Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR

Tarih: 25.05.2015 13:18

PROJECİYİZ VESSELAM

Facebook Twitter Linked-in

Dört sene boyunca aldığım işletme eğitiminde her dönem gördüğüm ekonomi ve hukuk derslerinin üzerine bankaya başladığımda ilk farkettim ki, kitaplarda okuduğumuz geleneksel ekonomiyle reeldeki çok farklı. O zamanki adı ile Tevdiat servisinde ticari işlemlere gelen bir üreticinin çekiyle küçük bir işletmenin çeki arasında görünüm itibariyle bile fark vardı. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” misali. Uzunca bir süre dünya ekonomisi bunun kaymağını yemiş.  Ama artık günümüzde gerçek kalkınmayı ilke edinen ülkeler de çıkmış. Bakınız Güney Kore ekonomisine. Devletin bütün stratejik planlamaları etkin bir biçimde uygulamaya koyması yatmış bu başarının altında. Bilim, teknoloji, eğitim, tarım üreten ve bunu destekleyen kazanmış.

 Gelelim ülkemize. Bizlere sunulan bütün bu seçim matematiğinin gerektirdiği her türlü vaadi değerlendirmemize rağmen düşünmeden de edemiyoruz bu lojistik planlamalar elbette yıllar öncesindeki kalkınma programlarında da yer almıştır. Türkiye pek çok ülkeye göre göreceli olarak hem coğrafi yapısıyla hem de bulunduğu konum itibariyle bu kadar zenginken ne çok şey yapılmış olarak gelinebilirdi bugüne.

 Eksik olanı görmenin yanında bunu tamamlamaya çabalamanın herkesin sorumluğunda olması gerek diye düşünen bir insan olarak ne yapmamız gerekirdi diye kendimize sorduğumuzda devletin gerçekten bu kalkınma programlarını halk yararına uygulamaya koymuş olması gerekliliğinin yanı sıra bireysel olarak atılan adımların da çok önemli olduğunu görürüz. Bu anlamda elele vermenin şart olduğunu da. İşte biz de bu niyetle bir proje oluşumuna karar verdiğimizde yereldeki üretkenleri destekleyen bir güç birliğinin önemli olduğunu gördük. Dünyada bugün sınırlar genişledi. Dolayısıyla, fikirler de. Madem bir internet devrimi de hakim, şöyle bir araştırdığımda bütün Ar-ge çalışmaları ne yönde ilerliyor biliyor musunuz? Ekonomik anlamda başarı getirisinin sonuçlarına bakıldığında, sadece çok basit bir mantıkla, yani teknoloji, eğitim ve tarım üretimine önem veren ülkelerin devletlerinin önce bu kalkınma projelerini uygulamaya koymasıyla ve sonra yanı sıra bireysel çabalarla sonuç alınmış.

 Meğer insanlar çoktan yapmaya başlamışlar bile. Şimdilerde bir Do it Yourself” modeli hakim mesela bir de Maker Hareketi.” Kendin yap akımının teknolojiyle buluşması olan Maker Hareketi , teknolojinin gelişimiyle bireysel üretimi buluşturan bir hareketmiş ve tüm dünyada yayılıyormuş. Üç boyutlu yazıcılar ve ucuzlayan teknoloji ile insanlar kendi ürünlerini tasarlayabiliyor, üretebiliyor ve bir aracıya ihtiyaç duymadan fuarlarda sergileyebiliyorlarmış. Bunun bir örneği ülkemizde de düzenlenmeye başlanmış, Anadolu Sen de Yap” başlığıyla. Kaldı ki ülkemizde bu kadar genç, pırıl pırıl beyinler varken. Kimi sanat, kimi bilim, kimi eğitim, kimi üretim alanında yüzlerce düşünce üretiyor ve gerçekleştiriyorken. Daha bugün okudum gazetede, 15 yaşından sonra ilkokulu bitirmiş şimdi Harvard'da müthiş icatlara imza atan bir ekipte çalışan gençten bahsediyor.

Ne güzel değil mi? Gerçekten istemek, iyileştirmeye çalışmak, sahip çıkmak. Kendimize olduğu kadar önce yakın çevremize sonra elimizin yettiğine ama hep bizim de üzerine terimizi akıttığımız, günün birinde çocuklarımıza bırakacağımız ülkemize. Biz artık konuşmaktan çok yapıldığını görmek istiyoruz. Sonuçlarını hep birlikte yaşayacağımız gerçek anlamda insanın, ülkenin yani bütünün hayrına olan iyi niyetler ortaya konsun, beslensin ve bunlar gerçekleşsin istiyoruz. Yapılamaz mı? Yapılmaz olur mu, örnekleri var gözümüzün önünde, yeter ki gönülden isteyelim.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —