“ONLAR NEWYORK’TA GEZERKEN DIŞ BORÇ 49 MİLYAR LİRA ARTTI”
SİYASET 25.09.2021 10:26:00 585 0

“ONLAR NEWYORK’TA GEZERKEN DIŞ BORÇ 49 MİLYAR LİRA ARTTI”

CHP’li ÖztrAK, “Uçan Sarayın tekerleri New York’a gitmek için pistten kesildiğinde dolar kuru 8 lira 64 kuruş; dönüşte Türkiye’de piste indiğinde 8 lira 75 kuruştu”, diye konuştu

CHP Sözcüsü Öztrak, Merkez Bankası’nın enflasyon Erdoğan’a uymayınca, Erdoğan’a enflasyon uydurduğunu, alınan faiz indirme kararıyla bir kere daha Türk Lirası’nın pul edildiğini belirterek,“Uçan Sarayın tekerleri New York’a gitmek için pistten kesildiğinde dolar kuru 8 lira 64 kuruş; dönüşte Türkiye’de piste indiğinde 8 lira 75 kuruştu. Beyler New York’ta gezerken dış borç yükümüz dolar kurunun yükselmesi nedeniyle 49 milyar lira arttı” dedi.  

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

HAYAT PAHALILIĞI EN ACIMASIZ VERGİ

Hayat pahalılığı dünyanın en acımasız, en adaletsiz vergisidir. Cepteki cüzdanın, mutfaktaki tencerenin bereketini kaçırır. Ülkedeki huzuru içten içe kemirir. Çarşıyı, pazarı yangın yerine çevirir. Milleti ezer. Yüzler gülmez. Milletin huzuru kalmaz. Bugün ülkemizin dört bir yanından, “Yandım Allah!” feryatları yükseliyor. Hayat pahalılığından, işsizlikten, borçtan bunalan milletimiz, beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti’ne artık canıyla ihtarname çekiyor.

İNGİLTERE’NİN BAŞBAKANI METROYLA, ERDOĞAN KONVOYLA

Ama milletin feryatları, uçan sarayıyla ABD’ye giden, New York sokaklarında gezeceği araçları ülkesinden kargo uçaklarıyla New York’a taşıyan Erdoğan’ın, yakınına bile ulaşamıyor. Kişi başına geliri bizim beş katımız olan İngiltere’nin başbakanı BM’deki toplantıya metroyla gidiyor, Erdoğan ucu bucağı belli olmayan konvoylarla oraya giderken en ufak bir hicap bile duymuyor. Peki yurt dışında böyle de Ankara’da farklı mı? Milletin hali, Erdoğan’ın Beştepe’deki Sarayının duvarlarından hiç görünmüyor. Sesi hiç duyulmuyor.

BUNUN ADI ZULÜMDÜR, SOYGUNDUR

Bir ülkenin parasının değeri, o ekonominin barometresidir. İstikrarlı ekonomilerin, istikrarlı parası olur. İstikrarlı ekonomilerde paranın gücü vardır. Onuru vardır, haysiyeti vardır. Ne yazık ki Erdoğan Vesayet Rejimi, ekonomide ve siyasette sebep olduğu bozulma ve çürümeyle, bu ülkeyi büyük bir buhrana sokmuştur. Milli paramızın değerini pul etmiştir. Milli paramızın onurunu, haysiyetini yok etmiştir. Şu an ülkemizde, en büyük banknot 200 lira. 2009’un başında tedavüle giren bu 200 liralık banknotla, o gün pazar filesine giren eti, meyveyi, sebzeyi bugün almaya kalksak, cüzdanımıza bir değil, iki değil, üç değil, dört tane 200 liralık banknot koymamız gerekiyor. Ama o da yetmiyor, bunların yanına bir de 50 liralık banknot eklemek gerekiyor. İşte bunun adı, zulümdür, soygundur. Bu zulmün, bu sinsi soygunun faili de, beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümetidir.

ENFLASYON REİSLERİNE UYMADI, REİSLERİNE ENFLASYON UYDURUYORLAR

Erdoğan daha geçtiğimiz ay, “Ağustos ayı kırılma noktasıdır.” “Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil, zira faiz oranlarında düşüşe geçiyoruz” dedi. Merkez Bankası Başkanı’na talimatı verdi. Enflasyon talimatı tutmadı enflasyon Ağustos’ta düşmedi. Ama reisinin gazabından korkan Merkez Bankası Başkanı, oyun devam ederken kural değiştirdi. “Enflasyon reisimize uymadı, reisimize enflasyon uyduralım. Enflasyonun çekirdeğine bakalım” dedi. Milletin harcamaları içinde yer alan malların, yüzde 30-35’ini de kaldırıp çöpe attı. Aynı Merkez Bankası Başkanı, Erdoğan’ın uçağının tekerlekleri Türkiye’de piste değmeden, panik içinde, hesaba, kitaba bakmadan faize müdahale etti.

BEYLER NEWYORK’TA GEZERKEN BORÇ 49 MİLYAR LİRA ARTTI

Erdoğan New York’a uçarken, 8 lira 64 kuruş olan dolar Türkiye’ye döndüğünde 8 lira 75 kuruşa sıçradı. Bugün de dolar 8 lira 85 kuruş civarında geziniyor. Ülkemizin dış borç yükü, Beyler New York’ta gezerken, 49 milyar lira birden arttı. Bugün üniversite öğrencilerimiz, “Barınacak yerimiz yok!” diyerek parklarda yatıyor. Bu 49 milyar lirayla, en lüksünden biner odalı 1.068 yurt inşa edilirdi, ülkede yurt sorunu bitirilirdi. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin beceriksizliği, milletimizin sırtına, 49 milyar liralık bir fatura daha yükledi.

AYNI ŞEYİ YAPIP FARKLI SONUÇ BEKLİYOR

Ödenecek tek fatura da bu değil. Paramızın pul olması demek, iğneden ipliğe her şeye zam demek… Bunu ufacık çocuklar öğrendi. Ama Erdoğan öğrenemedi. Erdoğan; “Benim alanım ekonomi” dedi. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” dedi. Bu kerameti kendinden menkul lafları ispatlamak içinde, damadıyla bir oldu. Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doları hiçbir usule, kurala tabi olmadan buharlaştırdı. Kasadaki rezervler bitti. Ondan sonra da paramızın değeri dikiş tutmaz oldu. İtibar da, istikrar da kalmadı. Cüzdanlara, mutfaklara ateş düştü. İşsizlik aldı başını gitti. Erdoğan Şahsım Hükümeti, ekonomide çıkardığı bu yangını söndürebilmek için, önceden birer birer indirdiği faizleri, üçer beşer artırmak zorunda kaldı. Ülkemizi yüksek faize mahkûm etti. Einstein’ın meşhur sözüdür. “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek, deliliktir.” Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti, yeniden aynı şeyi yapıp, farklı sonuçlar alacağını sanıyor. Merkez Bankası’na “faizi düşürün” talimatı veriyor.

BENZER ÜLKELER FAİZ ARTIRIYOR

Şimdi yüksek faize sebep olan sorunlar, riskler ortadan kalktı mı ki yeniden faizi düşürmeye başladınız? Hayır. Bir kere küresel gelişmeler lehimize değil. ABD Merkez Bankası, para musluğunu kapatacağının sinyallerini veriyor. Brezilya, Rusya, Macaristan, Şili gibi bize benzeyen pek çok ekonomi, küresel riskleri de dikkate alarak, faiz artırmaya başladı. Petrol zengini Norveç bile dün faiz artırdı. Bu yapılanlar Türk Lirası üzerindeki baskıyı şimdi siz tam tersine gittiniz daha da artıracak. 

ÖZGÜRLÜK LİGİNDE KÜME DÜŞTÜK

Diğer taraftan Erdoğan Şahsım Hükümeti elinde, politik risklerimiz her gün hızla artmaya devam ediyor. Dünya Özgürlük Evi daha yeni açıkladı. 2017’de “kısmen özgür” ülkeler liginde olan Türkiye, son 4 yılda “özgür olmayan ülkeler” ligine düşmüş. Erdoğan Şahsım hükümeti iş başına geldiğinden beri, ülkede çürüme, kirlenme, bozulma zirve yaptı. Erdoğan Şahsım rejimi her alanda olduğu gibi, özgürlükler liginde de ülkemize küme düşürttü. Şimdi de kendini yargı yerine koyup, milletin malına mülküne kararnameyle çöküp yandaşlarına dağıttığını unutuyor, insanları yargı kararı olmadan işten attığını, “Ağaç kabuğu kemirsinler” dediğini unutuyor. Uçan sarayında kalkmış bunları unutup bize hakkı, hukuku, adaleti öğretmeye kalkıyor. Buradan söylüyorum, ağzına hukuk kelimesini alacak son kişi Erdoğan’dır. Millet sizin ne yaptığınızı gördü, notunuzu da verdi. 

PARİS İKLİM ANLAŞMASI İÇİN 7 YIL KULAKLARININ ÜSTÜNE YATTILAR

Bu beceriksiz yönetimin, ülkemize küme düşürttüğü bir başka lig de çevre. G-20 ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan tek ülke, Türkiye’ydi. Bizimle beraber bu anlaşmayı onaylamayan, Eritre, Libya, Yemen, İran ve Irak gibi ülkeler kalmıştı. Biz; “İş başına geldiğimizde ilk işimiz Paris İklim Anlaşmasını onaylamak olacak diyorduk. Türkiye’yi bu ayıptan kurtaracağız” diyorduk. Erdoğan ise 7 yılkulağının üstüne yattı. Müsilaj Marmara’yı kapladı, seller oldu, ormanlar yandı hiç tınmadı. Sonra bir de baktık birdenbire BM kürsüsünden, “Bu anlaşmayı onaylayacağız” deyiverdi. Anlaşılan New York’taki bankerler kendisine, “Yeşile sahip çıkan bu anlaşmayı imzalamazsanız, doların yeşilini de zor görürsünüz” dedi. Tek bildiği yeşil, doların yeşili olan Erdoğan’ı böyle ikna etti. Şimdi Sarayın vesayeti altındaki AK Partili vekiller, Paris İklim Anlaşması güzellemesi yapmaya başladılar. İnsana sorarlar, biz bu anlaşmayı imzalayın derken siz 7 yıl boyunca ne yaptınız? 

BAKAN YARDIMCISI ZAMMIN YOLUNU YAPIYOR

Yine bir başka sorun, ekonomideki riskler. Ekonomideki riskler azaldı da mı faizleri düşürdünüz? Hayır. Tam tersine. Bozuk Erdoğan Şahsım Hükümetinin elinde riskler arşa ulaşmış gözüküyor. Dünyada 185 ülke arasında en yüksek enflasyona sahip 12. ekonomiyiz. Üretici enflasyonu yüzde 45,5. Tüketici enflasyonu yüzde 19. Arada 26 puandan fazla fark var. Bu fark, öyle ya da böyle, tüketiciye yansıtılacak… Küresel emtia fiyatları, uluslararası taşımacılık fiyatları, enerji fiyatları, hepsi almış başını gidiyor. Enerji Bakanlığının çift maaşlı Bakan Yardımcısı bile, “Doğalgaz fiyatları Türkiye’yi zorlayacak” diyerek, önümüzdeki aylarda gelecek zamların yolunu yapıyor.

ZAM YAĞMURUNA HAZIR OLUN

Ekim’de doğalgaza ve elektriğe, yüzde 15 zam yapılacağı söylentileri yayılmaya başladı. LPG’nin pompa fiyatına bugün 15 kuruş zam geldi. Taş kömürü fiyatları derseniz, o da şahlandı. Önümüz kış. Ne yazık ki kışımızı kara kışa çevirecek zamlar ufukta gözüktü. Vatandaşlarımız, zam yağmuruna şimdiden hazırlansın. 

SAMİMİYSENİZ ZİNCİR MARKET TEKLİFİMİZİ KULLANIN

Bütün bunlara rağmen Erdoğan Şahsım Hükümeti, ezberini hiç bozmuyor beceriksizliğe devam ediyor. İki yıl önce soğan, patates esnafını terörist ilan etmişti. Şimdi beş zincir marketi diline doladı. Biz yıllardır esnafımızı haksız rekabetten korumak için, zincir marketlerin düzenlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun için kanun teklifleri de verdik. Zincir marketler Erdoğan’ın eseridir. Şimdi Sarayın vesayeti altındaki AK Parti milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun teklifi getirecekmiş. Bizim teklifimiz burada…Samimiyseniz alın bunu kullanın.

İLK 8 AYDA GARANTİLERE 20 MİLYAR LİRA

Bugün ülkemizde faiz hala çok yüksek... Bu işi bu şekilde götürmenin imkanı yok. Ama neden faiz yüksek? Çünkü riskler çok yüksek. Yüzde 18’e indirilen politika faiziyle bile, dünyada en yüksek faize sahip 9. ekonomiyiz. Faizin inmesini en çok biz isteriz. Ama bunun için riskleri düşürecek, güven veren bir programı ortaya koymaları lazım, güveni sağlamaları lazım, güveni bitirdiler. Ama Erdoğan Şahsım Hükümetinde bunu yapacak enerji yok. Ne de Erdoğan’a böyle bir güven kaldı. Erdoğan Şahsım Hükümeti artık bitik, metal yorgunu… Böyle bir ortamda faizleri hesapsız kitapsız, talimatla, suni şekilde aşağı çekmenin yararı her zaman olduğu gibi millete değil, dolar ve avro ile gelir garantisi verilen, üç beş tane yandaşa oluyor. Nitekim milletimize Lirayla ödenen maaşlar, ücretler pul olurken, yandaşlara dolarla, avroyla verilen ihaleler, gelir garantileri onları abat ediyor. Bu yılın ilk 8 ayında, geçilmeyen yollar, uçulmayan havalimanları için, yandaşlara bütçeden yaklaşık 20 milyar lira ödendi. Bu son yapılanlarla birlikte bu daha da artacak. 

ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ: ÜSTÜNDEN ARAÇ GEÇMEDEN %158 ZAM GELDİ

Bu arada bütçeye yeni bir kara delik daha ekleniyor. Çanakkale Köprüsü… Yapılan her eseri alkışlarız. “Yapandan da yaptırandan da Allah razı olsun” deriz. Ama milletin parası pul edilirken, yandaşlar dolarla, avroyla abat ediliyorsa, yükü de fakir fukaranın sırtına yükleniyorsa, bunun hesabını da elbette sorarız. Çanakkale Köprüsü’nde, bir otomobilin geçiş ücreti 15 Avro + KDV olarak bağlanmış. Buna göre köprünün ihale edildiği Ocak 2017’de Türk lirasıyla geçiş ücreti 65 liraymış. Erdoğan Şahsım Hükümetinin beceriksiz, bozuk yönetimi sonunda, bugün geçiş ücreti 168 lira olmuş. Daha Çanakkale Köprüsü’nün platformları ortada yok döşenmedi, üzerinden tek bir araç dahi geçmedi ama geçiş ücretine yüzde 158 zam geldi. Çanakkale geçilmez. Ama bu paraya Çanakkale Köprüsü hiç geçilmez.

2,5 KÖPRÜ PARASINA 1 KÖPRÜ

Yandaşlar için bu dert değil tabi. Araç geçsin geçmesin günlük 45 bin, yıllık 16 milyon 425 bin araç geçiş garantisini almışlar. Yani yılda 246 milyon 375 bin Avro, ülkede deprem olsa, salgın olsa, yangın olsa bütçeden yandaşa ödenecek. Ardından da Erdoğan Şahsım Hükümeti çıkacak, “Bu projeler için milletin cebinden tek bir kuruş bile çıkmadı” deme pişkinliğini gösterecek. Yıllık 246 milyon 375 bin Avro, bugünkü kurdan, yılda yaklaşık 2,5 milyar Türk lirası yapar. Peki, bu Çanakkale Köprüsü’nün yapım maliyeti ne? 10 milyar 354 milyon lira. Yani yandaşın yaptığı köprü kendisini, 4 yılda amorti edecek. Sözleşmenin sona ereceği 2033’e kadar, bir 1,5 köprü parası daha ödenecek. Bunun adı dünyanın her yerinde talandır, soygundur. Biz köprüye değil işte bu talana karşıyız. Hep diyoruz; beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti, ne yerlidir ne de millidir. Bozuk, çürük ve kirlidir. 

HER 100 TL’LİK KREDİNİN 30 TL’SİNİ ASGARİ ÜCRET VE ALTINDA ALANLAR KULLANDI

İktisatta bilinen bir kuraldır: “Kötü para iyi parayı kovar.” Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti Türk Lirası’na güvenmezse, yandaşını korumak için dolarla, avroyla sözleşme yaparsa, milletimiz de kendi parasına güvenmez oluyor. Nitekim, vatandaşlar hızla Türk Lirası’ndan kaçıyor. Cebinde üç beş kuruşu olan dövize koşuyor. Son bir ayda döviz tevdiat hesapları, yaklaşık 4,5 milyar dolar artmış. Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başı yaptığında,toplam mevduatlar içinde, yabancı para mevduatların payı yüzde 41. Bugün yüzde 51. Talimatla hesapsız kitapsız oynanan faizler, ilerleyen günlerde dolarizasyonu daha da hızlandıracak. Artan işsizlik ve hayat pahalılığının yanında, beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümetinin salgında millete doğru dürüst bir gelir desteği vermemesi, milleti borca batırması, banka kredilerini de hızla artırdı. Bankalar Birliği verilerine göre son bir yılda, 378 milyar liralık tüketici ve konut kredisi kullandırılmış. Bunun yüzde 72’si ihtiyaç kredisi. Millet kredilerin çoğunu, ay sonunu getirebilmek için almış. Yine son bir yılda kullanılan kredilerin, 109 milyar liralık bölümü, geliri aylık 3 bin liranın altında olan vatandaşlarımıza ait. Yani bankalardan alınan her 100 liranın 30’unu, asgari ücret civarında veya bunun altında geliri olan yurttaşlarımız kullanmış.

İCRAYA DÜŞEN BORÇLAR KATLANIYOR

Peki bu borçlar ödeniyor mu? Bankalar Birliği’nin verilerine göre, kanuni takibe düşen tüketici kredilerinde olağanüstü bir artış var. 2021’in ilk altı ayında vatandaşın icraya düşen borcu, geçen yılın üç katına çıkmış, 3 milyar liraya dayanmış. Durum gerçekten çok ciddi… Millet borcun altında eziliyor.  

ÇİFTÇİNİN TRAKTÖRÜNÜ HACZEDİYOR YANDAŞI SEYREDİYORSUNUZ

Bu arada yandaşlar da borcunu ödememek için yarışıyor. Bir havuz medyası grubunun 1,5 milyar dolarlık borcu yapılandırmak için, bankalarla görüştüğü yazılıp çiziliyor. Yapılandırılacak borcun içinde, Ziraat Bankası’ndan alınılan 700 milyon dolarlık kredi de var. Çiftçilerimizden esirgenen krediler, basının amiral gemisini, Sarayın vesayeti altına sokmak için kullandırılmıştı. Şimdi bu kredinin geri ödenip ödenmediği milletten saklanıyor. Tarlasını süren çiftçinin traktörünü, tarla başında haczetmesini biliyorsunuz. İşte resmi burada.Sulamada kullandığı elektriği kesmesini biliyorsunuz. Çiftçiye verdiğiniz destekten, yandaşlarınızın alacaklarını tahsil etmeyi biliyorsunuz ama Ziraat Bankası’na milyonlarca dolar borç takan yandaşlarınızı seyrediyorsunuz. Erdoğan geçtiğimiz günlerde, “Çiftçilerin durumu çok iyi” demişti. Ama çiftçiler şimdi sokağa inmeye hazırlanıyor.

ÜRETİCİNİN KOOPERATİF’İNDEN ELİNİZİ ÇEKİN

Sokağa inmek demişken, memleketim Tekirdağ’da, sendikaya üye oldu diye işten atılan işçilerimiz, Valilik önünde eylem yaptı. “Çocuklarımız okula gidemiyor, açız” dediler. Vali’yle görüşmek istediler. Merdivenlerden aşağı “süpürüldüler.” Bu memlekette devlet kapısında hak, hukuk, adalet aramak, ne zamandan beri suç oldu? Bu arada Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin, bu hafta sonu seçimi var. Seçimleri iptal etme gibi bir niyetiniz olduğunu duyuyoruz. Sakın ha… Üreticinin kooperatifine bir daha el uzatmayın. Yandaşlarınızı kurtarmak için aldırdığınız, elektrik santrali nedeniyle, kooperatifi batırdınız. Anlaşılan yaptığınız hesapsız kitapsız müdahalelerle, Konya vekiliniz olan eski başkanı da canından bezdirmişsiniz. Başkanlığa yeniden aday olmayacağını açıkladı. Şimdi birilerini oraya getirmek için zaman kazanmaya çalışıyorsunuz. Bir kez daha söylüyorum. Üreticinin kooperatifinden elinizi çekin.

DIŞ POLİTİKALARDA EYYAMCILIĞIN ZİRVESİ

Erdoğan Şahsım Hükümeti, ülkemizin sadece ekonomisini batırmakla kalmadı. Dış politikamızı da bataklığa sapladı. Rüşvetçilerden büyükelçi yapanlar, dış politikada liyakati bitirip, eyyamcılığın zirvesine çıktı. Daha iki gün önce Erdoğan ABD’de Türk Amerikan İş Konseyi’nde yaptığı konuşmada, ABD Başkanına “Değerli dostum Biden” diye sesleniyor, değerli dostuyla, ortak irade beyan ediyordu. Anlaşılan Biden Irak Başbakanı, Avustralya Başbakanı, İngiltere Başbakanı ile görüşüp, kendisiyle görüşmeyince, köpürmüş. Türkiye’ye dönerken, “Biden ile iyi başladık diyemem, iki NATO ülkesi olarak, şu andaki gidiş hayra alamet değil” demiş.

F-35’LERİN PARASINI TAHSİL EDİN

Biden’a gönül koymayı bırakın, önce ülkemizin stratejik çıkarlarını koruyun. ABD’den alamadığımız F-35’lerin parasını, ya tahsil edin ya da bu uçakları alın. Şu yok günümüzde 1milyar 400 milyon dolar az mı, az para mı? Beyefendi çıkıyor, “Türkiye’ye 10 milyon sığınmacı girdi. 5 milyonu Türkiye’de kaldı” diyor. Peki, siz buna yıllarca niye seyirci kaldınız? Bunu engellemek için yıllardır ne yapıyorsunuz? Hiçbir şey. Ensar dediniz, muhacir dediniz. Kapıları sonuna kadar açtınız. AB ve ABD’den biraz daha para koparabilseydiniz, o kapı hep açık kalırdı.

İDLİB ISINMAYA DEVAM EDİYOR

Bu arada İdlib her geçen gün ısınıyor. İdlib’de görev yapan komutanların birer birer emekliliğini istedikleri söyleniyor, konuşuluyor. Binlerce askerimiz hava savunması olmadan, İdlib’deki üs bölgelerinde dağınık bir şekilde bulunuyor. Rejim güçlerinin İdlib’e asker kaydırdığını duyuyoruz. Yine askeri uzmanların söylediğine göre, Suriye’nin radikal unsurlara yönelik hava operasyonları, giderek üs bölgelerimize yaklaşıyor. Rusya ise bizi o bölgede, işgalci olarak görmeye başladı. Erdoğan Şahsım Hükümeti, 2,5 milyar dolar verip Rusya’dan S-400 almıştı. Şimdi bu füzeler paketinden çıkarılmadan Ankara’da duruyor. Madem S-400 işi bitti. Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bunları konuşlandırsanıza... İdlib’deki askerlerimize hava koruması sağlasanıza. Elinizi bağlayan ne? Geçtiğimiz yıl İdlib’de 36 askerimiz, Rus hava bombardımanıyla şehit edildi. Bir daha asla ve katta milletimize böyle bir acıyı yaşatmayın. Şimdi Soçi’ye gidiyorsunuz, Putin’le buluşacaksınız. Bu defa Putin’in kapısında beklemeyin. Bu zilleti bize bir daha yaşatmayın. Askerimizin güvenliğini sağlayacak her türlü tedbiri alın. Yoksa iki elimiz yakanızdadır. Bunu bilin.

HER SORUNUN ÇÖZÜMÜ VAR

Biliyoruz Türkiye’nin sorunları her geçen gün ağırlaşıyor. Ama çözümsüz değil. Her sorunun çözümü var. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomi Masası olarak, Sayın Genel Başkanımızla önemli bir toplantı gerçekleştirdik. Ekonomi Masamız, yakın zamanda, 25 il gezip, 25 bin kilometre yaptı. Esnaflarımızla, sanayicilerimizle, çiftçilerimizle, işçi ve işsizlerimizle bir araya geldik. Sorunlarını dinledik. Çözüm önerilerimizi milletimizle paylaştık. Sayın Genel Başkanımız önümüzdeki günler için, yapılması gerekenler konusunda talimatlarını verdi. Yine bugün Ekonomi Masası toplantımızda Merkez Bankasının faiz kararının ülkede neden olduğu riskleri de tartıştık. Biz sahada olmaya devam edeceğiz, milletimizle buluşmaya devam edeceğiz. Dediğimiz gibi, her sorunun çözümü var. Yeni Kurallardan, Yeni Kurumlardan, Yeni kadrolardan oluşan reçetemiz hazır.

İLK SEÇİMDE GELİYORUZ

İlk seçimde işbaşına geleceğiz. Millet rahat bir nefes alacak. Büyük bir kucaklaşma olacak. Endişeler son bulacak. Artık kimse bu milletin fertlerini bölüp, parçalamayacak. Bağımsız yargı olacak. Özgür medya olacak. Birinci sınıf bir demokrasi olacak. Herkes canından, malından, geleceğinden emin olacak. Herkesi kucaklayan tarafsız bir Cumhurbaşkanı olacak. Devlet yönetiminde liyakat olacak. İstişare olacak. Borçla değil, üreterek büyüyeceğiz. Bu topraklarda dijital devrimin önünü açacağız. Gençlerimizin karşısında değil, yanında olacağız. Dünyayla yarışacak bir ekonomi için, üreticilerimizin rakibi değil, dostu olacağız. Tarımda yeniden kendi kendine yeten bir ülke olacağız. Yüzde 1 için değil, yüzde 100 için çalışacağız. Büyürken kimseyi geride bırakmayacağız. Aş olacak, iş olacak. Çokça kazanıp, hakça bölüşeceğimiz bir Türkiye olacak. Büyürken, enflasyonu da, borcu da büyütmeyeceğiz. Yeşil Mutabakat’a uyum sağlayacağız. Büyümenin sürdürülebilirliğine dikkat edeceğiz. Derelerimize, ormanlarımıza, dağımıza, taşımıza, kurdumuza, kuşumuza, gözümüz gibi bakacağız. Kısacası, biz işbaşına geldiğimizde, memlekette bayram olacak. Biz hazırız. Milletimiz hazır. Erdoğan Şahsım Hükümetinin notunu millet verdi. Tasdiknamesini hazırladı. Ellerine tutuşturmak için de sandığı sabırsızlıkla bekliyor.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Soru- Efendim iki sorum olacak. İlk sorum, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem “DEVA ve Gelecek Partilerini de Millet İttifakı içerisinde görmeyi arzu ediyoruz” diye bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?

İkinci sorum da CHP eski milletvekili Barış Yarkadaş’ın bir iddiası oldu. Beşar Esad’ın Suriye konusunu görüşmek üzere CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nuŞam’a davet ettiğini iddia etti. Yine bu iddiayı da nasıl değerlendirirsiniz?

Faik ÖZTRAK- Birinci sorunuza cevabım aslında çok kısa olacak. Biz de tabi ki arzu ediyoruz. Biz demokrasiden yana olan, demokrasi mücadelesi veren, bu ülkeye yeni ve güçlü bir parlamenter sistemi getirmek için mücadele eden tüm partileri yanımızda ittifak içinde görmek isteriz.

İkinci sorunuz, ona da çok kısa. Yok böyle bir mektup. Yani nereden çıkıyor anlamış değiliz. Ama böyle bir mektup yok.

Soru- AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği Kürt sorunuyla ilgili olarak “Böyle bir sorun yok”değerlendirmesini yaptı. Benzer bir açıklamada MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Cumhur İttifakı’ndan gelen bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Son dönemde Cumhur İttifakı ilginç bir yaklaşımı itiyat edindi, alışkanlık haline getirdi. “Sorun yok” diyerek sorun çözüldü zannediyor. Böyle bir şey yok. Ülkede herkesin, tüm kesimlerin bugün çok ciddi sorunları var, esnafın sorunu var, işçinin sorunu var, işsizlerin sorunu var, çiftçinin sorunu var. Türkiye’de her şeyden önce ciddi bir demokrasi sorunu var, özgürlükler sorunu var. İnsanlar bu sorunlarını dile getiriyorlar ama Cumhur İttifakı bu sorunları duymazlıktan gelerek sorunlar çözüldü zannediyor. Daha dün bizi “Sivas’ın ötesine gidemiyor” diye itham edenler bugün anlaşılan Sivas’ın ötesinden ne sesler geliyor duymuyorlar.

Buradan açık seçik söyleyeyim, önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerine dikkatinizi çekmek isterim:

“Ülkenin yazgısında tek yetki ve güç sahibi olan Büyük Millet Meclisi bu ülkenin düzeni için iç ve dış güvenliğini sağlamak ve korumak için en büyük güvencedir. Büyük milli sorunlar şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisinde çözümlendi. Gelecekte de yalnız oradan kesin önlemler sağlanabilecektir. Türk milletinin sevgi ve bağlılığı her zaman Büyük Millet Meclisine yönelmiştir ve hep oraya yönelecektir.”

Cumhur İttifakı ne derse desin biz çözümü onların yaptığı gibi İmralı’da değil millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulacağız.

Soru- AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan “Diyanet İşleri Başkanımız CHP’nin kendini bilmez tiplerinin hiçbir zaman muhatabı olmamıştır, olmayacaktır. Kendini asla yalnız bırakmayız. Bu makama hakaret edenler bu ülkede dinini, diyanetini bilenlere hakaret etmiş olurlar” dedi. Sizin bu açıklamaya bir yorumunuz olacak mı?

Faik ÖZTRAK- Cumhuriyet Halk Partisi’nin Diyanet İşleri’ni kuran parti olduğunu bunlar unutturmaya çalışıyorlar. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran partiyiz. Dolayısıyla o makama herkesten daha fazla ve herkesten biz saygı gösteririz. Ayrıca biz eleştiririz ama üslubumuzda hakaret olmaz onların üsluplarında olduğu gibi. Ama Diyanet İşleri’nin başındaki kişi Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nı sarayın bir şubesi gibi çalıştırıyorsa, anayasanın amir hükümlerine uymuyorsa buna karşı çıkmak bizim görevimiz. Buna karşı çıkmaya da devam edeceğiz. Bu arada yine densizlik, terbiyesizlik lafları havada uçmuş. Esas densizlik, terbiyesizlik bizim söylemediklerimizi söylemişiz gibi anlatarak bu ülkede çocukların yatağa aç girdiğini, işsizlerin kendini yaktığını, esnafın siftahsız dükkan kapattığını gizlemeye çalışmaktır.

 


"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli