Prof. Dr. Mehmet TOMANBAY


DOLAR KURU 2017´DE DE ARTMAYA DEVAM EDER Mİ?


Özellikle son yıllarda Türkiye´de ekonomik gelişmelere bakarken ilk dikkate alınan ölçü döviz kuru olmakta. Ekonomide ne olup bittiğini anlamak isteyenler öncelikle döviz, özellikle de dolar kuruna bakmaktalar. Oysa bir ülkede ekonomik gelişmeler ile ilgili bir gözlem, analiz ya da yorum yapılmak istenirse döviz kuru dışında cari açık, dış ticaret açığı, enflasyon oranı, büyüme oranı, ekonomiye güven endeksleri gibi bakılması gerekli daha bir çok ölçüt vardır.

Peki, neden insanlarımız önce dolar kuruna bakar oldular? Nedeni şu: reel sektörümüz uzun yıllardan beri,  gittikçe artan oranda dışa bağımlı hale geldi. Hammadde ve girdi açısından dışa bağımlılık bir türlü azaltılamadı. Dışarıdan girdi almak için de dövize gereksinim arttıkça arttı. Uygulanan yanlış özendirme politikaları nedeniyle her 100 TL´lik ihracatımızın ortalama yüzde 70´i ithal girdi ile üretilir oldu. Yani ülkemizin katma değeri gittikçe azaldı.

Öte yandan popülist politikalar nedeniyle tüketimin teşvik edilmesi tasarruf oranlarının büyük miktarda düşmesi ve bunun sonucunda da dış krediye bağımlı hale gelinmesine yol açtı. Bir diğer söyleyişle ekonomimiz yani yatırımlarımız ve üretimimiz sıcak paraya aşırı oranda bağımlı hale geldi. Kuşkusuz bu durumda, döviz kurlarında ortaya çıkan artış ya da azalışlar ekonomimizde büyük değişikliklere neden olmakta. Bu nedenle de ekonomide neler olup bittiğini anlamak ve geleceğe dönük ekonomik planlamalarını yapmak isteyenler; hem tüketiciler, hem de yatırımcılar öncelikle döviz kurlarını gözlüyorlar.

Yakın dönemde Dolar kuru açısından 23 Eylül 2016 tarihi önemli bir tarihtir. Bu tarihte Moody´s adlı reyting kuruluşu, Türkiye´nin kredi notunu, bir diğer reyting kuruluşu olan Standart and Poors´un daha önce yaptığı gibi, yatırım yapılabilir ülke statüsünün altına indirdi. Üç önemli reyting kuruluşundan ikisinin aldığı bu kararlar ülkemize gelen sıcak para için ciddi bir uyarı anlamına geldi. Bu gelişme sonrasında zaten uzunca bir süreden beri yükselmekte olan dolar kuru daha da hızla yükselmeye başladı ve 3.00 TL´yi aşarak o günlerin rekorunu kırdı.

2016 yılı içinde sözünü ettiğimiz reyting kuruluşlarının notları dışında, Türkiye´de dolar kurunun dalgalanmasına ve özellikle de artmasına neden olacak hem uluslararası düzeyde hem de ülke içinde çok sayıda önemli olay yaşandı. ABD´de 8 Kasım´da Donald Trump´ın sürpriz sayılabilecek şekilde Başkan seçilmesi, ABD merkez bankası FED´in de faiz oranlarını yükseltecek olması, ülkemizde de özellikle bölgesel politikalar ve bunların iç politikaya yansımaları, yaşanan terör olayları, Suriye´de savaşa dahil olmamız bu olayların bir kaç örneği. Gelecekteki belirsizliklerin artmasına yol açan bu ve benzeri olaylar Doların TL. fiyatının daha da yükselmesi için uygun bir ortam oluşturmuş durumda. Bu ortamda Dolar kurunda artış son günlerde tekrar hızlanmış ve yeni rekorlar kırılarak 3.60 TL´nin de üzerine çıkmıştır. Bu noktada belirtelim ki dolar kurunun her yükselişi ne yazık ki TL´nin değer yitirmesi demektir. Dolar kuru arttıkça değeri düşmekte olan TL´ye güven de doğal olarak azalmaktadır.

Peki 2017, 2016´dan farklı olabilecek mi?

Hep söyler ve yazarım: Ekonomiye yön veren en önemli değişkenlerden birisi, iktisadi karar birimleri olarak tanımlanan üreticiler ve tüketicilerin aldıkları ekonomik kararlardır. Bu kararlar ise geleceğe dönük beklentiler çerçevesinde oluşturulur. Beklentiler ise iki önemli kaynaktan beslenir: Bu iki kaynak, bir yanda ekonomi yapıcıları olarak da bilinen Hükümetin ve Merkez Bankası gibi bağımsız kuruluşların aldıkları iktisadi kararlar ve uygulamalar, öte yandan da ekonomi yapıcılarının kararlarından bağımsız gelişen siyasal, sosyal ve ekonomik olaylardır.

İşte 2017´de Dolar kurunun ve elbette ekonomimizin ne yönde gelişeceğini bu iki önemli kaynak belirleyecek. Eğer ekonomi yapıcıları etkili olursa ekonomide gelişmeler olumlu yönde olur. Yok bağımsız gelişen siyasal,sosyal ve ekonomik olaylar üretici ve tüketicilerin kararları üzerinde daha etkili olursa ekonomide ve kurlar üzerinde gelişmeler olumsuz olur. Üretici ve tüketicilerin beklentileri üzerinde hangi kaynağın daha etkili olacağını ise yaşayarak göreceğiz.

Bu noktada 2017 ile ilgili soracağımız sorularla kısa bir ufuk turu, ışık verebilir:

Türkiye´nin kredi notunu 27 Ocak ve 21 Temmuz 2017 tarihlerinde değerlendirilebileceğini açıklayan Fitch adlı reyting kuruluşunun notu nasıl olacak?

Nisan ayına kadar ülkemizi meşgul etmeye devam edecek Anayasa ve başkanlık tartışmaları nasıl sonuçlanacak?

Sürekli olarak faiz indiriminde ısrar eden Hükümet´in bu isteğine Merkez Bankası boyun eğecek mi?

Önemli bir toplumsal tartışma konusu olan OHAL 2017´de ne kadar sürecek?

Suriye´deki askeri müdahalemizin ne kadar ve hangi noktaya kadar sürecek?

FETÖ, PKK, İŞİD hainliği ve yaşanan terör olayları ne düzeyde engellenebilecek? Bu hain saldırılar kan ve can almaya devam edecek mi?

Donalt Trump´ın Türkiye ve bölge politikaları nasıl gelişecek?

Bu sorular daha da arttırılabilir. 2017´de ekonomimizin ve özellikle Dolar kurunun ne yönde gelişeceğini üretici ve tüketicilerin bu sorulara vereceği yanıtlar ve Hükümetimizin alacağı karar ve uygulamalara bakarak vereceği açıktır. Yukarıda da dediğim gibi yaşayarak göreceğiz.

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00