ORMANIZ BİZ
Yaşayıp gidiyoruz bir arada
Meşe, çam, köknar, kayın…
Bırakın kirli kentlerinizi,
Biraz da aramızda yaşayın!
Varsın derinde olsun köklerimiz
Yükselmek için yarış bizde.
Görülmüş mü ağacın ağaca kıydığı,
Sevgiyle yaşamak barış bizde!
Mutluyuz birlikte yaşamaktan
Meşe, çam, köknar, kayın…
Sarılın toprağınıza bir çınar gibi
Bize de kendinize de kıymayın.
Ne demiş en büyük ozanımız
Neden kulak vermiyorsunuz sesine
Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi,
Ve bir orman gibi kardeşçesine? -RIFAT ILGAZ
Büyük, sevgili şairlerimizin söyledikleri, dizelerle dile getirdikleri istekleri, düşünceleri bugün gerçekleştirmiş, başarabilmiş miyiz? Kardeşçe, huzur içinde, insanca yaşama olanaklarına sahip olarak, olaylar karşısında insan olmayı başardığımızı söyleyebilir miyiz?
"Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen, ben,
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen;
Dest-i a’dâdayız Allah içün ey ehl-i vatan;
Yetişir terk edelim gayrı hevâ vü hevesi!.."-NAMIK KEMAL
98 yıl önce cumhuriyetin kuruluşunda çok kısıtlı olanaklarla yedi iklim dört köşeden gelen emperyalist güçlere karşı yoğun, zorlu savaşları kazanarak ulusal kurtuluş savaşımızı kazanarak, ulus olabilmişiz. Biz bugün -şükürler olsun- "(dest-i a'dâda) düşman elinde değiliz. Yurdunu sevenlerin birlik, beraberlik, dayanışma içinde olmaları gereken günlerdeyiz. Kişisel heves ve isteklerden vazgeçmemiz gereken günlerdeyiz.
Düşman değil, yangın sarmış yurdumuzu... Büyük-küçük, yaşlı-genç birlik olup yurdumuzun maddî-manevî yaralarını sağaltmak için seferber olmak günlerindeyiz.
Bunun altından da kalkarız, güçlü bir ulususuz biz!..
"Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa
"Zaferden ümidin kes gayrden imdat lazımsa"
"Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten"-NAMIK KEMAL
Namık Kemal'in, bu yadsınamaz güzellikte umut dolu, halka hizmetin -kendini insan bilenler için- önemli olduğunu vurgulayan bu şiirindeki düşünceleri gerçekleştirme günlerini yaşıyoruz.
Her geçen gün, her geçen dakika toplum içerisinde, günlük toplumsal yaşantılarımızı, iş dünyamızı etkileyen kin, nefret, öfke söylemlerinden kurtulup bir ve beraber olmak zorundayız.
GÜVERCİNİM UYUR MU?
"Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı?"
"Benim güvercinim tunç gagalı...
Kimlerin bakışı kardeşçedir
Kimlerin bakışı düşmanca
Kendisi hangi kavganın güvercinidir bilir.
Tüneyip acımanın saçaklarına
Miskin sevilerle bitlenmez;
Kanadından çok pençesine güvenir.
Barış taklaları, süzülmeler
Gagalarda zeytin dalı
Perendeler maviliklerde
Tüm gösteriler resimlerde kalmalı.
Güvercin dediğin uyanık olmalı...
Tüyler duman duman, öfkeden
Yanıp tutuşmalı gözbebekleri.
Sevgiden tıpır tıpır bir yürek
Özgürlüğünce dövüşken!.." -RIFAT ILGAZ
Bazı bölümlerini aldığım bu şiir, şairin "Güvercinim Uyur mu?" adlı yapıtında...
Kitaba adını veren şiirde, barışı simgeleyen bir güvercin aracılığı ile şairin doğa ve insan anlayışı dile getirilmiş. Buradaki güvercin şairin ilk bölümlerde ifade ettiği gibi asalak, tembel bir güvercin değil; "gagasında zeytin dalı taşıyan", "ekmeğini taştan çıkaran", ama kimseye boyun eğmeyen; uyanık, ezilmeyen ve ezmeyen çalışkan, yüreği sevgiyle tıpır tıpır atan bir güvercin...
DEFNELER GİBİ
"Sevdim döl döş torun torba
Taflan gürlüğü çoğaldım.
Kimi tek başıma bozkır yalnızlığı
Kimi çift yaşadım sarmaşıklarca.
Neler geldi, geçti bir sevgiyi ayırdım.
Yaşamayı defneler gibi uzun ömürlü,
Pıtrak pıtrak üremeyi kök verip
İçlerinden bir sevgiyi ayırdım.
Sevdim haklıdan yana olabilmek için
Çalışıp ezilenden, senden yana.
Sevdim aldığım soluğu hak etmek için
Ama sevdim halkımca." -RIFAT ILGAZ
Rıfat Ilgaz'ın sevgisi, salt bireysel bir sevgi değildir; o yalnızca doğayı, kadını değil, çocukları da sever, çok sevdiği memleketinin yoksul halkını da sever.
Rıfat Ilgaz'ın şiiriyle başladım; onun şiiriyle bitirmek istiyorum yazımı. Duygu ve düşüncelerimi şairlerin dizeleriyle dile getirmeyi çok seviyorum; çünkü onlar halkının diliyle konuşan kişi olduğu kadar, halkın yüreğiyle de konuşmasını benden çok daha iyi bilen ve az sözle çok şey anlatabilen kişiler...
RUHLARI ŞAD OLSUN, HOŞÇA KALIN.