hacı, geceleri sahne hayatına devam ediyor. O dönemde Adana’daki çay bahçeleriyle, Adana’nın ilçelerinde konserler veriyorlar. Daha sonra, Nurinisa Toksöz’le birlikte İstanbul’a gidiyor. Rüştü Demirci ile müzik hayatını orda sürdüren Hacı; o yıllardaki yoğun müzik temposunun içinde aralarında Zeki Müren, Orhan Gencebay, Nuri Sesigüzel, Selahattin Sarıkaya ve Güneri Tecer’in de bulunduğu birçok sanatçı başta olmak üzere yüzlerce plak ve kasetin stüdyo çalışmalarında yer alıyor.

Ömer Faruk Tekbilek, Aydın Cangürgel’in “Yuva saz evinde başlayan müzik hayatında, Cangürgel’den müzik eğitimi de alıyor. O dönemde Ali Limoncu, Müslüm Gürses, Âşık Ferrahi, Yaşar Akgüneş, Mithat Ateş, Şaban Gen, (Bebili) Mehmet Genç, Halit Araboğlu, Fahri Işık, Canan Işık, Sadık İçlises, Devran Baba (Mustafa Yılmaztürk), Burhan Paker ve Şarlo Cemil Erol gibi yöre sanatçılarıyla tanışıp, konserlerde de yer alıyor.  Daha sonra İstanbul’da sürdürdüğü müzik çalışmalarında da birçok ünlü sanatçıyla çalışmaları oluyor. Aka Kutbay Gündüz ile tanıştığında ney’le de tanışan Ömer Faruk Tekbilek; Aka Kutbay Gündüz, Burhan Tonguç ve Neyzen İsmet…’den aldığı sırları yerinde kullanmasını biliyor.

1971 yılında Muzaffer Akgün, Şadan Adanalı ve Mediha Demirkıran’a eşlik etmek üzere çıktığı Avrupa turnesinde, Amerika’ya da gidiyor. O turnede eşiyle tanışan Ömer Faruk Tekbilek iki yıl kadar sonra Amerika’ya yerleşiyor. Kayınbiraderi darbukacı İbrahim Türmen, Mısırlı orgcu Şerif Sarakby ve Yunanlı buzukici Nick Moganis ile birlikte Sultan’s (Sultanlar) grubunu kurup, dört plak yapan Ömer Faruk Tekbilek’in, Brian Keane ile tanışması hayatının dönüm noktası oluyor. Verdiği konserler ve yaptığı albümlerle zaman içinde dünyaca tanınan ünlü bir sanatçı oluyor.

Ahmet Tekbilek (Hacı) ve Ömer Faruk Tekbilek nefesli çalgılar, ut, bağlama ve ritm olmak üzere birçok müzik enstrümanı ustaca çalabiliyorlar. Ve şimdi Toroslar’da yeni yapıtlarının tesadüflerine hazırlamaktalar kendilerini. Bunlardan ilki de Ömer Faruk Tekbilek’in “Nokta” adlı eseri.

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51