Yayla yollarının halk kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Yörükler sahilden yaylaya göçerken Nice aşklar doğar, nice aşklar ölür. Nice türküler bestelenir. Yayla yolları halk sanatının kaynaştığı bir alandır. Dillere destan Silifke folklor ekibi vardı. Avrupa’ya yarışmaya gider, her zaman birincilik alır çıkar gelirdi. En gözde oyunlarından biri “Yayla Yolları” idi. Bu özgün oyunun tümü iki dörtlüktü: Yayla yollarında göç katar katar Eşinden ayrılmış bir palaz öter Ötme palaz ötme seni tutarlar Tutarlar da dar kafese katarlar Xxxxxxxxxxxxx Aşıp aşıp gider yaylanın yolu Seyile dayanmaz yaylanın gülü Gayet güzel olsa yiğidin yâri O da gelir bin bir iki naz ile Bu iki dörtlük kıvrak bir müzik eşliğinde kaplara sığmayan, izleyenleri yerinde duramaz kılan Bir oyunla sergilenir, tüm puanlar da toplanırdı. Bir gün tesadüfen bir köy düğününe gittim. İyi ki de gitmişim. Ummadığım bir olayla karşılaştım: Ortada bir delikanlı oynuyor. Zil zurna sarhoş. Bulut gibi. Kısa bir soruşturma yaptım, anladım olayı: Evlenen kıza olayın kahramanı delikanlı aşıkmış. Delicesine sarhoş olmasın da ne yapsın! Çılgın aşığı sustur susturabilirsen! Köy halkının hoş görüsüne, anlayışına şaşırmadım değil. Çevrenin yaşlıları ağırlıklarını koydu düğün alanında: ”Hiç değmeyin boşalsın iyice!” Düğün sahipleri de uygarca bir davranış gösterdi: Herhangi bir tatsızlık çıkmadı. Aslında benim söylemek istediğim bunlar değil: Bizim iki dörtlükten ibaret sandığımız “Yayla Yolları” meğer ne kadar da çokmuş: Tesadüfen o düğüne gitmesem altın değerinde halkımızın paha biçilmeyen sanat ürünleri tozun toprağın arasında belki de yok olup gidecekti. O güzelim halk deyişlerini kayda geçirmeyi bir görev bildim. O türkülerin tümünü şimdi kayda geçiriyorum: Yukarıdaki iki dörtlüğün devamı: Yağar yağmur ışılaşır saylağı Yavru gitmiş bozulaşır daylağı Taze gelin Koçyiğitler yatağı Kavil yerlerine gel ala gözlüm Xxxxxxxxxxxx Yayla yollarında vardır evimiz Yine düştü bir güzele sevimiz Yar seninle böyle miydi kavlimiz Ala gözlerine kurban olduğum Xxxxxxxxxxxxxxxx Say başında belli belli izlerim Görür gözüm tutmaz oldu dizlerim Beni böyle eden ala gözlerin Kavil yerlerine gel ala gözlüm Xxxxxxxxxxxxxxxxx Yine kalktı guz kayanın bulutdu Nazlı yârim edeceğin bu muydu Ölsem gitsem kesmem senden umudu Ala gözlerine kurban olduğum Bir kez daha anladı ki Halk kültürümüz, halk edebiyatımız açısından Türk köylüsü bitmez tükenmez bir kaynak. |