İKTİDAR AŞKINA ´ÇARELER TÜKENMEZ´ FORMÜLLLERİ GÜNDEMDE

İKTİDAR AŞKINA ´ÇARELER TÜKENMEZ´ FORMÜLLLERİ GÜNDEMDE

Hani bir sözü vardır daha dün toprağa verdiğimiz Süleyman Demirel´in, ´Demokrasilerde çareler tükenmez´ der çıkardı işin içinden ve varılmak istenilen hedefler uğruna her türlü tavize ve hukuka, adaba mugayir her türlü manevraya göz yumulurdu. Anlaşılan

7  Haziran´dan bu yana dört parçaya bölünmüş meclis aritmetiğinden ortaya nasıl bir hükümet formülü çıkabileceği konusunda yürütülen  laf cambazlığından geçilmedi.  Salı günü Meclis´te yemin edilecek ve   göreve başlanacak.  Bu noktadan itibaren milletvekilleri ve onların temsil ettikleri partiler  açısından TBMM´nin gerçekleri bütün ağırlığı ile gündemi kaplayacak. Temsil edilen her siyasal hareket de  spekülasyonları ve büyük ölçüde yayılan rivayetleri ortadan kaldırıp kendisine uygun gelecek  bir uzlaşma modeline göre yönünü belirleyecek. Ama bunda dahi partiler  kendilerinin ufku dar ya da geniş beklentilerinin doğrultusunda değil, daha çok bu alanda yetkili konumdaki Erdoğan´ın sonuna kadar dayatacağı muhakkak olan kişisel hesaplarına uyan şablonlara göre hareket edecekler.

Ama ne uazık ki Seçimden önce bu sütunlarda  kimi kaygıları dile getiren YEDİ HAZİRAN SEÇİMLERİ VE ?KIRK SATIR MI, KIRK KATIR MI?´ ÇARESİZLİĞİ başlıklı yazımızda değindiğimiz bir ortam tüm ağırlığı ile sürüyor.

Sadece AKP iktidarının sonlandırılmasına endekslenen siyasal atmosferin nasıl sağlıksız bir tabloyu ortaya çıkaracağına ve seçim kampanyası boyunca yurttaşlarımızın ve ülkenin bütüncül bir yaklaşımla sorunlarının gündeme getirilmediğine  işaret eden söz konusu yazı şu saptamayla sona ermekteydi:

"2015 yılının Haziran ayında seçmen yurttaş sandık başında ?Kırk Satır mı, Kırk Katır mı?? gibi kendisine reva görülmemesi gereken bir seçimle karşı karşıya bırakılmaktadır. Kısacası şudur ki 7 Haziran seçimlerinin sonunda ister AKP yine iktidar olsun, ister koltuğundan indirilsin; ister yeni kadrolarla yeni iktidar formülleri yaratılsın, halkımızın temel sorunlarının çözümünde bir arpa boyu yol alınamayacaktır. Ulusun ve ülkenin sorunlarına bütüncül bakış açısı ile yaklaşma düşleri anlaşılan  başka bahara kalacaktır."

Nitekim bu kaygılarımızdan kurtulabilmiş değiliz. Geçen iki hafta süresince görüldü ki ülke sorunlarını ulusallık yaklaşımı ile ele alma kaygılarını ön planda tutabilecek bir koalisyon arayışı ağırlıklı olarak ortaya çıkmış değildir. AKP ve bunun liderliğini hala da sürdürüyor olma kaygı ve telaşını yaşayan Erdoğan, içine düşülen badireyi en az zararla atlatabilmenin senaryolarını kurgulama hazırlığındadırlar. Anayasal kurumları ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan anlayışın giderilmesi yolunda en küçük bir olumlu gelişme gözlenememiştir. Aksine ´eski tas eski hamam´ zihniyeti kökleşmiş, kabuk bağlamıştır.

Ana muhalefet partisi CHP ise, zaten iktidar umudunu hiç taşımayarak katıldığı seçimlerden tam bir hezimete uğrayarak çıkmıştır. Altı Oklu ve Atatürklü geçmişini bile hiçe saymayı göze alabilen ´Yeni´ CHP´li üst kadrolar, bu hezimeti örtbas etmek için ne pahasına olursa olsun AKP iktidarının geçmişteki tüm hatalarını görmezden gelip,  kucaklamaya aday bir koalisyon formülüne dünden razı gibidirler.  "Bu kez çözümsüz taraf biz olmayacağız" gibi seviyesiz bir bahaneye sığınıp, ülkeyi hükümetsiz bırakmamak adına Türkiye´yi  bölecek etnik ayrıştırma hamlelerinin temsilcisi pozisyonunu da üstlenerek, ´YENİ AKP´ iktidarının yolunu açmaya heveslidirler.

Yukarıdaki tabloyu "kırk katır" seçeneği gibi görebilirsek, ´kırk satır´ da HDP´nin böyle bir formüle yakın duruyor görünmesidir. HDP´nin seçimler sırasında şirinlik muskaları yazıp dağıtan eşbaşkanı Demirtaş daha geçen gün Diyarbakır´da ?Artık savaş hükümeti kurulamaz, şiddet dili sürdürülemez,´ diye özetlenebilecek konuşmasında şunları söyledi:

"Nasıl bir hükümet çıkarsa çıksın şunu da tekrar ediyorum. Bir savaş hükümeti bu ülkede görev yapamayacaktır. İçeride ya da dışarıda savaşı dayatan hükümetler bu parlamentoda çalışamayacaktır. Çünkü halk bu seçimlerde diyalogla barışı sağlayın diye partilere görev dağıtmıştır. Bu mesajı doğru anlamayıp bizler üzerinden hakaretvari bir tutumla partimizi içselleştirmeye çalışanlar ve savaş koalisyonu çıkarmaya çalışanlar kesinlikle kaybedecektir.

HDP´nin tercihi de böyle bir koalisyon içerisinde CHP´nin yer almasıdır zaten. Sözünü ettiği "Savaş Hükümeti" de anlaşılan MHP´nin son günlerde AKP ile ortaklık yapabileceğine dair söylentiler üzerine ortaya çıkan olasılıktır. AKP´nin ve özellikle Erdoğan´ın son haftalarda PKK-bölücü terör-bunların temsilcisi gibi hareket eden HDP konusundaki sert tutumu bir de MHP´nin açıkça sözünü ettiği ´milliyetçi´ tavırlarla birleşince Demirtaş bu tehditlere hız vermiştir.

Davutoğlu görevi alırsa bu koşullarda nasıl bir tercih kullanacaktır? CHP´nin istekli ve her şeye razı tutumunu çekici bulup o yolu mu seçecektir? Ya da Erdoğan´ın ´en az zarar verici´ bulduğu söylenen MHP ile ortaklığa mı yönelecektir Böyle olursa Bahçeli´nin kırmızı çizgileri olduğu ileri sürülen koşulları nasıl yumuşatılacaktır? AKP-MHP Koalisyonu bir onarım dönemi başlatacak ve ülkesel/ulusal bütünlüğü korumakta ısrarlı bir hükümet haline gelebilecek midir?

Salı günüden başlanarak TBMM´nde ´mesele edilecek´ başlıklardır yukarıda sıraladıklarımız. Ne temennidir ne de öngörü ya da tahmin! Zira ortada ne pahasına olursa olsun iktidar gücünün en küçük parçasını bile titizlikle korumaya çalışacak AKP cenahı ile ilkelerini ve misyonunu hafife alıp iktidardan bir parça kapmaya hevesli CHP vardır. Diğer yandan Türkiye´nin bütününü ulusal devlet yapısı içinde görmeyi aklına bile getirmeyen, ilk fırsatta silah ve savaş çığlıklarını dile getiren bir HDP,  siyaset terazisinin kefelerine dirhem koyan durumdadır. MHP´ye gelince,  orada da  yakın geçmişin ağır günahlarını işleyen bir iktidarın yarattığı kaosa çeki düzen vermeye ve de ulusal bölünme hamlelerine karşı durmaya kararlı olduğunu ileri süren ama siyaseten yeterli ağırlığı sağlayamayacak görünen bir parti  bulunmaktadır.

Hani bir sözü vardır daha dün toprağa  verdiğimiz Süleyman Demirel´in, ´Demokrasilerde çareler tükenmez´ der çıkardı işin içinden ve varılmak istenilen hedefler uğruna her türlü tavize ve hukuka, adaba mugayir her türlü manevraya göz yumulurdu. Anlaşılan sadece ama sadece ´iktidar ve nimetlerine, elde edilecek güç adına´ harekete eğilimli partilerin ve siyasetçilerin  çoğunlukla oluşturduğu bir parlamentodan ne gibi benzersiz çarelerin çıkacağını yaşayıp öğreneceğiz bu kez de!

 

 

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51
  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli