Atatürk´ün düşünce ve yaklaşımlarının bugün her iyi niyetli yurttaşça anlaşılmakta olan yol gösterici, çağdaş ölçülerle dayanışma ve birlik sağlayıcı değeri, bu düşünce ve yaklaşımların her alanda olduğu gibi eğitim alanında da içeriğiyle, örgütlenişi ile, kapsamıyla, gelişmiş bir demokratik toplum olmanın tüm gereklerine uygun niteliklerde oluşundan kaynaklanmaktadır.
AKP yönetiminin alalayıp özendiği çağdışı Osmanlı ?hanedan? devleti yıkılırken, Türk ulusunun % 90´ını okuma-yazma bile bilmeyen bir kara-bilgisizlik (cahillik) içinde bırakmıştı!
Atatürk Cumhuriyeti´nde ilköğretimden yükseköğretime, yaygın eğitime varıncaya değin eğitim ve öğretimin her basamağıyla ilgili yön verici ve örgütleyici ilkeler geliştirildi; bu amaçla çağın en ileri uzman düşünürlerinden yararlanılmaya çalışıldı. Bu yoldan, bilimselliğin de gereği olarak, kendi somut gerçeklerimize dayalı özgün sentezlere varmak ereği ile yararlanıldı.
Atatürk´ün Türk toplumu için eğitim alanında da kurtarıcı olan, ama ABD sömürgeciliğinin Büyük Orta-Doğu Projesinin eşbaşkanlığını üstlenmiş AKP yönetimince özellikle ters-yüz edilip yıkılmak istenen eğitim kurumlarına yön veren düşüncelerinin özeti, 1937 yılında yapmış olduğu Meclis açış konuşmasında yer alır:
- ?Okuyup yazma bilmeyen tek yurttaş bırakılmamalıdır;
- Kalkınma savaşının gerektirdiği teknik işgücü yetiştirilmelidir;
- Yurt sorunlarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, kuşaktan kuşağa yaşatacak birey ve kurumlar yaratılmalıdır.?
Görüldüğü gibi Atatürk´ün eğitim konusundaki düşünceleri, bireyin, ulusal toplumun ve uluslararası ilişkilerin barış ve gönenç içinde gelişmesi için demokratik bir eğitimin yapması gereken katkıları son derece özlü, kapsamlı ve dengeli bir biçimde kavrayan, dizgeli düşüncelerdir
Denilebilir ki Cumhuriyet tarihimizde -dahası Türk ulusunun tüm bilinen tarihinde- çağdaş, demokratik, bağımsız bir ulusal toplum olmada eğitimin ilkeleri ve uygulamadaki gereklilikleri üzerinde bilinçli ve kapsamlı olarak düşünülüp davranıldığı tek dönem Atatürk Dönemi olmuştur.
Tüm ulus olarak özümlememiz gereken bu düşüncelerin en başta gelenlerinden bir demeti, Atatürk´e BAŞÖĞRETMEN sanı verilişinin de eşliğinde kutladığımız Öğretmenler Gününde vurgulayalım:
«... En önemli, en temel nokta eğitim sorunudur. Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum durumunda yaşatır; ya da bir ulusu tutsaklık ve düşkünlüğe bırakır.»
«Efendiler, eğitim sözcüğü yalnız olarak kullanıldığı zaman herkes kendince amaçlanan bir anlayışa gider. Ayrıntılara girilirse eğitimin hedefleri türlülenir. Örneğin dinsel eğitim, ulusal eğitim, uluslararası eğitim... Bütün bu eğitimlerin hedefleri başka başkadır. Ben burada yalnız yeni Türk Cumhuriyeti´nin yeni kuşağa vereceği eğitimin ulusal eğitim olduğunu kesinlikle belirttikten sonra öbürleri üzerinde durmayacağım.»
«Ne yazık gerçek durum şudur ki yeryüzündeki üç yüz milyonu aşkın müslüman kitleleri, şunun ya da bunun tutsaklık ve aşağılayıcılık zincirleri altındadır. Aldıkları manevi eğitim ve ahlak, onlara bu tutsaklık zincirini kırabilecek insanlık niteliğini vermemiştir, veremiyor. Çünkü eğitimlerinin hedefi ulusal değildir.»
«Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken, onlara özellikle varlığı ile, hakkı ile, birliği ile çatışan tüm yabancı öğelerle mücadele gereği ve ulusal düşünceleri her şeyi bir yana bırakarak, her karşı düşünce önünde şiddetle ve özveriyle savunma zorunluluğu telkin edilmelidir... Sürekli ve korkunç bir mücadele biçiminde beliren uluslararası yaşamın felsefesi, bağımsız ve mutlu kalmak isteyen her ulus için bu nitelikleri şiddetle istetmektedir.»
«Efendiler ulusal eğitimin ne olduğunu bilmekte artık hiçbir türlü karışıklık kalmamalıdır. Bir de ulusal eğitim ilke olduktan sonra onun dilini, yöntemini, araçlarını da ulusal kılmak zorunluluğu tartışma götürmez. Ulusal eğitim ile geliştirilip yükseltilmek istenen genç kafaları bir yandan da paslandırıcı, uyuşturucu, düşsel nitelikteki gereksizliklerle doldurmaktan dikkatle kaçınmak gerekir.»
«...hükümetin en verimli, en önemli görevi eğitim işleridir. Bu işlerde başarılı olabilmek için öyle bir program izlemek zorundayız ki o program ulusumuzun bugünkü durumuyla, toplumsal yaşamın gereksinimleriyle, çevrenin koşullarıyla ve çağın gerekleriyle tamamıyla orantılı ve uyumlu olsun...»
«Bir yandan kara bilgisizliği gidermeğe çalışırken bir yandan da ülke çocuklarını toplumsal ve ekonomik yaşamda fiili olarak etkin ve verimli kılabilmek için zorunlu olan ilk bilgileri, uygulamalı bir biçimde vermek eğitim yöntemimizin temeli olmalıdır.»
«Uygar ve çağdaş bir toplumun bilim ve kültür yolunda bu kadarla yetinemeyeceği kuşku götürmez. Ulusumuzun dehasının gelişimi ve bu sayede layık olduğu uygarlık mevkiine çıkması doğaldır ki yüksek meslek adamlarını yetiştirmekle ve ulusal kültürümüzü yüceltmekle olanaklıdır.»
«Bu ilk ve son öğretim basamağı arasında ortaöğretimin de gerekliliği doğaldır. Ortaöğretimin amacı ülkenin gereksindiği türlü hizmet ve sanat adamlarını yetiştirmek ve yüksek öğretime aday hazırlamaktır. Ortaöğretimde de eğitim ve öğretim yönteminin uygulamalı ve işlemsel (ameli) olması ilkesine uymak şarttır.
?Kadınlarımızın da aynı öğretim derecesinden geçerek yetişmelerine önem verilecektir.»
«... Bir toplumun hastalığı ne olabilir? Ulusu ulus yapan, ilerletip aydınlatan güçler vardır; düşünce güçleri ve toplumsal güçler...Düşünceler anlamsız, mantıksız uydurmalarla dolu olursa, o düşünceler hastalıklıdır. Bunun gibi toplumsal yaşam akıl ve mantıktan yoksun, yararsız ve zararlı bir takım inançlar ve geleneklerle dolu olursa kötürüm olur.»
«Ülkeyi, ulusu kurtarmak isteyenler için yurt sevgisi, iyi niyet, özveri en zorunlu olan niteliklerdendir... ama bir toplumu çağın gereklerine göre ilerletebilmek için bu nitelikler yetmez; bu niteliklerin yanında bilim ve teknik gereklidir.... Bilim ve teknik için okul gereklidir... Okul genç kafalara insanlığa saygıyı, ulus ve ülkeye sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir... Ulus ve ülkesini kurtarmak isteyenler, aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmalıdırlar. Bunu sağlayan okuldur.»
«Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, sapkınlıktır. Ancak, bilimin ve tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamalarının evrimini kavramak ve ilerlemelerini zamanla izlemek şarttır.»
«Öğretmenler , Cumhuriyet, düşünce, bilim, teknik, beden bakımlarından güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni kuşağı bu nitelik ve yeteneklerde yetiştirmek sizin elinizdedir.»
«Erkek ve kız çocuklarımızın aynı yoldan bütün öğrenim derecelerindeki öğretim ve eğitimlerinin işlemsel olması önemlidir. Ülke çocukları, her öğrenim derecesinde, ekonomik yaşamda etkin, verimli ve başarılı olacak biçimde donatılmalıdır. Ulusal ahlakımız uygar ilkelerle ve özgür düşüncelerle beslenip güçlendirilmelidir. Bu çok önemlidir, özellikle dikkatinizi çekerim: Korkutma temeline dayalı ahlak, bir erdem olmadıktan başka güvenilebilir de değildir.»
«Ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekâsını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusunu durmadan ve her türlü araç ve önlemlerle besleyip geliştirmek ulusal ülkümüzdür.»
«Eğer sürekli barış isteniyorsa, insan yığınlarının durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün gönenci açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.»
UNESCO´nun da tanımladığı gibi ?Eğitim, bilim ve kültür alanlarında olağanüstü bir demokrasi devrimcisi, uluslararası anlayış, işbirliği ve barış için çalışmış, gelecek kuşaklar için örnek olacak? Başöğretmen Atatürk´ü en derin sevgi, saygı, bağlılık duygularımızla anıyor, tüm meslektaşlarımın bu engin anlamlı gününü kutluyorum.