1923 YENİDEN - Ercan AKARPINAR


YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN


         31 Mart yerel seçimleri, Recep Tayyip Erdoğan taraftarlığı veya karşıtlığı üzerinden yürüdü. Karşıtları ilk defa tabanda birleşip kendilerine göre olumlu bir sonuç aldı. Seçimle gelenin seçimle gidebilecek oluşunun görülmesi, bu süreçte ülkemiz adına en büyük kazanım oldu.

         Seçimlerin bizce esas işlevi, iki partili, federatif başkanlık sistemi sürecinde dönüm noktası oluşudur. Bu seçimler, 24 Haziran seçimlerini meşrulaştırmış, onu tartışmayı anlamsızlaştırmıştır. Ülkemize en büyük zararı veren, benzemez yapıları bir arada olmaya zorlayan bir toplum mühendisliği, yani %10 seçim barajı, bu seçimle %50´ye yükseltilmiştir. Seçim barajı %10 iken, CHP´ne Atatürk´ün partisi diye oy verenler aslında direksiyondaki sosyal demokratları, HDP´ye oy veren solcu, feminist, yeşiller, LGBT vs aslında direksiyondaki ayrılıkçı Kürt Hareketini büyütmüşlerdir. Aynı şekilde AKP ve MHP´ye oy veren milliyetçi muhafazakar seçmen de aslında direksiyondaki Türk-İslam sentezcileri güçlendirmiştir. Bu açıdan, tüm partilere mecburen oy veren seçmene seçenek sunmak, yani bir anlamda hepsinin oylarını bölmek gerekirken,  korkutma ve dayatmalarla, tam tersi bir yola savrulunmuştur.

         İttifaka giren partiler, toplumun geneli fark etmese de, aslında iki temel dünya görüşü etrafında kümelenmektedirler. Millet ittifakı, sosyal demokrasi, Cumhur ittifakı ise Türk-İslam sentezi. Bu iki dünya görüşünün ortaklaştığı hedef ise Türkiye ve İslam alemindeki Üniter milli yapıların çözülmesidir. Ülkemiz kafa karışıklığından kurtulmalıdır. Bu iki dünya görüşü etrafında kenetlenerek, Amerika ile özdeşleşen küresel güçlerin bölgemiz için hazırladığı senaryolardan kurtulamayız. NATO´da kalarak S-400 almamızın tuhaflığı çarpıcı bir örnektir. Geniş ve tartışmalı olan bu konuyu bir başka yazıda ele almak üzere, Tayyip Bey´in Türkiye mutabakatı çağrısını anlamlı kılabilecek sistem değişikliği önermek istiyorum.

         Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, özü itibarı ile, ?Parlamenter sistemin, gerek koalisyon riski taşıdığı gerekse genel işleyişi itibarı ile, etkin ve hızlı karar almaya engel olduğu, bununda ekonomik kalkınmayı ve istikrarı sakatladığı? temel varsayımına dayanıyor.   Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bahsedilen sakıncayı tamamen ortadan kaldırmakla beraber ülkemizi bir yol ayrımına getirmiştir. Güçlü ve etkin yürütme ile güçlü ve etkin Meclis yan yana olacak mıdır yoksa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hanedancı, saltanatçı, kutsallaştırılmış despotik bir yapıya mı dönüşecektir?

   Yürütmenin etkinliğini hiçbir şekilde bozamayacağı için, seçim barajının sıfırlanmasını, bu şekilde oluşan Meclis´in Adalet, İç işleri, Dış İşleri, Milli Savunma, Sağlık, Milli Eğitim, Ulaştırma Bakanlarını seçmesini öneriyorum. Bu Bakanlıklar, sınıfsal bir paylaşıma konu olmayan, bizi biz yapan kurumlardır. Devamla, Bakanlıkların en yetkili kurumlarında da konuya taraf olan toplum kesimlerinin yetkili ve sorumlu olarak bulunmasını tamamlayıcı husus olarak görüyorum. Talim Terbiye Kurulunda en başta öğrencilerin, sonra veli ve öğretmenlerin yetkili ve sorumlu olarak bulunması gibi. YSK, Meclis tarafından, Meclise hesap verecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

         Gerçekten BİZ olmaya ihtiyacımız var. Biz olmak ise, yaptığınız çağrının somut pratiğine dair atacağınız adımlarla sağlanabilir.

        

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00