Prof. Dr. Özer OZANKAYA

Tarih: 04.01.2018 13:49

TOPLUMBİLİM´İN KURUCUSU EMILE DURKHEIM´IN 100. YILDÖNÜMÜNÜN KENDİ ÜLKESİ FRANSA´DA BİLE SESSİZ GEÇİŞTİRİLMESİNİN ÜZÜCÜ ANLAMI!

Facebook Twitter Linked-in

"Toplum olaylarını nesneleri inceler gibi inceleme gereği ve olanağı" düşüncesi, yani toplumun bir bütün olarak da, birimleri açısından da kendine özgü bir gerçekliği olduğu ve bu gerçekliğin bilimsel olarak incelenip anlaşılabileceği" düşüncesi, dogmatik düşünüş güçlerince hâlâ engellenmek istenmekte ve güçleştirilebilmektedir.

Durkheim´ın 100. ölüm yıldönümünün kendi ülkesi Fransa´da bile sessiz geçiştirilmekte olması, insanlık adına, bilim adına çok üzüntü vericidir.

Çünkü sanayileşmiş toplumların dünyanın nerdeyse ¾´üne yaşamı zehir eden sömürgeci uygulamaları, özellikle toplum yaşamının bilimsel olarak anlaşılıp bilinçli olarak düzenlenebilir olduğu gerçeğinin kavranmasını önleme yoluyla sürdürülmektedir.

Oysa, tam da ?Eğer toplumbilimin amacı insanları daha özgür, daha eşitlikçi, daha güvenli ve gönençli yaşamanın yollarını göstermek değilse, bir dakikalık araştırma zahmetine bile değmez.? dediği için, özellikle insanlığa yıkım getiren şu BOP döneminde, Durkheim´ın bilime ve demokrasiye birinci sınıf katkı niteliğindeki yapıtları ve buluşları gibi 100. ölüm yıldönümü de, sessiz geçiştirilmektedir.

Gerçekten de ABD Başkanı George Bush´un "Ben bilimin değil, İsa´nın yolundayım!" deyişi, toplumbilimin güneş tutulmasına uğratılışının en belirgin anlatımı olmuştur.

Kendine "toplumbilimci" diyen, ama gerçekte bilimin özü ve temeli olan bilimsel yönteme bağlı kalmayan "mikrososyolojist"lerin de bu sessizliğe katılması, yine hem üzücü, hem anlamlıdır.

"Marksizm-Leninizm" dogmacılığının da Durkheim´ı dışlamış olduğu bilinmektedir.

Galileo´nun dünyanın yuvarlaklığı buluşuna karşı çıkan Kilise´nin ?Gözleri yok mu ki dünyanın düz olduğunu göremiyor?? deyişine benzer bir biçimde, toplumbilim karşıtları da ?Tek gerçekliğin bireysel insan istençleri olduğunu nasıl göremiyor?? demektedirler.

Bunlara karşılık Türk Devrimi:

- bir yandan ?Her toplumun bir ortak bilinci (vicdanı) vardır; eğer sık sık ortaya çıkıp kendisini belli etmiyorsa, bundan onun yokluğu sonucu çıkarılmamalıdır." diyerek Durkheim´ın en temel kavramı olan ?ortak bilinç? kavramına işlevsel kılmıştır;

- bir yandan da her türlü doktrinerciliğe karşı çıkarak Durkheim´ın toplumu bilimsel olarak anlama, açıklama ve düzenleme yolundaki özgürleştirici katkısını yaşatıcı değerde olmuştur:

"Biz de isteseydik uygulanamayacak düşünceleri, kuramsal ayrıntıları yaldızlayıp bir doktrin yazabilirdik. Öyle yapmadık. Ulusumuzun maddi ve manevi gelişme gereksinimlerinin ışığında, işlem ve eylemlerimizle SÖZLERİN VE KURAMLARIN ÖNÜNDE GİTMEĞİ YEĞLEDİK."

Bu yaklaşımlarıyla Türk Devrimi, Durkheim´ın kurucusu olduğu toplumbilime sürekli katkı niteliğinde olmuştur.

Durkheim´ın başlıca yapıtlarının tümünü dilimize çevirmiş olan bir toplumbilimci olarak, hem bilimsel uzmanlık alanıma, hem çağdaş Türk toplumuna önemli bir hizmet yaptığım kanısındayım.

Tümünü de CEM Yayınevi´nin yayınladığı bu yapıtları, ne yazı ki ne D&R´lar, ne hatta ticari kazancı önde tutan belli başlı kitapevleri vitrin ve raflarında bulundurmuyorlar. AKP dönemi üniversitelerinde kaynak olarak da önerilmemektedir?

Bu nedenle FACEBOOK arkadaşlarımın bilgisine tümünü duyurmama ve kendi arkadaşlarına da duyurmalarını rica etmeme izinlerini diliyorum.

- İNTİHAR

- TOPLUMSAL İŞBÖLÜMÜ

- DİNSEL YAŞAMIN İLK BİÇİMLERİ

- TOPLUMBİLİMDE YÖNTEM KURALLARI

- TOPLUMBİLİM DERSLERİ

- PRAGMACILIK VE TOPLUMBİLİM

(CEM YAYIYINLARI)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —