“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN YOLSUZLUK DOSYALARI YAĞMUR GİBİ YAĞMAYA BAŞLADI”
SİYASET 19.10.2021 21:47:00 523 0

“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN YOLSUZLUK DOSYALARI YAĞMUR GİBİ YAĞMAYA BAŞLADI”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Türkiye'nin değişime, dönüşüme, akılcı politikalara ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin her yerinden yolsuzluk dosyalarının yağmur gibi yağmaya başladığını savunan Kılıçdaroğlu bürokratlara daha önce yaptığı  uyarıyı da yineledi ve "Buradan yine bütün memur arkadaşlara, bütün kamu görevlilerine sesleniyorum: Görevinizi millet adına yapınız. Ettiğiniz yemin çerçevesinde görev yapınız. Mafyatik ilişkilere sizi zorlarlarsa bu kardeşinize haber vereceksiniz, oraya geleceğim ve onların başına çökeceğim." ifadesini kullandı.

Hiç kimsenin ötekileştirilmediği güzel bir Türkiye'ye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bunun yolu beraber olacağız, birlikte olacağız, moralimizi bozmayacağız. Engeller çıkabilir, engelleri çıkarabilirler, büyütebilirler ama inançla, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ta ki aydınlık, güzel, huzurlu, beraber yaşamaktan onur duyduğumuz 83 milyonluk bir Türkiye'yi yeniden inşa edinceye kadar." diye konuştu.

Vefat eden milli teknoloji hamlesi idealinin ve milli SİHA'ların öncü ismi, Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar'a Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, Bayraktar'ın fabrikasına 2012-2013 yıllarında ziyarette bulunduğunu, başarılarının kendisini mutlu ettiğini kaydetti.

Vefat eden gazeteci Sami Kohen'e de Allah'tan rahmet, yakınlarına, basın camiasına başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, "Sami Kohen duayen bir gazeteciydi." dedi.

Kılıçdaroğlu, dünün Azerbaycan'ın bağımsızlık günü olduğunu anımsatarak, bağımsızlık gününü kutladı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bütün Azerbaycanlılara sevgilerini ve saygılarını gönderdiğini aktardı.

19 Ekim Muhtarlar Günü'nün de tebrik eden Kılıçdaroğlu, "Bizim iktidarımızda onlar sarayın kamu görevlisi değil, milletin kamu görevlisi olacaktır." ifadesini kullandı.

CHP iktidarında muhtarların daha iyi şartlara sahip olacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Göreceksiniz çok güzel şeyler yapacağız. Onların belediye meclisi toplantılarına katılmalarını bile fazla görüyorlar. Bizim iktidarımızda muhtarlarımız belediyelerin toplantılarına katılacaklar, söz ve karar sahibi olacaklar. Bunun da sözünü verdik." şeklinde konuştu.

Astsubaylar Günü'nün de 17 Ekim'de olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, astsubayların 3 temel sorunları bulunduğuna dikkati çekti. Astsubayların göreve başlama derecelerinin diğerlerine göre haksızlık içerdiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Dokuza ikiden başlıyor birileri ama bunlar dokuza birden başlıyor. Bu haksızlığın giderilmesini istiyorlar. Söz veriyorum, milletin iktidarında çözülecek. Tazminatları ile ilgili bir sorun var. Yarbay ve daha üst rütbelerde bulunanlara tazminat veriliyor, makam görev tazminatı veriyor, temsil tazminatı veriliyor. Ama bunlar hem çalışırken hem emekliliklerinde böyle bir şey almıyorlar. Bunun da giderilmesi lazım. Aynı zamanda ön lisans düzeyinde eğitim veren Astsubay Meslek Yüksek Okulu var, bunun da lisans düzeyinde çıkarılmasını istiyorlar. Bu üçünü bir köşeye yazın. Devri iktidarımızda bu üçünün nasıl ve ne kadar süre içinde gerçekleştiğini göreceksiniz, sözünü veriyorum."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2018'de Kayseri Komando Tugayında katıldığı bir yemekte benzer sorunların dile getirildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Müjde ile başlıyor konuşmasına 'hayırlı olsun' diye bitiriyor. Ne müjde var ortada ne de hayırlı olsun var. Ben söyledim inşallah kulağına gider 'Kılıçdaroğlu yapmadan ben yapayım' der. Yaptıracağım ona, yaptıracağım." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da 2019'da Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği toplantısında emekli astsubayların özlük haklarını iyileştirmeyi amaçlayan bir çalışma için söz verdiğini de savundu.

Kamuda çalışan yaklaşık 530 bin sözleşmeli personel olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Bunlar diğer devlet memurları gibi KPSS sınavı ile giriyorlar. Normal bir devlet memurunun sahip olduğu eğitime sahipler, aynı eğitimi görüyorlar. Aynı iş yerinde beraber çalışıyorlar ama kadrolu memurların sahip olduğu hakların hiçbirisine sahip değiller." dedi.

Kılıçdaroğlu, sözleşmeli personelin durumunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışmaya açılması ve sorunun çözülmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, sosyal kimliklerin sorunlarını masaya yatırdıklarını, sağlıklı ve tutarlı çözümler ürettiklerini söyledi.

Bu bağlamda yerel medya çalışanlarının da sorunlarını dinlediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, 60 ilden 300'e yakın gazetecinin katılımıyla Marmaris'te yerel medya çalıştayı düzenlediklerini belirtti.

Yerel medya çalışanlarının, üzerlerindeki baskı daha fazla olduğu için yaygın medyadakilerden daha fazla sorunla karşılaştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, partisinin bu sektöre yönelik bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep edeceğini ve bu konuyu Meclis Genel Kurulu'nda dile getireceklerini kaydetti.

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini ve bunu herkesin bildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bu devlet bizim devletimiz. Devletin kurumlarına sahip çıkmak, onların yasal çerçeve içerisinde çalışmalarını özendirmek en çok CHP'ye yakışır." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarından sorumlu olduğunu ancak bunu sağlayamadığını, Türk lirasının "kar gibi eridiğini" savunarak, izlenen politikaların ve sıcak siyasetin Merkez Bankası'na müdahale ettiğini ve bankanın sağlıklı karar almasını engellediğini dile getirdi.

Merkez Bankası'nın temel görevlerini sıralayan Kılıçdaroğlu, para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi gerekirken bankanın bunu da yapmadığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Saray müdahale ediyor ve Merkez Bankası'nın sağlıklı, tutarlı karar almasını engelliyor." görüşünü öne sürdü.

Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'na yaptığı ziyareti anımsatarak, bu sırada banka personeline "Bankanıza sahip çıkın" dediğini aktardı. Merkez Bankası'nın bir kültürü ve çok iyi yetişmiş kadroları bulunduğuna da işaret eden Kılıçdaroğlu, "Çok iyi yetişmiş kadrolarını göz ardı edip, onları bankanın dışına itip dışardan eleman getirmek doğru bir yaklaşım değildir. Bankanın kültürünü mahveder ve bugünkü duruma getirir." değerlendirmesinde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarlık rezervine ilişkin süreci unutmadıklarını belirterek, bu tutarın kimlere hangi kurdan satıldığını bilmediklerini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası'nın kasasında 123 milyar dolar var" açıklamasını da hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben de bir yerden ödünç para alırım, çıkarır masanın üzerine koyarım, 'Param var' derim. Ama o para bana ait değil ki. Başkasına ait bir para. 123 milyar doların bir senti bile Merkez Bankası'nın kendi parası değil. O zaman şu soruyu, AK Parti ve MHP'ye geçmişte oy veren kardeşlerimin, kendisine, vicdanına, ahlakına, adalet duygusuna sorması lazım; '128 milyar dolar kime gitti?' Bunun satışını Merkez Bankası değil başkası yaptı. Dolar, Türk lirası karşısında artıyor, Türk lirası kar gibi eriyor. Normalde Merkez Bankası'nın müdahale etmesi, dolar satması lazım. Kendi doları yok ki satsın. Başkasının doları, onu da satamıyor. İçine düştüğümüz çelişkiyi görüyor musunuz?"

Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası ile cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkacaklarını vurgulayarak, Millet İttifakı'nın iktidara gelmesi halinde Merkez Bankası'nın saat gibi çalışacağını, sıcak siyasetin bankaya müdahale etmeyeceğini ve ekonominin en kısa sürede düzeleceğini iddia etti.

İktidarın tefecilere dünyanın faizini ödediğini öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Erdoğan 'şahsım' hükümeti, bu tuzağın içindedir. Tefecilere hizmet eden bir siyasal iktidar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ekonomisini düzeltemez, sadece ve sadece tefeci sektörüne hizmet eder. 2003-2021 Eylül ayı itibarıyla bütçeden bu tefecilere ödenen para, 511 milyar 39 milyon dolar. 511 milyar doları tefeci sektörüne aktaranlar bunlar. AK Parti ve MHP'ye oy veren kardeşlerim diyecekler ki 'Nereden çıkardın 511 milyar doları?' Hazine'nin internet sitesine girin, görürsünüz. Her ay 2 milyar 271 milyon 284 bin dolar, her gün 74 milyon 680 bin dolar, her saat başı 3 milyon 111 bin dolar faiz ödeniyor. Bu ülkenin fakir fukarası, memuru, esnafı, sanayicisi, çöpten kağıt toplayanı, fırından ekmek alanı, herkes ödüyor. Bu saray beslemeleri ve şürekası, 5 kuruş faiz ödemiyor ama 83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettiler. Onun için hep birlikte bunlardan kurtulacağız. Az kaldı. Başkan diyor ya 'Az kaldı'. Beraber sandığa gideceğiz ve bunları yolcu edeceğiz."

CHP lideri Kılıçdaroğlu, hafta sonu paylaştığı bir videoyla devlet memurlarına yönelik açıklamalarda bulunduğunu anımsatarak, "Ben bunları söyledim, Bremen Mızıkacıları harekete geçti, saraydan başlayarak en aşağıya kadar. Vay efendim, devlet memurlarını tehdit ediyormuşum, vesayet özlemi içindeymişim, darbeci zihniyetmiş. Allah akıl fikir versin, bari usturuplu bir şey söyleyin. Ben 'Hırsızlığa bulaşmayın, hırsızlık için kim talimat veriyorsa ona uymayın' diyorum. Savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarmış, bulunmazsanız namertsiniz, bulunun. Daha görecekleri çok şey var. Demek ki 'Hırsızlık yapın' desem hakaret içermeyecek, hiçbir şey olmayacak." sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın, bu konudaki açıklamasını aktaran Kılıçdaroğlu, "Kimsin sen, devlet memuru ne zamandan beri senin çalışanların oluyor? Ne demektir bu? 'Bizim talimat verip de malı götürdüklerimize dokunma, onlar bizim çalışanlarımız' diyor. Bu lafı kullandığın andan itibaren toplumu bölüyorsun sen. Devletin memuru, devletin işini yapar, milletin hizmetindedir. Yasal ölçüler içinde konuşuyorum, kullandığım her cümlenin mutlaka kanunda bir yeri vardır. Bu kadar dikkat ediyoruz." ifadesini kullandı.

Anayasaya göre, devlet memurlarının suç işlemeye yönelik emirleri yerine getiremeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Sarayın memurları ayrı, devletin memurları ayrı. Mafyatik ilişkiler içine girenler sarayın memurlarıdır. Talimatı oradan veya onların çocuklarının kurduğu vakıflardan alırlar. Devletin memurunun temel güvencesi yasalardır ve millete hizmet etmektir. Arada dağlar kadar fark var." dedi.

Kılıçdaroğlu, "söz konusu video ile devlet memurlarını tehdit ettiği" yönündeki tepkileri hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Yasal ölçüler içinde çalışan hiç kimseyi tehdit etmek benim haddim değildir. Kim devletine, milletine hizmet ediyorsa, hangi görüşten olursa olsun, benim başımın üstünde yeri vardır. Ama 'Mafyatik ilişkilere girenleri tehdit mi ediyorsun?' diyorlarsa, evet onları tehdit ediyorum. Kimsenin hakkını yedirmeyeceğim. 'Kul hakkı yiyecek, her türlü rezilliği yapacak, mafyatik ilişkilere girecek, malı götürecek, Kılıçdaroğlu buna hiç ses çıkarmasın'. Niye ses çıkarmayayım? Sen ses çıkarmıyorsun zaten, malı götürenlerin sırtını sıvazlıyorsun. Balığın baştan kokacağını da çok iyi biliyorum."

Kemal Kılıçdaroğlu, vakıfların kamu için çalıştığını, çalışanlarının da kendilerini gönüllü olarak topluma adadıklarını ve elde ettikleri gelirler ile harcamalarını kamuoyuna şeffaf şekilde açıkladıklarını dile getirerek, "Erdoğan ve ailesinin kurduğu vakıflar 83 milyondan ne kadar para topladı, yani devletin hazinesinden bu vakıflara kaç lira para ödendi? Bilen yok. Erdoğan ailesinin vakıflarının ister devletten, ister belediyelerden, ister tahsis edilen malların kiralarından ne kadar para topladıklarını bilmiyoruz." diye konuştu.

TÜGVA'nın, Erdoğan ailesinin kurduğu bir vakıf olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bir taşınmaz tahsis edilmiş. Belediye bakıyor ki tahsis edilen yer amaca uygun kullanılmıyor, o zaman 'Bize verin' diyor. 'Vermeyiz' diyorlar. Mahkemeye gidiliyor, İstanbul 2. İdare Mahkemesi diyor ki 'Amaca uygun değil, belediyeye vereceksiniz', itiraz ediyor da, bu da doğal. İstanbul Bölge İdare'ye gidiyor. Bölge İdare diyor ki 'Hayır, gayrimenkulü iade edeceksiniz'. Doğal olanı nedir? Gidip teslim almaktır değil mi? Gidiyorsunuz teslim almaya, polisler dizilmiş, yargı kararı uygulanmıyor. Devletin polisine talimat veriliyor, yargı kararının uygulanmaması için gelenler engelleniyor." diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Tarihte hiç görmediğiniz bir olay. Böyle bir rezaleti hiç yaşamadık. Gelen polislere kızdığımı sanmayın, onlar emir kulu, talimat verildi onlara, 'gideceksin, bekleyeceksin'. Sorun kimde? O talimatı verende, saraydan bu talimatı verende. Oradaki daha büyük sorun nerede? Saraydan o talimatı verende. Sen hangi gücüne, yetkine dayanarak yargı kararlarını uygulamıyorsun? Böyle bir yetkiyi sana kim verdi? Millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Anayasaya, yasaya, hukukun üstünlüğüne göre yönet diye sana o yetkiyi verdi. Zenginleş diye, malı götür diye, yolsuzluk yapanları koru diye o yetkiyi sana vermedi."

Bu sözleri söylemesi sonrasında kıyametin koptuğunu ve kendisinin "darbecilikle" suçlandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Vesayetçisiniz diye bir sürü laf ediyorlar. Hani derler ya 'yavuz hırsız ev sahibini bastırır' aynı model efendim; 'çok bağırırsam bunlar geri adım atar'." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP'ye oy verenlere seslenerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir Cumhurbaşkanının oğlu, babasının mevkisini, makamını bilerek davranmak zorundadır. Babası sıradan bir makamda oturmuyor. Örnek olmak zorundadır topluma. Gidip de oğlu Milli Eğitim Bakanlığının bürokratlarının tamamını toplayıp, onlara milli eğitim politikasını anlatıyorsa, bir sorunumuz var demektir. Kimsin sen ya? Bu yetkiyi kimden alıyorsun? Cumhurbaşkanının oğlu olmak sana bu kanunsuzlukları yapma hakkı veriyor mu? Cumhurbaşkanının oğlu her şeyden önce mahkeme kararlarını uygular. En azından babasının oturduğu makama saygı duyar. Mahkeme kararının gereğini yapar, 'Buyurun kardeşim mahkeme kararı budur, başımızın üzerinde yeri vardır. Buyurun tahsisi geri tekrar belediyeye veriyoruz' der. Ama bu yapılmıyor."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bir cumhurbaşkanının oğlu torpille devlete adam yerleştiremez. Peki cumhurbaşkanının oğluna ulaşamayan garibanlar ne yapsın, onlar sürünsün... Bir cumhurbaşkanının oğlu devlete torpille adam yerleştiriyorsa, o yerleştirdiği kişi devletin memuru değil sarayın memur olur. Bu kadar Anadolu'da 2 diplomalı garibanlar var, nasıl yerleşecek? KPSS'yi kazanmış. Geliyor sözlüye 'elendin'. Niçin? Telefon geldi, bunu alacağız bunun yerine. Gençlere sözümdür, iktidarımızda, sözlü sınav kalkacak. Kim KPSS'yi kazanırsa o yerleşecek. Eğer bir kimseyi torpille bir yere yerleştirirse Cumhurbaşkanı ve şürekası, o kişi onlara gebe kalır, talimatı doğrudan onlardan alır. Ve böyle bir yapı devlette liyakati bitirir. Bunlar aynı zamanda kimin terfi edip etmeyeceğine de karar veriyorlar. Haklı olan değil, 'mafyatik ilişkilere girenler yükselsin' diyorlar. 'Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamayanlar yükselsin' diyorlar."

Torpille devlete yerleşenlere kızmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bunlar da aslında 'nasıl yerleşiriz' diye arayış içine girmiş olabilirler. Benim asıl kızdığım TÜGVA'nın, devletin işine müdahale etmesidir, amacının dışına çıkmasıdır, devlete adam yerleştirmesidir. Bu organizasyon paralel yapıdır. Devletin içinde paralel yapı olur mu? O yapının neler yaptığını gördük. Aynı rolü şimdi bunlar yapıyorlar. Üstlenmiş durumdalar." dedi.

Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz dönemde rüşvet iddiasında bulunan ve görevden alınan memur Teoman gibi Ekinözü Belediyesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla savcıya başvuran zabıta Ahmet Yardımcı'ya da saygı duyduğunu bildirdi.

Memurların devletine sahip çıkmasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "'Mafyatik ilişkilere girmeyin' dedik. 'Böyle bir talimat alırsanız yapmayın' dedik, 'yasa dışı, suç ortağı olmayın' dedik ve onlara cesaret verdik, cesaret verince saray panikledi, şürekası panikledi ve kıyamet kopardılar. Söylediğim şu: '18 Ekim tarihinden itibaren kanun dışı bir şey yapmayın, pazartesinden itibaren durun. Kanun dışı bir işi emir telakki edemezsiniz, siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız' dedim. Bundan rahatsızlık duyuyorlar, 'bizim memurumuz olacaksın' diyorlar." görüşünü paylaştı.

Kılıçdaroğlu, devlette ikili yapının ortaya çıktığını ileri sürerek, "Birisi şu, gerçekten devlet ve milleti için çalışan memurlar. İkincisi, memur unvanı taşıyıp saray için çalışan, rantiye sınıfı için çalışan, uyuşturucu baronları için çalışan bir sınıf daha oluştu. Birinci yapıya saygılıyız, ikinci yapıyla da mücadelemizi sürdürüyoruz. Sağlık Bakanlığından örnek vereyim, şehir hastanesinin ihalesini veren karar. Bu hastanenin temeli 12 Mart 2014'te atıldı. Ama ihaleyi 24 Temmuz 2014'te veriyorlar; önce temel at sonra ihaleyi ver." değerlendirmesinde bulundu.

Bu ihaleye şerh koyan memur Nurten Seyhan'ın açıklamalarını okuyan Kılıçdaroğlu, "İşte devletin, milletin memuru budur." sözlerini sarf etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, ihaleyi açmadan nasıl temel attınız diyebilir mi, diyemez. İçine battığı ortam bunu yapmasına engel. 'Lağım kokusu patladı' dedim. Ya bu değil midir lağım kokusu? İhaleyi yapmadan önce temel atıyorsun. Temel atan firma orada zaten biliyor ki 'ihaleyi ben alacağım', o zaman niye ihale yapıyorsun?" diye konuştu.

Türkiye'nin her yerinden yolsuzluk dosyalarının yağmur gibi yağmaya başladığını savunan Kılıçdaroğlu, "Buradan yine bütün memur arkadaşlara, bütün kamu görevlilerine sesleniyorum: Görevinizi millet adına yapınız. Ettiğiniz yemin çerçevesinde görev yapınız. Mafyatik ilişkilere sizi zorlarlarsa bu kardeşinize haber vereceksiniz, oraya geleceğim ve onların başına çökeceğim." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, kara kışın geldiğini hatırlatarak,"Zamlar yağmur gibi geliyor. Arka arkaya doğal gaza, elektriğe, akaryakıta acayip zamlar geliyor. Allah fakir fukaranın yardımcısı olsun. Bunlarda fakir fukarayı düşünecek yürek dahi kalmamıştır. Saraya bakıyor, sarayda herkesin keyfi yerinde, sanıyor ki Türkiye'de herkesin keyfi yerinde. Böyle bir tablo var." değerlendirmesinde bulundu.

Enerji sektörünün tüm bilişenlerini bir araya getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Enerji sektöründe var olan sorunları nasıl aşabiliriz, bunun çalışmalarını yapacağız. Neden? Hiç kimse merak etmesin, geliyor gelmekte olan..." dedi.

Grup toplantısında Kılıçdaroğlu ayrıca Demokrat Parti'den istifa eden Balıkesir'in Ayvalık ilçesinin Belediye Başkanı Mesut Ergin'e rozetini taktı.

Öte yandan grup toplantısı öncesinde CHP Meclis Grubu, 1 saat süren basına kapalı bir toplantı da gerçekleştirdi. (Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi İnternet Sitesi)

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51
  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli