Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


ANIZ YAKILMASI ÇUKUROVAYI YAŞANAMAZ DURMA GETİRDİ. ÇİFTÇİ TOPRAĞINI VE GELECEĞİNİ YAKIYOR


Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü,  Adana ,

Anız yakılması her yönü ile insan ve diğer canlıların sağlığı, toprak kalitesi, çiftçi geliri, iklim değişimleri yönünde son derece zararlı olmaya başladı. Artık bu işe bir son vermek gerekir. Yasakla değil bilinçle bu sorunu çözmemiz gerekir.

   İkinci ürün yetiştiriciliği ile Haziran ayının ilk haftasında buğday hasadıyla birlikte tüm Çukurova´yı kara bulutlar kaplıyor. Çiftçilerimiz bir şekilde buğday hasadından sonra ortamdaki tüm anızı yakarak kendince tarlasını ekime hazır hale getirmeye çalışıyor. Havanın sıcaklığı ve % 70-80´lerdeki nemle kentin üzerine karabasan gibi çöken bu durum yaklaşık 10-12 gün sürüyor. Aynı durum birinci ve ikinci ürün mısır hasattı sonrası da başlamaktadır. Ağustos ayının son haftasında yeni ve daha da kötüsü birinci ürün Mısır hasadı ve beraberinde anızın yakılması. Bu süreç de eğer birinci ürünse yani mısır ilkbaharda ekilmişse Ağustos´ta, ikinci, ürün mısırsa Ekim ayında yeniden anız yakımı oluşmaktadır. Son yıllarda bu ikinci ürün yetiştiriciliği ve çiftçilerimiz tembelliği nedeniyle Çukurovalılar bu kâbusu sürekli yaşıyorlar. Çarpık kentleşmenin de etkisiyle ovadan Toroslara doğru savrulan yanmış anız atıkları parçacıklar halinde evlerin balkonuna, teraslara, hatta evlerin içine kadar nüfuz etmektedir. Özellikle mısır anızı parçacıkları daha iri olması nedeniyle daha ciddi çevresel ve sağlık sorunları yaratıyor. Boğucu, genzimizi yakan bir hava ve çevre kirliliğinin yanı sıra asıl trajedi TOPRAKLARIMIZDA yaşanıyor. Çünkü tarlanın sürülmesi kolaylaşsın diye anızın yakılması süresince toprak katmanının en verimli ve canlı kısmı olan ilk 20 santimetrelik üst kısmı ki burada çoğunlukla bitki kökleri ve organik madde bulunuyor bu katman yanarak toprağın verimsizleşmesi sağlanmaktadır. Özellikle bitki gelişiminin önemli kısmı bu katmanda sağlanmakta olup tüm dünyada tarım yapılabilen toprakların yalnızca %10´lik bölümü 1.SINIF TARIM ARAZİSİ kategorisinde değerlendirilebilmekte ve verimli tarım topraklarının yakılması ile bir bütün olarak insanlığın gıda kaynağı yakılmış olmaktadır.
Çiftçiler anız yangını ile yalnızca topraklarının işlenmesini kolaylaştırmaktadır, aynı zamanda çevreye ve toplum sağlığına ciddi zararlar vermektedirler. Anız yangını ile oluşan alevler yer yer kuru bitki atıklarının miktarına bağlı olarak alevler bazen metreleri bulmaktadır. Oluşan ve hızla yayılan alevler bazen anız yakılan alanın çevresindeki sebze ve meyve bahçelerine ciddi zararlar vermektedirler. Özellikle meyve ağaçlarının söz konusu yangınlardan etkilenmesi sonucu ağaçlar canlılıklarını ya tamamen yâda kısmen kaybedebilmektedir. Canlılıklarını kaybeden meyve ağaçlarının canlılıklarına tekrar kavuşması için 3-5 yıl gibi uzun bir sürenin geçmesi gerekir. Çiftçinin yılda bir defa ürün aldığı ve bütün gelirinin bu ürüne bağlı olduğu dikkate alınırsa 3-5 yıl gibi bir sürede çiftçinin ürün alamaması ve gelirsiz kalması çiftçinin zarar etmesi ve iflas etmesi anlamına gelir.
          Bu denli önemli konuyu birkaç açıdan irdelemek gerekir. Çukurova´da buğday ve mısır hasadı sonrasında toprakta kalan anızların (toprak üstü sap-saman ve toprak altı kök) yakılması toprağın verimini düşürdüğü gibi çevreyi kirletmekte, iklim değişimlerine neden olan karbondioksiti atmosfere salmakta ve toplum sağlığına da olumsuz etkide bulunmaktadır. Anız yakılması olayı bizim çiftçimizin gündemine ikinci ürün yetiştiriciliği ile girmiştir. Çiftçi ikinci ürünü ekebilmek için buğday hasadı sonrası hızla topraklarını işlemek ve tohum yatağını hazırlamak istemektedir. Hasat sorası gerek yüzeyde kalan bitki atıkları ve gerekse bitki köklerinin yarattığı sertleşmiş toprak yapıları (kesekler) toprak işlemesini kısmen sınırlamaktadır. Toprak işleme makinelerinin zorlanması ve/ya daha fazla yakıt tüketimi çiftçiyi kısa yolda anız yakmaya teşvik edebiliyor. Çiftçinin tembelliği veya anlık olarak kısa yola teşebbüs etmesinin sonucu farkına varmadan doğa ve insan yaşamına çok ciddi bir zarar vermektedir. Doğanın en büyük yaşayan canlı organı ve insanlığın gıda kaynağı, yaşamın güvencesi toprak eşsiz bir kapasiteye sahiptir. Toprağın gıdası ise anız ve diğer organik kaynaklı atıklardır. Anız ve diğer organik bileşenlerin (canlı cansız organik unsurlar) yakılması ile toprak gıdasız bırakılmakta ve verimsizleştirmektedir. Çiftçimizin farkına varmadan yaktığı anızın verdiği zarar bu bağlamda maddi olarak hesaplanamayacak denli büyüktür.
Buğday ve mısır anızlarını yakmayarak yalnız toprak organik maddesi değil ayrıca tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran doğal biyolojik mücadele ajanları da yok edilmektedir. Bu bağlamda doğal koruma mekanizmalarının önemi dikkate alınmalı ve korunmalıdır.
 
Çukurova´da Yanan Anız Dumanı Ve Külleri Toplum Sağlığını Tehdit Ediyor
 
Uzun zamandır özellikle ikinci ürün mısır ekimi ile birlikte artan anız yakılması konusunda yapılan bütün uyarı ve cezai uygulamalara rağmen çiftçi anız yakmaya devam ediyor. Kısmen ?Başakçı? olarak anılan hasat sonrası ortamda kalan mısırı toplamaya çalışanlarca da yangın çıkarılsa da çoğunluğu bilinçli olarak yakıyor anızını. Verilen 42 TL´lik ceza ise gerektiğinde ödenerek anız yakmaya devam ediyor. Son bir kaç gündür Çukurova Bölgesi´nde çiftçilerin tarlalarındaki anızlarını yakması ile Adana kentinin üzerini kaplayan sis ve duman nefes almasını güçleştiriyor. Bütün bir kent sis duman ve mısır bitkisinin yanan küllerine teslim olmuş durumda. Evler ve ofislerin içi duman ve külden dolayı yaşanamaz durma gelmiştir. Hele bir de Ağustos ayının sıcaklığı ve havadaki yüksek bağıl nemden dolayı tamamen nefes alınamaz durma gelmiş durumda.
Adana´da basına yansıyan görüntülerde de görüleceği gibi her tarafta dumanlar tütüyor. Mısır bitkisinin derin kök yapısı nedeniyle yangın toprak altında birkaç gün devam ettiği için duman ve külün etkisi uzun süre hissedilmektedir.
 
Türkiye Toprakları Organik Madde Yönünden Fakirdir
Türkiye´nin tarım arazilerindeki organik madde içeriği, iklimin etkisi ve ağır toprak işleme aletleri kullanılması, anız yakılması ve diğer tarım-toprak tekniklerinin olumsuz sonucu olarak yaklaşık yüzde 1,5´e kadar gerilediği ve önemli oranında fakir toprak sınıfına girmiştir. Türkiye topraklarının % 75´i kadarının organik maddece yetersizlik sınıfında olduğu artık dünya ölçeğinde bilinmektedir. Günümüzde toprakların organik karbon miktarı bir zenginlik ölçeği olarak kabul edildiğine göre bunun anlamı Türkiye toprakları organik maddece fakir bir ülkedir.
Anız yakımı sırasında toprağın doğal işleyicileri böcek, larva, solucan ve sürüngenler öldüğü için sistem bozuluyor. Anız ve sapların yakılması ile ortaya çıkan karbon miktarı artıyor, topraktaki karbon ve azot dengesi bozuluyor. Bu durmada ciddi anlamda iklim değişimlerine neden olan faktör olarak gösterilmektedir. 
 
Anız Yakmak Ekonomik Ve Ekolojik Yönden Çok Ciddi Zararlar Vermektedir
Anız yakmanın ekonomik ve ekolojik anlamda da zarar verdiğini bilimsel araştırmalar ile biliyoruz.
Tarım arazilerinde anız yakılmasıyla oluşan yüksek ısının topraktaki organik bileşiklerin topraktan uzaklaşması ile toprak ve buna bağlı olarak ürün kalitesinde düşüşlere neden olduğu artık biliniyor. Toprağın bitkiyi besleyen ve toprak için verimli olan organik atıklarının yakılması sonucu ortaya çıkan yüksek ısı nedeniyle aynı zamanda mikro organizmalar da yok olmakta ve bunun sonucunda toprağın kalitesinde düşüşler yaşanmaktadır. Bunun sonucu çiftçiler daha fazla gübre kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Gübre kullanımının artışıyla birlikte çiftçilerin ekonomik anlamda giderlerinin daha da arttığı rahatlıkla hesaplanabiliyor. Gübre kullanımının artışı aynı zamanda kimyasal olarak ürünler üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. Kimyasal gübre talebinin yıldan yıla artmakta olduğunu ve buna bağlı olarak da kimyasal gübre ve ilaç kullanımının ürün kalitesini olumsuz yönde etkilediği de bilimsel veriler ile belirlenmektedir.
Bugün iklim değişimine neden olan atmosferdeki karbondioksitin yer yüzeyinde tutulduğu en büyük organ topraktır. Anız yakımı ile atmosfere daha çok karbondioksit salınarak küresel iklim değişimi tetiklenmiş olmaktadır. Anız yakılması sonucu oluşan iklim değişimleri bize sonradan, aşırı yağışlar, seller, fırtınalar, susuzluk, aşırı ısınmalar, mevsimsel sarkmalar, gıdaların kalitesinin bozulması, hastalık ve zararlılar ve toplum sağlığının bozulması olarak dönmektedir. Mısır anızının ve topraktaki biokütlesinin daha fazla olması nedeniyle uzun süre toprak altında yangının devam ettiğini ve günlerce mızır anızı yangının etkisinin sürdüğü bunun sonucu olarak kentlerde yaşayanlar başta yaşlılar ve çocuklar olmak üzere sağlık sorunları da yaşamaktadırlar.

Bu nedenle kendi ellerimizle yakarak öldürdüğümüz topraklarımızın korunması için ne yapabiliriz? Ne yapılmalıyız?
Peki, bu denli zarar veren anız yakılması olayının önüne geçilebilmesi için neler önerirsiniz?
Konu dünya ölçeğinde özellikle Akdeniz iklim kuşağında bilinen bir konu ve bilimsel olarak araştırmalarda yapıldı.
Öncelikle DEVLETİN YAPACAKLARI, ÇİFTÇİNİN YAPACAKLARI VE DE BİZ BİLİM KURLUŞLARI VE ÇİFTÇİ BİRLİKLERİNİN YAPACAKARI olduğunu belirtelim.
  1. Devlet Çiftçiye Mazot ve Ekipman Desteği Sağlamalı
Anız yakılmasını önlemek adına çiftçilerin ?yasaklar yerine? devlet tarafından uygulanması planlanan teşvikler ve çiftçilere konunun ciddiyetine ilişkin anlatımların yapılması daha ikna edici olacaktır. Topraktaki anızları karıştırıcı ekipmanlar açısından çiftçiye kredi desteklerinin verilmesi önemlidir. Çiftçiler için toprak işlemede karşılaştığı en ciddi sorunların başında petrol gideri geliyor. Kullanılan mazotun pahalı olması çiftçiyi kolay yoldan anız yakmaya yönelttiği için çiftçilere ucuz mazot desteğinin yapılması gerek. Çiftçinin anızı yakmasına gerekçe olarak gösterdiği mazotun pahalılığının mutlaka fiyat indirimi veya KDV azaltılması (%1) ile giderilmesi gerekir. Çiftçinin ek giderinin karşılanmasının tarımımız ve ekolojimiz için büyük yararı olacaktır. İklim değişimi dikkate alınırsa mutlaka ciddiye alınması gereken bir durum olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz.
  1. Toprak İşleme Yöntemimizi Değiştirelim
Buğday hasadı yapıldıktan sonra toprak nemini koruyorken zaman kaybetmeden toprağın sürülmesi işlemi daha kolay olabilir. Eğer doğrudan büyük sürüm yapılmayacaksa yüzeyde kalan anızların sapların toprağa karıştırılarak toprakla bütünleşmesi sağlanabilir.
  1. Çiftçi İle İletişim ve Eğitim Önemli
Çiftçilerin buğday ve mısır anızı yakmak yerine değişik tekniklerle anızları toplayıp samana dönüştürmelerinin buğday ve mısır geliri kadar ek gelir sağlayabilirler. Ayrıca hasattan sonra anızların geliştirilen ekipmanlar yardımıyla parçalanarak toprağa karıştırılması en doğru ve kullanılabilir bir yöntem olduğunu önerebiliriz. Anız yakılmasıyla biz topraklarımızı farkına varmadan elden çıkarmış oluyoruz. Anız yakma işlemiyle her ekimde bir önceki ekimden daha fazla gübre kullanmak zorunda kalıyoruz. Topraklarımızın kalitesi ve verimi düşüyor. ?´ Anız yakmak değil anızı toprakta tutmamız gerek? anlayışı ile bilinçli bir çiftçiliği önerebiliriz. Anız yakılması işleminin bizim gibi gelişmekte olan ülkeler dışında çok yaşandığını sanmıyorum. Bilinçli çiftçinin toprağını koruduğunu ve toprak kalitesinin uzun soluklu çıkarını düşündüğünü, ancak ülkemizde çiftçilerimiz basit bir maliyet hesabı ile topraklarını ve doğalarını fakirleştiriyor. Anız yakılması ve bunun doğa ve insan üzerindeki olumsuz etkileri çok ciddi boyutta gelişiyor. İlgili kamu kuruluşları ile araştırma birimlerinin birlikte- bütünsellikle bir yaklaşımla topraklarımızı ve iklimimizi korumamız konusunda çalışması gerekir. Konunun uygun dille ve teknikle anlatılması ile sorunun çözüleceğine inancım tamdır.
 
Cezalar Arttırılmalı Ancak Çiftçi Desteklenmeli Ve de Eğitilmeli
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı´nın yayınladığı tebliğe göre, anız yakanlara dekar başına bu yıl 38 lira idari para cezası uygulanıyor. Anızların orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile yerleşim alanlarda yakılması halinde bu ceza 5 kat artırılıyor.
 
Sorun Ceza ile değil Önlem ve Teşvik İle Çözümlenmelidir
"Bu uygulamayla birlikte atmosfer, toprak ve su kirleniyor. Yakılan anızın küresel ısınma üzerinde ciddi etkisi bulunuyor. Yakım nedeniyle çok yüksek oranda karbondioksit atmosfere salınıyor. Bu felaketin önüne geçilmesi için anız yakımı yasağının tam olarak uygulanması gerek. Üreticilere, anız yakmanın yasak olduğu kesin bir dille anlatılmalı, yakılan anızlardan tarla sahibi sorumlu tutulmalı. Cezalar ağırlaştırılmalı. Böylece anız yangınlarına çare bulunabilir. Ayrıca üreticilerimizin toprağı yakmaması için önemli bir eğitim gayreti gösterilmeli. Teşvikler artırılmalıdır.
 
Sonuç Olarak;
Toprağın yerinde ve verimliğinin korunması kesinlikle anız yakma alışkanlığının bırakılmasına bağlıdır. Sürdürülebilir bir tarımsal üretim için mutlaka anız yakılması yasaklanmalı bunun için çiftçi ile elbirliği içinde onların talepleri giderilmeli. Caydırıcı önelimler mutlaka alınmalı.
Üreticiler ve ilgililerin hasat sırasında biçerdöver operatörlerince olabildiğince tablanın alçaktan (10?15 cm) tutularak hasattın yapılması istenmeli ve teşvik edilmeli. Toprak işleme tav kaybolmadan (gölge tavında) veya sonbahar yağışlarından sonra mümkünse toprağın durumuna öre ayarlı uygun bir soklu pullukla veya diğer uygun toprak işleme aletleri ile anız toprağın altına karıştırmalıdırlar.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00