Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


RUSYA’NIN UKRAYNA İŞGALİ DEVAM EDERKEN

Can UĞURATEŞ


Dünyanın büyük bir dikkatle takip edip, etkin bir engelleme yapamadığı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekâtı devam ediyor. Ukrayna üzerinden Avrupa’ya göç faaliyeti de hız kesmeksizin devam ederken, Romanya, Polonya ve Moldova, sınırdaki aktiviteyi çeşitli bahanelerle yavaşlatıyor. Türkiye dahil diğer ülkeler, çeşitli nedenlerle Ukrayna’da bulunan vatandaşlarını, ülkeden çıkarmak için organizasyonlarını yoğunlaştırdı.

Rusya, başlattığı harekatın ilk gününde, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin kendi harekâtını engelleyebilecek unsurları olan hava meydanları, radarlar, muhabere sistemleri ve elektronik harp sistemlerini büyük ölçüde etkisiz hale getirirdi. Rusya’nın, birkaç münferit olay dışında, sivilleri hedef almamaya dikkat ettiği de gözlendi. Ancak, artan direniş karşısında, Rus kuvvetlerinin tecrübi davranış şeklinin, oldukça acımasız olacağı da bir realite.

Devam eden ve Rusya’nın operasyon olarak tanımladığı işgale dönük harekatta, dikkati çeken bir konu da Rus kuvvetlerinin önemli bir direnişle karşılaşmaksızın, Ukrayna içlerinde operasyonel harekatlar yapıp, başarılı olması. Ayrıca görüldü ki Rus kuvvetleri, Ukrayna içlerindeki kritik tesisleri ele geçirirken imhadan da kaçınıyor. Meskûn mahallerin mümkün olduğunca ateş altında kalmamasına gayretle, ülke içinde, yıkımdan mümkün olduğunca uzak duruyor. Buradan da anlaşılıyor ki Rusya Ukrayna’yı yıkmayı değil, Ukrayna’nın yönetim değişikliği ile kendine bağlı bir devlet görünümüne girmesini hedefliyor.

Ancak, devam eden harekattaki mevcut ilerleme mihverleri dikkate alındığında, Rusya’nın, Ukrayna’nın özellikle Azak Denizi ve Karadeniz kıyılarında kalıcılıkla, Ukrayna’nın denizle irtibatını da kesmeyi hedeflediği değerlendirilebilir. Çünkü harekatın başlangıcında ileri sürdüğü tarihsel gerekçeler ve belirtilen hedef sadece Donbass Bölgesinin bağımsızlığının tanınması ve korunması ile sınırlıyken, daha harekatın ilk gününde Kırım üzerinden güneyden çıkışı ve Donbass Bölgesi ile birleşme manevrası ile Karadeniz’den Odesa’ya yönlenmesi, kuzeyden Harkov istikametinde ilerlemesi ve doğrudan Kiev’i hedef alan bir mihver belirlemesi, değerlendirmeleri, Donbass Bölgesinin bağımsızlığı dışında, Rusya’nın, Karadeniz’de tam hakimiyet ve Ukrayna’da yönetim değişikliği ile NATO tehdidini tamamen ortadan kaldırmayı planladığı yönünde değiştiriyor. Yani Rusya, açıkladığı hedefin ötesine geçti bile. Görünen o ki Rusya, bundan böyle, Ukrayna’nın bir kısmında varlığını sürdürecek.

Ukrayna’nın Rus demografik yapısına sahip bölgelerini etkin olarak kontrol altına almayı planlamış görünen Rusya, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin, %40 seviyesinde Rus olan personel zafiyetini de etkin olarak kullanmayı amaçlıyor. Başkan Putin, yönetim değişikliğinde silahlı kuvvetleri öncü olmaya çağırarak, yönetimi ele geçirdiklerinde, işlerin daha kolay çözülebileceğini de resmen açıkladı. Rusya, en üst seviyeden psikolojik harekâtı etkin olarak kullanıyor ve harekata başlarken, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri içindeki Rus yapıya seslenerek, silah bırakmalarını istedi ve kendilerine dokunulmayacağı garantisini de verdi ki bunun etkilerinin, sınır muhafızları üzerinde görüldüğü gözleniyor. Rusya, fazla bir mukavemetle karşılaşmaksızın, sınır hattını geçmeyi başardı.

Ancak, Rusya’nın bu harekâtına yönelik tepkiler de giderek artmaya devam ediyor. Rusya’da dahi yüzlerce savaş karşıtı protestocunun gözaltına alındığı bildiriliyor. Görülüyor ki Dünya bir çözüm arayışında ancak elden gelen bir şey de şu aşamada pek yok gibi. Bu arada, NATO sürekli eleştirel açıklamalarına devam ederken, Avrupa Konseyi Rusya’nın temsil hakkını askıya aldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Rusya’yı kınama kararı alıyordu ki Rusya bu kararı veto etti. Bir kez daha görüldü ki daimî üyeler hakkında BM’den karar çıkarmak imkânsız ve bu konunun bir an önce çözümlenmesi gerekiyor. Ayrıca, Ukrayna’nın artan direnişi karşısında, NATO, Polonya üzerinden silah yardımına hazırlanıyor ama bu girişimin ne denli etkin olabileceği ve sonuçlarının ne olacağı da şüpheli.

Ukrayna, gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla asimetrik savaş hazırlığı içinde ve 18-60 yaş arası erkekleri seferberlikle silah altına alıyor. Ancak, ülkenin arazi yapısı dikkate alındığında ve gelinen durum değerlendirildiğinde en iyi direnek noktalarının meskûn mahaller olduğu görülüyor. Eğer kısa sürede, her iki devlet arasında bir anlaşma sağlanamayıp da çatışmalar devam ettirilirse, meskûn mahal muharebelerinin etkinliğinde, yerleşim yerlerinde büyük çaplı bir yıkım da ortaya çıkabilir.

Gelişmeler Türkiye açısından da oldukça ilginç sonuçlara yönlenecek gibi görülüyor. Bu arada Montrö Sözleşmesinin ne denli doğru bir hamle ve Karadeniz için ne denli önemli olduğu, bir kez daha görüldü. Türkiye, oluşan konjonktürde, Montrö’ye bağlı kalacağını belirtirken hem Rusya hem de Ukrayna bu konuda istemlerini iletti. Türkiye, bir NATO üyesi ve Karadeniz üzerinden her iki devletin komşusu olarak yapabileceği en etkin girişimi de yaptı ve insani yardıma hazır olduğunu açıkladı ki oluşan konjonktürde, bunun dışında yapabileceği fazla bir şey de yok gibi görünüyor. Ayrıca Türkiye, barış görüşmeleri için arabulucu olabileceğini de açıkladı. Ancak, Türkiye’nin durumu oldukça zor bir diplomasi gerektiriyor ve her iki ülkeyle de ilişkilerin devamlılığı önem kazanırken, Türkiye’nin, İkinci Dünya Savaşı süresince yürütülen diplomasinin etkinliğine eşdeğer bir diplomasiye ihtiyacı olduğu da çok açık.

Can UĞURATEŞ

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00