PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


OPTİMAL YAŞAM BİÇİMİ ve  BİLİŞSEL UYUMSUZLUK

Prof. Dr. Fikri AKDENİZ


Optimal (En uygun, en iyi) Yaşamlar

Size özgü yetenek, beceri ve ilgi alanlarının bir kombinasyonuna sahipsiniz. Ama aynı zamanda, özel yetenekleriniz düşünülerek tasarlanmayan daha büyük bir toplumda ve kültürde yaşıyorsunuz. Hayatın size güçlü yönlerinize mükemmel şekilde uyan bir durum sunması pek olası değildir. Karşılaşabileceğiniz tüm olası senaryolardan, yeteneklerinizi karşılamayan biriyle karşılaşmanız çok daha olasıdır.

Evrimsel biyologlar, bir canlı varlığın karşı karşıya olduğu bir duruma uygun olmadığı zamanları tanımlamak için "uyumsuzluk koşulları" adı verilen bir terim kullanırlar. Açıkçası, uyumsuzluk durumunda olduğunuzda başarılı olmak, faydalı olmak ve kazanmak daha zordur.

Hayatınızda uyumsuzluk koşullarıyla karşılaşmanız olasıdır. En azından, hayat optimal olmayacak, belki ilgi alanlarınız için en uygun kültürde büyümediniz, belki yanlış konuyla karşı karşıya kaldınız, belki de tarihin yanlış zamanında doğdunuz. Uyumsuz bir durumda yaşıyor olmanız, iyi eşleşen bir durumdan çok daha olasıdır.

Bunu bilerek, ideal yaşam tarzınızı tasarlamayı kendi üzerinize almalısınız. Uyumsuz bir durumu iyi eşleşen bir duruma çevirmelisiniz. Optimal yaşamlar keşfedilmez, tasarlanır. Yaşamın her bir ayrıntısına, işe, sevgiye, aileye, yaratıcılığa ve arkadaşlığa eşit tutkuyla yaklaşmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Sürdürülebilir bir yaşam bizlere farkında olarak yaşamayı anlatan bir kavramdır.  Bireylerin birbirlerini etkileyerek sürdürülebilir yaşama geçmeleri kolektif ruhu besleyerek gerçek çözümleri doğuracaktır.

Hayatın sorunları olması kimsenin suçu değildir. Birçok düzensiz durum ve az sayıda düzenli durum vardır. Aleyhimize olan olasılıklar göz önüne alındığında, dikkat çekici olan, hayatın sorunları olması değil, bizim onları çözebilmemizdir.

Çoğu insan, karakterini bazı olumlu kalıplara oturtup bunların içinde yaşamayı ister. Ahlaklı, zeki, mantıklı, iyi olmak ister ve buna uygun davranmaya çabalar. Fakat bu her zaman böyle işlemez ve bazen insanlar, zihinlerindeki kalıplarla sergilediği davranışlar arasında uyum yakalamakta zorlanır. Bu durumda da psikolojide “bilişsel uyumsuzluk” denilen olay gerçekleşmiş olur.

Bilişsel Uyumsuzluk

Bilişsel uyumsuzluk, 1957 yılında Leon Festinger (1919-1989) tarafından ortaya atılmış bir psikoloji bilimi kuramıdır.

Bilişsel uyumsuzluk sosyal psikoloji  (insanların sosyal çevrelerindeki düşünceleri, duyguları, inançları ve hedeflerini inceleyen bilim dalı) de bir kuramdır. Bir kişinin davranışları ve inançları uyuşmadığında ortaya çıkan zihinsel çatışmayı ifade eder. Bilişsel uyumsuzluk, huzursuzluk ve gerginlik duygularına neden olur. İnsanlar bu rahatsızlığı farklı şekillerde gidermeye çalışırlar. Bu kuram, Amerikalı sosyal psikolog Leon Festinger’e aittir. Festinger, bilişsel uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için insan psikolojisinin 4 yolu olduğunu öne sürer:

1)Kişi kendi davranışını değiştirebilir.

2)Kişi kendi inanç ya da tutumunu değiştirebilir.

3)Kişi tutum ve davranışını değiştirmek için yeni bilgiler edinebilir.

4)Kişi hissettiği bilişsel uyumsuzluğun (çelişkinin) önemini azaltmaya çalışabilir.

Bu kuram için verilen en basit ve yaygın örnek ise “sigara içme” alışkanlığıdır.

Psikoloji alanında bilişsel uyumsuzluk, bir kişi çelişkili inançlara, fikirlere veya değerlere sahip olduğunda ortaya çıkar ve bunlardan birine veya daha fazlasına karşı çıkan bir eyleme katıldıklarında tipik olarak psikolojik stres olarak deneyimlenir. Bu kurama göre, iki eylem veya fikir birbiriyle psikolojik olarak tutarlı olmadığında, insanlar tutarlı hale gelene kadar onları değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Rahatsızlık, kişinin inancının algılanan yeni bilgilerle çatışmasıyla tetiklenir, burada rahatsızlıklarını azaltmak için çelişkiyi çözmenin bir yolunu bulmaya çalışırlar.

A Theory of Cognitive Dissonance'da (Bilişsel uyumsuzluk kuramında) (1957) Leon Festinger, insanların gerçek dünyada zihinsel olarak işlev görmek için içsel psikolojik tutarlılık için çabaladığını öne sürdü. İç tutarsızlık yaşayan bir kişi psikolojik olarak rahatsız olma eğilimindedir ve bilişsel uyumsuzluğu azaltmak için motive olur. Ya psikolojik uyumsuzluğa neden olan bilişe yeni parçalar ekleyerek ussallaştırma (rasyonalizasyon) ya da bilişsel uyumsuzluğun büyüklüğünü arttırması olası koşullardan ve çelişkili bilgilerden kaçınarak stresli davranışı haklı çıkarmak için değişiklikler yapma eğilimindedirler. Sistematik ve tutarlı akıl yürütme yöntemleriyle, zihinsel alışkanlıklarımızı sorgulayabiliriz. 

KAYNAK

Festinger, L. (1957) A theory of cognitive dissonance, Evanston, IL: Row & Peterson

Sürdürülebilir Yaşam Tarzını Benimsemeniz İçin Sebepler (İnternet bilgisi), İş Bnakası (10.4.2020)

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92