Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


Bilgi ve İletişim Çağında Bilimsel Bilgiye Erişimin Önemi


İnsanlığın geçmişten günümüze geçirdiği tarım devrimi, sanayi devrimi, bilişim ve iletişim teknolojileri devrimi yanı sıra bugünlerde bugünler de dördüncü sanayi devrimi olarak da ifade edilen Endüstri 4,0 olarak belirtilen yeni sanayi devrimi-iletişim teknolojilerini ileri bir aşması dijital-robot teknolojileri çağı yaşanıyor. Tarım devrimi 10 bin küsur yıl etkisini sürütürdü. Sanayi devriminin 1780´de başladığını düşünürsek yaklaşık 200 yıl kadar etkili oldu. İletişim teknolojileri devriminin 1980´lı yıllarda başladığını düşünürsek 40 yıl kadar etkili olduğu görülüyor. Tarım toplumunun üretim aracı tarım, toprak ve hayvandı. Güç insan ve hayvan gücü, Sanayi toplumunun üretim aracı makine ve gücü buhar ve elektrik enerjisi, İletiş toplumunun aracı elektronik ve gücü beyin gücü. İletişim çağında bilgi üretiyor. Bilgi paylaşıldıkça azalmıyor tam tersine çoğalarak genişliyor. 

Günümüzde bilimin ve teknolojinin yaratığı etki ile sanayi devriminin üretimine bilişim eklendi ve otomasyon süreci bir üst boyuta taşındı. İnternet web, yenilenebilir enerji kavramı ve verimliliği sağlandı. Bugün bütün bu birikimin bir üst basamağı daha gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Bilişim teknolojileri endüstri ile bir araya gelerek daha üst bir üretim modeli olan Endüstri 4,0 ile üretim süreci dijitalleşmekte, makinelerin birbirleriyle doğrudan iletişime geçmesi amaçlanıyor. Birçok üretim tesisi dijital entegrasyona geçecek ve üretim artışı yanında kaynak tasarrufu sağlanacağı düşüncesi ile. Bu yolla verimliliğin artması, insan kaynağı, enerji ve su gibi kaynakların gereğinden fazla kullanılmaması amaçlanıyor. 

Tarım toplumunda çevre sınırlı olanda kontrol edildi ve az kirletildi. Sanayi toplumu çevreye ciddi zarar verdi. Özellikle silah ve kimya ve ciddisi kimyasal ilaç ve atıklar çevreye ciddi zarar verdi. İletişim teknolojileri çağında çok sayıda araç gereç, elektronik malzeme yer yüzeyine ve atmosfere boca edilmektedir. Yeni Endüstri 4.0 ise doğal olarak sanayi toplumunun yaratığı çevre kirliliği kısmen azaltılmaya çalışmaktadır.

Bilgiye Erişim Yolları

Bilgiye erişim her şeyden önce bir amacın oluşumuna bağlıdır. Günümüzde anlık üretilen onlarca TB´lık bilgi içinde neyin arandığını net olarak bilinmesi gerekiyor. Aranan bilgiye nasıl ve ne şekilde erişileceğinin bilinmesi önemli. 

Öncelikle ne arandığının net olarak bilinmesi gerekiyor. Aradığınız bilgi veya kaynak için nasıl bir bilgi arayışına girileceğinin bilinmesi gerekir. Bilgi kaynaklarına erişim açık erişim kaynakları, basılı kaynak, dijitalize edilmiş veya edilmemiş eski kaynak vs. belirlenmesi önemli. 

Kaynak arayışında eldeki olanaklar, zaman yönetimi ve Bilimsel Bilgi İçin Kaynak Türlerinin ne olduğunun bilinmesi önemli.

Bilimsel bilginin bulunması ve elde edilmesi için kütüphane kullanımının bilinmesi ve gerektiğinde alternatif bilgiye erişim kaynaklarının da tanımlanması önemli. Öncelikle konunun belirlenmesi ve Önceden yapılmış çalışmaların incelenmesi gerekir. Bilgiye erişmek için bilgi kulanım teknolojisi ve sistematiklik ve organizasyon şemasının okuma bilgisine sahip olmak önemlidir.

Mevcut Kütüphane ve dokümantasyon merkezleri üzerinden sağlanan bilgiye erişim şekillerinin de bilinmesi ve kütüphanelerin bu olanağa sahip olması gerekir. Açık Erişim

Açık Erişim; ANKOS Açık Erişim? (2006)´ın tanımlamasına göre bilimsel bilginin internet aracıyla finansal, yasal ve teknik engeller olmaksızın, erişilebilir, okunabilir, kaydedilebilir, kopyalanabilir, yazdırılabilir, taranabilir, tam metne bağlantı verilebilir, yazılıma veri olarak aktarılabilir ve her türlü yasal amaç için kullanılabilir biçimde kamuya ücretsiz açık olması olarak tanımlanmaktadır. Ertürk (2008)´ün doktora çalışması çerçevesinde elde ettiği verilerine göre öğretim üyelerinin en azından yarısının açık erişim farkındalığına sahip olduğu görülmektedir. Bu bağlamda bir farkındalık yaratma halen önemli. Üniversitelerin strateji raporları kütüphane ve bilimsel dergilerde açık erişim sağlanmalı. 

Bilgiye Nasıl Erişim Sağlanacak

İçinde ulunduğumuz bilgi iletişim teknolojileri (BİT) çağının en hareketli alanını bilgiye ve üretime erişim ve de bilginin paylaşımı oluşturmaktadır. Bilim ve teknoloji yapan toplumların önemli bir özeliği bilgiye kolay erişmeleridir. BİT çağında bilgi hızla üretildiği gibi hızla da tüketilmektedir. Bu bağlamda bilgi ve iletişim teknolojileri ulusal ve uluslararası alanda ciddi bir rekabet alanı konumunda olup ülkeler bu konuda bilgi ve iletişim politikaları birim, merkezleri oluşturmuş ve bu alanda çağdan kopmamak ve elindeki bilginin üretime dönüşümü konularını sistematik olarak korumaya ve kullanmaya çalışmaktadırlar. 

Bilgiye hızla erişmek isteyen ülkeler aynı hızla bilişim teknolojilerini kullanımında ciddi önem verilmektedir. Bilgi teknoljileri kullanımı ve bilgiye hızlı erişim için fen okuryazarlığı ve bilgisayara okuryazarlığının mutlaka eğitimin her alanında uygulamaya geçirilmesi gerekir. Günlük milyonlarca terabaytlık bilginin web üzerinden depolandığı günümüzde günlük üretilen bilgi konusunda istatistik oluşturmakta artık kolay olmamaktadır.

Şöyle ki;

Yıllık dünyada 24.000 hakemli dergi mevcut. WOS üzerinden ISI´da yaklaşık 17.000 adet bilimsel dergi bulunuyor.

o  Yılda 2.2-2.5 milyon arasında bilimsel makale üretiliyor.

o  Ortalama olarak her yıl makale sayısı %3 oranında artıyor.

o  Toplam 2000 yayıncı Yayıncılık pazarının büyük bir bölümü 200 yayıncının denetiminde. Çoğunlukla Elsevier, Springer-Kluwer, Wiley-Blackwell, Taylor-Francis etkin yayıncılardır.

o  Bugün ULAKBİM veri tabanı üzerinden 2013 yılı itibariyle 57 veri tabanı üzerinden yaklaşık 17. 000 tam metin erişimli e-dergi, 4.000.000´dan fazla tam metin makaleye, 1270 e-kitap 900.000´den fazla uluslararası konferans bildirisi, 10.000 tam metin TÜBİTAK Proje Raporu, 120.000´den fazla uluslararası standarttan oluşmaktadır.

o  Bu kaynaklar için yurt dışına bilimsel, teknik ve tıp yayıncılık pazarının yıllık hacmi yaklaşık 16-20 milyar dolar civarından olduğu belirtiliyor.

Türkiye´deki 186 Üniversitedeki Kitap Sayısı Harvard Üniversitesindeki Kitap Sayısından 1 Milyon Daha Az

Türkiye´deki kaynak kitap sayısı yönünden de dünya ile kıyaslanmayacak düzeyde yetersizdir. Dünyanın en büyük kütüphanesi olan Amerikan Kongre Kütüphanesi´nde yaklaşık 30 milyon cilt kitap bulunmaktayken Harvard Üniversitesi´nde yaklaşık 16.3 milyon civarında kitap bulunuyor (https://www.google.com.tr/search?sourceid=navclient&hl=tr&ie=UTF-8&rlz=1T4RVEA_trTR625TR628&q=liybiry+of+harverd). Türkiye´deki 186 üniversitede yaklaşık son rakamlara göre 15.3 milyon kitap bulunuyor. Benzer şekilde İngiltere´nin Cambridge Üniversitesi´nde 12 milyon ve Oxford Üniversitesi kütüphanesinde de yaklaşık 9 milyon kitap bulunmaktadır. Bu rakamlar Türkiye´nin bilgiye erişmede ne denli yetersiz olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir.

Günlük olarak üretilen bilginin oluştulması, payalşımı, organize edilmesi ve bilgiye kolay yoldan ulaşılması başlı başına bir bilimsel faaliyet. Bilim ve teknolojinin yaratığı WEB ortamı üzerinden bir biri ile bütünleşmiş programlar üzerinden bilgiye erişim sağlanmaktadır. Günümüz çağında bilgiye erişiminde bir teknik ve yetişmiş insan alt yapısı gerksinimi bulunmaktadır. Bu bağlamda bilgiye erişim maliyetli ve ülkelerin GSMH üzerinden önemli bir yüzdelik dilimini ayrıması gerkmektedir. 

Bugün üniversitenin gücü ve etkinliği yayınlara erişmesi ile doğrudan ilişkilendirilmektedir. Harved üniversaitesinin bilimsel başarısı ile on küsür milyonluk kütüphane kitaplığı arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu rahatlıkla söyleye biliriz. Tersinden bilimsel bilgi ve öncelikle de bilimsel makalelere erişilemediği ölçüde bilim kuruluşları potansiyel etkilerini kaybediyorlar.

Bu bilgi ve bilinçle bilim yapmak kadar bilgiye erişimide ciddiyetle izlemek ve önem vermek gerkiyor. Bilim kurluşlarının kaynak kitap temini, alanın bütün dergilerini temin etmek, hızlı internet erişim ağı yapısal alt yapı gerktiriyor. Bilginin erden olduğu ve ona nasıl ve hangi araçlar ile erşilebileceğni bilmek bilgi ve organizayon gerktiren alt yapılardır. Günümüzde WEB, WOS, EndNote, redearchgate gibi programalrı kulanamayan, bunalrın mantığını bilmeyen, kendi elektronik kütüphansesini kuramayan bilim insanı da bilimden kopar.

Bilgi iletişim teknolojileri çağında yaşam biçimi olarak da artık ?Bilgi toplumu? kavramı kullanılmaktadır. Bilgi toplumunda, üretilen bilginin geniş kitlelere ulaştırılması ve paylaşımı çağın gereği durumuna gelmiştir. Dün olduğu gibi küçük elit bir grup bilgi üretirken, geniş bir kesimin de üretilen bilgiyi tüketmesi beklenmektedir. Günümüzün bilgi kaynakları farklılaşarak artmıştır. Bir zamanlar sözlü ve görsel malzeme ile bilgi paylaşılırken sonraları el yazmaları, matbaa ile yanlınızca basılı kaynaklardan erişim sağlanıyordu. Geçmişte bilgiye erişim ile günümüzde bilgiye erişim şekli ve anlayışı değişmiş bulunmaktadır. Günümüzde çok çeşitli kaynaklardan bilgiye ulaşma şansı bulunmaktadır. Kitap, dergi, Internet, cep telefonu, facebook, watsapp, Twitter,ResearchGate, LinkedIn vs. Bilgi geçmişte üniversite kürsülerinde ve sınırlı kaynağa erişen yetenekli kişilere tarafından öğretilirdi. Günümüz iletişim çağında biliye her yerde ulaşılabilmektedir. En basiti ile yer yüzeyinin veya uzay derinliklerinde herhangi bir yerde mobil telefon ve internet sağlayıcılarının uydu vericileri üzerinden bilgiye ulaşılmakta ve bilgi yayılabilmektedir. 

İnsanlığın sözlü kültürden yazılı kültüre geçilmesi olarak tanımlanan mağaraların dış yüzeylerine çizdikleri semboller, deri ve kil üzerine yazılan yazılardan günümüz bilgisayarlı ve lazerli yazıma kadar geçen yaklaşık 15 bin yıllık kısa insanlık tarihinde hızla ilerlediğimiz görülmektedir. Çin, Pers, Arap, Helen, Roma, kültürlerinin en parlak dönemlerinde hep bilgi ve bilim bulunmaktadır. Bilginin insanlık yaşamında artan hızla ilerleyişinin ilk işaretleri Rönesans ile başlamakta, sanayi devrimi ile hızlanmakta ve günümüzde de iletişim çağında doruğa ulaşmış durumdadır. Dün sanayi devrimini fizik, matematik bilimleri ile yakalayan toplumlar bugün bilgi işleme ile sürdürerek gelişmiş toplum olma özelliğini kazanmış bulunmaktadır. 

Üretilen Bilgi Hızla Eskidiği Üçün Sürekli Üretmek Gerekiyor

Bilgi o kadar hızla üretilmektedir ki tüketimi ve eskimesi de o kadar hızlı olmaktadır. En azından bilimsel alanda bunun böyle olduğunu alanın içinde bulunan ve gelişmeleri yakından takip eden bilim ve sanat insanları yaşayarak görmektedirler. Eskiyen bilginin güncellenmesi ve yeni bilgi üretimi için sürekli bilginin üretilmesi gerekmektedir. Bilgi üretimi ve tüketimi konusunun farkına varabilen ülkeler bugün gelişmiş ülkeler sınıfında bulunmaktadır. 

Örneğin ilk araba motor buhar gücü ile çalışıyordu, sonra gaz ile çalışmaya başladı, sonra sitem ve aksamlar elektronik olarak kontrol edilebildi, günümüzde elektrikli ve yazılma dayalı bilişim teknolojileri ile üretim yapılmaktadır. On beş yıl öncesi yayınlarda motorlarda içten yanmalı güç kaynağı yerine bugün elektrik üreten ve elektriğin tasarrufunu yapan makalelerden bahsediliyor. Dünün bilgisi önemli ancak kullanılması verimli değil. 

Bilgi Toplumunun İşleyiş Mantığını İyi Anlamak Zorundayız

Son çeyrek yüzyılda bilgisayar ve Internet yardımı ile ciddi bir bilgi patlamasının yaşandığı görülmektedir. Yoğun ve hızlı bilgi üretiminin hızına ulaşmanın artık neredeyse imkânsız olduğu bir konuma gelinmiş durumdadır. Yoğun bilgi üreten ve konunun önemini kavramış ülkeler son yıllarda eğitim sistemleri temelden değiştirerek yeni paradigmalar yaratmaya çalışmaktadır. Bugün dünyadaki en önemli üstünlük kaynağı ekonomiden çok bilgi yoğunluğuna sahip olmak olduğu kabul edilmektedir.

Bilgi toplumu çağının gereği olan bilginin akış hızını ve yoğunluğunu doğru algılamak ve doğru kullanmak artık bir beceri durumuna da gelmiştir. Yoğun olarak üretilen ve dağıtılan bilgiyi yakalamak ve dönüştürme becerisini gösteren ülkeler teknoloji üretebilen ülkeler olarak,  ekonomik olarak gelişmiş ülkeler konumundadırlar. 

Bu bağlamda bilgi çağının bir parçası olmak için geçmişten günümüze üretilmiş bilgiyi ve bilginin elde ediliş mekanizmasını yani yöntemini bilmemiz gerekir. Yöntem bilimi ülkemizde en az konuşulan konudur. Birçoğumuz yayın yaparken uluslararası dergilerde gelen en ciddi eleştiri yayının metot kısmı ile ilgilidir. Metot bilimin esasını oluşturmaktadır. Konunun geçmişini bilmek yani bilim tarihini bilmek konunun kavranması ve bilginin özü olan hipotezin ortaya konması için önemli. Bilgi üretmek için ne arandığını bilmek ve neyin aranmadığının da bilinmesi için ilgili konunun geçmiş ve yapılan çalışmaların bilinmesi durumunda geleceğe yönelik daha sağlıklı soru sorulur ve ona göre de bilgi üretilir. 

Bilgi Üretmek İçin Alt Yapı Şart

Bilgili insan ile işgücünün niteliğinin artabileceği, iletişim altyapısının gelişeceği ve teknolojinin yaratılacağı artık yaşanarak tecrübe edilmektedir.  Kişi başına milli gelirleri aynı olan Almanya ve Kuveyt´in teknoloji yaratma veya sorun çözme yöntemlerinin farklılılığı birere önemli örnektir. Almanya ikinci dünya savaşı sonrası taş üstünde taşın kalmadığı ortamdan yetişmiş bilim insanı ve teknoloji üretme bilgisi ile bugün geldiği konum ile Kuveyt´in bilim ve teknoloji üretmeden elindeki petrol gelirini sürekli tüketime yönelmesi en açık örnektir. Bu örnek gelişmekte olan ülkelerin geleceğine en büyük katkıyı yapacak olanın yetişmiş insan kaynağı ve buna yapılan yatırım olduğunu unutmayalım. Temel bilimler bilgi üretmede istenilen ölçüde etkili olmasalar bile uzak doğu ülkeleri bilgiye ulaşma ve değerlendirmede önemli mesafe kazanmış toplumlar olarak gelişmiş ülkeler konumuna gelmişlerdir. Bugün Japonya, Güney Kore, Çin, Tayvan, Singapur bilime ciddi ölüde GSMH´de kaynak ayıran ülkelerdirler.

İnsana Yapılan Yatırım öncelikli olmalıdır

Bilim tarihi serüveni içinde her dönemin kendine göre gelişmişliği ile bilgi ve bilime verdikleri önem arasında yüksek bir paralellik bulunmaktadır. Bacasız fabrikaların harıl harıl bilgi ürettiği gelişmiş ülkelerde artık yetişmiş insan gücüne ciddi yatırım yapılmaktadır. İletişim çağının en pahalı hizmeti bugün bilgi pazarlanması olmuş durumdadır. Birçok ülke ?yatırımların en anlamlısı insana yapılan yatırımdır? sözünü hayata geçirmeye çalışmaktadırlar. Geleceğin iyi eğitilmiş, yabancı dil bilen, bilgiyi tanıyan, belgiye nerede ve nasıl ulaşabileceğini bilen, kendi kendisini geliştirebilen, üstünlük alabilen, problem çözebilen ve teknolojiyi kullanabilen beyinlerin elinde olduğunu görerek gereğini yapmaya çalışıyorlar. Kendi kendine öğrenmeyi öğrenen ve kullanabilen yasam boyu öğrenme becerisine sahip bireylerin yetişmesi için eğitim yeniden şekillenmelidir. Bugün küreselleşen dünyanın gelişmişlik gücünün neredeyse en büyük unsuru, yaratıcı, yenilikçi ve üretim becerisine sahip olan nitelikli insanlarına bağlıdır.  Tabii bu işlem artık daha güçlü bir nitelikli, donanımlı ve yaratıcılık ve analitik düşünme kapasitesi yüksek insan kaynağına gereksinim duyulmaktadır. Nitelikli insan kaynağı ancak evrensel ölçekte kaliteli ve bütünlükçü bir sürekli eğitime ve bilgiye nasıl ulaşılacağının bilinmesine bağlıdır. 

İnsana yapılacak yatırım bugün için değil yarını da düşünerek yapılması gerekir aksi takdirde çoğumuz çağın dışında da kalabiliriz. Önümüzdeki dönemlerde genetik mühendisliği, nanoteknoloji, uzay teknolojiler ve beyin-bilgisayar ara yüzleri yazışım programları ile kişisel bilgiler, hastalıklar ve aktiviteler hatta yaşam kalitesi belirleyecek. Bu teknolojiyi üreten ve bilenler bilmeyenlerden farklılaşacak. Geleceğim bilimi ve teknolojisi bu yönde olacağı için bu konulara yatırım yapmak gerekiyor. Günümüzde hızla yaygınlaşan yapay zekâ insanları teknolojide kullanımı attıkça, gelecekte her şeye hükmeden bilgisayar programlarını kontrol eden durma Endüstri 4.0 ile geçilirse ekonominin dümeni çok dar bir elit çevrenin eline geçecek. Ve buda yeni sosyal sorunların oluşmasına neden olacaktır. Sapiens kitabının yazarı Yunal Noah Harari, yapay zekânın eşitsizliği artıracağını savunarak, "Birkaç 10 yıl içinde birçok insan işe yaramaz hale gelecek" ifadesi ile yeni bir tartışma alanı daha yaratmış oldu. Tarih boyunca üretim araçları değiştikçe sosyal hayatında değiştiği gerçeği ile bilişim teknolojileri, Endüstri 4.0 ile gelecekte sosyal yaşamında değişeceğini beklemek zorundayız. Öncelikle insan fizyolojisinin zayıflayacağı, daha az hareket eden insanın sağlık sorunları farklılaşacak, daha çok kapalı anlarda yapılan üretim ve gıda tüketim alışkanlıkları ile birlikte insan yaşamı daha da farklılaşacak. Doğal olarak bunun insan ruh sağlığı ve düşünce sistematiği üzerinde de farklılıklar olacağını beklemek gerekir.   

Hatta denilmektedir ki artık eğitim sistemi de değişmiştir. Artık klasik sınıf, öğrenci ve eğitmen sistemi neredeyse kalkmakta, bunun yerine interaktif eğitime geçilmektedir. Bilgiyi yük olarak taşımak yerine bilginin nerede olduğunun bilinmesi ve nasıl ulaşılacağının bilinmesi daha çok önemsenmektedir. Tabii ulaşılan bilginin etkin kullanımı becerisine sahip olmak da ayrıca önem kazanmaktadır. Edinilen bilgiyi zamanında değerlendirmek ve dönüştürmek bundan bireysel ve toplumsal fayda oluşturmak ayrıca önemlidir. Bilgi üretmek ve üretilen bilgiyi tüketme bir bilgi okuryazarlığı sorunu olup en çok eğitim kurumlarının olduğu alanlarda söz konusu olmaktadır. Özellikle de üniversite ve yükseköğretim kurumlarının olduğu alanlarda işlev görmesi beklenmektedir. Öğrencisi ile öğretim üyesi ile diğer kesimlere göre bilgi okuryazarlığı konusunda farklı olması beklenilmektedir.

Başta AB ülkeleri, ABD, Japonya vb. milli gelirlerinin önemli bir kasımını temel eğitim ve bilimsel araştırmaya ayırtmaktadırlar. Artık üniversite eğitimi de yeterli görülmemektedir. Yoğun bilginin takip edilmesi için yaşam boyu öğrenme dönemine girilmiştir. Günümüzün eğitim ve öğretiminde en önemli unsur öğrenmeyi öğrenme üzerine yoğunlaşmıştır. Bireylerin yeni gelişmelere ve bilgilere ilgi duyarak veya merak ederek yaşam boyu sürdürmeleridir. Öğrenmeyi öğrenmek teknikleri artık üniversitelerde bir beceri dersi olarak okutulmaktadır. Teknoloji yaşamın her alanında kendisini hissettirdiği için teknoloji kullanımının öğretilmesi artık çağımızın gereği durumuna gelmiştir. Ülkemizde de başta özel sektör olmak üzere yavaş yavaş bu konuya ilgi duyulmaktadır. Ancak sürecin yavaş ilerlediği görülmektedir. 

Bilgiyi Üretmek ve Bilgiye Erişim Ancak Özerk Ortamda Sağlanır

Tarihsel olarak tarım, sanayi ve iletişim teknolojileri devrimleri sahip oldukları üretim ilişkileri toplumların ekonomik ve sosyal yapısını dönüştürmektedir. Aynı zamanda üretim ilişkilerine bağlı da yeni eğitim paradigmaları doğurmaktadır. Bilgi teknolojileri ve onun bir üst aşması olan Endüstri 4.0 çağının anlaşılması ve hayta geçirilmesi için ona uygun eğitim ve teknoloji kullanımına sahip olan ciddi bir insan sermayesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile bilginin hızla üretildiği ve tüketildiği çağda yeni iletişim teknolojileri bilgisi üretmek, teknolojileri kullanabilmek teknolojiyi bilen ve hızla bilgiyi anlayan ve kullanabilen nitelikli insan gücüne bağlı gelişme sağlanıyor. Nitelikli eğitim gücüde bağımsız düşünme, tem bilimlerin kavranması ve yaratıcı eğitim ile sağlanmaktadır. Aksi takdirde çağının gerisinde kalmak ve belki de bir daha yakalama şansıda olmayabilir.

Bilgi Çağında Eleştirel Düşünce Önem Kazanmaktadır

Bilginin hızla yenilendiği ve günlük değişimlerin yaşandığı günümüzde eğitimin kişiye esneklik, duygusal zenginlik yanında sorgulayıcılık, araştırıcılık, yaratıcılık özelliği kazandırması büyük önem taşmaktadır. Bu şekilde yetişen bir bireyin ancak sorumluluk ile yaşam boyu öğrenme alışkanlığı kazanarak yararlı konuma gelebilir.  Bu eğitimin mutlaka üniversite öncesi ve sonrasındaki programlarda olması gerekir.

Bilgi toplumunda artan bilgi fazlalığı ve çeşitliliği içinde artan bilgi kirliliğinin ayıklanması veya sınıflandırılması için okuyucunun öncelikle kritik düşünme ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip olması da ayrıca önem kazanan bir olgudur. Hepsinden önemlisi sorgulama ve eleştirel düşünceye sahip olmadan yaratıcılık sağlanmadığı dünyanın bilimsel geçmişinin en açık destekleyicisi ve gıdasıdır. Bilim insanlarının bu anlamdaki biricik gıdası özgür ve eleştirel çalışma ortamı olmasa solmazdır. Bugün yaratılan bütün sahip olduğumuz bilgi teknolojileri ve bilgiye erişim sorgulama sonucunda kazanılmıştır. 

Ne Yapmalıyız?

Bilgiye erişme ihtyacının öncelikle doğması gerekir. Bilim yapmayan bir toplumun veya kişinin bilgiye arişim arayışına girmesi pek beklenemez. Toplum olarak eğitim, bilim ve teknoloji yaratma konusunda nasıl bir konumda olmalıyız sorusunun cevabı toplum olarak aynı zamanda bilimsel kimliğimizide ortaya koymaktadır. Bu kimliğin gereğini yerine getirmediğiniz durumda mutuz olur ve üretemezsiniz. 

Bugünki konumda ekonomik durumumuz, içinde bulunduğumuz coğrafyanın önümüze koyduğu karmaşık sorunlar ve bütün bunları sosysal yansımlarının yaradığı bir dizi sorun bulunuyor. Sorunları görmemzlikten gelinemeyecek kadar yapısalaşmış konumdadır. Sorun çözmenin tek yolu bilimin yol göstericiliğidir. Ülkemizin sorunları bilimsel yöntemler ve arayışlar ile çözmesi için bilim kurluşlarının önemcilike bağımsız ve öezek olması gerekir. 

Türkiye´nin zaman kaybetmeden eğitim ve bilimde çağı yakalayacak somut adımları atması gerekir. Buna toplumun öncelikle de siyasetin inanması gerekir. Devletin her kademesinin nitelikli eğitim, bilim ve teknoloji yaratmanın önemini iliklerine kadar benliğinde hissetmesi gerekir. Sanayi, iletişim teknolojileri ve Endüstri 4.0 gibi çağına bilimsel olarak pek katkısı olmayan bir toplum olarak kendimizi hızla hem bu çağa hazırlamalıyız hem de çağın ilerisine geçmek için çabalamalıyız. Bu alanda gelişmiş toplumların geçmişte geçtikleri köprü olarak bilgiye erişmek için öncelikle özerk bilim ortamı hazırlanmalı ve devletimiz siyaset kurumu bilimin özgür ortamda yaptığına inanması ve/ya ikna edilmesi gerekir. Bilgiye erişim için gerekli alt yapı ve mali kaynak sağlanmalı Kütüphane ve dokümantasyon merkezleri güçlendirilmelidir. Bilime yapılan katkı gelişmiş ülkeler düzeyine hemen çıkarılmalı hatta G. Kore gibi GSMH´nin % 3-3.5 kadarı bile ayrılmalıdır. 

Bugünki eğitim, bilim ve teknoloji yaratma anlayışımız ve potansiyelimizle korkarım iletişim teknolojileri çağı ve onun bir üst versiyonu olan Endüstri 4.0 vb. gibi gelişmeleri (çağını) yakalayamayız. Türkiye bilim yarışı maratonuna çok geç başladığı veya başlamasını şu veya bu şekilde geciktirdiğini geriye bakınca net olarak görüyoruz. Mevcut YÖK yasası ve 1982 anayasasının oluşturduğu yapının etkisi ile çağın bilimini ve teknolojisini yakalayacak yetişmiş insan potansiyelini oluşturama konumundan çok uzak olduğumuz 35 yıllık tecrübe ile açık. Ancak zaman kaybetmeden siyaset üstü bir anlayışla bilgi toplumunun gereklerinin yerine getirebilmesi için kısa sürede yeni paradigmalar yaratmak zorundadır. Yoksa belki hiçbir zaman yakalamayacağı fırsatı kaçırmış olur.

Öneri olarak

Günümüzde hızla üretilen ve tüketilen bilginin kavranması ve var olan bilgiye erişim bilgi birikimi ve sistematikliği gerektiriyor. Yoğun bilgi birikimi içinde bilgi kirliliğinden arınmak, bilgiye erişim, bilgiyi amaca uygun kullanımı için analitik düşünceye dayalı, kritik düşünen ve sorgulayan bir yapıya sahip olmak gerekir. Bu bağlamda üniversite özerkliği ve akademik özgürlük bu bağlamda kaçınılmaz öneme sahiptir. Bu bağlamda başta üniversiteler olmak üzere bilim kuruluşlarının özgürce bilim yapması ve bilgiye erişimi çok önemlidir. 

Ülkenin ve özelde de üniversitelerin belirlenmiş bilim politikalarının oluşturması. Amaç ve hedeflerin netleştirilmesi ve hedeflerin gerçekleşme düzeyinin izlenmesi önemli.

Çağın gerisinde kalmamak için Bilgi ve İletişim Teknolojileri konusunda belirlenmiş bir bilim politika ve stratejinin oluşturması gerekir. 

Üniversitelerde kütüphanecilik ve veri sağlama hizmetleri öncelikli olmalı.

Bilgi işlem hizmetleri üzerinden veriye ulaşıldığı için, bilgi işlem merkezleri ve teknolojileri yanından program ve kaynak teminine öncelik verilmeli. Son yıllarda veri sağlama ve yayınlar konusunda ciddi ilerleme sağlandı ve ülkemiz üniversitelerinin konuya öncelik vermesi zorunlu. 

Üniversite bütçelerinin bu bağlamda belirli bir oranın (en azından % 10 ve üstünde) mutlaka kütüphane ve dokümantasyona ayırması,

Akademik verilere açık erişim sağlama konusunda farkınavarılabilirlik sağlamak amacı ile eğitsel faaliyetlere gidilmeli,

Bilgi kaynağına erişim ve kaynak kullanımı dersi mutlaka lisansüstünde ders olarak okutulmalıdır.

 

 

 

Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00