Sanat Gündemi  YÜZYILIN  AĞIDI:SARIKAMIŞ - 12
KÜLTÜR SANAT 13.07.2015 07:59:56 367 0

Sanat Gündemi YÜZYILIN AĞIDI:SARIKAMIŞ - 12

YURDA DÖNÜŞ Cumali Karataş ?Zavallı Türkler kendi öz yurtlarında bile esir gibi yaşıyorlardı. Kaldırımda yürürken bir Rus´a, bir Ermeni´ye, hatta bir Yahudiye kaldırımdan inerek yol verir, bahçelere, parklarda gezmemeye, tren ve tramvaylarda

Türk subaylarının açtıkları okulları ve çeşitli vesilelerle yaptıkları telkinlerle kendilerine gelmeye, gençleri Buhara kıyafetinden medeni kılığa sokmaya, bir bakıma hür bir insan gibi yaşama cesareti göstermeye başlamışlardı.?

DÖNÜŞ YOLUNDA: 

Nihayet, Kızlhaç doktorları Bolşevik Hükümetinden harp malulu olanların ayrılması konusunda izin alır ve her ordugâhtan 1.000 kişi ayrılması kararlaştırılır. Bunlar doktorların kendileri için bir hastalık uydurduğu kişiler arasından seçilir ve her milletin mevcudu oranında esir ayırması kararlaştırılır. Bunlar ilk esir olanlardan, yaşlılardan, yüksek rütbelilerden ve doktorların kendileri için bir hastalık uydurduğu kişilerdİR. Bu nedenle 200 Alman, 200 Türk, 600 Avusturyalı, ve Macarlardan oluşan 1.000 kişinin listesi hasta ve Ruslara verilir. Türk esirlerin muayenelerini de Türk doktorları yapıp Ziya Yergök Bey´e de Chuto de Rectume raporu verilir. Her şeyi planlayıp, mutfak vagonu, aşçı ve erzak vagonları, eczane ve tıp aletleri vagonu, ve doktorlar vagonu olmak olmak üzere toplam 44 vagon ve ayrıca bir de beş kişilik Rus muhafızları için ayrılmış vagon olmak üzere Krasnoyarsk ordugâhından ayrılırlar. Bu ara ayrılan Türk esirler, kalan Türk esir arkadaşlarına: 

-Allah´a ısmarladık, merak etmeyin inşallah yakında siz de bu saadete kavuşursunuz! derken, onlardan: 

-Size uğurlar olsun. Şüphesiz yakında biz de bu saadeti tadacağız. Vatana, vatandaşlara çok selam yanıtını alırlarken; 

Zileli Ahmet Usta:  

-Cuma günü yola çıkmayı iyi saymazlar. Allah hakkımızda hayırlısını  versin. der.

Fakat bu hurafeyi yanıltmaz gelişmeler bazı hurafekârların gözünde? 1918 Mayıs´ının son günlerinin bir öğle öncesinde Novasibirsk istasyonuna varmadan birkaç el silah sesi duyarlar ve askerler vagonlara ateş ederler. Sonunda mesele anlaşılır? 70.000 kişilik Çek ordusu, Avusturya hükümetine ihanet ederek Rus saflarına geçmiştir. Rus ordusunun dağılması ve Brest Litovsk Antlaşması´nın imzalanması sonrasında Almanlar, Çek ordusunun da teslim edilmesini isteyince de, Bolşevikler devrimin yol açtığı karışıklıkta bunlara söz geçiremeyeceklerini belirtmişler. Çekler ise teslim edilmek şöyle dursun, 

Biz Alman ve Avusturyalılara harp edeceğiz, İngiliz ve Fransızlarla beraberiz demişler.

Ruslar:

-Biz Almanya, Avusturya ve müttefikleriyle  sulh yaptığımız için bizim mülkümüzde harp edemezsiniz. Başka yerde harp edin. Bizim yurdumuzu terk edin! demişler. 

Bunun üzerine Çekler:

-Pekâlâ bize izin verin; Sibirya, Vladivostok, Büyük Okyanus, Amerika üzerinden Avrupa´ya, Fransa´ya gidip Almanlarla harp edelim diye bir öneride bulunmuşlar.

Bu teklife, Çek ordusunun bu şekilde harbe girmesi bir yıl sürer ve savaş sona erer düşüncesiyle Almanlar da onay vermişler. Çekler, asker, silah ve malzemeleriyle yola çıkmışlar. Her tren komutanına bulunduğu şehri ve hükümeti ele geçirmesi emredilince de, esir vagonlarının bulunduğu Vladivostok´a gelen Çekler esir vagonlarına da el koymuşlar. Böylece, 5 Mayıs 1918 günü, esir vagonundaki tüm esirler de tutuklanmış. Ardından, tren yeniden hareket etse de, Tihomirova adlı küçük bir köy istasyonunda yeniden tutuklanırlar. Dört gün sonra tren gerisin geriye hareket ederek doğu yerine kuzeye Novosibirski´ye, Novonikolayevski´den sonra doğuya değil de kuzeye Tomsk şehrine götürür. 10 gün kadar trenin etrafında kalırlar. Daha sonra da Rus ve Çek doktorlardan kurulu sağlık heyeti tarafından yeniden muayene ederler, Ziya Bey´in uydurulan ?Chute de Rectume? hatalığından bir şey anlamazlarsa da, devreye giren kendi doktorları inandırıcı olur.  

Bu ara Ramazan iftarına 200 kadar Türk esiri yemeğe götürür Tatarlar. (s.176) Elektrikle aydınlatılmayı ilk defa orda görürler. Harp çıktığında, Rus ordusuna 40.000 at hediye eden Tatar milyonerin terk edilmiş evini gösterirler. (s.177)

Rus makamlarından harp malûlu olduklarına olumsuz yanıt gelince bu kez Avrupalı esirler Ruslara:?Bizi burada rutubetli yerlerde öldüreceksiniz. Yavaş yavaş öldürmektense hepimizi kurşuna dizin kurtulalım. Öldürmeyecekseniz harp malûlu olduğumuz için insanca davranıp vatanımıza gönderin. Biz de yeniden harbe girecek güç yoktur. Bu insanlığı göstermezseniz bari yeniden Krasnoyarsk´a geri gönderin.? İstek ve iddaasında bulundular.                                                                                                                                                                                                 KAÇMA:  

  1918 Eylül´ünde yeniden Krasnoyarsk´a getirilip içeri tıkıldıklarında kaçma hazırlıkları başlar. Yiyecek darlığından zayıf düşüp hastalananlardan ölenler olmuştur, bunların içinde Türkler de vardır. Mekke Şerifi Hüseyin´in düşman tarafına geçmesi ile başlayan Arap ihtilâli, esir Arap subaylarını canlandırıyor bu ara ve bunlar Ruslara ?Biz de sizlerdeniz. Bizlere esir muamelesi yapmayın? diye talepte bulunması sonucu serbest kalıyorlar. ?Bunlar şehirde serbest dolaşmakla kalmayıp, Osmanlı subaylarını ihbar edip yakalatarak esirlikten esirliğe sürüklenmelerine, genel hapishanelere gönderilmelerine neden oluyorlar. 

?Kurtulmamız için harbi kazanmaktan başka bir ümidimiz kalmamıştı. Çeklerin, nasıl olmuşsa yolu oraya düşen Sırp askerlerinin sıkı kontrolünde olmamıza, içimizdeki Arapların da aleyhimize casusluk yapmalarına rağmen rağmen firarlar her zamankinden daha fazla artmıştı. İşte böyle bir zamanda Miralay Nuri Bey, Binbaşı Sivaslı Rifat Bey, Teğmen Malatyalı Kâzım ve ben günlerce gizli görüşmeler yaparak kaçmaya karar verdik. Para karşılığında bizi kaçırmayı üstlenen bir Kırgız bulduk. Bu adam aracılığı ile  sahte kimlik kartları edindik, arkadaşlardan da borç para alarak ceplerimize 1.000´er Kerenski Rublesi koduk?  6 Ekim 1918 sabahı güneş doğmadan bir saat önce herkes uyurken ordugâhtan dışarı çıktık.  (s.180-181)  

Novonikolevski´ye bilet alıp, oradan da Semipalatinsk´e geçerek, orda 10 gün kalırlar. Çin Türkistan´ına ve sonra Sidung´a, geçerler. Daha sonra yolda casus ve inkilap karşıtı bir isyancı olmakla suçlanıp hapse atılırlar. Bitlenip, 69 gün sonra banyo yapma şansını elde ederler. Tahminen birkaç kez kovulduğu halde kapı önüne gelen bir Kırgız, hapisliklerinin 3. ayında Taşkent´e gönderilecekleri söylense de gerçekleşmez. Sonradan öğrendiklerine göre Verni ve Taşkent´ten serbest bırakılmaları yolunda haber gelmiş olsa da, Pişpek´te çözümlenmesi gerektiğinden gerçekleşmez. Fakat bir Avusturyalı yedek subay´ın kefaletiyle, kaçmayacaklarına dair bir belge imzalayarak serbest kalırlar. (s.228-226) Bu ara, bir dilencinin nöbetçi tarafından dipçik darbesiyle öldürülüşüne tanık olurlar. Taşkent´e geçerler. Her okulda 300 öğrenci olmak  üzere 62 ilkokulda 15.000 kadar öğrenci olan Taşkent´te ihtiyaç duyulduğundan hemen öğretmenliğe başlatırlar. Pişpek´te çıkan isyanda Düngân mahallesindeki 18.000 bin kişinin makineli tüfeklerle taranarak öldürüldüklerini duyarlar. (s.229) 

  Ziya Bey, Türklerin haline çok üzülür?   

?Zavallı Türkler kendi öz yurtlarında bile esir gibi yaşıyorlardı. Kaldırımda yürürken bir Rus´a, bir Ermeni´ye, hatta bir Yahudiye kaldırımdan inerek yol verir, bahçelere, parklarda gezmemeye, tren ve tramvaylarda en kötü yerlerde oturmaya zorlanıyorlardı. Hükümet kapılarında hiçbir hak aramayacak kadar aşağılanırlardı. Türk subaylarının açtıkları okulları ve çeşitli vesilelerle yaptıkları telkinlerle kendilerine gelmeye, gençleri Buhara kıyafetinden medeni kılığa sokmaya, bir bakıma hür bir insan gibi yaşama cesareti göstermeye başlamışlardı.? (s.234) 

?Bizim Taşkent´te bulunduğumuz dönemde, Kaşış´ta Sibirya ve Rus Avrupası´nda Tatarlar ve Türkistan´da Türkler çok yardım etmişler kaçarken.? 

  ?Rusların nüfuzu ancak demiryolu güzergâhı için geçerliydi. Demiryollarına uzak bölgeler Basmacı dedikleri Bolşevik hükümetine başkaldıran çetelerin idaresinde idi. Bizim Taşkent´te bulunduğumuz dönemde Güney Türkistan isyan içinde idi. Daha sonraları Bolşeviklerle çarpışacak olan Enver Paşa´dan ´Türk komutanları, Türk subayları gelsinler, başa geçsin, Türkistan´ın kurtuluşuna yardım etsinler.!´ diye  gizli bir haber gelecekti.? Yanıtları da olumsuz olacaktı?                           Bir hükümetle uğraşmanın kolay olmadığını, Ruslardan ve Avrupalılardan her türlü yardımı gören Osmanlı´nın başkaldıran Ermenileri susturduğunu, Hazırlıksız yapılan  bir kurtuluş savaşının felaket getirebileceğini, Türkistanlı Türklerin de böyle bir akıbete uğramamaları, bir hükümetten el altından yardım görüp, ayrıca eğitime ve çalışıp para kazanmaya önem vererek, ilim ve fenle uğraşmaları gerektiğini söylemişlerdi. 

Kaçış devam ediyor?   

Semerkant´a geliyorlar; Buhara, Aşkabat, Kraznivodsk, sonra vapurla 5-6 saatte Bakü´ye varıyorlar. Tiflis´e, Batuma´, orda 1 hafta kaldıktan sonra da motorla Rize´ye geçip, üç-dört gün alayın misafirhanesinde kalıp, oradan da 21 Ağustos 1920 tarihinde motorla Trabzon´a geçiyorlar.

Ziya Bey ilginç bir gözlemini somut bir betimleme ve benzerlikle belirtiyor?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            Nehrin sağ tarafı duvar gibi, yanı yamaç olan ve evlere düzenli merdivenlerin yanı sıra bir asansörle çıkılan Tiflis´in ortasından Kura (Kür) nehri akıyor Adana gibi? (s.255)Ayrıca, Batum´da iki metre uzunluğunda ve yarım metre eninde ağaç yaprakları görüyor. (s.256)

Yurda dönünce, Nuri Bey ve arkadaşları iki gün sonra İstanbul´a vapurla geçer; Ziya Bey de Şark cephesine katılarak vatan mücadelesine ordan devam etmek ister. Birkaç gün sonra ise Nuri Bey´in, arkadaşları uyurken vapurda Samsun´a çıkıp, ordan Anadolu´daki mücadeleye katılmak için Ankara´ya geçtiğini öğrenilir. 

Trabzon´a geçen Ziya Bey, Erzurum Müftüsü Sadık Efendi´ye telgraf çekerek ondan ailesinin durumunu sorar ve kapalı ifadeli yanıttan Erzurum´da olduklarını öğrenince de Rüştü Paşa´dan izin alarak Erzurum´a giden bir askeri kamyona binerek, Gümüşhane, Bayburt üzerinden Erzurum´a varır. (s.258) 

Savaş ve esirlik dahil, yaşadığı bir sürü olaylar başından geçtikten sonra Gez mahallesine geldiğinde Enver,  Avni ve Ali´yi kendisini bekler bulur. Âma dayısının elini öper. Erzurum´un düşüşü sırasında cephane infilakında kolundan yaralanan Tevfik dayısının olayını kimseye duyurmamışlar, bir hafta sonra kangrenden ölmüş. Gözleri eşini arar? ?Hani Mevâ, nerede? deyince kimseden ses çıkmaz, onun Erzincan´da tifüsten öldüğünü söylerler? 

?Eşimin ölüm haberi üzerine dünya başıma yıkıldı. Niye muharebede ölmedim diye şansıma küstüm.? (s.257) 

Erzurum düşmesinde ilginç bir not var? 

Ziya Bey´in dayısının anlattığına göre, Ruslar Deveboynu hattına dayandığı zaman telaşlanan halkta göç olmasın diye, ?Erzurum kuşatılsa bile iki yıl düşmana dayanabilecek kadar kuvvetlidir. Korkmayın, kaçmayın! Yollarda perişan olmaya gerek yok!? gibi sözleri bir yıl öncesinden tellâlla ilân ettirmişler. Savaşta halk yerinden kımıldamamış ve üstelik askerleri saran tifüs salgınında, onlara acıyıp evlerine alan köylülere de bulaşınca tifüsten ölenler o kadar çoğalmış ki cenazeleri kaldıracak adam bulamamışlar. (s.259) 

1915 Şubat´ında Ilıcay´a doğru çekilince Ziya Bey´in ailesi de Erzincan´a çekilmiş. Erzincan´da eşi Mevâ´nın ölümü üzerine Sivas´a kadar gitmiş aile; Erzurum´un geri alınması üzerine de Erzurum´a geri dönmüşler. (s.259-260) 

Yine savaş sırasında yurdun her kesimlerinden gelen subaylardan bazılarının adı hırsızlığa ve yolsuzluğa karışmış. Bu nedenle halk ?Şark şarklılarındır..? deyip onları istemeyerek, tepki göstermeye başlamışlar. (s.260) 

Erzurum´a gelince Kolordu komutanlığı teklif edilse de Tuğgeneral Ziya Yergök kabul etmez ve daha önce başında olduğu Asker Alma Heyeti ile birlikte ?Ermeni harbinin büyük bir zaferle sonuçlanmasından ve Doğu Anadolu´da güvenliğin yerleşmesinden sonra?? Sarıkamış´a tayin edilirler. 

  Ziya Yergök Paşa; ?Doğu harekâtındaki başarının en büyük şerefi Kâzım Karabekir Paşa´ya aitti. Tümen Komutanı Albay Deli Halit ve Erzurumlu Rüştü Bey´lerin de bu başarı da payları vardı. Ayrıca alay, tabur, bölük komutanları ile öbür subayların, erlerin ve Erzurum halkının gayretleri unutulmaz? diye de, dürüst ve vicdanlı bir asker olarak tarihe not düşer.      Sarıkamış ve Kars muharebeleri olurken Erzurum´da hem Asker Alma Heyeti Başkanı, hem de geçici olarak 15. Kolordu Komutan Vekili olduğunu belirten Ziya Yergök; esaret sonrası Kâzım Karabekir Paşa´nın emriyle atandığı Sarıkamış´ta da aynı sadakatle, TBMM Hükümeti ve Mustafa Kemal Paşa´nın çizdiği yolda görevini sürdüreceğini söyler Ziye Yergök Paşa.(s262) Böylece bir felaket döneminin acı hatıralarının yaşandığpı bir süreçten ayrılan Türkiye, Cumhuriyet´in ışıklı yonuda ulus egemenliğiyle yürür.   sürecek

                                                                                                                                                                                                                                                             

              

 

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

“STOA FELSEFESİ VE TARSUS'TA STOACILIK”KİTABI ARATOS YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ KISA FİLM FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

ADANA’DA BAĞLAMA GÜNLERİ’NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Düş ve Gerçek Arasında Çareli Çaresiz Çizgiler Kitabı

Sanatçı Selva Özelli Solo Sergisi ile ABD’de

“Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı

HÜSEYİN SÖZLÜ, "AĞUSTOS AYI TÜRK'ÜN ZAFER AYIDIR"

İZMİT ALTIN PİŞMANİYE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ‘’BELGESEL FİLM YARIŞMASI’’ FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

EMEKLİLERİN YENİ ADRESİ ‘EMEKLİ KÜTÜPHANESİ’

İZMİR KULLUK İLE TANIŞIYOR

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

“Soul Müziğin Diva”sı Imany, 7 Eylül’de Türkiye’de

‘ÇOK YAŞA CUMHURİYET’ ÖDÜLLÜ BESTE YARIŞMASI BAŞVURULARI İÇİN SON HAFTA!

TÜRK RESSAMLARIN LONDRA ÇIKARMASI!

YILDIZ TOZU KARAKTER ANALİZLERİ

"ZAFERİN RENGİ" GÜÇLÜ OYUNCU KADROSU İLE ÇEKİMLER İÇİN GERİ SAYIMA BAŞLADI!

Büyükşehir ve YEDAM’dan bağımlılıkla mücadelede iş birliği

AVRUPA HAREKETLİLİK HAFTASI’NDA TÜM TÜRKİYE "ŞEHRİNİ KEŞFEDECEK- GELECEK ENERJİSİNİ KORUYACAK!”

12. ULUSLARARASI İZMİT PİŞMANİYE, MÜZİK ve DANS FESTİVALİ,25-27 AĞUSTOS’TA

‘’20. GELECEĞİN SİNEMASI’’ YARIŞMASININ JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı