Rahmetli Prof. Dr. Üner Tan hocanın Çukurova Üniversitesine ataması ile benim profesörlüğü atamam 2002’de aynı gün gerçekleşti. O gün Tıp Fakültesi Temel Tıp alanından dönem arkadaşım Doç. Dr. Özkan Oğuz ve Zootekni bölümünden Doç. Dr. Numan Özcan hocalar ile birlikte Prof. Dr. unvanlarımızı almış ve kadroya atanmıştık. Akademik yükselmenin en üst aşaması olan profesörlük süreci de bizler için böylece tamamlanmıştı. Bizler heyecanla üniversite yönetim kurulunun bitmesini bekliyorduk. Bazı arkadaşlarımızın yakın arkadaşları da gelmişti. O arada bizlerden çok ileri yaşta bir beyefendi daha geldi, bizler ile salonda beklemeye başladı. Ben birlerinin tanıdığı sandım. Konuştukça anladık ki sayın Prof. Dr. Üner Tan Tıp Fakültesi Fizyoloji bölümüne atanmak üzere üniversiteye başvurmuş saygın bir hocaymış. Daha önce Hacettepe üniversitesinde öğretim üyeliği ve Samsun 19. Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültelerinde profesör unvanını almış dünya çapında tecrübeli bir nöro-fizyolog olduğunu öğrendik.
Hoca çok rahattı. Hatta çoraplarının farklı renklerde olduğunu fark edip kim bu hoca diye kendi aramızda konuşmuştuk. Konumuzun dışında olduğu için hocayı maalesef daha önce tanımamıştık. Üner hocayı tanıdıkça anladık ki üniversitemiz çok değerli bir bilim insanını kazanmıştı. Üner hoca Doktorasını Göttingen Üniversitesi ve Max-Planck Araştırma Enstitüsüsü fizyoloji konusunda almış. Hocanın SCI’da taranan dergilerde Çukurova Üniversitesi adresinden 54 yayını bulunmakta. Uluslararası etki faktörü yüksek dergilerde editörlüklerde yaptı. Üniversitenin en çok yayın yapan ve yayınlarına atıf yapılan isimler arasında Üner hocanın ismi halen geçerli.
1986 yılında Einstein Barış ve Bilim madalyası, 1991 yılında ise Nobel Barış ve Bilim Madalyası ödülleri, TÜBİTAK, Eczacıbaşı tıp ödülleri yanında çok saygın üniversite ve kuruluşlarından bilim ödülleri aldığını bu vesileyle öğrenmiştik. Çukurova Üniversitesinin tek TÜBA ödülü bilim insanı Üner Tan hocadır. Hocanın dünyada ses getiren “Üner Tan Sendromu” adıyla literatüre kazandırdığı Antakya’da ellerini kullanarak yürüyen Ulaş Kardeşler çalışması Çukurova Üniversitesinin tanınırlığına önemli katkı sunmuş olduğunu öğrenince çok mutlu olmuştum.
Üner hoca yalnız araştırma yapan, makale yazan değil, sürekli gelişme ve bilgide yeni dönüşümler yapmayı benimseyen örnek bir bilim kişisi olarak gördüm. Bu bağlamda örnek olan aynı üniversite çatısı altında olmaktan mutlu oldum. Üner hoca gibi çalışkan ve yaratıcı insanlar hep gıpta ile baktığım simalar oldu. Prensip olarak kıskanmak yerine ben de onlar gibi yapabilir miyim diye ilkesel bir tutumum vardır.
Üner hoca ile daha sonra ara ara görüştük, kararlı ve sözünü esirgemeyen zorlu bir bilim insanıydı. Ayrıntılar ile uğraşmak yerine kişinin bilimsel düzeyini ve katkılarını dikkate almak ve bilimselliğini değerlendirmek gerekir.
Üniversite yönetim kurulu tamamlanıp içeriye davet edildik ve tebrik edildikten sonra doğrudan bölüme giderek geleneksel dükkânımızı açmış olduk. Profesörlük kadrosunu alınca rahatlamadan daha çok sorumluluğumun artığını hissetmiştim. Her ne kadar sürekli sorumluluk bilinci ile çalışıyor olsam da hocalığa layık olabilir miyim diye kendimi sorguladığımı hatırlıyorum. O dönemde hoş bir dostluk hava içinde uzun süren hayırlı olsun sürecinde üniversite yöneticileri ve öğretim üyeleri bir arada her konu konuşulurdu. O dönemden günümüze yaşananları karşılaştırınca çok daha heyecanlı, istekli ve mutluyduk diye hatırlıyorum. Daha iyiye doğru gitmeyi beklerken biraz da düş kırıklığı yaşıyorum.
Ömrünün son gününe kadar bilimsel çalışmalarını sürdürdü. Hayatta olduğunu bilmek bile bize sinerji kattı. 04.02.2022 tarihinde Adnan Gümüş aradı, hocamızın vefat ettiğini duyunca büyük bir kayıp duygusu yaşadım.
Hocam üzerine düşen görevini yaptı, eserleriyle yaşasın. Dileğim bizlerin de bu topraklara ve Dünya bilimine hocamız gibi katkı sunmasıdır. Hocanın üniversitemize kazandırılmasından dolayı o zamanki rektör Prof. Dr. Yalçın Kekeç’e de teşekkür ederim
