TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş başkanlığında toplandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin TBMM tarafından Nobel Ödülü'ne aday olarak gösterilmesine ilişkin dilekçelerini TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a takdim edeceklerini söyledi
Türkkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile görüşmesinde Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığından tercüman bulunmamasını eleştirdi.
Türkkan, "Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuşmaların devletin arşivinde de yer almasına dikkat etmesi gerekiyor. Bu devlet, şahsımın devleti değil Türkiye Cumhuriyeti devletidir. O konuşmalar arşivde yer almalıdır. Bu bir parti, aile devleti değil." dedi.
Didim Belediye Başkanına saldıranların bugün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını belirten Türkkan, bu vandallığa gerekli ceza verilmezse, hoşgörü gösterilirse, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıkacağını söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise NATO Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin tezlerini en iyi şekilde anlattığını ifade etti.
Herhangi bir meselede hiçbir örgütün ve devletin Türkiye üzerinde tahakkümünün olamayacağını dile getiren Akçay, "ABD, Türkiye ile oyup oynamayı bir kenara bırakmalı ve gerçekten müttefikse bunun gereklerini yerine getirmelidir. Terör örgütlerine desteğini çekmelidir. FETÖ elebaşını ülkemize teslim etmeli, demokrasi ve müttefiklik söylemlerini ispat etmelidir. MHP olarak devletimizin yanındayız; alınmış ve alınacak her kararın arkasındayız." değerlendirmesinde bulundu.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da Soma davası bugün karara bağlandığını anımsatarak, "ödül gibi sözde ceza verildiğini" öne sürdü.
Beştaş, "Bu karar işçi katliamına olur verdi. Faillere 'sizi ödüllendiriyorum' dedi. Bu dava bitmedi. Biz, faillerin kesinlikle peşini bırakmayacağız. Adil yargılama için mücadeleye devam edeceğiz." diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "on bin dolar alan siyasetçiyle" ilgili gönderdiği yazının üzerinden 20 gün geçtiğini belirterek, "Ancak hala tık yok" dedi.
Özkoç, "Kimsenin toplumu böyle siyaseti ve toplumu bu çürütmeye hakkı yok. Rüşveti bilen İçişleri Bakanı hiçbir işlem yapmıyor. Rüşvet alan siyasetçi, yolsuzluk yapan bakan hesap vermiyor. Para sayma makinesi olan bakanlar hesap vermiyor. Rüşvet yiyenler de büyükelçi olarak atanıyor. Kimse hiçbir haksızlığın usulsüzlüğün hesabını vermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu, NATO Zirvesi’nin kazanının Türkiye olduğunu; Türkiye’nin bütün kazanımlarını tescil ettirdiğini dile getirdi.
Akbaşoğlu, AK Parti olarak 19 yıllık iktidarlarında, din, dil, renk, kavim, mezhep ayrımı gözetmeksizin milleti tek bir millet olarak kucakladıklarını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "AK Parti’de bylock kullanan milletvekilleri var" ve "Külliye’den para alarak CHPyi bölmek isteyen siyasetçiler var" dediğini aktaran Akbaşoğlu, bunların neden açıklanmadığını ve neden adliyeye müracaat edilmediğini sordu.
Akbaşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, adli makamlara kendi şikayetleriyle ilgili açıklamasını yaptığını söyledi.
Emin Akbaşoğlu, "Kendinize karşı saygılı olun. Kirli siyasete bakmak isteyen dün sayın Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği kirli kavanoza baksın. O kirli kavanoz Ergene’den değil CHP Genel Merkezinden gelmişe benziyor. Kirli siyaseten temizlenmek en güzel size yakışır." dedi.
Akbaşoğlu, İçişleri Bakanı Soylu’nun adli mercilere gerekli açıklamayı yaptığını, Meclis Başkanı’nın mektubunun gereğinin yerine geldiğini söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanın görüşmelerinde kimin mütercim olacağının Cumhurbaşkanının kendi takdirinde olduğunu ifade etti.
Genel Kurulda, siyasi parti gruplarının önerileri ayrı ayrı ele alındı.
HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, partisinin, "iktidarları değiştirmeye çalışan dış güçlerin kimler ve hangi çevreler olduğunun araştırılması" konusunda verdiği önergenin gündeme alınması önerisi üzerinde söz aldı.
Toğrul, AK Parti ve MHP'nin, çoklu krizi aşmak için sürekli "dış mihrak" söylemine başvurduğunu ileri sürdü.
Mahmut Toğrul, iktidarın her sıkıştığında başvurduğu iki temel söylemi olduğunu iddia ederek, "Biri, darbe tehdidi üretip bunun arkasına sığınmak, ikincisi de Türkiye'ye karşı dış güçlerin operasyonunun hamasetine sarılmaktır." dedi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral da ülkede ters giden bir şeyler varsa dış güçlere değil, iç beceriksizliklere bakmak gerektiğini ileri sürdü.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise AK Parti'nin, işler iyi giderse kendisinden, kötü giderse dış mihraklardan bildiğini öne sürerek, garip ve inandırıcı olmayan savunma tarzının gelenek haline geldiğini iddia etti.
Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunların baş sorumlusunun "saray yönetimi" olduğunu savunan Çakırözer, açlıktan, işsizlikten, borçtan, icradan yaşanan intiharların "dış güçler edebiyatıyla" örtülemeyeceğini, unutturulamayacağını ileri sürdü.
AK Parti Denizli Milletvekili Ahmet Yıldız ise "Bayağı ilginç, zorlama bir önerge olmuş; bayağı uğraşmışlar konu bulmak için." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldız, devletler arası ilişkilerde görünen siyasi, ekonomik ilişkiler, diğer ilişkiler yolunda giderken arka planda istihbarat savaşları, psikolojik harekat, yıkıcı faaliyetlerin devam ettiğini, bunun da görünürde müttefik ülkeler arasında yaşandığını ifade etti.
Son dönemde devlet dışı aktörlerin de zaman zaman kendi amaçları, zaman zaman başka devletlerin aracı olarak bu tür faaliyetlere girdiğini, devletlere siyasi ekonomik, psikolojik zararlar da verebildiklerini belirten Yıldız, Türkiye'nin birçok ülkeye kıyasla, tarihi ön yargılar, güç ilişkileri, başat güçlerin kıskançlığı, ittifak bağımlılıkları gibi nedenlerle bu tür operasyonlara daha çok maruz kaldığını vurguladı.
Yıldız, bu operasyonların daha yoğun ve açık şekilde yapıldığını ifade ederek, "Paranoyak olmaya da gerek yok, saf olmaya da gerek yok." dedi.
Bu konuların bütün devletlerde gizli yürütüldüğünü dile getiren Yıldız, bu önergenin de aleyhinde olduklarını kaydetti.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Türkiye'nin jeopolitik ve stratejik açıdan çok önemli bir coğrafyada olduğunu belirterek, emperyal güçlerin de yüz yıllardır bu coğrafyada hesaplar kurduğunu ve Sevr hayallerini hayata geçirmek için binbir oyun tertiplediklerini söyledi.
Organize ve senkronize şekilde gerçekleştirilen saldırıların hafife alınamayacağını vurgulayan Akçay, "Dış güçleri görmemek bir aymazlıktır." diye konuştu.
Akçay, Türkiye'nin hem darbe girişimiyle, hem ekonomik saldırılarla hedef alındığını, türlü oyunların denendiğini ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin dirayetinin şer oyunlarını bozduğunu ve bozmaya da devam edeceğini ifade etti. Akçay, şunları söyledi:
"Ülkemizi hedef alan bu saldırıları yok sayanlar emperyal odakların iş birlikçileridir. Çok sayıda devlet tarafından yönlendirilen, desteklenen, finanse edilen PKK'ya 'terör örgütü' diyemeyenlerin iddiaları kale alınamaz. Milli meselelerimiz söz konusu olduğunda kılını bile kıpırdatmayanların emperyal odaklarla söylem ve eylem birliği yapması Türkiye düşmanlarıyla birlikte saf tutmaktır. 'Dış güçler' söylemini alaycı bir şekilde ele alanlara, ülkemize yönelik tehditleri kale almayanlara şunu söylemek lazım: Dış güçler vardır, Türkiye düşmanlıklarıyla meşhur ve mukavimdirler ve hatta bu odaklarla iş birliği yapan iç güçler de vardır.
Daha ABD Başkanı Biden'in şu sözlerini unutmadık. Bu dış güç gayreti, faaliyeti, operasyonu değil de nedir? Diyor ki Biden: 'Bence ona, yani Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a, çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım.' Kim bu muhalif liderler? Muhalif liderler; Kılıçdaroğlu, HDP Eş Başkanları ve İYİ Parti Başkanı Sayın Akşener. Ayrıca devam ediyor, diyor ki Biden: "Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım.' Nedir yol haritası? Kumpas, operasyon. 'Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli.' diyor. Kim diyor? ABD Başkanı diyor. Bedeli ödeyecek olan kim? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Erdoğan üzerinden bu operasyonları yapıyorlar, görmediğimizi mi zannediyorsunuz? Ayrıca 'Nasıl çalışacaklarını anlamak için, çevresinde F-15 uçağı uçurdukları savunma sistemi olduğuna göre, ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli' diyor. Bedel ödetmek işte dış güçlerin gayreti, faaliyeti ve açıkça da ifade etmişler. 'Çok endişeliyim' diyor yine Biden. 'Ama benim yaptığım gibi, onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz.' 3 parti ağız birliğini de bunun için yapıyor."
Akçay, "dış güçler" faktörünü görmemenin bir aymazlık veya iş birliği olduğunu kaydetti.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Akçay'ın ifadeleri üzerine söz alarak, ne söylerlerse karşılarına "dış güçler" kavramının çıktığını, önergenin de "dış güçler", "dış mihraklar" kavramlarının zemininin ne kadar boş olduğunu anlatmak için olduğunu söyledi.
Beştaş, Akçay'ın da bunun siyaset malzemesi olarak kullanıldığını ilk elden ya da ikinci ağızdan bir kez daha teyit ettiğini ileri sürdü.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ise dış güçleri tarif ederken partisinin genel başkanı Meral Akşener'in hiçbir zaman "dostum Biden" ya da "Biz evimizde çay da içmiştik, bizim öyle eski bir hukukumuz var" demediğini söyledi. Türkkan, Akşener'in "BOP eş başkanıyım" diye caka da atmadığını belirterek, "Atanlara bu laflar gitsin, Sayın Akçay'ın o lafları o atanlara gitsin, Sayın Akşener'e değil." diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Türkiye'nin bütün meselelerinde "ama dış mihraklar" dendiğini iddia ederek, böyle cevap verilmeye kalkıldığında milletvekilinin de "Senin bunda hiç mi günahın yoktu?" diye sorabileceğini söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, Gazi Mustafa Atatürk'ün gençliğe hitabesinde, "dahili ve harici" ifadesiyle dış güçlerin varlığından bahsettiğini belirterek, diplomatik, stratejik, askeri ve ekonomik başarıların yanı sıra, son bir yıllık sürede Suriye'de Afrin, Cerablus, İdlib, Münbiç, Ayn el Arap'tan Sincar'a kadar olan bölgede terör koridoru oluşturulma gayretini bitirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin kendi savunma sanayisi sayesinde saymakla bitirilmeyecek başarılar elde ettiğini anlatan Özkan, birilerinin bu başarılar nedeniyle Türkiye'yi durdurmak istediğini, birilerinin de "dostlarımızla beraber iktidar olacağız" dediğini dile getirdi. Özkan, "İşte dost kim düşman kim burada. Onun için, 2023 istiklalimize ve cumhuriyetimize kasteden, Türkiye'nin egemenlik haklarına düşmanlık besleyen, ister dost, ister düşman, Türkiye'ye kasteden kim varsa onlardan, dahili ve harici bedhahlardan hesap soracağız, onlar işte, bu parlamento çatısı altında olsa da mücadelemizi sürdüreceğiz." diye konuştu.
HDP'nin grup önerisinin yanı sıra İYİ Parti'nin "süt üreticilerinin sorunları", CHP'nin "taşıma sektörünün sorunlarına" dair grup önerileri de kabul edilmedi.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Kanuna göre, izleme kurulları, hükümlü ve tutukluların naklinde kullanılan araçlar ile adliye binalarında bekletildikleri veya sağlık kuruluşlarında tedavi gördükleri bölümleri yerinde görebilecek, inceleyebilecek, yönetici ve görevlilerden bilgi alabilecek, hükümlü ve tutukluları dinleyebilecek.
Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları tarafından mevzuat ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle belirlenen ilkeler çerçevesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin yönetim, işleyiş ve uygulamalarına yönelik düzenlenen raporların bir örneği Kamu Denetçiliği Kurumu ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna da gönderilecek.
Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesi ile bu kararların kanuna uygunluğunun denetlenmesi hususunda görevli ve yetkili olacak.
Yabancı hükümlüler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezalarının infazına karar verildiği takdirde, sınır dışı edilme işlemleriyle ilgili olarak, bu hükümlülerin durumları İçişleri Bakanlığınca değerlendirilecek. Böylece, yabancı hükümlünün koşullu salıverilmesi veya cezasının infazının tamamlanması halleri bakımından uygulanan bu tedbir, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına karar verilmesi hali bakımından da uygulanacak.
Bulundukları ceza infaz kurumundan başka bir kuruma nakil talebinde bulunan hükümlülerin maddi durumlarının yetersiz olduğunu belgelendirmeleri durumunda, bu hükümlülerden nakil giderleri alınmayacak.
Hükümlüler, gerekli teknik altyapının bulunduğu kurumlarda Adalet Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilecek.
Hükümlü tarafından resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgrafların, alıcısı dışındaki kişilerin erişimini engelleyici tüm tedbirler alınarak, hükümlünün talebine göre posta yoluyla veya elektronik ortamda alıcısına ulaştırabilecek.
Kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla; terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olan veya tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülere gelen veya bu hükümlüler tarafından gönderilen mektup, faks ve telgraflar dijital olarak kaydedilebilecek veya fiziki olarak saklanabilecek.
Bu iletilere ilişkin kayıt veya belgeler, amacı dışında kullanılamayacak, kanunda açıkça belirtilen haller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamayacak ve herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç 1 yıl sonunda silinecek ya da imha edilecek. Silme ve imha işlemleri Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenecek.
Önceden bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olan veya tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin yapacakları görüşmeler, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilecek ve elektronik cihazlar da dahil olmak üzere kaydedilebilecek. Kayıtlar, amacı dışında kullanılamayacak ve kanunda açıkça belirtilen haller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamayacak. Bu kayıtlar herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç 1 yıl sonunda silinecek. Silme işlemi Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenecek.
Kanunla, hükümlülerin ziyaret süresi 1 saatten 1,5 saate çıkarılıyor; tutuklu ve hükümlüler bakımından hasta ziyareti amacıyla verilen mazeret izinleri arasında beklenmesi gereken asgari bir aylık süre şartı kaldırılıyor.
Öte yandan, kadın hükümlünün, 15 yaşını doldurmamış çocuğunun bulunması durumunda, cezasının infazının çocuğun 15 yaşını doldurmasına kadar ertelenebilmesine ilişkin madde, teklif metninden çıkarıldı.
(vş)
