Ahmet ERDOĞDU


TÜRK’ÜN CUMHURİYET MUCİZESİ 99.YILDAN 100.YILA GİDERKEN RÖPORTAJLAR-YAZILAR (23)

Ahmet ERDOĞDU


Değerli okurlar, 

Cumhuriyetin ilanından bugüne 99 yıl geçti. Biz de Yeni Adana gazetesi olarak, bu süre içerisinde Cumhuriyetin ülkemize ve ülkemiz insanına ne gibi yararlar sağladığının anlaşılması açısından, Osmanlı İmparatorluğundan Cumhuriyete, Cumhuriyetten bugüne gelen süreci inceliyoruz. Bu uzun yazı dizisinde bugün yazar, Dr. Sayın Serdar Şahinkaya’nın kaleme aldığı, İzmir’de yapılan 1. Türkiye İktisat Kongresi ile ilgili yazısıyla devam ediyoruz.

serdar şahinkaya 2        

17 Şubat – 4 Mart 1923’de İzmir’de Toplanan 

Türkiye İktisat Kongresinin Hatırlattıkları (1)

Yazıya, 2023’den bakarken 1923’ü anlayabilmek, değerlendirebilmek için kritik bir soru sorarak başlayalım; Tarihi kimin kalemiyle yazıyorsunuz ya da kimin gözlüğüyle okuyorsunuz?

Bu toprakların çocukları, “ateşi ve ihaneti gördü” ve “dövüştü yeni bir âlem için” ve kazandı ve de bu toprakları yeniden yurt yaptı.

1922’nin 9 Eylülünde emperyalizmi, Ege’ye gömdü. Ortalık yangın yeri idi. Emperyalizmi İzmir’de denize döken muzaffer orduların başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tam beş ay sonra 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihlerinde önceden tasarladıkları İktisat Kongresini, Yunan işgaline inat İzmir’de topladılar.

Bu yazı, İktisat Kongresi’ne dair kimi izleri sürerek hatırlatmalarda bulunmayı ve günümüze ışık tutmayı amaçlamaktadır. İzler esas olarak başkumandan Gazi Paşa’nın Kongreyi açarken yaptığı oldukça ayrıntılı ve çok önemli konuşmasının kurgusu doğrultusunda olacaktır.

Resim 1: Gazi Mustafa Kemal, Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi için gittiği İzmir’de Kongreden bir gün önce İzmirli hanımlarla toplantı yapmıştır, 2 Şubat 1923

(K: İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat – 4Mart 1923. Stil Matbaacılık A.Ş. 2004.)

“Milletimiz mazisinden değil, artık istikbalinden mesuldür”

Cumhuriyetin kuruluşuna giden sürecin başlangıcı, Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Büyük Zaferdir. Bu zafer, mazlum bir ulusun emperyalizm karşısında boyun eğmeyişidir. Bu zafer, “Yoksulların Zaferidir”.

Cumhuriyete ait iktisat politikalarının başlangıç hedefleri, Türkiye İktisat Kongresi’ndedir. Kongre, 9 Eylül, yani Yunanlıların İzmir’den kovulmasını izleyen beş ay sonra, 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir’de ülkenin birçok yerinden gelen, toplumu oluşturan sınıfları, farklı bir ifade ile İşçi, Sanayici, Çiftçi ve Tüccar gruplarını temsil eden 1135 delege ile kadim kent İzmir’de toplanmıştır. Türkiye’nin bütün üretici ve yaratıcı güçleri Kongrededir.

Resim 2: İktisat Kongresine Katılan Delege Gruplarının Armaları

(K: Gündüz Ökçün,  Türkiye İktisat Kongresi – 1923 İzmir.-Haberler_Belgeler_Yorumlar.  Üçüncü Basılış. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No.471. 1981.)

Türkiye İktisat Kongresine ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre açış konuşmasına değinmek önemlidir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ‘kökleri’ oradadır. Farklı bir ifade ile dünü anlamada, bugünü kavramada ve yarını oluşturmada oldukça öğretici ipuçları taşımaktadır.

Resim 3: Kongrenin Yapıldığı Hamparsumyan Han, 1974 yılı dış görünüş

(K: İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat – 4Mart 1923. İstanbul, Stil Matbaacılık A.Ş. 2004.)

Kongre Başkanlığına Kâzım Karabekir Paşa, divan kâtipliğine de İstanbul Millî Türk Ticaret Birliği’nden Ahmet Hamdi (Başar) seçilmiş, Hamparsumyan Han’ın ikinci katı Kongre’ye tahsis edilmişti. Pek çok izleyici yanında Sovyetler Birliği temsilcisi Semyon İvanoviç Aralof ve Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti Büyükelçisi İbrahim Ebilov’da vardı. Gazi Paşa, sivil giyinmişti ve kalpaklı idi. Başkanlık kürsüsünün sol tarafında maiyetiyle birlikte kendisine ayrılan yere oturdu. Kongre divanının seçiminden sonra açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Salondakiler sonsuz bir heyecanla kendisini alkışladılar. 

Aynı günlerde Lozan’da bulunan İsmet İnönü başkanlığındaki Türk delegasyonu ise özellikle kapitülasyonların kaldırılması ve iktisadi bağımsızlık için gerilimli bir uğraş vermektedir. Ankara Hükümeti’nin önüne Osmanlı dönemine ait 400 – 500 yıllık hesaplar çıkarılınca da uzlaşma sağlanamamış ve görüşmeler, Gazi’nin bilgisi dâhilinde, 4 Şubat 1923 tarihinde Ankara’nın kendisine dayatılan anlaşma hükümlerini reddetmesi üzerine kesintiye uğramıştır.

Resim 4: Derso ve Kelin’in çizgileriyle Lozan’da Türk Heyeti

(K: Serdar Şahinkaya. “Yollar Dikensiz Gül Bahçesi Değildi: Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi (17 Şubat – 4 Mart 1923). Nasıl Toplandı? Kimler Katıldı? Hangi Kararlar Alındı?”. Görsel Sunum. İnönü Vakfı. Pembe Köşk. 19 Nisan 2014.) 

Bu gelişmeler, Kongreyi daha da anlamlı kılmaktadır. Aslında emperyalistler, Lozan’da, askeri olarak zafer kazanmış bir ulusa,  devlet kurdurmamak için var güçleri ile bastırmaktadır. İşte Başkumandan Gazi Paşa, bunun nedenlerini de Kongre konuşmasında aşağıdaki şekilde belirtmektedir.

“EfendilerGörülüyoki, bu kadar kesin, yüksek ve başarılı bir askeri zaferden sonrdahibizi sulhkavuşmaktan alıkoyan neden, doğrudan doğruya iktisadi sebeplerdir, iktisadi anlayıştır. Çünkü bu Devlet, iktisadi egemenliğini sağlayacak olursa; o kadar kuvvetli bir temel üzerinde yerleşmiş ve yükselmeğblaş olacaktır ki, artık bunu yerinden kımıldatmamümkün olamayacaktırİşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın olur diyemedikleribir türlü kabuedeme­dikleri budur.” 

Tartışılan ve kafa karışıklığına yol açan bir soru: İktisat Kongresi, Lozan Konferansı Kesildiği İçin mi Toplandı?

Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi’nin Lozan görüşmeleri kesildiği sırada toplandığı doğrudur. Barış Konferansı 4 Şubat’ta kesilmiş, Kongre bundan on üç gün sonra, 17 Şubat 1923’te toplanmıştır. Ancak, Kongreye Lozan’daki görüşmeler kesilince karar verilmemiş, Kongrenin toplanması çok önceden, ‘Kasım 1922’de kararlaştırılmıştır. 

İktisat Vekili Mahmut Esat Bey (Bozkurt) ile “kongreyi İktisat Vekaleti mi Heyeti Vekilemi kararlaştırdı; bir sürü vekil Kongre üyesi seçildi, Meclis toplanamazsa ne olacaktır” diye bu kararı eleştiren muhalif milletvekili Ali Şükrü Bey arasındaki tartışma Meclis tutanaklarına geçmiş ve rahmetli hocamız Gündüz Ökçün’ün kitabına da aktarılmıştır.

İktisat Vekili Mahmut Esat Bey, Ali Şükrü Bey’in sorusuna 5 Şubat’ta TBMM’de yanıt verirken, İktisat Kongresi için illere resmi genelgenin “bir buçuk ay önce” (yani, Aralık ayında) gönderildiğini; kararın ise, Kasım’da verildiğini söyler ve Kongrenin kararlaştırılma öyküsünü de şöyle anlatır: 

(Yurdun bazı bölgelerinde ekonomik incelemelerde) bulunmak üzere bundan bir hayli müddet evvel seyahatim esnasında memleketimin pek çok ihtiyacını yakından gördüm. Ve uzun senelerden beri unutulmuş olan iktisadiyatımız hakkında memleketimiz iktisat âmillerinin bir araya gelerek düşünmelerini, nokta-i nazarlarını (görüşlerini) Büyük Millet Meclisine ve Büyük Millet Meclisi Hükümetine bildirmelerini ve teşebbüs-ü şahsileri (kişisel girişimleri) ile orada yapılması lazım gelen işlere derhal orada karar vererek harekete gelmelerini münasip gördüm. Ve 12 teşrin-i sânide (Kasım’da) Başkumandan Paşa Hazretlerine İzmir’den telgraf çektim. Dedim ki, memleketin iktisadiyatı uzun senelerden beri unutulmuştur. İktisat âmilleri dinlenmemiştir. Bu meslek adamlarını dinlemek ve onların dileklerine göre bir iktisat programı vücude getirmek lâzımdır. Ve bu çok hayırlı olur. Bu hayırlı işin riyaset-i fahriyesini (fahri başkanlığını) kabul eder misiniz? diye sordum. Başkumandan Paşa hazretlerinden cevap aldım. Maâl memnuniye muvafakat ediyorlardı”

Lozan barış konferansı kesildiği için bir kongre düzenlemek ile önceden toplanması kararlaştırılmış bir kongrenin, Lozan görüşmelerinin kesilmesine denk gelmesi birbirinden farklı şeylerdir. İşte, mevzunun bam teli de budur. Hatta “Lozan kesildiği için kongre toplandı” iddiasının tam tersine, İktisat Kongresi’nin, “barıştan sonra” toplanmasının tasarlandığını ileri sürmek bile olanaklıdır. Çünkü barış konferansının kesilmesi bir yana, bu kadar uzun sürmesi bile taraflarca beklenmeyen bir durumdur. 

Açıklama: Açıklama: Resim 3

Resim 5: Gazi Mustafa Kemal ve Türkiye İktisat Kongre Delegelerinden Bir Grup, Kongre Binası önünde.

(K: Yaşar Aksoy, “İzmir’de Milli Burjuvazinin Kuruluşu”, Cumhuriyet’in İzmir’i. 9 Eylül 2008, Cumhuriyet Gazetesi Eki, s.44.)

Bu Kongre, Erzurum ve Sivas Kongreleri Kadar Önemlidir…

Amasya Tamimi nasıl Kurtuluş Savaşını başlatan ve bu ‘savaş boyunca güdülen amaç ve esasların’ hukuki temel metnini oluşturmuşsa, Türkiye İktisat Kongresi de, bir miktar iddialı bulunsa da, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve bu cumhuriyetin niteliğini oluşturan iktisadi yapılanmanın ana kurgusu için ciddi birikim yaratmış / sağlamıştır. 

Unutulmamalıdır ki, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi her yıl şenliklerle anılırken, üzerlerine bilimsel toplantılar yapılırken, her nedense aynı ölçüde önemli olan Türkiye (İzmir) İktisat Kongresine gereken hassasiyet gösterilmemiştir.

Oysa Gazi Mustafa Kemal Kongreyi açış konuşmasında;

“ Efendiler,  Yüce Kurulunuzla bugün başlamış olan Türkiye İktisat Kongresi çok önemlidir. Çok tarihîdir. Nasıl ki Erzurum Kongresi felâket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak hususunda Misak-ı Millî’nin ve Anayasanın ilk temel taşlarını sağlamada neden olmuş, etken olmuş öncü olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, millî tarihimizde en önemli ve yüksek hatırayı yaratmış ise, kongreniz de milletin ve memleketin yaşantısını sağlayarak, gerçek kurtuluşuna yardımcı olacak kanunun temel taşlarını ve esaslarını ortaya koymak suretiyle tarihte çok büyük bir ad ve çok kıymetli bir yer almış olacaktır.

Bu kadar önemli ve tarihî kongrenizi açmak şerefini bana vermiş olmanızdan dolayı teşekkürler ederim. Ve böyle bir kongreyi yapanlar sizlersiniz. Bundan dolayı sizleri tebrik ederim”.

değerlendirmesini yaparak, Kongrenin önemini açıkça ortaya koymuştur. 

Şöyle de diyebiliriz: Kongre, Cumhuriyetten önceki son kurucu kongredir…

Burayı Yabancı Sermayeye Esir Ülkesi Yaptırtmayız…

1920 Millî Misakı’yla saptanan ulusal sınırlar, savaş meydanında fiilen gerçekleştirilmişti; ama iktisadi egemenlik uğrundaki mücadele Lozan’daki görüşme masasında hâlâ sürüyordu. 

İktisat Kongresi’nin amaçlarından biri, siyasal önderlik ile çeşitli ekonomik gruplar, özellikle de İmparatorlukta yabancı sızmasının aracı olmuş ve Kemalist kadroların uygulamalarına şüphe ile yaklaşan ticaret kesimi arasında amaç birliği bulunduğunu dünyaya göstermekti.  Gösterildi de. Kongre de, Milli Türk Ticaret Birliği’nce temsil edilen bu grup, kuvvetli bir milliyetçi tutum aldı. İthal mallarına gümrük resmi konması hakkını savundular, Türkiye’deki yabancı sermayeye tavizler ya da tekel hakları tanınmasına karşı çıktılar, ülkenin karasularında serbest taşımacılık hakkı  (kabotaj) talep ettiler ve mümkün olduğu kadar kısa zamanda para basma yetkisine sahip bir milli bankanın kurulmasını istediler. Yabancı sermaye, ancak milli ekonomiye yararlı olması koşuluyla kabul edilebilirdi. Kongrede ortaya atılan önlemlerin hemen hepsi tek bir temel hedefe yöneliyordu: Bir milli ekonominin kuruluşunu ilerletmek ve doğmakta olan cumhuriyet devletinin sosyoekonomik temelini kısa sürede oluşturacak ekonomik güçleri geliştirmek.

Bu çerçevede BMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’nın kongre konuşmasındaki ‘yabancı sermaye’  ilgili hususu da burada belirtmekte yarar bulunmaktadır:

“Efendiler, İktisadi alanda düşünür ve konuşurken, sanılmasın ki dış sermayeye karşıyız, hayır bizim memleketimiz geniştir. Çok emek ve sermayeye ihtiyacımız var. Kanunlarımıza uymak şartıyla dış sermayelere gerekli teminatı vermeğe her zaman hazırız. Yabancı sermaye çalışmalarımıza eklensin ve bizim ile onlara için yararlı sonuçlar versin fakat eskisi gibi değil. Hakikaten mazide ve bilhassa Tanzimat devrinden sonra yabancı sermayesi memlekette müstesna bir mevkiye sahip oldu. Ve ilmi manasıyla denebilir ki, devlet ve hükümet yabancı sermaye yabancı sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık her medeni devlet gibi, millet gibi, yeni Türkiye dahi buna razı olamaz; burasını esir ülkesi yaptıramaz. (Bravo sesleri, alkışlar).”

Bu sözler, son derece açık ve nettir. Lâkin süreç içerisinde kimi çevreler ‘cımbızlama’ yaparak sadecesanılmasın ki dış sermayeye karşıyız” ibaresini adeta bir slogan gibi kullandılar / kullanmaktadırlar.

Bütün Esaslar İktisat Programından Çıkmalıdır…

Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet kadrolarının tümü için herhangi bir iktisadi görüşleri yoktur, onlar sadece kültür devrimcisidir diyenlere en açık cevap yine Kongre konuşmasındadır:

“Arkadaşlar;

Bence yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün esasları, bütün programları iktisat programından çıkmalıdır. Çünkü biraz önce söylediğim gibi, her şey bunun içinde toplu halde bulunmak­tadır. Bundan dolayı çocuklarımızı o şekilde eğitip, öğretmeliyiz. Onlara, o şekilde bir eğitim vermeliyiz ki ticaret, tarım ve sanat dün­yasında ve bütün bunların çalışma alanlarında yararlı olsunlar, etkili olsunlar, çalışkan olsunlar, yaratıcı birer organ olsunlar. Bu nedenle eğitim programımızda, gerek ilk tahsilde, gerek orta öğretimde; verilecek bütün bilgiler, bu görüşe uygun olmalıdır. Maarif prog­ramlarımız böyle düzenlenince, devletin diğer şubeleri için düşünülecek programlar da ekonomi programına dayanmaktan kendilerini kur­taramazlar. Esaslı bir program yaparak, bunun üzerinde, bütün milleti aynı uygunluk içinde yetiştirmek ve eğitmek gerekmektedir”

Açıklama: Açıklama: Resim 4

Resim 6: Gazi Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir Paşa’nın Kongre için geldikleri İzmir Basmahane Garında karşılanışları (K: APİKAM Arşivi.)

“Emek Misak-ı Millisi” ve “Çalışkanlar Diyarı” 

Gazi Paşa’nın Kongre konuşmasında iki kritik önemdeki hususun altı çizilmelidir: ‘Sınıfsız toplum’ ve ‘Emek Misak-ı Millisi.  Gazi’nin bu konularda sözlerine değinmeden İzmirli hemşerimiz Kaptan Attilâ İlhan’ın yazdıklarına bir göz atalım:

“(...) Hangi öğrenciye Misak-ı Millî’yi sorsan, Anadolu dikdörtgenindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin o ateş, kan ve barut yıllarında kesinleştirilmiş, ‘toprak bütünlüğü’ nü anlar. Oysa Gâzi Mustafa Kemal’in inkılâp idrakinde ‘Üç Misak-ı Millî’ birbirini tamamlıyor; böylece, ciddi bir ‘uluslaşma’ sürecini başlatıyor: İlk Misak-ı Millî, Anadolu’nun toprak bütünlüğü, Osmanlı ‘mülkünün’ nihayet üzerinde yaşayanlara bir ‘yurt’ ya da ‘vatan’ olmasıdır. Ama bu yetmez. O yurtta yaşayan halkın ‘millete’ dönüşmesi, vazgeçilmez bir şarttır; bu şartın gerçekleşmesi ise diğer iki – ve nedense es geçilen- Misak-ı Millî’ye bağlıdır; İlki ‘Sây’ı (Emek) Misak-ı Millî’si, ikincisi ‘Maarif Misak-ı Millî’si!. Mustafa Kemal, ilkinde İzmir İktisat Kongresinde adınca söz etmişti.” 

Bakalım Gazi Paşa neler söylemiş:

“Bizim halkımızın çıkarları birbirinden ayrılır. Sınıflar halinde değil aksine, varlıkları ve çalışmalarının ürünleri ile birbirleri için gerekli olan meslek sınıflarından oluşmuştur. Bu dakikada dinleyicilerim de çiftçilerdir, sanatkârlardır, tüccarlardır, işçilerdir. Bunların hangisi bir diğerine karşı olabilir. Çiftçinin sanatkâra, sanatkârın çiftçiye, çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkâr edebilir. Bugün mevcut fabrikalarımızda ve daha da artmasını dilediğimiz fabrikalarımızda kendi işçilerimiz çalışmalıdır.  Refah içinde ve memnun olarak çalışmalıdır bütün bu saydığımız meslek sınıfları aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek tadını duyabilmelidir ki çalışmak için güç ve kuvvet bulabilsin. Bundan dolayı programdan söz edildiği zaman âdeta denilebilir ki; bütün halk için bir Emek Misak-ı Millî’ sidir ve böyle bir Emek Misak-ı Millî’si etrafında toplanmaktan hâsıl olacak siyasî şekil ise, alelâde bir parti niteliğinde düşünülmemelidir”

Yine hemşerimiz Attilâ İlhan, Gazi Paşanın buradaki son cümlesi için diyor ki; “Son cümle hiç kuşkusuz, CHP’yi “alelâde”, hatta “enayi” bir parti haline getirenler için “yaman bir fırçadır”. 

Ve Gazi Paşa, isteğini, dileğini ve özlemini dile getirmektedir:

“(...) İsteğimiz şudur: Bu memleketin halkı ellerinde örnekleriyle; tarım, ticaret, san’at emek ve sabanın temsilcisi olsun. Artık bu memleket fakir, millet değersiz değildir. Memleketimiz zenginler memleketidir. Bu yeni Türkiye’nin adına ‘çalışkanlar diyarı’ denir. İşte millet böyle bir devir içinde bulunuyor. Kongreniz bir devri yaratacak ve tarihini de yazacaktır. Bu tarih kitabında en büyük makam çalışkanlara ait olacaktır”.

Üç Konuşma, İki Siyasi Çizgi

Ateşle, barutun dans izlerinin henüz silinmediği o tarih dönemecinde toplanan Kongre’ye yansıyan ‘iki anlayışın’, farklı bir ifade ile ‘iki siyasi çizginin’ karşılaştırmalı analizini Korkut Boratav Hocamız, Milli Mücadelenin kahramanlarından, özellikle Doğu Cephesinde zafere çok önemli katkılar yapmış olan Kazım Karabekir ve Gazi Mustafa Kemal’in konuşmalarındaki fikir planları üzerinden yapmaktadır.

Boratav, aynı zamanda Kongrenin Başkanı da olan Karabekir’in yaptığı konuşmanın şu satırlarını vurgular: 

Resim 7: Kazım Karabekir

(K: Serdar Şahinkaya, “Yollar Dikensiz Gül Bahçesi Değildi: Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi (17 Şubat – 4 Mart 1923). Nasıl Toplandı? Kimler Katıldı? Hangi Kararlar Alındı?”. Görsel Sunum. İnönü Vakfı. Pembe Köşk. 19 Nisan 2014. Ankara.)

“İktisattan ben şu üç maddeyi temel biliyorum: Birincisi, insanlarımızı, hayvanlarımızı, istihsalatımızı iyi koruyalım. İkincisi üretimi­mizi çoğaltmak, harice satıp para çekmek gerekir. Üçüncüsü pek mühimdir.(…) Sarfiyat ve tüketimi azaltmak, bu hususta özellikle hanımlara büyük görevler düşüyor. Düğünler nedeniyle mahvolan aileler var, moda yüzünden bedbaht kalan aileler var. Moda ve düğünlerle meydana gelen tahripkâr israflardan kaçınmalıyız.” 

Fakat 1923 Şubatında iktisadi sorunlardan Karabekir Paşa’nın anladıklarının ve temsil ettiği zihniyetin bu olduğunu ve bir de Karabekir Paşanın Kongreye son katkısının da, büyük ihtimalle onun ka­leminden çıkmış gibi görünen ve yine aynı anlayışı yansıtan Kongrenin Misak-ı İktisadisi olduğunun da altı çizilmelidir. Ve unutulmamalıdır ki; Tür­kiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ve büyük devrimlere giden sürecin başlan­gıç noktasında, yeni rejimin yönetimine aday olan kadroların bir bölümünü temsil eden zihniyet, Millî Mücadelenin kahramanlarından biri olan Kazım Karabekir’in bu ifadelerinde kendini göstermektedir.   Devam Edecek…

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00