Öykü: Nimet Şengül

Öykü: Nimet Şengül

KIRGIN SAZ

Her ayak sesi duyduğumda aynı strese giriyorum. Umarım benim olduğum odaya girmez. Gergin bekleyişim onun ellerinde biraz sonra kabusa dönecek. Biliyorum.  Korktuğum başıma geliyor. Kapı açıldı. Belliki yine rahatımı bozacak. Boynumdan tuttuğu gibi başka bir odaya götürülüyorum. Ne kadarda özensiz... Canımı acıttığının farkında bile değil.

Her zamanki koltuğuna çöktü. Çöktü diyorum çünkü ben bile buna oturma demem. Boynumu bir koluna, gövdemi diğer kolunun arasına gelişi güzel yerleştirdi. Olmam gereken duruştan bile haberi yok. Böyleyken sağlıklı ses çıkaramayacağımı bilmediği için tellerime dokunmasıyla bütün vücudum acıyla titriyor.

Çıkan sesten o da memnun kalmadı ki boynumun bittiği yerde bulunan tellerimi tutan burgularla oynamaya başladı. Sorunun kendinde olduğunu bilmeden benimle oynayıp duruyor. Burguya kıvırdıkça bütün bedenim geriliyor. Ancak telime dokunup çıkan sesten hoşlanmayıp gevşetince rahat bir nefes alıyorum. Müzik kulağı olmamasına rağmen rahatladığımı o da anlıyor. Tonumu bulamasa da sesimi aramaya devam etmesi benim için çoğu zaman çileye dönüyordu. Eskiden bu kadarını bile anlamazdı. Buna da şükür.

Oysa ben çok iyi bir ustanın ellerinde şekillendim. Gövdemi, sapımı yaparken tellerimi takarken nasılda sevgiyle anlattı nereden geldiğimi. Önceleri kadim bir ladin ağacıymışım. Atamı görür görmez ben gözünde canlanmışım. Ellerimi tüm gövdesinde gezdirdim demişti. Bunu anlatırken bıyıklarının arasından çıkan sesin sevgiyle titreyişini hala hatırlarım. Pek çok yaşanmışlığın izlerini taşıyan çizgilerin bittiği yerde başlayan beyaz, iki yandan kıvrılmış bıyıklar... İyelere inanırmış ustam. Eski Türkler perilere iye dermiş ve doğadaki her canlının bir iyesi olduğuna inanırlarmış. Dağın, taşın, ateşin, suyun, yolun ve ormanın...

Beni şimdi tutan ellerin sahibi bunları biliyor mu? Sanmıyorum. Bilse beni tutmaya layık olmadığını bilirdi. Her neyse… Demem o ki: Ben kadim bir Anadolu çalgısıyım. Tarih boyunca Kopuz, cura, dumbra, iki telli, saz gibi çeşitli adlarım olsa da şimdilerde bana bağlama deniyor. Bağlanmaktan gelse de kime bağlanacağımı bana sormadılar.

İşte böyle... Beni hak eden O kadar ozan,aşık varken ben son demlerimi bu Anadolu çomarının elinde acı çekerek geçiriyorum. Vah bana vahlar bana.

Büyük bir sarsıntı beni geçmişten koparıp yeniden bu köhne odaya getirdi. Adam beni gitar, kendini popçu sansa da içimde bir yerlerdeki Mahsuni Şerif buna izin vermiyor. Beni elinden bırakmak zorunda kalıyor. Beni çalmak için bu ısrarını hiç anlayamıyorum. Dünyada yüzlerce müzik aleti var, neden ben?

Kim bilir? Belki de atalarımı koruyan iyelerin rızasını almadıkları içindir.

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

Anahtar Kelimeler: : Nimet Şengül