Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNE YÖNELİK DEMOGRAFİK SORUNU


Günümüzün çok tartışılan ve toplumsal algılarda tedirginlikle karşılanırken, düşünen beyinleri endişeye sürükleyen en önemli konusu: Etnik yapıların farklı nedenlerle yer değiştirmelerinde, ağırlıklı olarak Türkiye’yi tercihiyle, ülkenin stratejik konumlu bölgelerinde değişmeye başlayan demografik yapı. Konu, önemiyle oldukça öne çıkarken gerek karar vericilerin söylemleri gerek muhalefetin iddiaları gerekse sosyal medya paylaşımlarının doğru/yanlış gözler önüne sererek yarattığı tartışma ortamının, ülkeyi yine gerginliklere, kutuplaşmalara yönlendirmeye başladığını bir an önce görebilmek ve sorunu giderici tedbirleri derhal hayata geçirmek gerekiyor.

Mülteci, göçmen, geçici sığınmacı ve kaçak kavramlarının uluslararası hukuktaki yerleri, tanımları, kapsayıcılıkları, koruyuculukları birbirinden farklıyken, toplumsal boyutta yapılan söylemlerde oluşan bilgi kirliliğinde, tüm kavramlar karışırken, bireysel algıların karışmaması mümkün değil. Tarihsel süreçte, zaman içinde görüldü ki bilgi kirliliğinden kaynaklı algı yanılgıları, yapılan manipülasyonlar ve ajitasyonlarla bir anda çok farklı ve vahim sonuçlara yönlenebilecek kitlesel eylemsellikleri kolaylıkla tetikleyebiliyor. Bu durumda konunun öneminden hareketle, kesinlikle bir şeffaflık politikasının izlenmesi ve yetkililerce halkın doğru bilgilendirilmesinin gerekliliği ortaya çıkıyor.

Küresel güçlerin konuya bakış açıları, kendi çıkarları doğrultusunda tamamen zıt davranışlara yönelik söylemlerle gelişirken, Türkiye’nin, coğrafi konumunun değişmezliğinde oluşmuş jeopolitikle, her açıdan bir geçiş bölgesi olduğu görünümü ortaya çıkıyor. Bu coğrafi konumdan kaynaklı zorunlu konuşlanmasıyla, Türkiye, zorunlu göç yollarında, üç kıta arasında köprü vazifesi görürken, devreye giren inanç politikaları, sorunlu bölgelerden gelenlerin bir şekilde ülkede kalıcılığını sağlarken, AB ülkelerinin, yer değiştirenlere karşı izlediği politikaların etkisinde, Türkiye’nin batı sınırları da bir tecrit duvarı niteliğine bürünüyor. Bu durumda da ülke, bir toplanma merkezi, toplama kampı konumuna gelmiş izlenimi veriyor.

Küresel güçler, kendi çıkarları doğrultusunda ve gerekli gördüklerinde, kriz yaşadıkları ülkeden gelmiş farklı etnik kökenli kendi vatandaşlarını dahi kriz/savaş süresince kontrol altında tutmayı tercih eder ve hatta özel kamplarda toplamaktan çekinmezken, Türkiye’ye Doğu ve Güney Doğu sınırlarından giriş yapan ve sayıları farklı kesitlerden farklı söylemlerle, 4-7 milyon arasında tahmin edilen yer değiştirenlerin ülkede serbestçe dolaşması, dilediği bölgede, dilediği yerde ikamette zorlanmamasıyla oluşan durumda, ülkenin, birkaç farklı jeostratejik planlamayla, oldukça kritik olduğu değerlendirilebilecek bölgelerinde, mevcut demografik yapıların arzu edilmeyen yönde, artan ivmeyle Türkiye aleyhinde kritik şekillenmeye başlamasına yol açtı.

Doğrudur, yardıma muhtaç olanları, özellikle hayati tehlike altında bulunanları, tehdit altındaki masumları korumak bir insanlık görevidir. Ancak devletin görevlerinden biri de ülkenin bütünlüğünü, bekasını korumak ve kollamak, bu doğrultuda vizyonla oluşturulacak misyonları hayata geçirmektir. Artık herkesin bildiği gibi Büyük Arap Krallığı, Büyük İsrail Projesi, Büyük Ortadoğu Projesi, ardından Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi gibi küresel güç destekli planlamaların halen yürürlükte olduğunu ve her ne kadar Sevr paranoyası olarak algılara yanlış olarak sunulsa da Sevr koşullarının, dönemin güç odaklarının devamlılığında, bir alternatif olarak jeostratejik esaslı dosyalarda uygulanmaya hazır durumda bulundurulduğunu da değerlendirmek yanlış olmaz.  

Bu önemli projeler, halen küresel güçler tarafından farklı taktiklerle uygulanmaya zorlanırken, Türkiye’nin eğitimli, bilgili, birikimli vizyon sahibi beyinlerle, yapılarak dayatılan planları değiştirme, etkisiz hale getirme doğrultusunda detaylarda oynamalarla ve yeni oyunlar kurarak geleceğine etkin yön vermesi gerekiyor.

Demografik yapılarda değişimin en büyük ve gizli tehlikesi, gelecekte, büyük küresel baskılarla oluşabilecek bir plebisit zorlamasının getirisi. Ayrıca, farklı etnik yapıların, ajite edilmiş istemlerinde örgütlenmeleriyle, gerektiğinde kalkışmalarla ortaya çıkabilecek nitelikte olması. Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Akdeniz bölgeleri yoğun bir demografik kaosa sürüklenmiş durumda. Türkiye, devam ettirdiği sınır ötesi harekatlarla bu sorunun gelişimini mümkün olduğunca ötelerken, esasta küresel güçlerin bölgesel istemlerinde bir değişim gözlenmediği gibi, Rusya Doğu Akdeniz’de etkin konumlanmayı başardı ve ABD, Karadeniz’e uzanımda oldukça etkin bir konuma ulaşırken, Yunanistan’ın kuzeyindeki Dedeağaç konuşlanmasıyla, etkin bir bölgesel güç konumunu da elde etti. Burada konuşlandırdığı güç, doğrudan Türkiye’yi hedef alan bir görünüme de sahip. Bu izlenim, ABD’nin Girit Adasında bulunan Suda üssü, Ege’yi kuşatacak yeni üs istemleri ve Suriye’deki mevcudiyetiyle güç kazanıyor.

ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı ardından, buradan Türkiye’ye yönlenen oldukça fazla sayıda insan kitlesi olduğu ve Taliban’ın Afganistan’da yönetimi tamamen ele geçirmesiyle, bu sayının çok daha fazla artacağı iddiası da algılarda kaotik bir durum yaratırken, iddialara göre, gelenlerin birçoğunun, yıllar içinde ABD yanında çalışmış kişiler olması ve sadece savaşçı görünümlü erkeklerin gelmesi, oldukça düşündürücü bir gelişme.

Türkiye’ye gelmiş olan önemli sayıda Suriyeliyle birlikte, Afganistan’dan gelenlerin önemli bir ortak özelliği var. Bunların neredeyse tamamı savaş tecrübesine sahip ve silah kullanmasını bilen kişiler. Silah deyince akla ateşli silahlar gelse de unutulmamalı ki kullanmasını bilen için, küçük bir çakı dahi öldürücü bir silahtır. Üstelik en tehlikeli silah, görevine inanmış, motive edilmiş insandır.

Demografik yapının korunması ve dengeli gelişimi devletin en önemli görevlerindenken, şeffaf politikalarla alınan tedbirler konusunda halkın mutlaka bilgilendirilmesi gerekliliğinde, bir an önce karar verici konumdakiler ile muhalefetin ve ilgili akademik beyinlerin katılımıyla sağlanacak konsorsiyumun hayata geçirilmesiyle, giderek daha fazla endişeyle gerilen toplumun rahatlatılması ve bu sorunun çözümüne yönelik bir yol haritasının, en kısa sürede hazırlanarak hayata geçirilmesi gerekiyor.   

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00